Yalnız Mesajı Göster

Türklerde Yerin Yaratılışı Ve Cennetten Kovuluş

Eski 08-20-2012   #1
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Türklerde Yerin Yaratılışı Ve Cennetten Kovuluş




YERİDİNG PÜTKENİ

(Yerin Yaratılışı)

Herşeyden önce su vardı Yer ,ay, güneş yoktuTanrı (Kuday) ile kişi vardıİkisi de birer kara kaz gibi suyun üzerinde uçuyorlardı

Tanrı bir şey düşünmüyorduKişi,yel çıkarıp suyu dalgalandırdı;Tanrı'nın yüzüne su sıçrattıBunu yapınca da kendisinin Tanrı'dan güçlü olduğunu sandı;daha yüksekte uçmak istediAma uçamadı;suya düşüp dibe battıBoğulmak üzereydi''Bana yardım et!'' diye bağırıp Tanrı'dan yardım istedi

Tanrı ''Yukarı çık!''dedi,oda sudan çıkıverdiSonra Tanrı,''Sağlam bir taş olsun!'' dediSuyun dibinden bir taş yükseldiTanrı ile kişi,taşın üzerinde oturdularTanrı,kişiye ''Suya dal,suyun dibinden toprak çıkar!''diye buyruk verdi Kişi Tanrı'nın buyruğunu yerine getirdiSuyun dibinden çıkardığı toprağı Tanrı'ya ***ürdü

Tanrı ,Kişi'nin getirdiği toprağı suyun üzerine serperken ''Yer olsun !'' diye buyurduBuyruk yerine geldi, yeryüzü yaratıldıTanrı ,yine kişi'ye ''suya dal, suyun dibinde ki topraktan çıkar!'' diye buyruk verdiKişi,suya daldığında,bu kez kendim için de toprak alayım diye düşündüİki avcuna da toprak doldurdu;bir avcundakini Tanr'dan gizlemek için ağzına attıDileği Tanrı'dan gizli kendine göre bir yer yaratmaktıAvcunda ki toprağı getirip Tanrı'ya uzattıTanrı toprağı suyun üzerine serpip genişlemesini buyurduO'nun suya serptiği toprak gibi,Kişi'nin ağzında ki Toprakta büyüyüp genişlemeye başladıKişi korktu soluğu kesildi,öleyazdıKaçmaya başladıAncak nereye kaçsa yanıbaşında Tanrı'yı buluyorduO'ndan kaçamıyordu Çaresiz kaldı,Tanrı'ya yalvarmaya başladı:''Tanrı!Gerçek Tanrı! Bana yardım et''

Tanrı ,Kişi'ye ''Ağzında ki toprağı niçin sakladın''dediKişi,''Kişi kendime yer yaratmak için saklamıştım'' diye yanıt verdiTanrı'da ''Öyle ise at ağzından ve kurtul ''dediKişi'nin ağzında ki toprak yere dökülürken küçük tepeler oluştuTanrı ''Artık sen günahlı oldun''dedi,''Bana karşı geldinKötülük düşündünBundan sonra sana uyanlar,senin gibi kötülük düşünenler senin gibi kötü kişi olacak;bana uyanlar ise iyi ve pak kişiler olacak,güneş ve aydınlık yüzü görecekBen gerçek kurbustan adını almışımdır;bundan sonra senin adın da Erlik olsunGünahlarını benden saklayanlar senin adamın olsun,günahlarını senden saklayanlar benim adamım olsun''

Yeryüzünde dalsız budaksız bir ağaç yeşerdiTanrı bu dalsız budaksız ağaçtan hoşlanmadı''Dalları yaprakları olmayan ağaca bakmak güzel değilBu ağacın dokuz dalı olsun''dediDalsız budaksız ağaç birden dokuz dallı olduTanrı,'' Dokuz dalın herbirinin kökünden,birerden dokuz kişi türesin;bunlar dokuz ulus olsun''dedi


Erlik,bunlar olurken büyük bir gürültü duyduNedir acaba diye düşündüTanrı'ya gürültünün nedenini sorduTanrı '' Ben bir kağanım, sende kendince bir kağansınİşittiğin gürültüyü yapanlar benim ulusumdur!''dediErlik,Tanrı'd an bu ulusu kendisine vermesini istediTanrı ''Olmaz !''diye karşıladı;''Sen git kendi işne bak!''

Erlik'in canı sıkıldıHele gidip şu insanları göreyim diyerek kalabalığın yanına vardıOrada insanlardan başka yaban hayvanları,kuşlar ve daha nice yaratıklar vardıErlik,Tanrı bunları nasıl yarattı acaba,bunlar ne yer, ne içerler diye düşündüO düşüne dursun,insanlar ağacın yemişlerinden yemeye başlamışlardıErlik baktı ki ,insanlar ağacın yalnızca bir yanında ki yemişleri yiyorlar,öte yanındakilere ellerini sürmüyorlarİnsanlara,bunun nedenini sorduİnsanlar şu yanıtı verdiler:''Tanrı bize şu yanda ki dört dalın yemişini yemeyi yasakladıBiz yalnızca Tanrı'nın izin verdiği,ağacın gündoğusundaki yemişlerden yiyiyoruzŞu gördüğün yılan ile köpek,yasak yanda ki yemişleri yemememiz için bekçilik ediyorBundan sonra Tanrı göğe çıktıBeş dalın yemişi de bizim aşımız oldu''

Bu yanıt, Erlik'i sevindirdiErlik Körmös,İnsanlardan Törüngey denilen erkeğe yaklaştıOna ''Tanrı size yalan söylemişAsıl yasakladığı yemişlerden yemeniz gerekiyorOnlar daha tatlıdırBir deneyin;göreceksiniz''dediErl ik,uyumakta olan yılanın ağzına girdi;ağaca çıkmasını söylediYılan,ağaca çıkıp yask yemişlerden yediDoğanayın karısı Eje, yanlarına geldiErlik, Törüngey ile Eje'ye de yasak yemişlerden yemelerini söylediTörüngey Tanrı'nın sözünü tutarak yasak yemişlerden yemediKarısı Eje dayanamadı,yediYemiş çok tatlı idiAlıp kocasının ağzına sürdüTörüngey ile Eje'nin tüyleri birden döküldüUtandılarKaçıp,herbir i bir ağacın ardına saklandılar

Derken Tanrı geldiBütün ulus ,kaçışıp bir köşeye gizlendiTanrı,''Törüngey!Törü ngey! Eje! Eje Neredesiniz!'' diye haykırdıTörüngey ile Eje''Ağaçların arkasındayız ''dediler''Karşına çıkamıyoruz,utanıyoruz''Sonra ,olanları bir bir anlattılarTanrı,bildiği şeyleri duymanın öfkesi içinde herbirine ayrı cezalar verdi''Şimdi sende Körmös'ten bir parça oldun''diyerek yılana verdi ilk cezayı''İnsanlar sana düşman olsun;seni görünce vurup ezip öldürsünler!'' dediEje'ye döndü,''Sen Körmös'ün sözüne uydunYasak yemişi yedinCezanı çekeceksinÇocuk doğuracaksınDoğururken de acı çekeceksinSonunda öleceksin ölümü tadacaksın'':Törüngey'e de şöyle diyerek cezasını verdi:''Körmös'ün aşını yedinBenim sözümü dinlemedin,Körmös Erlik'in sözüne uydunOnun adamları onun dünyasında yaşar,karanlıklar dünyasında bulunurBenim ışığımdan yoksun kalırKörmös bana düşman oldu;sende ona düşman olacaksınBenim sözümü dinleseydin,BENİM GİBİ OLACAKTINDinlemediğin için dokuz oğlun,dokuz da kızın olacakBundan sonra ben,insan yaratmayacağımArtık insanlar senden türeyecek''

Tanrı Erlik'e de kızdı''Benim adamlarımı niçin aldattın?'' diye sordu öfkeyleErlik ''Ben istedim, sen vermedin''dedi,ben de senden çaldımArtık, hep çalacağımAtla kaçarlar ise düşürüp çalacağımİçip içip esrirler ise birbirlerine düşürüp döğüştüreceğimSuya girseler ,ağaçlara çıksalar bile yine çalacağım'':Tanrı'da,''Öyleyse ;dokuz kat yerin altında ayı,güneşi olmayan karanlık bir dünya vardırSeni oraya atıyorum''diyerek Erlik'i cezalandırdıHer şey bitince, bütün insanlara birdenşöyle dedi:''Bundan sonra kendi yemeğinizi kendiniz kazanacak,gücünüzle elde edeceksiniz;benim yemeğimden yemek yokArtık, yüzyüze gelip sizinle konuşmayacağımBundan sonra size May-Tere'yi göndereceğim''

Mey-Tere, insanlara birçok şey öğrettiArabayı da May-Tere yaptıOt köklerini ,yenebilecek otları insanlara öğrettiErlik,May-Tere'ye yalvardı:''Ey gök oğul,Bana yardım etTanrı'dan izin dileYanına çıkmak istediğimi söyleYardım et bana''May-Tere,Erlik'in dileğini Tanrıya ilettiTanrı aldırış etmediMay-Tere altmış yıl yalvardıSonunda Tanrı, Erlik'e haber gönderdi:''Düşmanlıktan vaz geçersen,insanlara kötülük etmezsen sana izin veririm,yanıma gelirsin!'' Erlik,söz verdiTanrı'nın katına çıktıBaş eğdi ''Beni kutsaBana izin ver,ben de kendime gökler yapayım'' diye yalvardıTanrı izin verdiErlik kendisi için gökler yaptıAdamlarını topladı yaptığı göklere yerleştirdi;kendisi de başlarına geçtiÇok kalabalık oldularTanrı'nın en sevgili kullarından olan Mangdaşire,bu duruma çok üzüldüÜzüntü içinde düşündü''Bizim öz kişilerimiz yeryüzünde sıkıntı çekip yoruluyorErlik'in adamları ise,göklerde keyfedip duruyor''Mangdaşire,bu üzüntü içinde Erlik'e savaş açtıErlik,daha güçlü çıktıAteş ile vurup Mangdaşire'yi kaçırdıMangdaşire, Tanrının katına çıktıTanrı ''Nereden geliyorsun?'' dediMangdaşire ,Erlik'in adamlarının gökte oturması,bizim adamlarımızın ise yeryüzünde binbir güçlük içinde yaşamaları ağırıma gittiErlik'in yandaşlarını yere indirmek,göklerini başına yıkmak için Erlik'le savaştımGücüm yetmedi o beni kaçırdı''diye yanıt verdiTanrı üzülmemesini söyledi''Erlik'e benden başka kimsenin gücü yetmez''dedi,''Erlik 'in gücü senden çoktur,ama gün gelecek,senin gücün Erlik'in gücünden üstün olacak''Mangdaşire'nin yüreği serinledi,rahat ,rahat uyudu

Gün geldi ,Mangdaşire güçleneceğini anladıO gün Tanrı,Mangdaşire'yi yanına çağırdı''Var git güçlendin artıkErlik'in göklerini başına yıkacak güce kazuşturdum seniDileğine ereceksin''dedi,''Sana kendi gücümden güç verdim'':Mangdaşire şaşırdı:Yayım yok, okum yokKargım yok,kılıcım yokKupkuru bir bileğim varYalnız bilek gücüyle Erlik'i nasıl yok edebilirim?''Tanrı Mangdaşire'ye bir kargı verdiMangdaşire kargıyı alıp Erlik'in göklerine gittiErlik'i yendi, kaçırdı;göklerini kırdı geçirdiErlik'in gökleri parça parça oldu,yeryüzüne döküldüO güne değin dümdüz olan yeryüzü,o günden sonra kayalıklarla ,sivri dağlarla dolduGörklü Tanrı'nın özene bezene yarattığı güzelim yeryüzü eğri büğrü olduErlik'in bütün yandaşları yere döküldü;suya düşenler boğuldu,ağaca çarpanlar sakatlanıp can verdi,sivri kayaların üstüne düşenler öldü,hayvanlara çarpanlar hayvanların ayakları altında kaldılar

Erlik, varıp Tanrı'dan kendine yeni bir yer istedi''Benim göklerimin yıkılmasına sen izin verdin;barınacak yerim kalmadı''dediTanrı Erlik'i yerin altındaki karanlıklar ülkesine sürdüÜzerine yedi kat kilit vurdu'Burada gün ışığı ,ay ışığı göremeyesinÜzerinde sönmez ateşler olsunİyi olursan yanıma alır,kötü olursan daha derinlere sürerim''dediBunun üzerine Erlik öyleyse ölmüş kişilerin canlarını bana ver;gövdeleri senin olsun,canları benim''dediTanrı,''Yo onları sana vermeyeceğim''dedi,''İstiyorsa n kendin yarat''Erlik eline çekiç ,körük ve örs aldıVurmağa başladıBir vurdu kurbağa çıktıBir vurdu yılan çıktıBir vurdu,ayı çıktıBir vurdu domuz çıktıBir vurdu Albıs(Kötü Ruh) çıktıBir vurdu Şulmus(Kötü Ruh)çıktıSonunda Tanrı Erlik'in elinden çekici ,örsü,körüğü aldı;ateşe attıKörük bir kadın,çekiç bir erkek olduTanrı kadını tutup yüzüne tükürdüKadın bir kuş olup uçtuBu kuş eti yenmez,tüyü yelek olmaz Kurday denilen kuşturTanrı erkeği de tutup yüzüne tükürdüO da bir kuş olup uçtu adına Yalban kuşu dediler

Bu olanlardan sonra Tanrı, insanlara ''Ben size mal verdim,aş verdimYeryüzünde iyi, güzel, pak olan ne varsa verdimYardımcınız oldumSiz de iyilik yapınBen göklerime çekileceğim,tez dönmeyeceğim'' dedi

Yardımcı ruhlarına döndü:Şal-Yime;sen içki içip aklını yitirenleri,körpe çocukları,tayları ,buzağıları koruOnlara kötülük gelmesinSağlığında iyilik yapmış olanların ruhlarını yanına al;kendini öldürenlerinkini almaZenginlerin malına göz dikenleri,hırsızları ,başkalarına kötülük edenleri de almaBenim için,birde kağanları için savaşıp ölenlerin ruhlarını da yanına al,benim yanıma getir

İnsanlar ! size yardım ettimKötü ruhları (Körmösler) sizden uzaklaştırdımKörmösler size yaklaşırlarsa,onlara yiyecek verin,ama onların yiyeceklerinden yemeyin;yerseniz onlardan olursunuzBenim adımı söylerseniz korumam altında olacaksınızŞimdi ben aranızdan ayrılıyorum,ama yine geleceğimBeni unutmayın, geri gelmez sanmayınGeri döndüğümde iyiliklerinizin,kötülükleriniz in hesabını göreceğimŞİmdilik benim yerimde Yapkara,Mangdaşire ve Şal-Yime kalacaklar;size yardımcı olacaklar

Yapkara ! Gözlerini dört açErlik senin elinden ölenlerin canlarını çalmak isterse,Mangdaşire'ye söyle;o güçlüdür

Şal-Yime ! Sen de iyi dinle Albıs,Şulbus yeraltındaki karanlıklar ülkesinden çıkmasınlarÇıkarlarsa, hemen May-Tere'ye bildirOna güç verdimO kötü ruhları koğar

Podo-Sünku,Ay'ı ve Güneş'i bekleyecekMangdaşire,yeryüzün ü ve gökyüzünü koruyacakMay-Tere kötüleri iyilerden uzaklaştıracak

Mangdaşire,sen de kötü ruhlarla savaşGüç gelirse benim adımı çağırİnsanlara iyi şeyleri ,iyi işleri öğretOltayla balık avlamayı tiyin(sincap) vurmayı,hayvan beslemeyi öğret

Sonra, Tanrı uzaklaştı Mangdaşire Tanrı'nın sözlerini yerine getirdiOlta yaptı,balık avladıBarutu buldu,sincap vurduGün geldi, Mangdaşire kendi kendine mırıldandı:''Bu gün beni yel uçuracak,alıp ***ürecek''Bir yel geldi,Mangdaşire'yi uçurup ***ürdüBunun üzerine Yapkara insanlara ''Mangdaşire'yi Tanrı yanına aldıArtık onu bulamazsınızGün gelecek, beni de yanına çağıracakNereye isterse oraya gideceğimÖğrendiklerinizi unutmayınTanrı'nın yargısı budur''dedi

İnsanları kendi haline bırakıp o da gitti

Alıntı Yaparak Cevapla