| 
Prof. Dr. Sinsi
 | 
				  Siyaset Bilimi 
 
            Siyasal kurum, yapı, süreç ve ilişkileri sistemli bir biçimde inceleyen sosyal bilim dalı
  Kökenleri  Aristoteles'e kadar inmekle birlikte çağdaş anlamda siyaset biliminin gelişimi doğa bilimlerindeki hızlı gelişmelerin etkisiyle sosyal bilimlerin ortaya çıktığı Aristoteles MÖ 384 - MÖ 7 Mart 322 tarihleri arasında yaşamış Yunanlı filozof ve bilim adamı  Platon ile birlikte Batı düşüncesini en çok etkileyen en önemli iki kişiden biri olarak düşünülür  
 19
  yüzyıla dayanır   
 
 Siyaset bilimi, konusu itibariyle 19
  yüzyıl olayları, ölümler, doğumlar ve diğer önemli gelişmeler 
 siyaset felsefesiyle çakışmakla birlikte, olması gerekenden çok var olanın saptanması ve açıklanmasıyla uğraşır
  Ama öbür Siyaset felsefesi, siyasal düşünceye ilişkin kavram ve tanıtlamaları kapsayan felsefe dalı  Çağdaş siyaset biliminin kapsamına giren siyasal ve yönetsel örgütlenmeye ilişkin betimleyici açıklamalardan farklı olarak, tarihsel ortamı ve değer yargılarını da yansıtan kuramsal bir nitelik taşır  Ana sorunu, iktidarın insanın varlığını sürdürmesini ve yaşamının niteliğini yükseltmesini sağlayacak biçimde kullanılması ya da sınır-landınlmasıdır  
 sosyal bilim dalları gibi çağdaş siyaset biliminin de başlangıçta temel ilkesini oluşturan  olguculuk günümüzde çeşitli eleştirilere hedef olmuş, siyaset bilimcilerin nesnellik ve değer yargısından kaçınma kaygılarının, var olan sistemlerin sorgulanmaksızm meşrulaştmlmalan ve korunmaları için kullanıldığı öne sürülmüştür
   
 
 Siyaset bilimi başlangıcından bu yana başta (Os
  ispâtiyye, Mezhebi ispâtiye, Felsefei ispâtiye, Mesleki isbât, Hakikîye mezhebi, Felsefei hakkikîye, Felsefei sahîhe, Felsefei ilmîye; Fr  Positivisme, Al  Positivismus, İng  Positivism, İt  Positivismo) İnsan için olumlu ve yapıcı olanın sadece olguları gözlemleyerek betimlemek olduğunu ileri süren öğreti    
 sosyoloji, Sosyoloji, toplumsal ilişkilerin yapısını, nedenlerini ve etkilerini araştıran bilim dalı
  İnsanların ve grupların etkileşiminden doğan geleneklerin, toplumsal yapıların ve kurumların harcını oluşturan ya da zayıflamasına yol açan etkenleri, ayrıca grup ve örşüt üyeliğinin insanlar üzerindeki etkilerini inceler, insan toplumunun temel niteliğiyle, sürekliliğine ve değişimine yol açan çeşitli süreçlerle ilgilenir   
 psikoloji, Psikolji, Psykhe (ruh) ve logos (bilgi) kelimelerinin birleştirilmesi ile türetilmiş bir sözcüktür, insan ruhunun, özünü, değişik durumlarını inceleyen, duyum, coşku ve düşünme gibi olguların kurallarını bulmaya çalışan bilim dalıdır
  
 sosyal psikoloji,
 
 antropoloji ve Antropoloji (Latince : anthropologia "insan bilimi"), insanla ilgilenen birçok bilim dalından biri
  Genellikle fiziksel ve kültürel antropoloji olarak ikiye ayrılır  Dünyadaki çeşitli insan topluluklarının doğalcı yaklaşımla betimlenmesi ve yorumlanması olarak tanımlanabilir, ama ne konusu ne de araştırma yöntemleri kendine özgüdür  Tarihten farklılığı, antropolojinin toplumlar, kurumlar, inanç ya da geleneklere ilişkin tarih araştırmalarını dışlamasından değil, belgelere dayanmak yerine insanla 
 ekonomi olmak üzere öteki sosyal bilim dallarıyla ve normatif bir bilim olan hukukla yakın ilişki içinde oldu
  Çağdaş siyaset biliminin kurucularından ütopyacı sosyalist Henri de SaintSimon  1813'te ahlak ve siyasetin "pozitif bilimler olabileceğini ileri sürdü  İnsanların inançlarını yönlendirme gücü olan disiplinler öznel dayanmalıydı  Saint Simon ve olguculuğun dayanmalıydı  Saint Simon ve Olguculuğun kurucusu  Auguste Comte  1822'de birlikte yayımladıkları Plan de travaıuc nfcessaires pour rioreanlser la sociiti'de (Toplumu Yeniden Örgütlemek İçin Gerekli Çalışmaların Planı) siyasetin sosyal fiziğe dönüşeceğini ve sosyal fiziğin amacının da gelişmenin değişmez yasalarını ortaya çıkarmak olduğu görüşünü savundular  İnsanın zihinsel gelişiminin  dinsel ye  metafizik aşamalardan geçerek en yetkin aşama olan olgusal aşamaya ulaştığını öne süren Comte, bu gelişmenin sosyal fizik biliminin, daha sonraki adıyla sosyolojinin konusunu oluşturduğunu vurguladı  Siyaset bilimi ile sosyoloji arasındaki yakın ilişki böylelikle Comte ve olguculuk yoluyla kuruldu   
 
 Comte'a göre sosyal süreçlerin incelenmesinde başlıca yöntemler gözlem, deney ve soyutlamaydı
  Devlet yaşamında ortaya çıkan değişimler siyasal deney olarak kabul edilebilirdi  19  yüzyılda devlet konusundaki çalışmalar siyaset biliminde daha nesnel yöntemler kullanılmasına ve sonradan birçok yeni disiplinin de katkılarının sağlanmasına yol açtı  Siyaset biliminin insan davranışını inceleyen bir bilim dalı olması, aynı konuyla ilgilenen öbür bilim dallarından etkilenmesi sonucunu yarattı  Organik yaklaşım, yani devlet yapısı ile insan vücudu ya da kişiliği arasında koşutluk kurma çabalan  Platon ve Salisbury'li John örneklerinde olduğu gibi çok eskilere dayanıyordu  19  yüzyılda organik yaklaşımla olgucu yöntemler bir arada varlığını sürdürdü   
 
 Siyaset bilimine doğrudan bir katkısı olmamakla birlikte  Vilfredo Pareto bu disiplinin gelişimini iki yönden etkiledi
  Pareto'nun  psikolojik sosyolojisi, siyaset bilimi ile psikoloji arasında  20  yüzyılda yakın bağlar kurulmasının temellerini attı  Gene Pareto'nun toplumu sürekli dengeye ulaşmaya çalışan bir sistem olarak ele alan görüşü özellikle  II  Dünya Savaşı sonrası siyaset bilimi kuramlarını etkiledi   
 Hukuk da tarihsel olarak siyaset bilimiyle yakın etkileşim içinde oldu
  16  yüzyılda  Fransız siyaset felsefecisi  Jean Bodin'in devlet ve hukuk arasında yakın ilişki kurarak geliştirdiği egemenlik kuramı, devlet üzerine çok sayıda hukuksal kuramın, özellikle de 19  yüzyıl  Alman hukukçularınca geliştirilen  federasyon ve  imparatorluk kuramlarının öncüsü oldu   
 
 Devleti hukuksal kuramlarla açıklama eğilimi  Fransa'da uzun süre egemen oldu; siyaset,  hukuk fakültelerinde genel kamu hukuku ve anayasa hukuku olarak okutuldu
  Bununla birlikte Leon Duguit'nin hukuk kurallarını olgucu sosyolojik açıdan ele alarak devletin sınırlandırılması konusunu işlemesi ve  Maurice Hauriou'nun kurumlar kuramı gibi daha geniş perspektifli yaklaşımlar da ortaya çıktı  1960'lardan başlayarak bir yandan klasik anayasa hukuku siyaset biliminin konu ve yöntemlerine açılırken, öbür yandan da siyaset bilimi daha çok siyasal sosyoloji adı altında bağımsızlaşmaya başladı   
 ABD'de ise siyaset bilimi daha çok 20
  yüzyılda olgucuampirik çizgide gelişti  Arthur Bentley'nin yüzyılın başında ilk işaretlerini verdiği "bütünsel" yaklaşım  1930'larda ve  1950'lerde etkisini göstermeye başladı  1920'lerde  Chicago okulu olarak bilinen gıabun siyaset bilimi ve psikoloji ilişkisini vurgulamasıyla güç olgusunun  ampirik düzeyde temel alınması, Amerikan siyaset Müminin yönünü büyük ölçüde belirledi  Bu niceliksel ve davranışsal yaklaşım  ABD dışında aynı derecede etkili olmadı   
 
 Davranışsal yaklaşımın en önemli varsayımlarından biri siyasetin bir süreç olduğuydu
  Buradan hareketle David Easton tarafından geliştirilen sistem kavramına göre siyaset biliminin öznesi psikolojik birey ya da sosyolojik grup değil, geniş anlamda bir toplumsal sistemin parçası olan ve ampirik olarak ele alınan siyasal sistemdi  Siyasal olguları öngörülebilir kategoriler haline getirmek amacına yönelik olarak sistem kuramı büyük ölçüde istatistik yöntemleri kullanarak çeşitli çizgilerde gelişti  Kökenleri ve kuramsal gelişimi farklı olmakla birlikte çıkar grupları, seçkinler ve siyasal partiler de giderek sistem yaklaşımı çerçevesinde ele alınan konular oldu  Kamuoyu ve  seçmen davranışı araştırmaları da bu çerçevede yer aldı   
 20
  yüzyılın ikinci yansında değer yargılarından arınmış nesnel siyaset bilimi yaratma iddiası,  1960'lann sonunda "bilimselci"liği reddeden siyaset bilimcilerce gittikçe artan bir eleştiriye uğradı  Farklı açılardan, kendiliğindenlik ve insani değerlerin determinizm kalıbına sokulmasını reddeden bu eleştiriler, olgucu ve ampirik siyasal bilimin mutlaka akılcı ve öngörülebilir olması gerekmeyen karmaşık toplumsal yapıya akılcılık atfetmesi üzerinde yoğunlaştı   
 
 Siyaset biliminde geliştirilen değişik teknik, yöntem ve yaklaşımlar, konunun  iktidar,  hükümet,  siyasal süreç,  siyasal karar mekanizmaları ve üretilen  politikalar temel başlıklarının farklı varsayımlarla ele alınarak farklı sonuçlara varılmasına yol açtı
  Yaratıcı araştırmalara olanak sağlamakla birlikte disiplinin kimlik arayışını hâlâ sürdürdüğünü gösteren bu durum, bütüncül bir siyaset kuramı ve ortak bir görüş oluşturabilmek için henüz vaktin erken olduğunu göstermektedir  
 |