08-21-2012
|
#1
|
Prof. Dr. Sinsi
|
Lemi Atlı
Hacı Arif Bey ve Şevki Bey çığırının son büyük temsilcisi sayılan klasik Türk müziği bestecisi Lem'i Atlı 25 Kasım 1945'de İstanbul' da öldü 1869' da İstanbul'da doğan Lem'i Atlı askeri rüştiyeyi bitirdikten sonra (1887), bir süre Mülkiye Mektebi'nde okudu 1889'da Dahiliye Nezareti Mektubi Kalemi'ne katip olarak atandı Aynı yıl Takvim-i Vekayi'ye de yazılar yazmaya başladı 1894'te atandığı Zaptiye Nezareti Mektubi Kalemi'ndeki başkatiplik görevinden 1907' de kendi isteğiyle ayrıldı ve kendini tümüyle müziğe verdi Lem'i Atlı müziğe 1881'de Enderuni Hafız Yusuf Efendi' den ders alarak başlamış, müzik yeteneğiyle olduğu kadar sesinin güzelliğiyle de dikkati çekmişti 1883'te bestelediği karcığar makamındaki "Hüsnüne etvar-ı nazın şan senin" adlı şarkısını dinleyen Hacı Arif Bey, besteyi çok beğenerek Lem'i Atlı'yı beste yapmaya teşvik etti ve ölümüne değin ona ders verdi Lem'i Atlı 1890'da sesi ve okuyuş tavrının güzelliğiyle ünlü bir ses sanatçısı ve Hacı Arif Bey'in izinden giden bir besteci olarak tanınmıştı Lem'i Atlı da Hacı Arif Bey gibi müzik aracı olarak yalnızca sesini kullanmış, herhangi bir enstrümana ve notaya ilgi duymamıştı Bu nedenle Hacı Arif Bey etkisi taşıyan, sözle müziğin başarılı bir biçimde kaynaştığı üç yüze yakın bestesi Leon Hancıyan, Fulya Akaydın, Selahattin Pınar ve Suat Gün tarafından notaya aktarıldı "Neler çektim neler canan elinden" (uşşak), "Severim her güzeli senden eserdir diyerek" (hicazkar), "Yok mu cana aşıka hiç şefkatin" (rast), "Andıkça geçen günleri has retle derinden" (su1taniyegah), "Dinlendi başım dün gece bir parça dizinde" (ferahfeza), "Varsın gönül aşkınla harab olsun efendim" (nişabürek) en tanınmış şarkılarından birkaçıdır Anıları 1947' de Hatıralar adıyla yayımlanmıştır
|
|
|