Prof. Dr. Sinsi
|
Sulara Gömülen Firavun
Firavun'a ve yakın çevresine üst üste korkunç felaketler geliyordu Bu felaketlerin önemli bir özelliği, bunların bir kısmının putperest kavmin tanrı olarak tapındığı şeylerden kaynaklanmasıydı Örneğin Nil nehri ya da kurbağalar onlar için kutsaldı ve bunları tanrılaştırmışlardı Onlar "tanrılarından" medet umar ve yardım dilerken, Allah hatalarını görmeleri ve yaptıkları günahların karşılığını almaları için onları bu "tanrıları" aracılığıyla azaplandırdı
Tevrat yorumcularına göre "kan", Nil nehrinin kana dönmesidir Mecazi anlamda bu, nehrin renginin kıpkırmızı olmasıyla açıklanabilir Nehre bu rengi veren özellik ise, bir yoruma göre, bir bakteri çeşitidir
Mısırlılar'ın ana hayat kaynakları Nil'di Bu kaynağa herhangi bir zarar gelmesi, tüm Mısır için ölüm anlamına gelirdi Eğer Nil nehrini bakteriler kırmızıya çevirecek kadar yoğun oranda kaplamışsa bu, suyu kullanan her canlının da bu bakterilerden zarar görmesine yol açacaktı
Bugüne dek yapılan araştırmalarda, kırmızı renge sebep olarak; protozoalar, zooplanktonlar, tatlı ve tuzlu su planktonları (phytoplankton) ve dinoflagellatesler gösterilmektedir 1Tüm bu jenerasyonlar (bitki, mantar ve protozoa) suyu desoksijene ederek canlılar için zehir etkisi taşıyan zararlı toksinler üremesine sebep olurlar
ABD Ulusal Balıkçılar Birliği'nden Patricia A Tester, New York Bilimler Akademisi Yıllığı'na yazdığı bir yazısında, en az 50 cins phytoplanktonun toksit olduğunu, ve bunların deniz hayatına zarar verdiğini açıklamıştır Aynı yayında Kanada Sağlık Bakanlığı'ndan Ewen C D Todd ise, tarihsel verilere dayanarak yaklaşık 25 çeşit phytoplanktonun dünya çapında çeşitli salgınlara sebep olduğunu iddia etmiştir W W Carmichael ve I R Falconer ise, tatlı sularda yaşayan mavi yeşil algların sebebiyet verdiği hastalıkların bir listesini çıkarmışlardır Kuzey Carolina Devlet Üniversitesi'nden Deniz ekolojisti Joann M Burkholder ise, Pfiesteria piscimorte isimli bir dinoflagellate tanımlamıştır Bu, türünün adından da anlaşıldığı gibi, balıkları öldüren bir cinstir
Firavun zamanında da bu şekilde zincirleme bir felaketler serisi yaşanmış olabilir: Nil zehirlendiğinde balıklar da ölür ve Mısırlılar önemli bir gıda maddesinden yoksun kalırlar Bu sırada yumurtaları balıklar tarafından tüketilmeyen kurbağalar da aşırı oranda üreyerek etrafı istila ederler, ancak daha sonra onlar da zehirlenerek ölürler Balıkların ve kurbağaların ölümü, Nil'in zehiri ile birlikte verimli toprakları da zehirler Kurbağa neslinin tükenmesi ise, çekirge ve buğday güveleri gibi böceklerin aşırı üremesine sebebiyet verir
Elbette bu sayılanlar sadece birer yorumdur Sonuç olarak, felaketler her nasıl cereyan etmiş ve her ne etki bırakmışlarsa da, ne Firavun ne de kavmi bundan öğüt alarak Allah'a tevbe etmediler, yine büyüklenmeye devam ettiler
Firavun ve yakın çevresi öylesine ikiyüzlüydüler ki, akıllarınca Hz Musa'yı ve dolayısıyla Allah'ı (Allah'ı tenzih ederiz) kandırmayı planlıyorlardı Korkunç azap üzerlerine gelince hemen Hz Musa'yı çağırmış, kendilerini bundan kurtarmasını istemişlerdi:
Başlarına iğrenç bir azab çökünce, dediler ki: "Ey Musa, Rabbine -sana verdiği ahid adına- bizim için dua et Eğer bu iğrenç azabı üzerimizden çekip-giderirsen, andolsun sana iman edeceğiz ve İsrailoğullarını seninle göndereceğiz Ne zaman ki, onların erişebilecekleri bir süreye kadar, o iğrenç azabı çekip-giderdik, onlar yine andlarını bozdular (Araf Suresi, 134-135)
Mısır'dan Çıkış
Firavun'a ve yakın çevresine Hz Musa vasıtasıyla sakınmaları gereken şeyler açıklanmış, Allah onları uyarmıştı Buna karşılık onlar isyan edip, peygamberi delilik ve yalancılıkla suçladılar Allah da onlar için alçaltıcı bir son hazırladı Ve Hz Musa'ya olacakları vahyetti:
Musa'ya: 'Kullarımı gece yürüyüşe geçir, çünkü izleneceksiniz' diye vahyettik Bunun üzerine Firavun şehirlere (asker) toplayıcılar gönderdi "Gerçek şu ki bunlar azınlık olan bir topluluktur Ve elbette bize karşı da büyük bir öfke beslemektedirler Biz ise uyanık bir toplumuz" (dedi) Böylelikle biz onları (Firavun ve kavmini) bahçelerden ve pınarlardan sürüp çıkardık Hazinelerden ve soylu makam(lar)dan da İşte böyle; bunlara İsrailoğullarını mirasçı kıldık Böylece (Firavun ve ordusu) güneşin doğuş vakti onları izlemeye koyuldular İki topluluk birbirini gördükleri zaman Musa'nın adamları: "Gerçekten yakalandık" dediler (Şuara Suresi, 52-61)
Tam böyle bir ortamda, İsrailoğulları yakalandıklarını zannettikleri ve Firavun'un adamları da onları yakalayacaklarını sandıkları bir sırada Hz Musa Allah'ın yardımından asla ümit kesmedi ve "Hayır, şüphesiz Rabbim, benimle beraberdir; bana yol gösterecektir" (Şuara Suresi, 62) dedi Allah da tam bu sırada denizi yararak Hz Musa ve İsrailoğulları'nı kurtardı Firavun ve adamları ise azgın suların altında boğuldular:
Bunun üzerine Musa'ya: "Asanla denize vur" diye vahyettik Deniz hemencecik yarılıverdi de her parçası kocaman bir dağ gibi oldu Ötekileri de buraya yaklaştırdık Musa'yı ve onunla birlikte olanların hepsini kurtarmış olduk Sonra ötekileri suda boğduk Şüphesiz, bunda bir ayet vardır Ama onların çoğu iman etmiş değildirler Ve hiç şüphesiz, senin Rabbin, güçlü ve üstün olandır, esirgeyendir (Şuara Suresi, 63-68)
Hz Musa'nın asası mucizevi özelliklere sahipti Allah Hz Musa'ya indirdiği ilk vahiyde onu bir yılana dönüştürmüş, sonra bu asa Firavun'un büyücülerinin büyülerini yutmuştu Şimdi de Hz Musa aynı asa ile denizi yarıyordu Bu, Hz Musa'ya verilen en büyük mucizelerden biriydi
OLAY MISIR'IN AKDENİZ KIYILARINDA MI, KIZILDENİZ'DE Mİ GERÇEKLEŞTİ?
Hz Musa'nın denizden geçtiği yer konusunda tarihi kaynaklarda tam bir mutabakat yoktur Kuran'da bu konuyla ilgili ayrıntı belirtilmediğinden bu konu hakkındaki görüşlerin hiçbirinin kesinliğinden emin olunamaz Bazı kaynaklar, denizden geçme noktası olarak Mısır kıyılarını göstermektedir Örneğin Encyclopedia Judaica'da şöyle denilmektedir:
Konuyla ilgili bugün yaygın olan görüş, olayın Akdeniz'deki (Mısır kıyılarındaki) koylardan birinde gerçekleştiğidir 2 Olay, II Ramses zamanında, muhtemelen Kadeş yenilgisinden sonra olmuş olabilir Tevrat'taki Çıkış Kitabı'nda (Exodus) anlatılan olay mahali Migdol ve Baal-Zephon'dur, ki bunlar deltanın kuzeyidir 3
Bu görüşün dayandığı kaynak ise Tevrat'tır Tevrat'ın Exodus (Çıkış) bölümünün tercümelerinde Firavun ve adamlarının Kızıldeniz kıyılarında boğuldukları anlatılır Ancak bu iddianın sahiplerine göre, "Kızıldeniz" olarak tercüme edilen kelime "Sea of Reeds"tir Bu kelime birçok kaynakta "Red Sea" kelimesi ile özdeşleştirilmiş ve aynı yer için kullanılmıştır Oysa ki "Sea of Reeds" kelimesi "Kamış Denizi" anlamına gelir ve Mısır kıyıları için kullanılır Kaldı ki Tevrat'ta Hz Musa ve yanındakilerin izledikleri rotadan bahsedilirken Migdol ve Baal-Zephon isimleri geçer ki bunlar da Nil Deltası'nın hemen kuzeyinde ve Mısır kıyılarındadır Kamış Denizi, anlam itibarıyla olayın Mısır kıyılarında gerçekleşmiş olma ihtimalini güçlendirmektedir Çünkü bu bölgede kelimenin anlamına uygun olarak delta alüvyonlarının özelliği sebebiyle kamış yetişmektedir

andaki haritada Hz Musa'nın denizden geçmiş olabileceği noktalar numaralandırılmıştır Görüldüğü gibi 1 ve 2 numaralar Kızıldeniz'de yer alırken 3 muhtemel nokta Mısır'ın Akdeniz kıyısındadır
DİP NOTLAR1
2 "Red Sea", Encyclopædia Judaica, Cilt 14, ss 14-15
3 David Ben-Gurion, The Jews in Their Land, New York: A Windfall Book, 1974, ss 32-33
|