08-23-2012
|
#7
|
Prof. Dr. Sinsi
|
Sosyal Psikolojiyi Okumak
Niteliksel çalışmalar
Psikolojide yaklaşık son yirmi yılda yükselen bir yöntem olarak “anlatı” bir çok acıdan yukarıda bahsedilen bilimsel paradigmanın sıkıntıların kimilerine bir cevap niteliği de taşımaktadır Avrupalı ve daha koklu bir teori olduğu için sosyal temsiller kuramını bir kenara bırakırsak, niteliksel yöntemler temel olarak söylem ve içerik analizi, görüşme analizlerini, otobiyografik analiz ve hayat hikayesi analizlerini içeriyor, ancak bunlarla sinirli görünmeyen bir yöntemsel yönelim Altında kuvvetli bir felsefi zemin (ör: Paul Ricoeur) bulunan bu yönelimin öznellik algısı da farklı tabii ki Pozitivist psikoloji, yani insanların neye “sahip olduğu” ve ne “yaptığıyla” fazlaca uğrasan ve niceliksel yöntemlerle çalışan psikoloji, insanların ne “söylediklerini” ihmal etmekte, insanların içinde yaşadıkları ve diğer insanlarla siyasal bir atmosferin içinde oluşturdukları anlam evrenini görememektedir Niteliksel çalışmalar sosyal psikolojiyi felsefe, sosyoloji, dahası eleştirel kuramla buluşturmakta ve daha sosyal bir sosyal psikolojinin oluşmasına bir zemin sağlamaktadır
Ian Parker (2004) gibi Marksist eleştirel psikologlar ise “söylem analizi” tekniğini psikolojide ideoloji hususunu çalışmak için en önemli araç olarak görüyorlar Söylem analizi insanların farklı “seslerinin” ideolojik yansımalarını düzeni teshir edecek şekilde ortaya çıkarabilecek bir araç iken, genel olarak niteliksel analiz eleştirel ve kurtuluşçu düşünceye önemli araçlar sağlamaktadır Örneğin, geleneksel yöntemlerde araştırmacı “deneklerine” yabancı iken, niteliksel araştırmalarda bu yabancılık minimuma inmekte ve insanla, kişiyle, kişilerin biricikliğiyle, mahrem yaşamlarıyla ve ayni zamanda kültürün ve toplumsal düzenin insan üzerindeki etkileriyle temas sağlamaktadır Kültürel sembolizmin sosyal psikolojik anlatının içerisine girmesi “evrenselci” vurgunun açıklayıcı gücünü sarsmakta ve sosyal psikolojinin kendi temellerini sorgulanmasını getirmektedir Niteliksel calışmalarda insan kişisel-kültürel-politik anlamlar üreten ya da inşa eden bir özne olarak algılanmakta ve bu da diyalektik yaklaşımlarla bir ölçüde uyumu berberinde getirmektedir Zira diyalektik yaklaşımlardaki toplumsal insanin toplumsal bütünlüğü içerisinde değerlendirilmesi gerektiği tezi, sosyal inşacılıkla bir ölçüde kuramsal bütünlük göstermektedir Bu noktada, sorunsallaştırdığımız psikolojinin içerisindeki kurtuluşçu canlanmalara kısaca değinmek gerekiyor
|
|
|