08-23-2012
|
#7
|
Prof. Dr. Sinsi
|
Davraniş
İnsan organizması, dış dünyadan gelen uyarıcıları pasif olarak kodlayan ve gelen
mesajlara aynı anlamları veren otomatik aygıtlar değildir Gelen mesajların (Uyarıcı)
anlamları, bireylerin deneyimine, kronolojik yaşına toplumsal statüsüne vb bağlı olduğu
kadar, temel belirleyici, söz konusu anılan determinantların ürünü de olsa, bireyin özgün
zihinsel yapısıdır (Lane, 1964, S 23 – 28)
Algı psikolojisi, günlük yaşamın her anında, sürekli olarak uyaran bombardımanı
altında olduğumuzu uyarıcıdan gelen özellikler ve kendi özelliklerimize göre söz konusu
uyaranları seçip, algıladığımızı bildirmektedir Algısal süreçte, algısal kayıp ve çarpıtmanın
kaçınılmazlığı bir yana, özellikle kültürel niteliklerimiz, algısal yapılandırmamızı doğrudan
göstereceğimiz tepkileri ise dolaylı olarak belirler Yaklaşık aynı şiddetteki bir uyaran
arasından, niçin özellikle bazılarına ilgiliyiz ? Bu olgunun bir nedeni içinde bulunulan kültürel
yapının özellikleri ise diğer bir nedeni, bireyin bir biçimde oluşturduğu, büyük oranda
öğrenmelerinin ürünü olan, sistemli yargılar bütünü; “Felsefi görüşü”dür Bireyin “Felsefi
yapısı” olarak adlandırılan değer temelli bu mantık sistemi, kendi içinde şu yada bu düzeyde
tutarlıdır (Lane, 1964, S 30) Sistem içerisinde tutarsız olarak görülen öğeler (Tutumlar,
inançlar, değer yargıları) bireyin özgün değerlendirmesiyle, birbirleriyle ilişkisiz görülerek
tutarlı mantık sistemi korunmaya çalışılır
Hem nedenlerde, hem de nedenin gelişim sürecinde, davranışların çok boyutlu ve
sürekli bir değişim halinde olduğu hatırlanmalıdır Bilimsel tutumun bir gerekliliği olarak,
(Mutlaklık ve değişmezliğe inanmayarak), madde ve olgular için değişim ve ardıllığın esas
olduğuna inanıyorsak, söz konusu çoklu nedensellik ve değişim süreci içerisinde insan
davranışlarını verilendirip yargılayabilir Bunu sağlamak için, her bilimde olduğu gibi
psikolojide de özgün araştırma yöntemleri geliştirilmiştir
Bilimsel çalışma dinamik olduğu kadar şaşırtıcı, bazen de çelişkili bir eylemdir
Gözlem, açıklama ve anlama arasında sürekli bir etkileşim söz konusudur Bu nedenle bir
defaya özgü değerlendirme, olgunun bilimsel açıklaması için yeterli değildir
|
|
|