08-20-2012
|
#2
|
Prof. Dr. Sinsi
|
Parçalnmış Bir Aile =&Quot;Ümmet&Quot;
güzel bir konu , yanlış hatırlamıyorsam , günah olmasın , Kuran'da islamın 73 fırkaya ayrılacağı belirtilmişti , hatta bi alıntı ;
Hadis Senedi
İbni Hazm’ın içinde olduğu bir grup Müslüman araştırmacı söz konusu hadisi senet açısında itibarsız bilmiş ve bunu kabul etmemişlerdir Fahru’l-Razi ve Ebu’l-Hasan Eş’ari’nin içinde oldukları bir grup da bu hadis hakkında susmayı tercih etmiş, inkâr ve kabul hususunda bir şey söylememişlerdir Üçüncü grup bu hadisi kabul etmiş ve yetmiş üç fırkayı sayıp kurtuluş ehli olan fırkayı belirlemeye çalışmışlardır [2]
Her halükârda Ehli Sünnet ve Şia kitaplarında bu hadisin defalarca rivayet edilmesi ve bundan yararlanılması belki de senet açısından sıhhatine delil olarak kabul edebilir [3] Bu yüzden söz konusu hadisin içeriği ve delaletini incelememiz gerekir ki sonraki iki konuda bu açıklanacaktır
2- Hangi Fırkalar ve Ne Zaman?
Söz konusu hadisin delaleti hakkında gündeme gelen ilk soru şudur; yetmiş üç fırkadan kasıt hangi İslamî fırkalardır? Eğer kasıt asıl ve mihverî fırkalar ise bunların sayıları yetmiş üçten azdır Ama eğer kasıt bu asıl fırkalardan ayrılmış fırkalar ise bunların da sayıları yetmiş üç fırkadan fazladır
Bu soruya farklı cevaplar verilmiştir Biz burada bu cevaplardan sadece iki tanesini nakletmekle yetineceğiz
a- Yetmiş üç sayısından kasıt İslami fırkaların gerçek sayısı değildir Bilakis bu, İslam peygamberinden sonra İslam dünyasında ortaya çıkacak fırkaların çokluğunu kinaye ile dillendirmektedir Nitekim Tövbe süresinin 80 ayetindeki yetmiş sayısından kasıt münafıkların hiçbir zaman ilahi mağfirete mazhar olamayacaklarıdır Yani yetmiş sayısı gerçek anlamıyla kullanılmamıştır
Ancak rivayetin akışına dikkat edilirse öncelikle Yahudi ve Hıristiyan fırkalarını 71 ve 72 sayıları ile zikretmekte ve ardında İslam ümmetinin fırkaları hakkında 73 sayısını dillendirmektedir Dolayısıyla hadisin akışı ile yukarıdaki açıklama birbirine uymamaktadır [4]
b- İslami fırkalar (Milel ve Nihal) hakkında kitap kaleme alan yazarları, bu hadisi İslami fırkalara uyarlama hususunda en çok zorlayan şey onların bu hadisi kendilerinden önce yani İslam’ın ilk üç asrında ortaya çıkan fırkalara uyarlamaya çalışmalarıdır Hâlbuki hadis İslam ümmeti içinde çıkacak fırkaları dile getirmiş ve bunun zamanını belirlememiştir Dolayısıyla söz konusu hadiste zikredilen sayı İslam ümmetinin bütün hayatı boyunca ortaya çıkabilecek fırkaları dillendirmiş olması mümkündür Başka bir ifade ile her dönem ve asırda bir fırka ortaya çıkabilir ve bu fırkadan da değişik gruplar zuhur edebilir Nihayetinde de 73 asıl ve mihverî fırka ve bunun değişik kolları ortaya çıkacaktır Zira söz konusu hadis senet açısından kabul edilir ve bunun peygamberin sözü olduğu benimsenirse bu sayı kesinlikle tahakkuk bulacaktır Her ne kadar asıl ve fer’i fırkaları kesin bir şekilde belirleme imkânı olmasa da bizim yukarıda dillendirdiğimiz faraziye bunun en mantıklı açıklamasıdır [5]
3- Kurtuluş Fırkası Hangisidir?
Yetmiş üç fırka hadisinin rivayetlerinin çoğunda sadece bir fırkanın kurtuluş fırkası geri kalan fırkaların cehennem ehli oldukları dillendirilmiştir Bu durum hadisin içeriği hakkında acaba hangi fırka kurtuluş fırkasıdır sorusunu gündeme getirmiştir Bazı hadislerde kurtuluş fırkası hakkında iki özellik zikredilmiştir:
a- el-Cemaat (Topluluk): Cemaat kelimesinden kasıt Yahudi, Hıristiyan ve İslami olmayan diğer gruplar karşısında yer alan bütün Müslümanlar veya azınlık karşısında Müslüman çoğunluktur Fakat bu ikisi de kabul edilemez Zira birinci faraziyenin gereksinimi bütün Müslümanların kurtuluş ehli olmalarıdır Bu da hadisin içeriği ile çelişki arz etmektedir İkinci faraziye de doğru değildir Zira çoğunluk hiçbir zaman tek başına hak olma nedeni değildir Bilakis tarih boyunca daima bunun tersi görülmüştür Yani peygam-berlerin muhalifleri çoğunluğu oluşturuyorlardı Nitekim Kur’an-ı Kerim de insanların çoğunu yoldan çıkmış bilmekte ve Allah’u Teala Peygamberimize hitaben şöyle buyurmak-tadır: “İnsanların çoğu iman edecek değillerdir ”[6]
Başka bir yerde de şöyle buyurmaktadır: “Onların çoğu Allah’a şirk koşmaksızın iman etmezler ”[7]
“Lakin insanların çoğu bilmezler ”[8] “Kullarım içinde şükredenler azdır ”[9] ve benzer ayetler bu iddiayı dillendirmektedir
Bunun dışında çoğunluğun ölçüt olması pratikte de sorunlara neden olur Zira mezhepler ve fırkalar tarihi boyunca çoğunluk ve azınlık değişim göstermiştir
b- Benim ve Ashabımın Gittiği Yol: Bu tabir İslam dini ve şeriatı dışında başka bir şeye delalet etmemektedir Dolayısıyla kurtuluş fırkasını tanıma ölçüsü olamaz Zira her fırka sahip olduğu yöntemi İslam şeriatına ve peygamber sünnetine uygun bilir Nitekim el-Menar kitabının yazarı şöyle demektedir: “Bugüne kadar kurtuluş fırkası yani peygamber ve ashabının yöntemiyle amel eden fırka tespit edilememiştir Zira her İslami fırka benimsediği yöntemi peygamber ve ashabının yöntemine uygun bilmektedir ”[10]
Gemi ve Kurtuluş Yolu Hadisi
Ehli Sünnet ve Şia kitaplarında Peygamber Efendimizden nakledilen bir hadiste Allah Re-sulü (s a a)’in Ehlibeyti kurtuluş gemisi olarak zikredilmiştir Hâkim Mustedrek kitabında Ebuzer’den bu hadisi şöyle rivayet etmektedir: “-Elini Kâbe’nin duvarına dayayarak- Dedi ki: peygamberin şöyle buyurduğunu işittim; Muhakkak ki Ehlibeytim Nuh’un gemisi gibidir Ona binen kurtulur, sakınan boğulur ”[11]
“Peygamber Ehlibeytinin Nuh (a s )’ın gemisine benzetilmesinin nedeni şudur; onları seven, onları büyük bilen ve Ehlibeyt âlimlerinin hidayetlerinden yararlanan herkes Hakka muhalefet etme karanlığından kurtulur Onlardan yüz çeviren herkes ilahi nimetleri inkâr denizinde boğulur ve tuğyan kasırgasında helak olur ”[12]
Sakaleyn ve Kurtuluş Yolu Hadisi
Gemi hadisinin dışında Sakaleyn hadisi de İslam’ın mütevatir rivayetlerinden biridir ve kurtuluş yolunu göstermektedir ki bu da peygamber Ehlibeytine tabi olmaktır Ehli Sünnet âlimlerinden biri olan el-Hafez Hasan bin Muhammed Semğani (ö 650 h k ) el-Şems el-Munire adlı eserinde ümmetin ihtilafı hadisini naklettikten sonra Müslümanların peygamberden kurtuluş için tabi olmaları gereken fırkayı kendilerine göstermesini istediklerini ve Peygamber Efendimizin (s a a) de şöyle buyurduğunu nakletmektedir: “Ben size iki şey bırakıyorum Onlara tutunduğunuz sürece benden sonra asla sapıtmazsınız Biri Allah’ın kitabı diğeri Ehlibeytimdir Her şeyden haberdar olan latif bana bildirdi ki bu ikisi havuzun başında benimle buluşuncaya kadar birbirinden ayrılmayacaktır ”[13]
[1] Bkz Buhus fi’l-Millel vel-Nehl, Ayetullah Cafer Subhani, c 1, s 21–24 ve 38–39
[2] El-Fark Beyne Firak, s 6, Muhammed Muhyiddin’in önsözü
[3] Buhus fil-Millel vel-Nehl, Ayetullah Cafer Subhani, c 1, s 23
[4] Buhus fil-Millel vel-Nehl, Ayetullah Cafer Subhani, C 1, s 35
[5] El-Fark Beyne Firak, s 7, Muhammed Muhyiddin’in önsözü
[6] Yusuf, 103
[7] Yusuf, 106
[8] Yusuf, 21
[9] Sebe, 13
[10] El-Menar, C 8, s 221–222
[11] El-Mustedrek Ala Sahiheyn, C 3, s 151
[12] El-Sevaik el-Muherekeh, s 151, el-Muhammediye s 9, Buhus fil-Millel vel-Nehl C 1, s 32
[13] Buhus fil-Millel vel-Nehl, C 1, s 32–33
|
|
|