Yalnız Mesajı Göster

Hinduizm Mezhepler Ve Öğretiler

Eski 08-20-2012   #1
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Hinduizm Mezhepler Ve Öğretiler





Mezhepler ve öğretiler

Şaivizm
Şaktizm
Vişnaizm
Smartizm

Hint dinlerindeki gelişmeler sonucu Hinduizm adını alan din, Brahmanların hakimiyet sağladıkları dönemde ise Brahmanizm terimi ile ifade edilmiştir Günümüzde Hinduizm ve Brahmanizm terimlerinin bir biri yerine kullanıldığı bilinmektedir Yaygın bir anlayışa göre Hinduizm ve Brahmanizm terimleriyle, en eski Vedalar döneminden günümüze ulaşmış bulunan Hintlilerin inanç, düşünüş, his ve hayat tarzları kastedilmektedir Hint yarımadasındaki halkın çoğunun dini inanç ve geleneklerini ifade ettiği için Hinduizm terimini kullanmaktadır Hindular ise dinlerini "Sanatana Dharma" yani ezeli ve ebedi din veya baki din diye adlandırırlar Bu dine mensup kişilere de "sanatani" yani baki denir
Tarihi kayıtlardan elde edilen bilgilere göre takriben MÖ 1500 yılları civarında Doğu Avrupa'dan gelen Aryalar, Hindistan'ı ele geçirirler İki farklı halkın bir biriyle karışması sonucu dini inanç ve geleneklerde bir birine karışmıştır Kökü yüzyıllar öncesine kadar uzanan bu karışım sonucu bugünkü Hinduizm ortaya çıkmıştırAryan istilası görüşüne katılmayan pek çok batılı araştırmacı ve bilim adamı da bulunmaktadırBu iki ırkın karışımından meydana gelen bu gelişme beş devreye ayrılır

Vedalar dönemi
Upanişadlar dönemi
Klasik dönem
Ortaçağ 'daki ilahiyat, felsefe gelişme dönemi
Modern dönem

Hinduizm, yaklaşık dünya nüfusunun %12'sini oluşturur Hinduizmin tespit edilebilmiş belli bir kurucusu bilinmediği gibi kendine özgü bir inanç sistemi ve kitabı da yoktur Hinduizmin temelinde Brahma (Mutlak Varlık) inancı yatmaktadır Bu husustaki geniş bilgiyi Hinduizmin Kutsal Metinleri olan Veda'larla Brahmana'larda bulmak mümkündür
Hinduizm sınırsız bir vatan sevgisi ve bağlılık duygusu kavramları üzerine kurulmuş toplumsal ve siyasi olguların bir özel görüntüsüdür Hinduizmin bir ilk lideri temel tebliği bildiren bir ilk kurucusu olmadığı için bir anlamda kurucularının kalabalık olduğunu söyleyebiliriz
Hinduizm, batıda bazı çevreler tarafından anlaşıldığı aksine "yöresel, etnik" bir din olmayıp, bütün canlıların ve evrenin dini olduğunu iddia eden evrensel bir dindir
Hinduizm'de ortak bir kurucu yoktur Her mezhebin bağlayıcı olan kutsal bir kitabı vardır Örneğin; Vishnuite'lerin, Bhagavatapurana; Shaktian'ların Devi Mahatmya'sı tanrılara ibadet etmek için kullandıkları temel eserlerdir Buna rağmen Upanişad'lar ve Mahabharata'nın bir parçası olan Bhagavad Gita'lar ile Veda'lar bütün Hindular için asıl kutsal kitaplardır İlk görünüşe göre Hinduizm çok Tanrılı bir din değildir Batıdaki Din bilimciler ve Hindologlar, Hinduizm'i "Henoteizm" olarak betimler Henoteizm bir tanrıya inanmakla birlikte diğer tanrıların da var olduğunu kabul etmektir Yani; tek bir tanrı vardır (monoteizm) Ancak tek bir tanrı, diğer bütün tanrıların başında yer almaktadır (politeizm) Hindu Öğretileri, evreni bir düzen bütünü olarak ele alır; evren, gerçek ve ahlaki kuralları içeren dünya yasası olan Dharma tarafından yönetilir
Hinduların asıl ibadet yerleri kendi evlerinin yanındaki tapınaklarıdır En büyük tapınakları ve hac merkezlerinden biri Güney Hindistan'da bulunan Tirumala Tirupati'dir Kuzey Hindistan'daki Ganj üzerindeki kutsal Varanasi şehri, her zaman Hindu hacılarının akınına uğramaktadır
Karma ve Samsara
Karma ve Samsara, MÖ 6yüzyıldan beri bulunan yazılarda geçen ve Hinduizm'in temelini oluşturan kavramlardır Bunlar, sonsuz Yeniden Doğuş Döngüsü (Reenkarnasyon) ve Samsara kavramlarının üstesinden gelme anlamı taşır Upanişad'lar zamanında, bireylerin ruhunun, yani varlığın özünün, Atman'ın, evrensel ruh Brahman'la özdeşleşmesi, maneviyat bilicinin gelişmesiyle başarılmıştır
Her insan, hem evrensel hem de sosyal yasa olan; erdem, ahlak, dürüstlük, bilgelik öğretisi Dharma'yı uygulamak zorundadır; çünkü bu yükümlülükler, iyi ya da kötü eylemlerin sonucu olan Karma'yı etkiler Hinduizm'de ayrıca genel geçer kural olan sadharanadharma vardır Sadharanadharma, şiddetten uzak kalma "Ahimsa", doğruluk-dürüstlük "Satya", sabır "Ksanti", kendine hakim olma "Dama", iyilikseverlik "Danam", misafirperverlik "Ahithi" gibi görevlerin her birey tarafından uygulanmasıdır Bu erdemler, bu özellikler tüm insanlar için aynı ölçüde geçerlidir ve bundan başka ortak bir yasa yoktur
Svahdharma ise farklı toplumsal tabakaların içindeki belli grupları bağlayıcı görevlerin var olduğunu belirtir Buna göre, Kshatriya kastına mensup bir savaşçının savaş nedeniyle birini öldürmesi gerekebilir Bu savaşçının bir düşmanı öldürmesi, onun Dharma yasası görevi olduğundan, Karma'sını kötü eylem olarak etkilemeyebilir
Ancak; birinin bencilce, kendi egoları için başka birini öldürmesi çok kötü Karma sonuçları doğurabilir Karma ve Dharma inancı çok güçlü bir ahlaki ve manevi ilişkiyi birleştirir Görünen tüm haksız acıları ve sosyal eşitsizlik konularının gizemini, Karma öğretisi açıklar
İnsanların eylemleri ve bu eylemlerin kişileri nasıl etkilediği bağlamında, Mahabharata'da birçok ifade vardır Bu konuda en yaygın kanı, amellerin (yapıp-edilen her şeyin) sonucunun kendi kendine ortaya çıktığıdır Ayrıca, bu konuyla ilgili farklı ifadeler de vardır: Dünyevi duygulara bağlı kalmanın iki sebebi, cehalet (avidya) ve arzulara (lobha) yenik düşmektir Bu sebepler, duyu organlarında huzursuzluğa ve kişinin kararlarında karışıklığına yol açar Bu durum idrak etmeye, kavramaya engel olur Ameller, düşünme organlarına (manas) bağlantılıdır Kavrama yetisi ve vücudun doğası bozulur Yapılan eylemlerin sonuçları konusunda birçok yorum vardır Ruh ölümden sonra bedenden ayrılır ve Karma'ları ölçüsünde yeniden doğar Ve bu yeni bedende Karma'larının karşılığını bulur İyi Karma'sı olan geçici mutlulukla sınırlandırılmış "Cennet'i" elde eder, buna karşı kötü Karma'sı olan "Cehennem"de kalır, fakat hep aynı durumda değil; Karma'larına göre, bazen de bir hayvana dönüşerek yeniden doğarlar
Tüm iyi ameller, dini kazançlar sağlar ve böylece Karma'lar azalır İnananlar, dini ayinlerle, oruç tutma, kutsal gördükleri şehir Benaresa??e hacca gitme, Brahman'lara hediye verme, herkese karşı yardımsever olma ve tapınak inşa etmeyle dini kazanç elde etmeyi umarlar
İnsan özgürdür ve kendi Karma'sından kendisi sorumludur Karma; neden-sonuç yasası anlamına gelse de, bazı Bhakti (koşulsuz affeden, merhametli Tanrı) inananları, Tanrı Bhakti'nin onların Karma'larını yok edeceğine ve insanları kurtaracağına güvenirler
Fakat asıl önemli olan; kötü eylem yapıldığında bile, temiz niyetli olmak ve bencil, çıkarcı olmamaktır Bu ifadeler, düzenli çalışmanın temelini oluşturur İnsanlar iyi sonuçlar almak ve kazanmak için bir şeyler yaparlar Bu durumun tersi ise "hiçbir şey yapmayanlar" (nivritti) eğilimi düşüncesidir Bu dünyadan elini ayağını çeken insanların yoludur Onlara göre acı dolu yaşamın sebebi, yaşama arzusu içinde olmaktır; yeniden doğuş ise sadece, insanın eski varlığının yeniden canlanış biçimidir İnsan çalışarak dünyaya bağlanır, çalışmadan ve bilgelikle de kazanabilirler İnsanın tüm bu dünyevi kazançlardan vazgeçmesi, insana sakinlik, sükunet hissi verir
Her iki düşünce de, dünya için çalışanlar "pravritti" ve çalışmayanlar "nivritti" Mahabbarata destanında Bhagavadgita içinde yer alır Ayrıca Gita'da yer alan Krişna'nın da Yoga'yı tercih ettiği yazılır Göklerin Tanrısı Indra ve Kraliçe Kunti'nin oğlu Arjuna'nın bu konudaki sorusuna Krişna şu şekilde cevap verir: İcap eden hangi eserse onu tamamla, zira eylemek, bir şey yapmamaktan iyidir; bedenin işlemleri dahi bir eylemde toplamalısın Feragatten doğmayan her bir eylem, yeryüzü varlığına bağlanmak demektir; bu nedenle, bir eser oluştur, ama ona bağlanma! (bkz Budizm)

Kaynak : Wikipedia

Alıntı Yaparak Cevapla