08-21-2012
|
#1
|
Prof. Dr. Sinsi
|
Neyzen Aziz Dede
NEYZEN AZİZ DEDE(1840 ?-1905)
Aziz Dede, çok eski yıllarda yaşamış olmamakla birlikte, hayatı hakkındaki bilgilerimiz oldukça sınırlıdır Takriben 1840 yılında Üsküdarda, Doğancılar parkından Ahmediyeye inen yolun sağındaki evlerden birinde doğdu Çocukluğunu ve ilk gençlik yıllarını nasıl geçirdiğini, hangi okullarda okuduğunu bilmiyoruz Gençliğinde Mısıra giderek Kahire Mevlevihânesinde
"Sivaslı" takma adı ile bilinen bir şeyhten ney ve ilk mûsikî derslerini aldı Mısırdan Geliboluya gelen Aziz Dede, buradaki mevlevîhânenin şeyhi Hüsameddin Dedeye intisab ederek çilesini tamamladı ve "Dede" oldu Geliboludan İstanbula naklederek Üsküdara yerleşti
O yıllarda Salim Bey, ünü İstanbula yayılmış usta bir neyzendi Aziz Dede bu ustadan yararlanmak ve neyzenlik sanatının inceliklerini öğrenmek istiyordu
Neyzen Emin Efendi, ünlü hattat Sami Efendiden naklen şunları anlatıyor:
" Aziz Dede, neyini ilerletmek için Salim Beye başvurunca(Biraz üfle bakalım demiş ) demiş Aziz Dedenin neyini işitir işitmez(Sen benimle alay etmeye mi geldin ?) diye söylenmiş Daha sonra gerçekten heveskâr olduğunu öğrenince öğrenciliğe kabûl etmiş Hattâ eserlerini Aziz dedeye çaldırır zevkle dinlermiş "
Çok yetenekli bir sanatkâr olarak kısa sürede ilerledi;gittikçe ustalaşarak virtüözlük derecesine yükseldi Önceleri Üsküdar ve Galata mevlevihânelerinde neyzenbaşılık yaptı Daha sonra Bahariye Mevlevihânesinde de çalıştı Bu sonuncu görevini kabûl etmesi şu şekilde olmuştur:
Hüseyin Fahreddin Dede, Aziz Dedeyi çok beğenip takdir ettiği için, bir gün Ahmed Celâleddin Dedeye rica ederek, "Ben Aziz Dedeyi davet etsem gelmeyecek;fakat , sizi sever ve kırmaz Lûtfen söyleyiniz bizim dergâhın da neyzenbaşılığını kabûl etsin " demiş Bu rica Aziz Dedeye iletilince, "Ben şişman bir adamım;Eyübe kadar gidip dönmek benim için hayli zor oluyor" diyerek kabûl etmek istememişse de ısrarlara dayanamayarak bu tekkenin de neyzenbaşılığını yapmıştır
Aziz Dede yetmiş yaşlarında 7 Mart 1905 tarihinde öldü ve Üsküdar Mevlevihânesinin bahçesine defnedildi Hayatının son yıllarında Ahmediyede bir aktar dükkanı açmış, bu dükkan çağının ünlü mûsikîşinaslarının uğrak yeri olmuştu Türk Mûsikîsinin tanıdığı en kudretli neyzenlerdendir Öğrencisi Neyzen Emin Efendi(Yazıcı) bu sazın iyi bir ustası olmanın yetkisiyle,
"Ben böyle neyzen görmedim;belki eslâfda da gelmemiştir "diyor
"Hatırat-ı Ömer Vasfi Dede" isimli eserde ise şu kayıda rastlanmaktadır:
"Aziz Dede on adamın üflediği sesi, orta boyu ve şişman karnı ile bir üflerdi ki, dinleyenler bir mislini görmüş değildir Vaktiyle Mısırlılara çok gitmiş, gelmiş, zevk ve tarab meclislerinde demler çekmiş, taksimler eylemiştir "
Bu cümlelerden Hidivlerin konak ve yalılarına devam ettiği anlaşılmaktadır
Aziz Dedenin bestekârlıktaki başarısı, saz mûsikîmize ait olan eserlerinden anlaşılır Herbiri ince ve hassas bir zevk ve tabiatın mahsulleri olan bu eserler bugün, en çok çalınan ve dinlenen eserler arasında yer almıştır Özellikle makamlarımızı anlayışı ve kavrayışı, bunları bütün hususiyetleriyle eserlerinde belirtmesi bakımından , Aziz Dedeyi bu devrin Tanburî Osman Bey, Neyzen Salim Bey gibi ünlü bestekârların arasında saymak ve anmak gerekir
Aziz Dedenin en tanınmış öğrencileri Neyzen ve Hattat Emin Yazıcı, Santurî Ziya Bey ve kısa bir süre ders alan Rauf Yekta beydir Saz eserlerinin bir bölümü kayıptır, bir peşrevi ile altı saz semaisi bilinmektedir
Mûsikîmize hizmetleri geçmiş bu değerli Neyzenimizi saygıyla ve rahmetle anıyoruz
Hazırlayan:Tâhir AYDOĞDU
Kaynak:Türk Mûsikîsi Tarihi Dr Nazmi ÖZÂLP
|
|
|