Prof. Dr. Sinsi
|
Tarihte Telekineziyi Kullananlar Ve Olayları
Normal olmayan fenomenleri zihinsel kavramlar ve süreçlerle açıklamaya çalışan bir daldır parapsikolojik konulara; telepati, psikokinezi, medyumluk ve benzeri aşımsal konuları örnek verebiliriz
Parapsikolojinin daha rahat anlaşılabilir örnekleri şunlardır ki,
metalleri ezip büzme, uzaktan metalleri hareket ettirebilme, hipnoz gibi olağan dışı olaylardır  
1930lu yılların başında abd'nin duke üniversitesi'nde j b rhine ve eşi l rhine tarafından yürütülen çalışmalarda, psişik çalışmaları belirtmek için almanca "parapsychologie" terimini kullanmışlardır normal dışı, farklı psikoloji anlamına gelmektedir
Bu yıllarda telepati, telekinezi ve durugörü çalışmalarının yoğun olduğu duyu dışı algılamalar görülmektedir duyu dışı algılamaları, geçmişi, şimdiki zamanı ve geleceği algılama diye önce üçe ayırmışlardır duyu dışı algılamalarında kimi insanların daha başarılı olduğu bilinmektedir psişik güç denen bu olgu, doğuştan tüm bireylerde varolmakla beraber, aynı seviyede olmamakta ve çalışmalarla ilerletilebilmektedir
Trans haline geçilerek farklı boyutlara gidilebilmesi, bir haritanın üzerinde yapılan çalışmayla karada su bulma yöntemine kadar birçok farklı konu, parapsikolojiye dahil olabilmektedir parapsikoloji konusunda birçok kitap yazılmış ve ayrıca türkiye de dahil olmak üzere birçok ülkede seminerler düzenlenmiştir
Somut dünyadan çok farklı bir konu olan parapsikoloji, yapılamayacağı yapmak, imkansızı imkanlı hale getirmek gibi farklı bir konu olduğundan büyük ilgi görmektedir
Parapsikoloji her insanda mevcut olan,fakat her insanda su üstüne çıkmayan,adına da normal ötesi denilen yetenekleri,güçleri ve olayları inceleyen bilim dalıdır
bu alanda ilk deneysel çalışmalar,1882 yılında ingiliz psişik araştırmalar derneği (spr tarafından başlatılmıştır 1927'nin sonlarına doğru parapsikolojinin,modern bilimin bünyesine yerleşeceği düşünülmüştür ama sonuç böyle olmamıştır
Belli bir süre sonra parapsikoloji,klasik psikoloji tarafından dışlanmaya başlanmıştır o zamanın,genç psikologlarının çoğu,gittikçe artan baskıya dayanamayarak parapsikolojiye yönelmekten vazgeçmek zorunda kalmışlardır hatta freud bile akıntıya kürek çekmenin zorluğuna göğüs geremeyerek,1922 yılında klasik pskilojiden gelen baskılara boyun eğmiştir ve telepati konusunda yazdığı "psikanaliz ve telepati" adlı raporunu açıklamamıştır bu rapor freud'un ancak ölümünden sonra yayınlanabilmiştir (raymond,von over "psychology and extrasensory perception,mentor books,new york,1972)
bunun yanısıra tüm baskılara ve dışlanmalara rağmen prof murray gibi parapsikoloji alanında çalışmalarını sürdürenler de vardı dışlanma ve baskıların en ağır geçtiği dönemlerde bile,parapsikoloji alanındaki çalışmalar zor da olsa sürdürülebilmiştir
Yüzlerce parapsikolojik olay belgelenmiştir ve tasnif edilmiştir  hipnoz,radyestezi,telepati,durugörü,psikokinezi ve benzeri konularda çok çeşitli laboratuvar deneyleri; günümüz standartlarına kıyasla yeterli olmasa da, o günün şartları içinde gayet başarıyla yürütülmüştür
1922 ile 1927 yıllarında,insanda mevcut olan,normal 5 duyunun haricindeki duyular dışı algılamaların mevcudiyeti kanıtlanamamıştır ama bu konuyla ilgili araştırmaların sürdürülmesi için oldukça güçlü bir ortamın yaratılması gerçekleştirilmiştir
1927'nin sonlarına doğru şansı olumlu yönde değişmeye başlayan parapsikoloji araştırmacıları,artık giderek,mekanik dünya görüşüne dayanan klasik düzen savunucularının muhalefetini kırmaya ve kendilerini kabul ettirmeye başlamışlardır 1927 sonlarından,1931 yılına kadar yoğun bir şekilde yürütülen çalışmalar nihayet 1932 yılında sonuçlarını göstermiştir
1932 yılında dr j b rhine, kuzey karolina'daki duke üniversitesi parapsikoloji fakültesinde,ilk kez bir parapsikoloji laboratuvarı kurmuştur
Parapsikolojinin bilimsel çevrelerce ilk incelenmeye başladığı yıllarda başlıca üç alanda çalışmalar sürdürülüyordu
telepati,durugörü ve gelecekteki bir olayı hissedebilme yani kehanet konularında geniş araltırmalara girilmiştir binlerce değişik kişiyle yapılan deneyler sonucunda, durugörü ve telepati üzerine yeterli kanıt toplandığına inanan dr j b rhine, 1934 yılında "duyular dışı algılama"(extra - sensory perception) adında, dr mc dougall'ın önsözünü taşıyan bir kitap yayımlamıştır bu kitap rhine ve arkadaşlarının beklediklerinin üzerinde büyük bir ilgiyle karşılanmıştır
Gazete ve dergiler, parapsikoloji araştırmaları üzerine yazılar yayınlama başlamışlardır rhine'ın geliştirdiği zenner kartları ile telepati deneyleri artık evlere girmiş ve kamuoyunda olağanüstü bir ilgi uyanmıştır olumlu ilgi ile birlikte,olumsuz muhalefet de doğal olarak kendisini göstermekte gecikmemiştir ancak, artık tohumlar ekilmiş, parapsikoloji bilimin önemli bir dalı olarak,tüm ağırlığıyla uluslararsı platformdaki yerini almaya başlamıştır
1950'lere ingilterede gerçekleştirilen ve duyular dışı olayları konu alan iki önemli konferansla bilimsel kimliğe girilmiştir
Dr j b rhine'ın, kraliyet tıp derneğinin psikiyatri bölümüne hitaben yaptığı konuşma ile dr thouless'in kraliyet kurumununda verdiği konferans; parapsikolojinin içerdiği konuların giderek daha fazla kişinin ve kuruluşun ilgisini çekmesini sağlamıştır bu etkinlikleri,1953 yılında atılan önemli bir adım izlemiştir
Uzun yıllardır büyük zorluklar ve çabalarla gerçekleştirilen çalışmalar sonunda filizlerini vermiş ve üniversite bünyesinde ilk parapsikoloji kürsüsü kurulmuştur
Ancak bu girişim deneysel araştırmaların büyük bir bölümünün yürütüldüğü abd ya da ingiltereden değil, hollandadaki utrecht devlet üniversitesinden gelmiştir kürsünün başına psikolog dr w h c tenhaeff getirilmiştir
Aynı yıl utrechtde uluslararası parapsiloji kongresi toplanmıştır dört yıl sonra, 1957'de dünyanın dört bir köşesinde çalışmalarını sürdüren araştırmacıların bilgi alış verişlerini ve irtibatlarını sağlamaya yönelik "parapsychological association" kurulmuştur sonunda,parapsikoloji tümüyle gelişmiş bir bilim dalı olarak uluslararası çapta örgütlenmiştir parapsikoloji, günümüzde dünyanın bir çok ülkesindeki üniversitelerde, özel ve resmi kuruluşlarda geniş bir yelpaze içinde araştırılmaya devam etmektedir
Parapsikolojinin temelleri batı dünyasında atılmıştır ama 1960'lardan itibaren parapsişik araştırmalar rusyanın önderliğinde diğer sosyalist ülkelerde de yoğun bir şekilde sürdürülmüştür
doğu bloğu ülkelerinde gerçekleştirilen çalışmaların sonuçları ilk kez basın yoluyla tüm dünyaya duyurulduğunda, özellikle batılılar şaşkınlıklarını gizleyememişlerdir; çünkü sosyalist ülkelerdeki parapsikolojinin bu kadar ilerlemiş olabileceğini akıllarına bile getirmemişlerdir
Başta eski sovyetler birliği olmak üzere, bulgaristan ve çekoslovakyada gerçekleştirilen çalışmalar neredeyse batı dünyasını geçmiş bulunuyordu örneğin bulgaristandaki, telkin bilim ve parapsikoloji enstitüsü müdürü prof giorgi lozanov'un, öğrenim süresini 10 ile 50 misli kısaltan metodu,yaşam içinde insanlara çok büyük kolaylıklar sağlayacağı düşüncesiyle büyük bir ilgi görmüştür
temeli uyku ile uyanıklık arasındaki gevşeme hali içindeyken, şuuraltına gönderilen telkinlere dayanan lozanov'un bu metodu, yurdumuzda da uzun yıllardır yabancı dil üzerine eğitim veren bir şirket tarafından kullanılmaktadır
|