| 
Prof. Dr. Sinsi
 | 
				  Sivas Tarihi Eserler Ve Turistik Yerler 
 
            Sivas ili târihî eserler, değerli mîmârî anıtlar, kaplıca, içmeler ve tabiî güzellikleri bakımından çok zengindir
  Bu ile Abideler şehri de denir  Bilhassa Selçuklu eserleri bakımından Konya’dan sonra gelir   
 
 Ulu Câmi: Kitâbesinden anlaşıldığına göre 1197’de Selçuklu Sultanı Kutbeddîn Melikşâh zamânında yapılmıştır
  Eğriliğiyle meşhur çini bezemeli tuğla minâresi 1213’te yapılmıştır  Halk arasında Sultan Alâeddîn Câmii de denir   
 
 Meydan Câmii: Dikilitaş Mahallesinde Kânûnî Sultan Süleyman Hanın vezirlerinden Koca Hasan Paşa tarafından 1564’te yaptırılmıştır
  Kesme taştan yapılmış olup, içi ahşaptır  Minâresi tek şerefelidir  Arka tarafında türbeler vardır   
 
 Kale Câmii: Kale Mahallesinde Sultan Üçüncü Murâd Hanın vezirlerinden Mahmûd Paşa tarafından 1580’de yaptırılmıştır
  Dikdörtgen şeklinde olup, kubbesi kurşun, minâresi tuğladır   
 
 Aliağa Câmii: Subaşı Mahallesinde Behram Paşanın oğlu Mustafa Bey tarafından 1589’da yaptırılmıştır
  Kubbesi kurşun kaplamadır  Avluda bir âileye âit mezarlar vardır   
 
 İmâret Câmii (Dâr-ür-Reha): Cağırağzı semtindedir
  1321 senesinde Kemâleddîn Ahmed bin Reha tarafından yaptırılmıştır  Mescit, imârethâne ve zâviyeden meydana gelen külliyeden günümüze sâdece mescit ulaşmıştır   
 
 Kale Câmii (Divriği): Divriği ilçesindedir
  Kitâbesinden Mengücükoğullarından Şehinşah bin Süleymân tarafından 1181’de yaptırıldığı anlaşılmaktadır  Giriş kapısı bezemelerle süslüdür  Tuğla, taş ve çini bir arada kullanılmıştır  Dış görünüşün zenginliğine karşılık, câminin içi sâdedir   
 
 Tonus Câmii ve halıları: Altınyayla ilçesindedir
  Tonuslu Ahmed Ağa tarafından 1895’te yaptırılmıştır  Ahşap tavan işçiliği çok güzeldir  Câmi içinde serili olan ve câmi için özel dokunmuş olan 32 adet halının târihî değeri çok büyüktür  Halılar Türk veya Gördes düğümlü el dokuması olup, çözgü ve atkı ipleri tamâmen yün ve renkleri natüreldir  1900 yıllarında dokunan halıların vakıf olduğuna dâir ifâdeleler halıların üzerine işlenmiştir   
 
 Merkez Câmii: Şahruh Câmii olarak da bilinir
  Alâüddevle’nin oğlu Şahruh Bey tarafından 1749 senesinde yaptırılmıştır  1822’de tâmir edilmiştir   
 
 Ulu Câmi ve Dârüşşifâsı: Divriği ilçesindedir
  Mengücükoğullarından Ahmed Şah ve hanımı Adil Melike Turan tarafından 1228’de yaptırılmıştır  Selçuklu mîmârîsinin orijinal eserlerindendir  Câmi ve dârüşşifânın duvarları yontma taştandır  Câmide 20 kemer ve 25 kubbe vardır  Mihrabın üzerindeki kubbenin yüksekliği 40 m olup, bir sanat şâheseridir  Taş kapısı çiçek ve geometrik şekillerle süslenmiş taş oymacılığının en güzel örneklerindendir   
 
 Çifte Minâreli Medrese (Darü’l-Hadis): İlhanlı veziri Şemseddin Cüveyni tarafından 1271’de yapılmıştır
  20 metre yüksekliğindeki kapısı Türk taş oymacılığının şâheseri sayılmaktadır  Tuğlalar arasına firüze renkli çiniler yerleştirilmiştir   
 
 Gök Medrese: Selçuklu veziri Sâhip Ata tarafından 1271 senesinde yaptırılan bu medrese Türk mîmârî ve süsleme sanatının şâheserlerinden biridir
  Çifte minâreli taş kapının zengin süslemeleri fevkalâdedir  Adını çinilerinden alan bu binâ bakımsız ve boş olması sebebiyle tahrip olmaktadır  Selçuklu eserlerinin en gözdelerinden olan bu târihî medresenin onarılması ile bu kıymetli eser kültür varlığımıza yeniden kazandırılacaktır  Medresede bir mescit ve 14 oda bulunmaktadır   
 
 Büruciye Medresesi: 1271 senesinde Üçüncü Gıyâseddîn Keyhüsrev devrinde Muzaffer Bürucirdi tarafından yaptırılmıştır
  İki katlı dört eyvanlı olan bu eserin çinileri meşhurdur  Halk arasında Hacı Maksud veya Hacı Mesud Medresesi olarak anılır  Müze olarak kullanılan medresede üç kabir vardır  Muzaffer bin Hibetullah’ın türbesi de bu medresededir  1965-1966 arasında tâmir edilen Medrese günümüzde müze olarak kullanılmaktadır   
 
 İzzeddîn Keykavus Şifâhânesi (Şifâhiye Medresesi): Şifâhane ve tıp medresesi olarak 1217’de yapılan külliyeden günümüze sâdece şifâhâne ulaşmıştır
  Taç kapının sağındaki eyvanda Sultan Birinci İzzeddîn Keykavus’un türbesi vardır  Kırmızı tuğladan yapılmış olan taç kapı firuze, mor ve beyaz çinilerle süslenmiştir  Dünyânın ilk akıl hastânesi kabul edilir  İçerisi mavi siyah çinilerle süslenmiştir   
 
 Türbeler: Sivas, câmiler gibi türbeler bakımından da zengin bir şehirdir
   
 
 Şemseddîn Sivâsî Türbesi: Meydan Câmiinin avlusunda merdivenlerden inişte sağ taraftadır
  Büyük velî Şemseddîn Sivâsî’nin medfun olduğu türbe 1600 yılında yapılmıştır   
 
 Güdük Minâre (Dabak Tekkesi): 1347’de Eratnaoğullarından Şeyh Hasan Bey için türbe olarak yapılmıştır
  Yanına yapılan işhanı bu eseri gizlemiştir  Türbenin içinde siyah mermerden yapılmış sanduka vardır  Cephesi tamâmen mermerdir  Üzeri 10 m yüksekliğinde tuğladan geometrik süslemeli üstüvane şeklinde bir kubbeyle örtülüdür   
 
 Ahi Emin Ahmed Türbesi: 1233’te yapılmıştır
  Tokmakkapı Mahallesindedir  Kesme taştan sekizgen olarak yapılmıştır  İki basamaklı bir merdivenle inilir  Selçuklu biçimi süslenmiş bir mihrabı ve iki penceresi vardır   
 
 Sitte Melik Türbesi: 1196’da Emin Seyfeddin Şah bin Süleyman tarafından yaptırılmıştır
  Divriği ilçesindedir  Sekizgen plânlıdır  Şehinşah Türbesi olarak da bilinir   
 
 Kâdı Burhâneddîn Türbesi: 1398’de yapılmıştır
  TürbeKâdı Burhâneddîn İlkokulu bahçesindedir   
 
 Çobanbaba (Şeyh Çoban) Türbesi: Suşehri’nin Çobanlı Yaylasındadır
  Osmanlı Sultanı Yavuz Sultan Selim Han, Çaldıran’a giderken, yaşlı bir çoban koşarak yanına gelir: 
 
 “Sulağımıza hoş geldin sultanım
  Görüyorum ki yorgunsun, açsın  Bu fakire misâfir olursan gönül alırsın  ” der  Yavuz Sultan Selim Han; “Ben tek başıma değilim Çoban baba  Ardımda koca bir ordu var  ” der   
 
 Çoban tevekkülle boynunu büker: “Allahü teâlâ kerimdir
  Hele sen bir mola ver  Misâfir kısmetiyle gelir  ” der   
 
 Yavuz Sultan Selim Han; “Bunda bir hikmet var” diyerek mola verilir
  Çadırlar kurulur   
 
 Çoban, sürüden 4 koyun seçer ve keser, yüzer, temizler ve kazana koyar
  “Bir şartım var kemikleri sakın atmayın  ” der  Bütün ordu doyar  Çoban kemikleri deriye doldurup duâ eder ve koyunlar Allahü teâlânın izniyle dirilir ve sürüye katılır  Yalnız biri topallar  Yavuz Sultan Selim Han; “Bu neden topallar?” diye sorunca, Çoban; “Bunun bir kemiği noksan  ” der  Yavuz Sultan Selim Han, koynundan bu koyunun aşık kemiğini çıkararak; “Sizi denemek istedim  Siz kâmil bir velisiniz  ” der ve duâsını ister  Bu zât da: 
 
 
 
 “Allahü teâlânın yardımı senin üzerindedir
  Âlemlere rahmet olarak gönderilen sevgili ve şerefli Peygamber efendimiz ve Eshâb-ı kirâmı senin yanındadır  Merak etme zafer senin olacaktır  Muzaffer olarak döneceksin  ” der   
 
 Bu kerâmet ehli çobanın türbesi ziyâret edilen yerlerin başında gelmektedir
   
 
 Şehid Abdülvehhab Gâzi Türbesi: Evliyâ Çelebi, eserinde bu türbeyi Sultan Dördüncü Murâd Hanın ziyâret ettiğini yazar
  Abdülvehhab Gâzi, Emevîler devrinde yaşamış bir komutandır  Emevîler devrinde İslâm ordusu Sivas’ı fethetmiş ve Abdülvehhab Gâzi ve bir kısım asker Sivas’ta bırakılmıştır  Bizanslıların saldırısında bu mübârek zât şehit olmuştur  Türbe içinde 7 kabir bulunmaktadır   
 
 Taşhan: Paşabey Mahallesinde Kurşunlu Hamamı doğusundadır
  1575’te yapılmıştır  Behrampaşa vakfındandır   
 
 Behrampaşa Hanı: Sivas Vâlisi Behrampaşa tarafından 1573’te yaptırılmıştır
  Taştan iki katlı ve çok sağlamdır  Orta yerde büyük bir avlu ve bunun etrâfında odalar bulunmaktadır   
 
 Eğriköprü: Sivas-Malatya yolu üzerinde Selçuklular zamânında yapılmıştır
  173,2 metre uzunluğundadır  Biri 12, diğeri 6 gözlü iki bölümden meydana gelmiştir   
 
 Sivas Kalesi: Sivas târihi kadar eski olan kalenin kimin tarafından yapıldığı kesin olarak bilinmemektedir
  Bizanslılar döneminde Justinyen devrinde büyük bir tâmir görmüştür  Türklerin eline geçtikten sonra çeşitli dönemlerde tâmir görmüştür  Kale, yukarı ve aşağı kale olmak üzere iki kısımdır  Yukarı kale, toprak kale olarak bilinen bugünkü 4 Eylül Baskınının bulunduğu kısımdır  Aşağı kale olarak bilinen kısım Şifâhiye Medresesinin bulunduğu yerden başlayıp, Kongre Müzesi, Vilâyet Konağı, Behrampaşa Hanı, Pulur Tepesi, DDYyönünde Şifâhiye Medresesine varan çizgi içerisinde kalan bölgedir   
 
 Aşağı Kale ve Yukarı Kale: Koyulhisar ilçesindedir
  Yalçınkaya üzerine kurulmuş olan ve Kale-i Zir de denilen Aşağı Kalenin bugün sâdece duvar kalıntıları vardır  Yukarı Kale ise Kale-i Bâlâ diye anılır  Uzun Hasan tarafından yaptırıldığı söylenen kalede çok sayıda ev, su sarnıcı, anbar ve cephânelik vardır   
 
 Divriği Kalesi: Mengücükoğulları tarafından 13
  asırda yaptırılmıştır  İç ve dış kale olmak üzere iki bölümdür  Dış kalenin surlarının büyük kısmı yıkık vaziyettedir  İç kalede Seyfeddin Şah tarafından yaptırılan bir câmi vardır   
 
 EskiEserler Müzesi: 1937’de açılmıştır
  Selçuklu ve Osmanlı devrine âit silâh, para kesesi, tekke eşyâsı, kemer, takı; daha önceki devirlere âit arkeolojik bölümde porselen, seramik, cam eşyâ; etnoğrafik bölümde el sanatları, eski giyim-kuşam, yatak örtüleri gibi eserler sergilenmektedir   
 
 Mesire yerleri: Sivas, tabiî güzellikler bakımından çok zengindir
  Yerleşim yerlerine yakın vâdi boylarıyla göl kıyıları genellikle mesire yeri olarak kullanılmaktadır  Bâzıları şunlardır: 
 
 Gökpınar Gölü: Gürün ilçesi yakınındadır
  İlin önemli mesire yerlerindendir  Göl, suyunun duruluğu, günün her saatinde değişen rengi ve balığının bolluğu ile ünlüdür  Konaklama tesisleriyle güzel bir dinlenme yeridir   
 
 Hafik Gölleri: Hafik ilçesi yakınında irili ufaklı göllerden meydana gelmiştir
  Her biri mesire yeri olup, göldeki balıklar lezzetlidir  Tabiî güzellikleriyle güzel bir dinlenme yeridir   
 
 Eğriçimen: Koyulhisar ilçesine 20 km uzaklıkta ve 1700 metre yükseklikte bir yayladır
  Ormanları, serin havası ve soğuk su kaynakları ile güzel bir mesire yeridir   
 
 Sızır Çağlayanı: Gemerek ilçesinin Sızır bucağında Göksu Nehri üzerindedir
  Bölgede gazino ve çay bahçesi vardır   
 
 Tödürge Gölü: Zara ilçesine 25 km uzaklıktaki göl, güzel bir dinlenme yeridir
  Balığı boldur  Gölde kayıkla dolaşılır   
 
 Koyunkaya Mesiresi: İmranlı’ya 12 km mesâfede, çam ormanları, serin havası ve bol su kaynaklarıyla güzel bir dinlenme yeridir
   
 
 Karaçayır: İl merkezine 27 km mesâfede, çam ormanlarıyla kaplı güzel bir mesire yeridir
   
 
 İçme ve kaplıcalar: Sivas ilinde çok sayıda sıcak su kaynakları vardır
  Halk bunlara “çermik” demektedir  Bâzıları şunlardır: 
 
 Balıklı Çermik: Kangal ilçesine 17 km mesâfede Kavaklıdere mevkiindedir
  Konaklama tesisleri mevcut olan kaplıcanın suyu; dolaşım sistemi hastalıklarına, ağır olmayan kalp yetmezliklerine, yüksek tansiyona, damar sertliklerine, solunum sistemi hastalıklarına, romatizma hastalıklarıyla kronik iltihaplı kadın hastalıklarına iyi gelmektedir  Havuzlarda bulunan ve insanlardan kaçmayan balıklar, vücudun hastalıklı bölgesine yaptıkları mikro-masaj ve salgıları ile cilt hastalıklarına; küçük yılanların da yılancık hastalığının bulunduğu yere sarılıp sıkmaları sûretiyle tedâvi ettiklerinden tavsiye edilmektedir   
 
 Akçaağıl Kaplıcası: Suşehri’ne 9 km uzaklıkta Akçaağıl köyündedir
  Konaklama tesisleri mevcut olan kaplıca suyu içme olarak, karaciğer, safra kesesi ve barsak hastalıklarına; banyo ile romatizma, nefrit, nevralji ve kadın hastalıklarına faydalıdır   
 
 Sıcak Çermik: Yıldızeli ilçesinin Direkli bucağındadır
  Konaklama tesisleri mevcut olan kaplıca suyu, her çeşit romatizma, nefrit, nevralji ve kadın hastalıklarına iyi gelmektedir   
 
 Soğuk Çermik: İl merkezine 19 km uzaklıkta aynı isimle anılan bir vâdidedir
  Konaklama tesisleri olan kaplıca suyu romatizma, asabî hastalıklarda ve deri hastalıklarında faydalıdır   
 
 Ortabucak Çermiği: Şarkışla’nın Ortabucak yöresindedir
  Tesisleri olan kaplıca suyu, romatizma ve deri hastalıklarına faydalıdır  
 |