|
Prof. Dr. Sinsi
|
Tekke
Tekke İslam ahlakının, tasavvuf ilminin öğretildiği ve tatbik edildiği yer Dini eğitim ve öğretimin yapıldığı müesseselerden biri Tekke, Farçsa bir kelime olan "tekye"den dilimize "tekke" olarak geçmiştir Lügatta "dayanılacak yer" anlamına gelmektedir Çoğulu "tekaya"dır Tekkelere "zaviye, dergah, hankah ve asitane" de denilirdi
İslamiyetin öğretilmesinde medreseler gibi tekkelerin de önemli hizmetleri olmuştur Tekkeler, Müslümanlar tarafından tevhid inancını, Allahü tealanın birliğine inanmayı bütün insanlığa yaymak ve gönüllere yerleştirmek için vakıf esaslarına uyularak kurulmuş sosyal vasıflı dini eğitim ve öğretim kurumlarıdır Tekke en önce, Ebu Haşim Sofi için, Suriye'de Remle şehrinde yapılmıştır
Medreselerde, İslamiyetin iman bilgilerini, emir ve yasaklarını öğreten derslerden kelam, fıkıh, hadis, tefsir vs gibi dini ilimlerle birlikte fen bilgilerinden matematik, geometri, tıp, astronomi vs okutulurken, aynı devirde tekkelerde de her Müslümana lazım olan ahlak bilgileri okutuluyor ve yaşatılıyordu Buraya devam eden genç, orta yaşlı, yaşlı her zümreden insan emir ve yasakları, İslam ahlakını öğrenerek güzel ahlak sahibi ve herkes tarafından sevilen, topluma faydalı bir şahıs olarak yetişiyordu
Tekke ve Medreseler tarih boyunca hep tevhid inancını savunmak üzere teşkilatlanmışlardır Medreseler, sistemli bir talim ve terbiye proğramıyla genç nesilleri İslami ve dünyevi ilimlerle donatıp, mukaddes İslam dininin hizmetine verirken, tekkeler, genç, yaşlı, okumuş, okumamış bütün halk kitlelerini öbek öbek, bir aşk ve gönül ordusu biçiminde teşkilatlandırıyordu Bu sebeple Medrese ve Tekkeler, kitleleri kucaklayan, saran iki kol gibidir
Tekkelerden yetişenlerden Mevlana Celaleddin-i Rumi, Yunus Emre, Erzurumlu İsmail Hakkı gibi sayısız büyük veliler, yaşadıkları asırlara, eserleri ve yaşayışlarıyla mühür vurmuşlardır Bu büyükler, insanlık tarihinin şeref levhalarıdır
Tekkeler, genellikle şehir, kasaba ve köylere kurulmakla beraber bazan, sosyal hizmetleri görmek için, büyük kervanların geçtiği ıssız yollarda, kırlık alanlarda, bazan da, cihad etmek ve düşmanı gözetlemek için hudut boylarında kurulurdu
Issız yol boylarındaki kırlık alanlara kurulan tekkelerde, kış veya yaz yorgun kervancılar misafir edilir, bunlara yeme, içme, yatma, hayvanlarının bakımı dahil, sosyal hizmetler verilir, karşılığında para da alınmazdı
Hudut boylarındaki tekkelere gelince; bunlar, stratejik ehemmiyeti olan mevkilerde kurulurdu Bu tekkelerde Özellikle cihad için gelen gönüllüler ordusundan Alp erenler, gaziler, akıncılar ve hudut bekçileri bulunurdu Bunlar, sulh zamanında herhangi bir düşman hücumu karşısında müdafaasız durumda kalan civar halkını, Müslüman köylerini korurlardı Sefer durumundaysa, akıncı yiğitler, hududu aşarak düşman memleketine dalar, onlara korku salarak ve mallarını ganimet alarak düşmanı sindirir ve Müslüman ordusunun zayiat vermeden ilerlemesini sağlarlardı Evranos Bey, Malkoçoğlu, Hüsrev Bey, Kara Şahin gibi Osmanlıların Ünlü akıncılarının birçoğu tekkelerde yetişmiş eşsiz kahramanlardı Hudut boyu tekkeleri ayrıca komşu devletin şahıslarına Müslümanlığı tanıtmakla ve oralarda İslamiyeti yaymakla da görevliydiler Tekkelerin bu bakımdan da hizmetleri çok olmuştur
Tekkeler bu hizmetlerin yanında çeşitli dert ve sıkıntılarını, gönül yorgunluklarını dindirmek için, Müslümanların bir araya gelip dertleşmelerini, birbirlerine yardımcı olmalarını sağlamış, böylece ferdin toplum hayatına kazandırılmasında mühim bir rol oynamıştır Bir çeşit ruh sağlığı, ahlak okulu olmuştur
Ayrıca tekkeler, boş zamanları değerlendirmede de faydalı olmuşlardır Tekke edebiyatının gelişmesiyle edebiyat dünyası da, manen zenginleşme imkanı bulmuştur Burada yetişen şairler, ilahi aşkın verdiği haz ve zevki, kaside, nat gibi şiir türleriyle dile getirmişlerdir Böylece edebi sahadaki zenginliğin artması sağlanmıştır Bu edebiyata ait birçok eser, divanlar halinde toplanmıştır
Ne yazık ki, son devirlerde tekkeler, sahte şeyhlerin ve ehliyetsiz kimselerin ellerine geçmiş, asli görevini yapamaz hale gelmişlerdir Cumhuriyetin ilanından sonra kapatılmışlardır
Tekke edebiyatına ait bir şiir:
Gönül hun oldu şevkinden, boyandım ya Resulallah
Nasıl bilmem, bu nirana dayandım ya Resulallah
Ezel bezminde bir dinmez figandım ya Resulallah
Cemalinle ferahnak et ki yandım ya Resulallah
Yanan kalbe devasın sen, bulunmaz bir şifasın sen
Muazzam bir sehasın sen, dilersen runümasın sen
Habib-i kibriyasın sen, Muhammed Mustafa'sın sen
Cemalinle ferahnak et ki yandım ya Resulallah
Gül açmaz, çağlayan akmaz, ilahi nurun olmazsa
Söner alem, nefes kalmaz, felek manzurun olmazsa
Fırak ağlar, visal ağlar, ezel mesrurun olmazsa
Cemalinle ferahnak et ki yandım ya Resulallah
Erir canlar o gülbuy-i revanbahşın hevasından
Güneş titrer, yanar didarının, bak, ihtirasından
Perişan bir niyaz inler hayatın müntehasından
Cemalinle ferahnak et ki yandım ya Resulallah
Susuz kalsam yanan çöllerde, can versem elem duymam
Yanardağlar yanar bağrımda, ummanlarda nem duymam
Alev yağsa göklerden ve ben masseylesem duymam
Cemalinle ferahnak et ki yandım ya Resulallah
Ne devlettir yumup aşkınla göz, rahında can vermek
Nasib olmaz mı Sultanım Haremgahında can vermek
Sönerken gözlerim asan olur ahında can vermek
Cemalinle ferehnak et ki yandım ya Resulallah
Boyun büktüm, perişanım, bu derdin sende tedbiri
Lebim kavruldu ateşten döner payinde tezkiri
Ne dem gönlün murad eylerse taltif eyle Kıtmiri
Cemalinle ferahnak et ki yandım ya Resulallah
Kaynak: Rehber Ansiklopedisi
|