| 
Prof. Dr. Sinsi
 | 
				  Türk Mitolojisi ! 
 
            Telepinu
 
 Telepinu, buyuk firtina tanrisinin ogludur
  Bolluk ve bitki tanrisidir  Telepinu kayboldugu zaman ocakta atesler sondu  Tapinaklarda tanrilar bunaldi  Agillarda koyunlar boguldu, Ahirlarda sigirlar oldu  Koyun kuzusunu, inek danasini birakti   Telepinu kayboldugu zaman, tarladan ekinleri beraber goturdu
  Artik arpa, bugday bitmez oldu  Koyunlar, sigirlar ve insanlar ciftlesmez, gebeler dogrumaz oldular  Agaclar kurudu, filizler curudu, kaynaklar kesildi   Ulkeyi kitlik burudu
  Insanlar, tanrilar acliktan kivrandilar  Buyuk gunes tanrisi bir ziyafet hazirladi  Bin tanriyi cagirdi  Yedilerse de doymadilar, ictilerse de kanmadilar   Bunun uzerine firtina tanrisi oglu Telepinu'yu arastirdi
  Telepinu ise kizarak kacmis, butun iyi seyleri beraberinde goturmustu   Buyuk tanrilar, kucuk tanrilar Telepinu'yu aramaya ciktilar
  Gunes tanri kartali oncu gonderdi ve (Git yuksek daglari, dereleri, yamaclari arastir)dedi  Kartal gitti  Telepinu'yu bulamadi  geri dondu  Gunes tanriya: (Kudretli tanri! Telepinu'yu bulamadim) dedi   Firtina tanrisi, bas tanricaya: (Ne yapalim? Acliktan olecegiz) dedi
  Gunes tanricasi, firtina tanrisina: (Ne istersen yap, Telepinu'yu aramaya kendin git) dedi   Firtina tanrisi Telepinu'yu aramaya gitti
  Onun sehrindeki evinin kapisini caldi  Fakat o evde degildi  Kapi acilmadi  Kendi evine donerek tahtina oturdu   Tanrica kartali bir daha gonderdi
  Ona: (Git Telepinu'yu ara!) dedi  Firtina tanrisi, tanricaya: (Buyuk tanrilar, kucuk tanrilar onu aradilar, fakat bulamadilar  Bu kartal mi onu bulacak? Bunu gozu keskinse onlarin gozleri de keskindir) dedi   Tanrica yine kartali gonderdi: (Git yuce daglari ara, tara!)dedi
  Kartal uctu, yuce daglari arastirdi, bulamadi  Su haberi getirdi: (Ben onu bulamiyorum)   Tanrica bu defa Ari'yi gonderdi: (Git Telepinu'yu sen ara! Bulursan onun ellerini, ayaklarini sok! Onu al getir
  Mum al, onu yika, temizle ve bana getir) dedi   Firtina tanrisi tanricaya dedi ki: ( Buyuk tanrilar, kucuk tanrilar onu aradilar, fakat bulamadilar
  Bu ari mi onu bulacak?) Tanrica firtina tanrisina dedi ki: (Sen ariyi birak
  O gidip onu bulacak)   Ari oradan uctu
  Aramaya basladi  Her tarafi dolasti  Irmaklari, kaynaklari arastirdi  Sonunda Telepinu'yu uyurken buldu  Telepinu acele evine geldi  O zaman ocaklara ates geldi, agillara koyun, ahirlara sigir doldu  Ana cocugunu, koyun kuzusunu ve inek danasini dogurdu   Hakan Su
 
 Zulkarneyn Semerkant'i gecip de Turk ulkesine yoneldigi siralarda, Saka Turkleri'nin Su adindaki Buyuk hakanina yaklasiyordu
  Balasagun yakinindaki Su kalesini bu yaptirmisti  Hergun Balasagun'daki sarayinin onunde ucyuzaltmis nobet davulu vurulurdu  Hakan Su'ya Zulkarneyn'in yaklastigi haberi verilmis ve: (Emriniz nedir, savas mi edelim, ne buyurursunuz?) denilmisti  Halbuki Hakan Hocant irmaginin kenarina karakol kurmak, Zulkarneyn'in gececegini haber vermek icin kirk Tarhan'i gozcu gondermisti  Bunlar kimseye gorunmeden gitmisti  Su endise etmiyordu  Onun gumusten bir havuzu vardi  Sefere cikildiginda birlikte tasinir, icine su doldurulurdu  Sonra kazlar, ordekler yuzdurulurdu  Kendisine: (Ne buyurursunuz, savasa girelim mi? )denildigi zaman cevap olarak: (Su kazlara, ordeklere bakiniz, nasil suya daliyorlar) dermis  Bunun uzerine orada bulunanlar Su'nun savas icin hazir olmadigi zannina dusmusler  Zulkarneyn Hocant suyunu gecince, oradaki gozculer hemen Su'ya haber ulastirdilar  Hakan Su hemen davullari caldirarak doguya dogru yurudu  Halk gitmek icin hazirlik gormeden hakanlarinin boyle savusup gitmesinden umitsizlige dustu  Bir urkuntu, bir karisiklik oldu  Binek bulabilenler hayvanlarin sirtina atlayarak Hakanin arkasindan kostular  Sabah olunca ordu yeri duz bir ova halini aldi   O siralarda Taraz, Ispicap, Balasagun ve bunun gibi yerler yapilmamisti
  Ora halki gocebeydi  Hakan ordusuyla gittikten sonra, oradaki halk coluk cocuklariyla yirmi iki kisi kalmis, geceleyin hayvanlarini bulamamisti  Bu yirmi iki kisi yaya olarak cekip gitmek, yahut orada kalmak uzere konusurlarken iki kisi cika geldi  Bunlar agirliklarini sirtlarina yuklemisler, yanlarina coluk cocuklarini almislardi  Ordunun izine duserek gidiyorlardi  Yorulmuslar, terlemislerdi  Bu yirmi iki kisi, yeni gelen iki kisi ile konustular, ikiler dediler ki: (Zulkarneyn denilen adam bir yolcusur, bir yerde durmaz  Buradan da gecer gider  Biz de kendi yerlerimizde kaliriz  ) Yirmiikiler onlara: (Kal ac) dediler   Zulkarneyn gelip bunlari sacli, uzerlerinde Turk belgeleri bulundugunu gorunce, onlara: (Türk Manend) demis (Türk'e benzer)
   Hakan Su, Cin'e kadar gitmis
  Zulkarneyn arkasina dusmus  Su Zulkarneyn'e bir boluk asker Zulkarneyn de ona bir boluk asker gondererek (Altun Kan) denilen bir dagda carpismislar  Ama Zulkarneyn Hakan ile barismis, Ugur sehirleirni yapmislar  Bir sure orada oturduktan sonra Zulkarneyn cekilip gitmis, Hakan Su da Balasagun'a kadar ilerlemis  Kendi adini vererek Su sehrini yaptirmis  Oraya bir tilsim koymus  Bugun oraya kadar leylekler gelir, oradan ileri gecemezler  Tilsim bu gune dek bozulmamistir  
 |