Yalnız Mesajı Göster

Vodoo (Vudu) Dini

Eski 08-20-2012   #1
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Vodoo (Vudu) Dini




Voodoo, müritleri için "korku"nun ve "zafer"in iç içe girdiği bir yaşam tarzı Afrika'nın Benin Cumhuriyeti'nde konuşulan bir etnik dil olan "Fon" dilinde "voo" içe bakış, "doo" ise "bilinmeyen" anlamına geliyor Voodooistler Tanrı "Djo"ya inanıyorlar "Evrensel nefesin efendisi" olan Tanrı Djo, dolaysız olarak insanların kaderiyle ilgilenemeyecek kadar büyük bir varlık Bu nedenle her insan, Voodoo dininde, potansiyel bir hayvandan farksız olarak dünyaya geliyor Başlangıçta, her insana rehber olarak bir ruh, yani "loa" veriliyor Böylece, potansiyel olarak hayvandan farksız olan "insan", "ruhsal bir varlığa" dönüşüyor Bu ruhsal varlık "birer küçük melek" olan üç ruhsal parçadan oluşuyor İnsanın yaşamı boyunca bu ruhsal parçalarını kendi iradesiyle geliştirmesi ve mükemmelleştirmesi gerekiyor Böylece "savunmasız" bir yaratık olan insanın yeniden "tanrı"ya dönmesi sağlanıyor Voodoo dini, animist inançlarla da yakından ilişkili



Nitekim başlangıçta "birer küçük melek" olan üç ruhsal parça, tapınaklardaki özel odalarda, kilden yapılmış kavanozlar içine konuluyor Amaç, onları kötü ruhlardan, büyücülerden korumak Kişi öldüğünde, bu kavanoz kırılıyor ve serbest kalan ruh parçaları, cansız bedenin etrafında yedi gün boyunca dolaşıyor Voodoo dini, tektanrılı dinlerin aksine, ruhun fiziksel olarak tekrar dirileceğine inanmıyor Ama, ruhun bedenden ayrılıp yeni bir serüvene başladığını kabul ediyor Ruhun bedenden ayrılma işlemi ise, ölümün üstünden 7 gün geçtikten sonra yapılan"asıl ölüm ayini" ile gerçekleştiriliyor Bu ayinin sonunda bedenden ayrılan ruh, suların altında yaşamaya gidiyor Derinliklerde bir yıl bir gün kalan ruh, daha sonra "Wete Mo Nan Dlo" töreni sırasında yeniden geri çağrılıyor ve bir kavanoza konup ormana bırakılıyor 16 yeniden doğuştan sonra ise bu ruh, Tanrı Djo ile birleşiyor ve her yeni doğan insana rehber olarak verilen "loa"ları üretiyor Böylece voodooistler, ölümle sadece tanrılarına hizmet etmekle kalmıyor, onun yeniden doğmasını da sağlıyorlar Tabii, böyle bir dini anlayışta, ölüm bir "son" değil, tam aksine "kutsal" bir göreve dönüşüyor Voodoo dini, Afrika'nın batı sahillerindeki Benin (eski Dahomey), Nijerya ve Kongo bölgelerinde yaygın bir dinken, nasıl oluyor da 20 yüzyılda Karaibler'de, Amerika'nın kuzey sahillerinde ve Kanada'da ortaya çıkıveriyor ve giderek Haiti'nin resmi, ulusal dini haline geliyor ?

Bunu anlamak için 500 yıl kadar geriye, Batı ve Orta Afrika'nın günlük yaşamına kadar gitmek gerekiyor O çağlarda bazı kabileler, kendilerini temiz tutabilmek için, belirli zamanlarda binlerce kabile üyesini zehirleyerek kurban ediyordu Bu, temel olarak belirli bir nüfus planlaması gereğiydi ama, Goa adasında demir alan ilk köle gemileri bu geleneğe daha temiz ve karlı bir yol getirmişti Tarihler 1503 yılını gösterdiğinde, Atlantik Okyanusu'nu aşan bu gemiler, o zamanlar adı San Domingo adası olan Haiti'ye ulaştılar Köle ticareti böylesine karlı bir hale gelmişti ama, siyahi Afrikalıları köleliğe ikna etmek pek de kolay olmuyordu İşte tam bu sırada "Zombi"ler de ortaya çıktı 18 yüzyıla gelindiğinde, Haiti adasındaki köle sayısı 400 bini geçmişti Başını Dahomey Kraliyet Ailesi'nin çektiği bu köle ticareti sonucu, büyük Afrika krallıkları bir bir yıkılmış, ve kıtanın nüfusu hızla azalmaya başlamıştı Ancak, köle olarak satılan Afrikalıların çoğu zehir ve zombiler hakkında çok şey biliyordu ve tüm bu bilgileri kendileriyle birlikte Yeni Dünya'ya taşıyorlardı Haiti'ye getirilen bu köleler arasında "Fon" ve "Yoruba" kökenli Voodoo inanışları da hızla yayılmaya başlamıştı Bu Afrika dini, farklı dil ve inançlardaki Afrika'lıları birbirine bağlamakla kalmıyor, aynı zamanda bağımsızlık hareketinin de "motoru" haline geliyordu Afrikalı köleler giderek "Ougan" denen şeflerin etrafında gizli cemiyetler biçiminde örgütleniyorlardı



Gizli cemiyetler, Batı Afrika'nın en önemli sosyal gücüydü Kölelerin gözetim olmaksızın toplanmasına izin vermeyen acımasız sömürge sahiplerine karşı direniş başlatabilmek için gizliliği de sağlamaları gerekiyordu Bu nedenle, gizli şifreler, değişik el işaretleri geliştirdiler Köle'ye talep arttıkça, sıradan Afrika'lıların yanı sıra iyi eğitim görmüş Afrika soyluları da bu kalabalığa eklendi Bunlar, Arap öğretmeler tarafından askeri disiplin, tıp, büyü ve fizik konularında eğitim görmüş kişilerdi Sonuçta da, eğitimli köleler içlerinden ayaklanma liderleri, gizli cemiyet başkanları ve Voodoo büyücüleri çıkardılar Ne var ki, 1985 yılında, zencilerin bu faaliyetlerinden kuşkulanan beyazlar, "zenci toplantılarını ve danslarını" yasaklamakla kalmamış, "davul çalınmasını"da suç olarak kabul etmişlerdi Köleler, batı ordularında görülen liderlerle kıyaslanabilecek güçlü kişilikler çıkaramadılar ama, bu ordular karşısında yenilmelerinin asıl nedeni başka bir unsurun yokluğuydu: Zehir Ancak, Fransız Devrimi'nin dünyaya yaydığı bağımsızlık rüzgarları, bir süre sonra Haiti'de de ağırlığını hissettirmeye başlamıştı Köleler önce şef Haalaou'nun önderliğinde isyan bayrağını açtılar Haalaou, savaşa giderken kolunun altında beyaz bir tavuk taşıyor ve bu tavuğun ona tanrının isteklerini ilettiğini söylüyordu Haalaou'nun öldürülmesinden sonra isyanın bayrağını devralan Toussaint Louverture'e de halk arasında "Siyah Spartaküs" adı takılmıştı Kuşkusuz bu ayaklanmaların sonunda, Haiti hemen bağımsızlığını kazanamadı ama, beyazlar da önemli ödünler vermek zorunda kaldılar Örneğin, köleler katolik kiliselerinde vaftiz olmaya hak kazanmışlardı Bir köle için vaftiz olmak, günlük eziyetlerden az da olsa uzak bir hayat anlamına geliyordu Kölelerin birçoğu vaftiz olmanın kendilerine rahibinkine benzer güçler kazandıracağını sanıyordu ve bunun için de vaftiz kuyruğuna giriyorlardı Ancak, kısa sürede Fransızca'yı Batı Afrika dilinin kesik ritimlerine uyarlayan köleler, Katolik dinini isyan dinleri olan Voodoo ile özdeşleştirmekte gecikmediler Örneğin, cennetin anahtarını elinde tutan Aziz Petrus'u Voodoo dininin "Legba"sı olarak kabul edip, her Voodoo ayininin başında onu çağırıyorlardı "Syncretism" denilen ve "farklı din sistemlerinden alınan parçaların birleştirilmesi" demek olan bu uygulama, aslında maske takmaktan farksızdı ve köleler, geçerli olan bir dinin örtüsü altında kendi dinlerinin kurallarını uygulamayı sürdürüyorlardı



Alıntı Yaparak Cevapla