Prof. Dr. Sinsi
|
Safsata Kılavuzu
SALDIRI SAFSATALARI
Adam Karalama Safsatası
(Argument Against the Man)
[Argumentum Ad Hominem]
Adam Karalama Safsatası, “Saldırı Safsataları”ndandır Bu başlık altındaki safsatalarda öneri yerine, öneriyi yapan kişi tartışma konusu edilerek, iddialara karşı çıkmak suretiyle yapılır Saldırı Safsataları, Adam Karalama Safsatası, Niteliksel Adam Karalama Safsatası, Sen de Safsatası, Dolduruşa Getirme (Önyargı Oluşturma) Safsatası olmak üzere dört tanedir
Tanım:
Bir kişinin önerileri yerine, önerinin reddedilmesini sağlamak için, kişiye sövgü mahiyetinde yapılan saldırı
Örnek 1:
Tanrının olmadığını mı tartışıyorsun? Sen bir delisin
Örnek 2:
Barış:Hükümetin enflasyonu düşürmede başarılı olduğunu düşünüyorum
Taner: Ne o, hükümetten kemik mi bekliyorsun?
Örnek 3:
Senin müdür hakkında söylediklerini duydum Nankör adam, sen müdürün o kadar ekmeğini yedin!
Güncel Örnek 1:
Köksal Toptan, Mehmet Niyazoğlu’ndan 10 milyar doları alırken bu paranın kaynağının ne olduğunu hiç merak etmez mi? Bu paranın vergisi ödenerek kazanılmış bir gelir olup olmadığını hiç aklına getirmez mi? Etmez Ve getirmez  Çünkü hortlak  Hortlaklar hortlarlar  Asla merak etmezler 10 milyarı ceplerine koyarlar
(Necati Doğru, 15 8 2000, Sabah)
Yazar, Köksal Toptan’a, Mehmet Niyazoğlu’dan aldığı paranın kaynağını merak etmeden kullanması iddiasını hakaretle perçinlemeye çalışıyor  
Güncel Örnek 2:
Mrs Merwe o gün Genel Kurul salonuna Nazlı ablasının kolunda, refakatte giriyor O ablası ki, geçmiş yaşamını herkes çok iyi biliyor Yalısında düzenlenen partiler, verilen içkili davetler, şarap ve rakının su gibi aktığı görkemli sofralar, sauna partileri  Ve kocasını mektupla Demirel’e şikáyet etmekten utanmamış, en sonunda kapağı Fazilet Partisi’ne atıp milletvekili olmayı başarmış bir vatandaşımız!
(Emin Çölaşan, 30 8 2000, Hürriyet)
Yazar, Fazilet Partisi milletvekili olan Nazlı Ilıcak’ın geçmişiyle, şu anda bu partide olmasını bağdaştıramıyor Bunun gerekçelerini de muhatabını aşağılayarak anlatıyor
Güncel Örnek 3:
Biz; yerine göre “efendi” de oluruz, “nazik” de! Hak edene “kabalık” yapmaktan da çekinmeyiz Ama; “Lüüp-men”lerin cirit attığı, gariban halkın kanını emdiği, iliklerini sömürdüğü ve yetim hakkı yiyip domuzlar gibi semirdiği bir ülkede, gerekirse “kabadayı” da oluruz! “Soyguncu”ların, “vurguncu”ların, “dinsiz” ve “donsuz”ların, “lezbiyen” ve “homo”ların egemen olmaya çalıştığı ve de “kendilerinden olmayan”ları “ayak takımı” gibi gören aşağılık “soysuz”ların borusunun öttüğü bir ülkede, gerekirse “ayak takımı” olur, bozarız hepsinin “fiyaka”larını! Uymayız onların “toplu seks” partilerine! Bu yüzden “uyumsuz” görünmekten de asla rahatsızlık duymayız!
(Hasan Karakaya, 2 9 2000, Akit)
Yazar, “adaletsizliğin olmadığı yerde kibarlığın gereği yoktur” çıkarımını güçlendirmek amacıyla, adaletsizlik yaptığını düşündüğü kişilere hakaret ediyor  
Güncel Örnek 4:
Fakat “anlama özürlü” bir öğretmen, adı hiç önemli değil, kendisinin ne kadar faşist ve merhametten uzak bir zihniyete sahip olduğunun farkında bile olmadan, savunduğum teze değil de “şahsıma” yüklenen bir e-mail göndermiş
(İlker Sarıer, 20 9 2000, Sabah)
Yazar, kendisini eleştiren kişinin fikrine değil, kendisine saldırdığını söylediği şahsın fikirlerine değil kendisine saldırarak aynı safsataya düşüyor  
Güncel Örnek 5:
Evet! Limited akıllarınca pek ince hesaplarla dokudukları yazılar, gönül ve mide bağıyla bağlı oldukları hazretlere alenen hizmet etmektedir Ama bunların asıl işlevi, yıllardır enseye tokat oldukları Çok Mühim Zevat'a bir telefonla iş hallettirebilmeleri İşte milyon doları, savcılara dosyaların varlığını unutturabildikleri için, polislere köstebeklik vs hizmetleri verdirebildikleri için, icabında pek gerekli bir KHK'yı çırpıştırtırabildikleri için böyle ciddi bir anahtar görevini gördükleri için hak ediyorlar Bir de bunlar her beş on yılda bir, bir mühim gazeteden diğerine transfer olurlar O zaman ortalık yıkılır Sanki bir halt oldu! Bu transferlerin de güç simsarlığı liginde mühim karşılıkları var tabii Yoksa cidden, bunlar gazete değiştirse ne yazar; o can sıkıcı formüllerle işleyen köşelerini yazsa ne yazar, yazmasa ne yazar
(Perihan Mağden, 14 10 2000, Radikal)
Yazar burada, bazı gazetelere transfer edilen köşe yazarlarını tavırlarını hakaret ederek eleştiriyor
Güncel Örnek 6:
Şahsen ben, demokrasiyi bir türlü sevemiyordum “İnancımın demokrasiye ihtiyaç duyacağına” inanmıyordum Demokrasi yokken, biz, üç kıt’aya yedi denize hâkimdik Şimdi emperyalistlerin kölesi durumuna düşmüştük Hindistan’a gitsem, ineğin önünde önümü düğmelerdim Gerçi bu bana zor da gelmezdi Zira nice öküzlerin karşısında önümüzü iliklemeye zâten alışmıştık
(Hüseyin Üzmez, 9 10 2000, Akit)
Yazar, birilerinin karşısında saygı göstermek zorunda kalışını mecburen saygı gösterdiklerini aşağılayarak anlatıyor
Güncel Örnek 7:
Dolayısıyla, bizim serserilerin Katmandu özlemi bile, çok gereksiz bir Amerikan özentisi olabilmişti ancak  'Ulan, elin Amerikalısı'nın sorunu o, bizi bağlamaz, biz istediğimiz zaman gider herhangi bir torbacıdan alıveririz plakayı da diyemiyorlardı salaklar  Sonra ne mi oldu? Kimi genç yaşında sebil oldu, ziyan oldu gitti, kimi topluma dönüp çoluk çocuğa karıştı  Burada da, Amerika'da da  Şimdi çıkıp da Katmandu edebiyatı yapmalarına biz ağzımızla gülmeyiz Hele günümüzde buna hiç gerek yok, çünkü gençlik artık bol ve kolay uyuşturucu da bulabiliyor, şehirli ve paralı kesimi tavşanlar gibi hababam da çiftleşebiliyor  Yani bir nevi küçük Amerika olduk bile  Haa, sanayi toplumunun getirdiği özel sorunlardan bunalmak istiyorsanız, önce o sanayiyi kurun da sıkıntısını ondan sonra yaşarsınız! Katmandu ha? Hadi yürüyün be emekliliği gelmiş kart zibidiler
(Engin Ardıç 11-10-2000 Star)
Yazar, muhataplarını eleştirirken, eleştirilerini hakaretleriyle destekleme gayreti gösteriyor
Niteliksel Adam Karalama
(Circumstantial Ad Hominem)
Tanım:
Bir kimsenin görüşlerinin yanlış olduğuna dair delil sunmak yerine, o kimsenin niteliklerine (kişiliğine, karakterine, niyetlerine, vasıflarına vs) saldırarak, reddetmek veya karşı iddiada bulunmak

Örnek 1:
Başkan bu konuda haklı olamaz Çünkü kanının son damlasına kadar liberal
Örnek 2:
Onun vergi oranının artırılmasıyla ilgili kanun hakkında söylediklerine inanmayın Çünkü vergi artışından o zarar görmez
Örnek 3:
Onun önerisini kabul edemeyiz Çünkü o karşı partiden
Örnek 4:
Bu bilim adamının teorisinin herhangi bir geçerliliği olduğunu sanmıyorum Bu teoriyi ödeneğini kaybetmemek ve işini kurtarmak için ortaya atıyor
Güncel Örnek 1:
Bunlar (Avrupalılar) kağıttan kaplandır Bunlar sırça köşklerde, kristal kaselerde yaşarlar Başlarına en ufak bir şey geldiğinde elleri ayaklarına dolaşır Ama bizim başımıza nice belalar açıldığında nutuk atar, nasihat verirler
(Emin Çölaşan, 19 5 2000, Hürriyet)
Yazar, Avrupalıların Türkiye’ye karşı tutumlarını eleştirirken, onların korkak ve beceriksiz olmakla suçlayarak, ülkemize yönelttikleri eleştirilerin kale alınmaması gerektiği çıkarımını yapıyor
Güncel Örnek 2:
Yeni Bin yıl gazetesinde dedikodular yazan bir yazar var Şeriatçılığı ile tanınan bu yazarın daha önce Yeni Şafak Gazetesi’nde köşesi vardı Adı, Kürşat Bumin Ses tonu Çetin Altan’a benziyor, herhalde o nedenle kendini entelektüel sınıfına koyuyor
(Can Ataklı, 18 8 2000, Sabah)
Yazar, muhatabını eleştirirken onun bir dedikodu yazarı olduğunu, olsa olsa ses tonundan dolayı entelektüel sayılacağı çıkarımını yapıyor
Güncel Örnek 3:
Kızmasın ama bence Erdal İnönü babasına fiziksel benzerlik dışında hiç benzemiyor Onun olumlu yönlerini almamış İsmet İnönü iyi bir devlet adamı, siyasetçi ve askerdi Dinamizmi ve son nefesine kadar Türkiye siyasetine katkıda bulunma çabalarıyla hep sevgi ve takdir topladı
Herhangi bir konuda “iyi” tanımını hak etmek için “iyi bir şeyler” yapmış olmak gerekir Kendinden başka kimseye bir yararı dokunmayanlara ise ancak “zararsız” denebilir Bilmem anlatabiliyor muyum?
(Ruhat Mengi, 10 10 2000, Sabah)
Yazar, Erdal İnönü’nün yanlış bulduğu tutumlarını belirtmek yerine babasıyla kıyaslamak suretiyle “zararsız” olduğuna hükmediyor
Güncel Örnek 4:
Ama Mumcu'nun bu konuda anlayamadığı, göremediği o kadar çok şey var ki! Tüm geçen hafta boyunca Türkiye'nin en yobaz ve şeriatçı gazeteleri kendisini neden desteklediler, bir oturup düşünsün! Bu hafta kime, hangi düşünceye hizmet eder duruma düştü, düşünsün Türkiye'nin bir Amerika olmadığını, dinin reformdan geçmediğini, bu ülkede Anayasa'yı yok ederek ülkeyi demokrasinin yok olduğu bir şeriatçı rejime geçirmeye çalışanların sayısının aymazlıklar sonucu milyonlara ulaştığını bir gözden geçirsin Bir cümle arasında taşlayarak harcamaya çalıştığı TSK'nın istese elli kere demokrasiyi kesintiye uğratacak 'haklı gerekçeler'i önünde bulduğunu, tam tersine özgür düşünce ortamının sonsuza dek yaşaması için dikkatli tavırlarını sürdürdüğünün farkına varsın
(Bedri Baykam 11-10-2000 Akşam)
Yazar; Mumcu’nun söylediklerini eleştirirken, destekleyenlerin niteliğinden ve onların işine yaradığından dolayı söylediklerinin yanlış olduğu çıkarımını yapıyor
Güncel Örnek 5:
Ordu nedir? Türk ulusunun önemli bir parçası Yaşamsal bir parçası! Asker, bugün en iyi biçimde yetiştiriliyor, subaylarımız sivil okul ve üniversitelerden çok daha düzenli, çok daha üstün bir eğitim görüyor Gerici takımına kalsa, subaylar, generaller bütün kötülükleri, gerilikleri görmezden gelmeli, meydan şeriatçılığı her fırsatta gerçekleştirmek amacını güdenlere kalmalı!  Olacak şey mi bu?
(Oktay Akbal 5-9-2000, Cumhuriyet)
Yazar; ordunun elemanlarının iyi yetişmesinden gericilerin rahatsız olacağını iddia ederek suçluyor
Güncel Örnek 6:
Bizce T C Cumhurbaşkanı’na yakışır bir şekilde gitmeyi tercih etmeli GAP uçağı yatarken onun birkaç bin gariban vatandaşın “aferin”ini alacak, ama kendisini de Amerika’ya “turist” gibi indirecek bir uçağa binmesi çok yanlış bir tercih olur
Popülizm uğruna makamı harcamak olur Tasarruf değil, itibar savurganlığı olur
Devletin Cumhurbaşkanı’na verdiği uçağı kullanmamak tevazu değildir
(Güngör Mengi, 30 8 2000, Sabah)
Yazar, Cumhurbaşkanının Amerika’ya giderken GAP uçağı yerine tarifeli uçakla gitmesinin popülizm olacağını bunu da birkaç bin gariban vatandaşa yaranmak için yaptığını söylüyor
Sen de” Safsatası
(Fallacy Of “You Also”, You Too Fallacy)
[Ad Hominem Tu Quoque]
Tanım:
Bir iddiaya cevap vermek yerine, iddia sahibinin söyledikleri ile davranışları tutarlılık içinde olmadığı savıyla karşı iddiada bulunmak

Örnek 1:
İçki içmemem gerektiğini söylüyorsun, ama seni de hiç ayık görmedim

Örnek 2:
Sinan: Hayvanları beslenme ve giyim amacıyla öldürmek yanlıştır
Aylin: İyi ama, sen hem deri ceket giyiyor, hem de biftek yiyorsun Böyle bir şeyi nasıl söylersin?
Örnek 3:
Vergi gelirlerinin yeni spor salonu için kullanılmasına karşı olmanız makul bir tutum değil Yeni senfoni binası için lehte oy kullanmıştınız ve onun maliyeti de vergi gelirleriyle karşılanmıştı
Güncel Örnek 1:
Yine televizyonlarda Hakan Şükür’ün dedikoduları yapılıyor Çıkıyor Hıncal Uluç, “Hakan müthiş paragöz” diyor Bir başkası apayrı şeyler konuşuyor Görün işte, bunlar spor yazarı! Halbuki Hakan Şükür’ün Galatasaray’a neler kazandırdığını sağır sultan bile biliyor Para canlısı olmayan kaldı mı memlekette? Hakan’a paragöz diyenler, adeta bedava değil yazarlık yapmak, selâm verirler mi insana? İnsan biraz düşünür, hele yaşını başını almış adamların biraz daha yutkunması lâzım konuşurken Çocuk gitmiş İtalya’ya, kendini ispatlama peşinde, rahat bırakın garibi
(Sami Özey, 29 8 2000, Akit)
Yazar, Hakan Şükür’ü para canlısı olarak suçlayan Hıncal Uluç’un bu fikrine karşı, bir fikir ileri sürmek yerine, Hıncal Uluç’a “sen de para canlısısın” diyor
Dolduruşa Getirme Safsatası
(Poisoning The Well)
Tanım:
Bir insan hakkında önceden olumsuz bilgiler (doğru veya yanlış) ileri sürerek, onun sonradan söyleyeceklerini gözden düşürmeye ve bir önyargı oluşturmaya çalışma Adam karalama safsatasının özel bir şeklidir
Örnek 1:
Biz onun cemaziyel evvelini biliriz
Örnek 2:
Hasan ünlü bir avukat olmuş, öyle mi? Ayol, o iki lâfı bir araya getiremezdi
Güncel Örnek 1:
Gördüğünüz gibi, gericilerin sevinçten neredeyse şıkır şıkır oynamaları boşuna değil! Siz, bir tarikat liderinin tutuklanma kararı karşısında üzüldüğünü söyleyen bir başbakanın yönettiği, fikriyle zikri hiçbir zaman birbirine uymayan bir partinin ortak olduğu, ümmetçilerin oylarına göz kırpan milliyetçi partinin bulunduğu koalisyonun böyle bir yasayı çıkaracağına inanıyor muydunuz yoksa? Öyleyse çok safsınız! 
(Ümit Zileli, 24 8 2000, Cumhuriyet)
Yazar koalisyon ortağı partilerin “kötü” özelliklerini sayarak söz konusu yasanın neden çıkmayacağına dair okur üzerinde bir önyargı oluşturmaya çalışıyor
Güncel Örnek 2:
‘‘Amerikan delegesi’’ sıfatıyla katılacağı o toplantıda binbir yalanla birlikte Türkiye’yi kötüleyecek, çamur atacaktır Bu olay, adına Birleşmiş Milletler denilen kuruluşun ciddiyetsizliğini de ortaya koyuyor Öyle ya, dinler zirvesinde bula bula bu Merwe’yi bulup konuşturan bir örgüte ‘‘Ciddi’’ demek mümkün müdür? Dinimizi temsil etmek, ayaküstünde yalan söyleyen Merwe’ye mi kalmıştır?
(Emin Çölaşan, 30 8 2000, Hürriyet)
Yazar daha toplantı gerçekleşmeden hem Birleşmiş Milletler hem de Merve Kavakçı hakkında olumsuz bir önyargı oluşturmaya çalışıyor
Güncel Örnek 3:
Deprem, KHK derken gündem biraz seyrelecek ve gözünü sevdiğim ülkemin, gözüne vurgun olduğum medyasında, beynine aşık olduğum tiplerin servisleri yapılacak, davalar açılacak, iddialar 'sav'lanacak, haberler üfürülecek
(Ferhat Barış , 20 8 2000, Zaman)
Yazar, medyanın tavrını alaycı bir üslupla eleştirerek, vereceği haberlerin güvenirliği hakkında okuru şartlandırmaya çalışıyor
Güncel Örnek 4:
On beş yıl önce Turgut Özal’ı “İkinci Atatürk”, Tansu Çiller’i “demir leydi” olarak gösteren bizim medya bugün Fatih Terim’i “vatan kurtaran aslan” diye baş tacı ediyorsa, bilin ki yakın bir gelecekte ayaklar altına alıp ezecektir  
(Hikmet Çetinkaya, 25 4 2000, Cumhuriyet)
Yazar, medyanın bir gün göklere çıkardıklarını gelecekte yerin dibine soktuğunu söyleyerek medyanın güvenilirliği hakkında bir önyargı oluşturmaya çalışıyor
Güncel Örnek 5:
“Tarih Kültürü”nde ne büyük “deha”(!) olduklarını gösteren Sabah’çılar, “Çağdaş Kültür Gazetesi” ile birlikte “VCD Seti” veriyor!
VCD’lerde “Macera ve Keşif Ruhu” anlatılıyormuş! Bence; bu VCD’leri almak bir “macera” olur! Zira; Nasıl bir “keşif ruhu”na sahip oldukları, önceki günkü eklerinde görüldü! 
En az “1930’lu yıllar”a ait fotoğrafı, “1870’li yıllar” diye kakaladılar millete! 
Allah bilir, “macera”ları nasıldır?
(Hasan Karakaya 09 10 2000 Akit)
Yazar, Sabah Gazetesinin ekinde yaptığı yanlışlıktan dolayı Gazetenin diğer vereceği şeylerin de kötü olacağı ve dolayısıyla Gazetenin güvenilmez olduğu önyargısı oluşturmaya çalışıyor
|