Yalnız Mesajı Göster

Orpheus Ve Orfeusçuluk

Eski 08-20-2012   #1
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Orpheus Ve Orfeusçuluk




Ezoterik öğretiler İlk Çağlar boyunca da varlıklarını sürdürmüşlerdir

Bize öğretilmeye çalışılan tarihte , ilk insanların politeist oldukları , yani bir çok tanrıya taptıkları , ilk dinlerin doğa dinleri olduğu empoze edilmektedir Ancak kültür tarihinde yapılacak daha derin bir araştırma ezoterik öğretilerin de ilk çağlarda varolduğunu göstermektedir

İlk Çağ ezoterizmi ile ilgili en önemli kaynaklarımız erginlenmeye dayalı dinler hakkında elimize ulaşan belgeler ve mitolojik öykülerdir

İlk Çağ toplumları ve inançları ile ilgili kapsamlı bir inceleme bize eski ezoterik öğretiler hakkında bilgi verecektir

İlk çağ ezoterik öğretilerine ilk örnek olarak Orfeusçuluğu inceleyebiliriz

Bu öğreti adını ünlü efsanevi kişilik Orpheus’dan almaktadır Orfeusçuluk Yunan dünyasında MÖ 4 yüzyıldan itibaren ortaya çıkmıştır Hatta o dönemde bile Orpheus halk arasında popülerdir Ancak bu öğretinin kökeninin daha da eskilere dayandığı düşünülmektedir

Klasik dönem edebiyatçılarının ve Platon gibi filozoflarının Orfeusçuluğa saldırmış olmaları bu öğretinin klasik dönemde de popülerliğini koruduğunu göstermektedir Ayrıca bu dönemde kutsal Orpheus yazılarının (Corpus Orphicum) ortalarda dolaştığı bilinmektedir Bu yazılar daha sonraki dönemlerde , özellikle de Yeni-Platoncular arasında popüler olacaklardır

Mitolojide Orpheus

Mitolojide Orpheus için anlatılan öyküler çok anlamlıdır

Azra Erhat , Mitoloji Sözlüğü’nde Orpheus’u şöyle anlatır :

« Orpheus dillere destan olmuş bir ozandır İlkçağda ünü orfizm denilen mistik bir akım yaratacak kadar çok yayılmış , kişiliği üzerine anlatılan masallar her türlü sanatçıyı etkilemişti»

Efsaneye göre Orpheus Trakya doğumludur Doğduğu söylenilen yer bugün Yunanistan, Bulgaristan ve Türkiye sınırlarının kesişimine yakın bir yerdedir Böylece Orpheus, önemli bir geleneği olan , Anadolu’nun eski halklarının geçiş noktası olan bir yerde doğmuş kabul edilir Bazı araştırmacılar , doğum yerinden ötürü, Orpheus’un bir şaman olduğunu da söylemişlerse de biz bu görüşe katılmıyoruz

Vergilius “Georgica” adlı eserinde Orpheus ve karısı Eurydice’nin öyküsünü anlatır , bu bölüm aslında Eurydice’nin ölümüne neden olan Aristaios’un başına gelen belaları açıklamaktadır :

« Yabana atılmaz bir tanrı öfkelenmiş kovalar seni;

bir suç işledin sen , büyük bir suç,

çekersin bugün onun cezasını:

Bir belaya çattıydı Orpheus, kara bahtlı

Şimdi senin üstüne bindirmeye çalışır o belayı,

Kader engel olmazsa , bindirecek de

Deliye döndü Orpheus, kaçırılınca karısı kudurdu

Irmak boyu palas pandıras kaçarken senden o kadın,

Kaçarken bir uçuruma atar gibi kendini tepetaklak

Dolanıverdi bacaklarına korkunç bir yılan

Ömrü o kadarmış kadının , görmedi boylu çimenler yüzünden

Oralara sinen zehirli yaratığı

Yaşıtları, dağ perileri , başladılar bir ağızdan

En yüce dağları çığlıklarıyla doldurdular

Orpheus, oyuk kaplumbağa kabuğundan sazıyla

Yaslı sevgisini avuttu durdu

Hep seni söylerdi tatlı eşi, hep seni

Onunla başbaşaydın ya hani yalnız kıyılarda

Gün doğar seni söylerdi , gün batar seni

Gitti sokuldu Taenarius dağının boğazlarına kadar

Yüksek kapılarının oraya yer altı tanrısı Dis’in

Girdi kapkara bir korkuyla gölgelenmiş ormana,

Ölü ruhların ve titreten kralların karşısına dikildi

İnsan yakarışlarıyla yumuşamayan yüreklerin dikildi karşısına

Ve Erebus konutlarının en kuytu yerlerinden

Hafif ruhlar çıkageldi, onun ezgileriyle sarsılan

ve görüntüleri çıkageldi , ışıktan yoksun olanların

Yapraklar arasında saklanan kuşlar kadar çoktular,

Gecenin ya da kasırganın dağlardan savurduğu kuşlar kadar çok

Artık Orpheus , bütün belalardan kurtulmuş, geri dönüyordu

Ve kendisine verilen Eurydice gelmekteyken,

Prosperina’nın koştuğu şarta uyarak

Kocasının ardından yürüye yürüye

Havanın daha yüksek katlarına doğru

Orpheus birden çılgınlık etti , boş bulundu

Ölüm tanrıları bağışlamasını bilseler ,

Bağışlanabilir bir çılgınlıktı bu;

Eurydice’si ışığın altına tam çıktı çıkacakken

Unutup duruverdi, gönlüne yenildi döndü baktı arkasına

İşte bir anda bütün çabalar oracıkta uçtu gitti

Bir anda kopuverdi amansız zorbayla yapılan anlaşmalar

Bir gümbürtüdür yükseldi, hem de üç kez Avernus batağından

Haykırdı Eurydice :”Bu ne Orpheus , bu ne ?

Bu ne çılgınlık böyle ,seni de yok eden, zavallı beni de?

İşte gene geri çağırır beni zalim kader

Uyku kapatır kararan gözlerimi

Dört yanımı saran gece götürür beni, Elveda!

Giderim işte uzata uzata ellerimi sana

Artık senin olmayan güçsüz ellerimi”

Dedi ve birdenbire bir duman gibi karıştı hafif yellere,

Gitti karşıt yöne doğru, görünmez oldu,

Ve Orpheus göremedi bir daha

Ruhlara tutunup dil dökmeye çalışan Eurydice’yi

Yer altı sandalcısı da aradaki bataklığı bir daha komadı geçsin

Ne yapsındı? Nereye gitsindi? Kime baş vursundu ?

İkinci kez kaçırılmıştı karıcığı

Bir daha ölü ruhları nasıl yumuşatırdı?Tanrıları nasıl?

Eurydice buz kesilmiş gidiyordu işte

Styks sandalı ile uçuyordu uzaklara

Ya Orpheus ne oldu?Derler ki onun için

Issız Strymon ırmağı kıyısında ağlamış tam yedi ay

Havada asılı bir kayanın altında ağlamış

Buz gibi mağaralarda anlatmış durmuş başından geçeni

Kaplanları büyülemiş ,ayaklandırmış meşe ağaçlarını ezgileriyle;

Bir kavak ağacının gölgesinde bir bülbül vardır hani

Arar durur kaybolan yavrularını içi yana yana

Yuvayı gözetleyen katı yürekli bir çiftçi

Alıp götürmüştür yavruları daha kantları çıkmadan

Bülbül de bütün gece fır döner ağlar,

Konar bir dala , başlar yeniden ezgilerine yanık yanık

Tutar acıklı iniltileriyle dört bir yanı ta uzaklara kadar

Ne bir tutku yumuşatmış Orpheus’un yüreğini

Ne de bir evlilik bağı yumuşatmış

Yürür gidermiş dövüne dövüne Eurydice’nin kaçırılışına

Dis’in boş armağanlarına dövüne dövüne

O kadar bağlıydı ki Orpheus Eurydice’ye

Kikonların bütün kadınlarını hor gördü

Onlar da paramparça ettiler sonunda delikanlıyı

Kutsal törenlerde ve gece şenliklerinde Bacchus’un

Saçtılar parçalarını ta uzaklara, tarlalara,kırlara

Ama Orpheus’un boynundan kopan mermer gibi başı

Herbus ırmağının ters akıntıları arasında çalkalanıp giderken bile

Soğumuş diliyle çağırıp durdu Eurydice’yi

Canı da “Ah kara bahtlı Eurydice!” diye bağırdı uçarken,

“Ah kara bahtlı Eurydice!”

Ve ardından ırmağın bütün kıyıları

"Eurydice! Eurydice! Eurydice!"

diye yankılandı durdu»

Vergilius’un aktardığı ve bir takım sembolik motifleri ustaca işlediği bu efsanede Orpheus mitinin ezoterik karakteri ile ilgili bazı ipuçları bulunabilmektedir

Alıntı Yaparak Cevapla