|  08-20-2012 | #1 | 
	| 
Prof. Dr. Sinsi
 | 
				  Malazgirt Meydan Muharebesi Muharebe 
 
            Muharebe
 26 Ağustos Cuma sabahı çadırından çıkan Alp Arslan Malazgirt'le Ahlat arasındaki malazgirt ovasında, kendi ordugahının 7-8 km uzağında, ovaya yayılmış durumdaki düşman birliklerini gördü
  Savaşı önlemek için imparatora elçiler göndererek Sultan barış önerisinde bulundu  İmparator, Sultanın bu önerisini ordusunun büyüklüğü karşısında bir korkaklık olarak yorumladı ve öneriyi reddetti  Gelen elçileri de kovdu  Düşman ordusunun büyüklüğünün kendi ordusunun 3-4 katı büyüklüğünde olduğunu gören Sultan Alp Arslan savaştan sağ çıkma ihtimalinin düşük olduğunu sezdi
  Askerlerinin de hasımlarının sayı fazlalığı karşısında tedirginliğe düştüğünü farkeden Sultan eski bir Türk töresi uyarınca kefene benzeyen beyaz kıyafetler giydi  Atının da kuyruğunu bağlattı  Yanındakilere Şehit olduğu taktirde vurulduğu yere gömülmesini vasiyet etti  Komutanlarının savaş alanından kaçmayacağını anlayan askerlerin maneviyatı arttı  Askerlerinin Cuma namazına İmamlık eden Sultan atına binip ordusunun önüne çıkıp moral yükseltici ve maneviyat artırıcı kısa ve etkili bir konuşma yaptı  Allah'ın Kur'an'da zafer vaadettiği ayetleri okudu  Şehitlik ve Gazilik makamlarına erişileneceğini söyledi  Tamamı Müslüman olan ve büyük çoğunluğu Türklerden oluşan Selçuklu ordusu savaş pozisyonuna geçti  Bu sırada Bizans ordusunda dinsel ayinler yapılmakta ve Papazlar askerleri kutsamaktaydı
  Romen Diyojende eğer bu savaşı kazanması durumunda (ki buna inancı tamdı) ününün ve saygınlığının artacağından emindi  Bizans'ın eski ihtişamlı günlerine döneceğini hayal ediyordu  En ihtişamlı zırhını giydi ve inci beyazı atına bindi  Ordusuna zafer durumunda büyük vaatlerde bulundu  Tanrı tarafından şeref, şan, onur ve kutsal savaş sevapları verileceğini duyurdu  Alp Arslan savaşı kaybetmesi durumunda her şeyini ve atalarından miras kalan Selçuklu devletini de kaybedeceğini çok iyi biliyordu  Romen Diyojen ise savaşı kaybetmesi halinde devletinin çok büyük güç, prestij ve toprak kaybedeceğini biliyordu  Her iki komutan da kaybetmeleri durumunda öleceklerinden emindi  Romen Diyojen ordusunu geleneksel Bizans asker kaidelerine göre düzenlemişti
  Ortada birkaç sıra derinlikte çoğu zırhlı, piyade birlikleri ve bunların sağ ve sol kollarında süvari birlikleri yerleştirilmişti  Romen Diyojen merkeze; general Bryennius sol kanata ve Kapodokya'yalı general Alyattes ise sağ kanata komuta ediyordu  Bizans ordusunun gerisinda büyük bir rezerv bulunuyordu ve bu özellikle taşra eyaletlerinde nüfuzlu kişilerin özel ordularının mensuplarından oluşuyordu  Geri rezerv ordusunun komutanı olarak genç Andronikas Dukas seçilmişti  Romen Diyojen'in bu tercihi biraz şaşırtıcı idi; çünkü bu genç komutan eski imparatorun yeğeni ve Yannis Dukas'in oğlu olup, bu kişiler açıkca Romen Diyojen'in imparator olmasının aleyhindeydiler   Savaş öğle saatlerinde Türk atlılarının toplu ok saldırısına geçmesiyle başladı
  Türk ordusunun çok büyük bir çoğunluğu atlı birliklerden oluştuğundan ve nerdeyse hepsinde de ok olduğundan bu saldırı Bizanslılarda önemli miktarda asker kaybına neden olmuştu  Ama yine de Bizans Ordusu saflarını bozmaksızın korudu  Bunun üzerine ordusuna yanıltıcı bir çekilme buyruğu veren Alp Arslan gerilerde gizlediği küçük birliklerinin tarafına doğru çekilmeye başladı  Bu gizlediği birlikler az miktarda organize olmuş askerlerden oluşuyordu  Türk ordusunun arka saflarında bir Hilal biçiminde yayılmışlardı  Türklerin hızlıca çekildiğini gören Romen Diyojen Türklerin saldırı gücünü yitirdiğini ve sayıca fazla olan Bizans ordusundan korktukları için kaçtıklarını düşündü  En baştan beri Türkleri yeneceğine inanmış imparator bu bozkır taktiğine kanıp kaçan Türkleri yakalamak için ordusuna Saldır buyruğu verdi  Çok az zırhları olduğu için hızlıca geri çekilebilen Türkler, zırh yığınına dönmüş Bizans süvarileri tarafından yakalanamayacak kadar hızlıydı  Ancak buna rağmen Bizans ordusu Türkleri kovalamaya başladı  Yan geçitlerde pusu kurmuş Türk okçuları tarafından ustaca vurulan ama buna aldırmayan Bizans ordusu saldırıya devam etti  Türkleri iyice kovalayıp yakalayamayan, üstüne bir de çok yorulan (üstlerindeki ağır zırhların etkisi büyüktü) bizans ordusunun hızı durma noktasına geldi  Türkleri büyük bir hırsla kovalayan ve ordusunun yorulduğunu anlayamayan Romen Diyojen yine de takip etmeye çalıştı  Ancak bulundukları mevziden çok ileri gittiklerini ve çevreden saldıran Türk okçularını görüp kuşatıldığını çok geç zamanda anlayan Diyojen geri çekilme buyruğu verme ikilemindeydi  Tam da bu ikilemdeyken geri çekilen Türk süvarilerinin yönlerini tam Bizans ordusu üzerine geçip hücuma kalkmaları ve geri çekilme yollarının da Türkler tarafından kapatıldığını gören Diyojen paniğe kapılarak 'Çekil' buyruğu verdi  Ancak ordusu çevrelerindeki Türk hatlarını yarıncaya kadar yetişen Türk ordusunun ana kuvvetleri Bizans ordusunda tam bir panik başlattı  Kaçmaya kalkan generalleri görüp daha da paniğe kapılan Bizans askerleri en büyük savunma güçleri olan zırhlarını da atıp kaçmaya çalıştı  Bu sefer de ustaca kılıç kullanan Türk kuvvetleriyle eşit duruma düşüp büyük çoğunluğu yok oldu  Türk Soyundan gelen Uzlar, Peçenekler ve Kıpçaklar; Afşin Bey, Artuk Bey,Kutalmışoğlu Süleyman Şah gibi Selçuklu komutanları tarafından verilen Türkçe emirlerden etkilenen bu süvari birlikleri de soydaşlarının yanına katılınca Bizans ordusu süvari gücünün önemli bir kısmını kaybetti
  Sivas'ta soydaşlarına yaptıklarının acısını çıkartmak isteyen Ermeni askerleri herşeylerini bırakıp savaş alanından kaçınca Bizans ordusu için durumun vahameti arttı  Ordusunun dağıldığını ve komuta etme olanağının kalmadığını gören Romen Diyojen yakın birlikleriyle kaçmaya kalktıysa da artık bunun imkansız olduğunu gördü
  Sonuçta tam bir bozgun havasına giren Bizans ordusunun büyük bölümü akşam hava kararıncaya kadar yok edildi  Kaçamayıp sağ kalanlar teslim oldular  En sonuna kadar mertçe savaşan imparator omzundan yaralı olarak ele geçirildi  Tüm dünya tarihi için büyük bir dönüm noktası niteliğinde olan bu savaş zafer kazanan komutan Alp Arslan'ın yenik İmparator IV
  Romen Diyojen'le antlaşma yapmasıyla son buldu  İmparatoru bağışlayan ve ona iyi davranan Sultan antlaşmaya göre İmparatoru serbest bıraktı  Antlaşmaya göre imparator kendi fidyesi için 1  500  000 dinar, vergi olarak da her yıl 360  000 dinar ödeyecek ayrıca Antakya, Urfa, Ahlat ve Malazgirt'i de Selçukluya bırakacaktı  Tokat'a kadar kendisine verilen Türk birliği eşliğinde Konstantinopolis'e doğru yola çıkan imparator Tokat'ta toplayabildiği 200  000 kadar dinarı kendisiyle birlikte gelen Türk birliğine verip Sultan'a doğru yola çıkardı  Tahta kendi yerine VII  Mikhail Dukas'ın çıktığını öğrendi  Romen Diyojen ise geri dönmekte iken Anadolu'ya dağılmış ordunun kalanlarından derme çatma bir ordu düzenlemiş ve kendisini tahttan indirenlerin ordularına karşı iki çatışma yapmıştır
  Her iki muharebede yenilerek Kilikya'da bir küçük bir kaleye çekildi  Orada teslim oldu; keşiş yapıldı; katır üzerinde Anadolu'dan geçirildi; gözlerine mil çekildi; Proti (Kinalıada)'daki manastıra kapatıldı ve orada birkaç gün içinde yaraları ve enfeksiyon nedeni ile öldü  
 Kaynak : Wikipedia
 
 | 
	|  |   |