Prof. Dr. Sinsi
|
Orpheus Ve Orfeusçuluk
Ezoterik öğretiler İlk Çağlar boyunca da varlıklarını sürdürmüşlerdir
Bize öğretilmeye çalışılan tarihte , ilk insanların politeist oldukları , yani bir çok tanrıya taptıkları , ilk dinlerin doğa dinleri olduğu empoze edilmektedir Ancak kültür tarihinde yapılacak daha derin bir araştırma ezoterik öğretilerin de ilk çağlarda varolduğunu göstermektedir
İlk Çağ ezoterizmi ile ilgili en önemli kaynaklarımız erginlenmeye dayalı dinler hakkında elimize ulaşan belgeler ve mitolojik öykülerdir
İlk Çağ toplumları ve inançları ile ilgili kapsamlı bir inceleme bize eski ezoterik öğretiler hakkında bilgi verecektir
İlk çağ ezoterik öğretilerine ilk örnek olarak Orfeusçuluğu inceleyebiliriz
Bu öğreti adını ünlü efsanevi kişilik Orpheus’dan almaktadır Orfeusçuluk Yunan dünyasında MÖ 4 yüzyıldan itibaren ortaya çıkmıştır Hatta o dönemde bile Orpheus halk arasında popülerdir Ancak bu öğretinin kökeninin daha da eskilere dayandığı düşünülmektedir
Klasik dönem edebiyatçılarının ve Platon gibi filozoflarının Orfeusçuluğa saldırmış olmaları bu öğretinin klasik dönemde de popülerliğini koruduğunu göstermektedir Ayrıca bu dönemde kutsal Orpheus yazılarının (Corpus Orphicum) ortalarda dolaştığı bilinmektedir Bu yazılar daha sonraki dönemlerde , özellikle de Yeni-Platoncular arasında popüler olacaklardır
Mitolojide Orpheus
Mitolojide Orpheus için anlatılan öyküler çok anlamlıdır
Azra Erhat , Mitoloji Sözlüğü’nde Orpheus’u şöyle anlatır :
« Orpheus dillere destan olmuş bir ozandır İlkçağda ünü orfizm denilen mistik bir akım yaratacak kadar çok yayılmış , kişiliği üzerine anlatılan masallar her türlü sanatçıyı etkilemişti »
Efsaneye göre Orpheus Trakya doğumludur Doğduğu söylenilen yer bugün Yunanistan, Bulgaristan ve Türkiye sınırlarının kesişimine yakın bir yerdedir Böylece Orpheus, önemli bir geleneği olan , Anadolu’nun eski halklarının geçiş noktası olan bir yerde doğmuş kabul edilir Bazı araştırmacılar , doğum yerinden ötürü, Orpheus’un bir şaman olduğunu da söylemişlerse de biz bu görüşe katılmıyoruz
Vergilius “Georgica” adlı eserinde Orpheus ve karısı Eurydice’nin öyküsünü anlatır , bu bölüm aslında Eurydice’nin ölümüne neden olan Aristaios’un başına gelen belaları açıklamaktadır :
« Yabana atılmaz bir tanrı öfkelenmiş kovalar seni;
bir suç işledin sen , büyük bir suç,
çekersin bugün onun cezasını:
Bir belaya çattıydı Orpheus, kara bahtlı
Şimdi senin üstüne bindirmeye çalışır o belayı,
Kader engel olmazsa , bindirecek de
Deliye döndü Orpheus, kaçırılınca karısı kudurdu
Irmak boyu palas pandıras kaçarken senden o kadın,
Kaçarken bir uçuruma atar gibi kendini tepetaklak
Dolanıverdi bacaklarına korkunç bir yılan
Ömrü o kadarmış kadının , görmedi boylu çimenler yüzünden
Oralara sinen zehirli yaratığı
Yaşıtları, dağ perileri , başladılar bir ağızdan
En yüce dağları çığlıklarıyla doldurdular  
Orpheus, oyuk kaplumbağa kabuğundan sazıyla
Yaslı sevgisini avuttu durdu
Hep seni söylerdi tatlı eşi, hep seni
Onunla başbaşaydın ya hani yalnız kıyılarda
Gün doğar seni söylerdi , gün batar seni
Gitti sokuldu Taenarius dağının boğazlarına kadar
Yüksek kapılarının oraya yer altı tanrısı Dis’in
Girdi kapkara bir korkuyla gölgelenmiş ormana,
Ölü ruhların ve titreten kralların karşısına dikildi
İnsan yakarışlarıyla yumuşamayan yüreklerin dikildi karşısına
Ve Erebus konutlarının en kuytu yerlerinden
Hafif ruhlar çıkageldi, onun ezgileriyle sarsılan
ve görüntüleri çıkageldi , ışıktan yoksun olanların
Yapraklar arasında saklanan kuşlar kadar çoktular,
Gecenin ya da kasırganın dağlardan savurduğu kuşlar kadar çok
Artık Orpheus , bütün belalardan kurtulmuş, geri dönüyordu
Ve kendisine verilen Eurydice gelmekteyken,
Prosperina’nın koştuğu şarta uyarak
Kocasının ardından yürüye yürüye
Havanın daha yüksek katlarına doğru
Orpheus birden çılgınlık etti , boş bulundu
Ölüm tanrıları bağışlamasını bilseler ,
Bağışlanabilir bir çılgınlıktı bu;
Eurydice’si ışığın altına tam çıktı çıkacakken
Unutup duruverdi, gönlüne yenildi döndü baktı arkasına
İşte bir anda bütün çabalar oracıkta uçtu gitti
Bir anda kopuverdi amansız zorbayla yapılan anlaşmalar
Bir gümbürtüdür yükseldi, hem de üç kez Avernus batağından
Haykırdı Eurydice :”Bu ne Orpheus , bu ne ?
Bu ne çılgınlık böyle ,seni de yok eden, zavallı beni de?
İşte gene geri çağırır beni zalim kader
Uyku kapatır kararan gözlerimi
Dört yanımı saran gece götürür beni, Elveda!
Giderim işte uzata uzata ellerimi sana
Artık senin olmayan güçsüz ellerimi”
Dedi ve birdenbire bir duman gibi karıştı hafif yellere,
Gitti karşıt yöne doğru, görünmez oldu,
Ve Orpheus göremedi bir daha
Ruhlara tutunup dil dökmeye çalışan Eurydice’yi
Yer altı sandalcısı da aradaki bataklığı bir daha komadı geçsin
Ne yapsındı? Nereye gitsindi? Kime baş vursundu ?
İkinci kez kaçırılmıştı karıcığı
Bir daha ölü ruhları nasıl yumuşatırdı?Tanrıları nasıl?
Eurydice buz kesilmiş gidiyordu işte
Styks sandalı ile uçuyordu uzaklara
Ya Orpheus ne oldu?Derler ki onun için
Issız Strymon ırmağı kıyısında ağlamış tam yedi ay
Havada asılı bir kayanın altında ağlamış
Buz gibi mağaralarda anlatmış durmuş başından geçeni
Kaplanları büyülemiş ,ayaklandırmış meşe ağaçlarını ezgileriyle;
Bir kavak ağacının gölgesinde bir bülbül vardır hani
Arar durur kaybolan yavrularını içi yana yana
Yuvayı gözetleyen katı yürekli bir çiftçi
Alıp götürmüştür yavruları daha kantları çıkmadan
Bülbül de bütün gece fır döner ağlar,
Konar bir dala , başlar yeniden ezgilerine yanık yanık
Tutar acıklı iniltileriyle dört bir yanı ta uzaklara kadar
Ne bir tutku yumuşatmış Orpheus’un yüreğini
Ne de bir evlilik bağı yumuşatmış
Yürür gidermiş dövüne dövüne Eurydice’nin kaçırılışına
Dis’in boş armağanlarına dövüne dövüne
O kadar bağlıydı ki Orpheus Eurydice’ye
Kikonların bütün kadınlarını hor gördü
Onlar da paramparça ettiler sonunda delikanlıyı
Kutsal törenlerde ve gece şenliklerinde Bacchus’un
Saçtılar parçalarını ta uzaklara, tarlalara,kırlara
Ama Orpheus’un boynundan kopan mermer gibi başı
Herbus ırmağının ters akıntıları arasında çalkalanıp giderken bile
Soğumuş diliyle çağırıp durdu Eurydice’yi
Canı da “Ah kara bahtlı Eurydice!” diye bağırdı uçarken,
“Ah kara bahtlı Eurydice!”
Ve ardından ırmağın bütün kıyıları
"Eurydice! Eurydice! Eurydice!"
diye yankılandı durdu »
Vergilius’un aktardığı ve bir takım sembolik motifleri ustaca işlediği bu efsanede Orpheus mitinin ezoterik karakteri ile ilgili bazı ipuçları bulunabilmektedir
|