Prof. Dr. Sinsi
|
Psişik Yetenekleri Geliştirme Teknikleri
1 Düsünce sakin olmalıdır majı soyutlayabilecek tarzda aktif imajinasyonun faaliyetine
engel olmalıdır Yani aktif imajinasyon bir imajı devamlı olarak isler, onu türlü sekillere
sokar Halbuki imajı soyutlayarak onu sabit, hareketsiz, aynı sekilde tutabiliriz majı bozacak
hiçbir tesir ona ulasmamaktadır
2) Suuraltını avlamak için bu imajların siddetini arttırmak gerekir
3) Uygun olan çagrısımı yaratarak imajı yönlendirmek gereklidir Bu çagrısımın (fikir ya da
imaj) yapısı imajın ilk istikametine baglı olan yeni bir saha içine, suura çekip getiren
akımlara sebep olur Sonuç olarak, mümkün olan istikamet tarzları ve idrak çesitleri ortaya
çıkar, yeni yetenekler olusur Olup biten seyler sanki sapma ve dönme derecesine göre yalnız
bir tek anahtarla açılabilen, çesitli kilitleri olan bir kapıyla kapatılmıs bir dünyaya giristir
Kapı, sahsî fikirlerle yüklü beyindir (medyomun beynidir) Anahtar somut (objektif esya)
kelimelerle uygun bir tarzda yönetilen bir imajdır Prensip gayet basittir ve hemen hemen hiç
yanılmaz Akıl, genellikle, zekâmızın çalısısında mevcut bulunan bir karısıklık ve dagınıklık
içindedir Aktif imajinasyon ile pasif imajinasyon oyunundan zevk duymak bizi saskın hâle
getirir Fikirlerimizin kesmekesligi, niteligi anlasılmamıs olan titresimleri terk etmez Ve ince
titresimler rastgele suur sahamıza nüfuz eder Beynimiz tıka basa dolu bir ambar gibidir Öyle
bir ambar ki baca deligi esyalarla tıkanmıstır Dısarıyı görmek ne mümkün Bütün mesele bu
karısıklıgı düzenlemek, ısıgın girecegi baca yolunu açmak ve buradan çıkacak olanlara yardım
maksadıyla digerlerini kenara çekmektir
TATBKAT ARAÇLARI
Orta seviyeden kültürlü kadın veya erkek bir kimseyi süje olarak alalım Bunlar sonra tasfiye
olacaklar ve neticede en iyileri kalacaktır Süje ne kadar kaba ise (hassasiyet bakımından)
gelisme o derecede güç olacaktır Basarıya ulasmak için imajinasyon kabiliyeti orta derecede
olanlar da yeterlidir Yeter ki, kendini tamamıyla dünya islerine vermemis, hayatın küçük
taraflarıyla dolmamıs, sahsî çıkarlarına baglanmamıs olsun  Süphesiz ayrıca süjenin hasta
ve siddetli heyecanlara ugramamıs olması, soklar geçirmemis olması gereklidir Yani muhtelif
manevî soklar zamanla suur sahasından suuraltına kaydırılarak, görünür bir rahatlık ve denge
saglanabilir Fakat bu çalısmalarda suuraltı faaliyet açıga çıktıgı için sokla ilgili heyecanlar,
tıkanıklıklar, marazî hâller nüksedebilir
Önce süjede sükûnet hâli dogması gereklidir Bunun için los bir oda ve bir yardımcı ile
tecrübeye girisilir Yardımcı, odanın bir kösesinde sükûnet hâlinde zihnen pasif durumda
oturmalıdır Süje rahatça oturmalı, ısık gözlerine düsmemeli (gözler rahat sekilde
baglanabilir ya da ısıga bir perde veya paravana ile engel olunur)
O andaki zihinsel mesguliyetlerini bertaraf etmek için süjeye zıt imajlar vasıtasıyla yardım
edilir (Yani zihnî sükûnete götürecek imajlar verilir Meselâ, sakin bir deniz manzarası, ıssız
bir çöl manzarası, mavi bir gökyüzü, sükûnet verici bir kır manzarası vs ) Bu imajlar süjenin
zihnindeki karısık imajları, günlük endiseleri dagıtmaya yeter
Sonra bütün düsüncelerden ayrılması ve celse içinde sadece en yüksek ruhî bir yükselis
imkânı araması rica edilir (Yani süjede manevî bir incelik, hassasiyet, manevî alemlere dogru
bir çekilme duygusu ihtiyacı ortaya çıkartılır Hikmetli birkaç cümle, dua vs kullanılabilir )
Sükûnet elde edildikten sonra açık seçik ve somut bir imaj uyandırmaya elverisli bir kelime
söylenir: vazo, bardak yumurta, kasık, portakal gibi  (Söylenen kelime mümkün oldugu
kadar çok kolaylıkla ve zihni dagıtmadan göz önüne getirilebilmelidir, basit olmalıdır )
Süjeden, kelime isittikten sonra görecegi ve hissedecegi duyguları anlatması (görünür hâle
getirmesi), açıklaması istenir Üç durum ortaya çıkabilir:
1 Hiçbir izlenim meydana çıkmaz
2 Ne oldugu anlasılmayan bir hatıra ortaya çıkabilir
3 Bilinmeyen bir imaj ortaya çıkar
zlenim yoklugu, açıkça süjenin endiselerinden kurtulamadıgını veya suurdısı bir mesguliyeti
bulundugunu gösterir Söylenen kelime, gerçekte, suuraltında titresimler ortaya çıkaran bir
titresim dalgasıdır Eger suuraltı nötr hâlde kalmıssa hemen hemen hiçbir sey meydana
gelmez Çünki suuraltına nüfuz edilememistir Süje duvarla kapalıdır Ve kelime bir engele
çarpan top gibi geri dönmüstür Böyle bir durumda, birbirinden farklı bir dizi kelime
söyleyerek (ki bu, süjeyi içine alan ön düsünceleri ortadan kaldırmak içindir), eger bu yeterli
degilse, alısılmıs bir esyanın (olayın) hatırasını hatırlatarak o mesguliyetten kurtarılır
Alısılmıs bir esya veya olayın hatırlatılmasıyla yarı hatırlama hâli uyandırılır Böylece ikinci
hâle geçirilir Eger bu usul yeterli olmazsa süjeyi küçük bir sahne veya manzara gibi temsilî
bir hâli düzenlemeye çeken, onu zorlayan yaratıcı imajinasyondan istifade edilir Basta da
söyledigimiz gibi süje biraz imajinatif karakterde olmalıdır Yani süjede tecrübeyi
kolaylastıracak sahneleri telkinle tahayyül ettirmek mümkün olmalıdır, meselâ ‘Ben sizi falan
yerde görüyorum’ gibi  Sonuç gözükmekte gecikmez Ön mesguliyet böylece maglûp edilmis
ve iç imajların meydana çıkması mümkün olmustur
Çeviren: Üstad Ergün Arıkdal
PSSK YETENEK ve RUHSALLIGI BÜTÜNLESTRMEK
David FONTANA
Felsefe doktorası olan Prof David Fontana, psisik arastırmaya yönelik sürekli aktif ilgisiyle
birlikte, dogu ve batının ruhsal geleneklerinde genis uygulamalı deneyime sahip bir
psikologtur (Society for Pscyhical Research’ün eski baskanıdır ) Bu genis sahalarda, bazıları
klâsik olarak kabul edilen birçok kitabın da yazarıdır Bu makale, 23 Mart 1999’da verdigi bir
konferansa dayanarak hazırlanmıstır
RUHSALLIK ve PSSK YETENEKLER
RUHSAL gelisim kendisiyle birlikte psisik ihsanları getirebilmesine ragmen, ruhsallık ve psisik
yetenekler aynı sey degillerdir Budizm ve Hinduizm gibi dogulu ruhsal geleneklerde ruhsal
kapasiteler derinlestiginde zihnin bazı maddesel sınırlamaları asmaya basladıgı ve
digerlerinin zihinleriyle telepatik iletisim içine girebilir hâle geldigi ve böylece durugörü ve
psikokinezi gibi (topluca siddhiler denilen) yetenekler tezahür ettirdigi söylenmektedir
Bununla birlikte bu gelenekler, siddhilerin sadece ruhsal büyümenin bir çesit önemsiz
belirtileri oldukları ve asla kisisel çıkar saglamak için kullanılmamaları ve kendi içlerinde bir
son olarak görülmemeleri gerektigi konusunda bizleri uyarmaktadırlar, aksini yapmak benligi
güçlendirir ve kisiyi gerçek ruhsal ilerleme yolundan saptırır nsan, baskalarına hizmet
ederken kullandıgında bile, benligi sisiren duygulardan kaçınmalıdır Siddhiler bize emanet
edilmis hediyelerdir, kisisel servetimiz degillerdir
Bir Yoginin Otobiyografisi’nde (Bu kitabın özeti Mucizeler adıyla RM Yayınları arasında yer
almaktadır), meshur guru Paramhansa Yogananda kendi kisisel siddhi deneyimlerinin sayısız
örneklerini verir ve kitaplarından bir digerinde, Man’s Eternal Quest’de (nsanın Ebedi
Arayısı), onların gelisimine eslik eden ruhsal disiplinlerin derinligine yönelik bir anlayıs sunar
Bununla birlikte siddhilerin en eglendirici örneklerinden biri, Ram Dass’ın kendisiyle birkaç yıl
geçirdigi bir diger saygın ögretmen Neem Baba’nın hayatında görülmüstür Bir zamanlar
Hindistan’daki trenlerde kutsal adamların parasız yolculuk yapmalarına izin veriliyordu ama
bazı sebeplerden dolayı bu ayrıcalıga son verme kararı alındı Neem Baba yeni politikanın ilk
kurbanlarından biriydi ve biletsiz oldugu kesfedildiginde, Karolli istasyonunda uygun bir
sekilde trenden indirilmisti Biletçi diger yolcuların protestolarına aldırmadan düdügünü çaldı
ve sürücü treni çalıstırmak istedi; ama nafile, tekrar tekrar denedi ama hiçbir sey olmadı Bu
sırada Neem Baba plâtformun üzerinde gülümseyerek bekliyordu Sonunda, trene geri
gelmesi için yalvarmaya basladılar O, yalvarısları nazikçe dinledi, trene tırmandı tahmin
edeceginiz gibi motor, bir motorun davranması gerektigi gibi davrandı ve tren istasyondan
ayrıldı
Tesadüf mü? Sürücünün bir numarası mı? Hindistan’ın kutsal adamlarını ve kadınlarını
çevreledigi söylenen siddhilerin diger birçok örneklerini deneyimleyenler, bunun Neem
Baba’nın isi oldugundan hiç süphe etmediler ve o zamandan sonra da o hep Neem Karolli
Baba diye bilindi
PSSK YETENEKLER ve RUHSALLIK
Sürecin zıt istikamette güçlüce çalıstıgı, yani psisik yeteneklerin gelisiminin ruhsal ilerlemeye
götürdügü yönünde hiç delil yoktur Bazı vakalarda böyle olabilir ama bu kuraldır anlamına
gelmez Geçmisin bazı en ünlü psisikleri, kesinlikle ruhsal olmayan numaralara
kalkısmıslardır Eusapia Palladino her bakımdan çok güçlü bir fizik medyomdu ve tarihte en
genis olarak incelenen psisiklerden biriydi; yine de onun fenomenlerinin çogu gerçek
olmasına ragmen, digerlerinin açıkça hileli oldugu yönünde neredeyse oybirligi vardır O
celselerdeki haziruna “Beni izleyin, yoksa hile yaparım ” diye ögüt vermis, kusurlarından
dolayı rehberi John King’i suçlamıstır Bazı rehberlerin karakterleri gerçekten belirli oranda
istenmeyen özellikler tasısa da (John King hayattayken adı çıkmıs bir korsan oldugunu iddia
etmekteydi), Palladino ile uzun süre çalısan Hereward Carrington, onun yaptıgı hilelerin
kendi egosuna baglı oldugu görüsündedir Carrington, Eusapia Palladino and Her Phenomena
(Eusapia Palladino ve Fenomenleri) adlı eserinde “Ona bunu yapmaması için yalvardık ” diye
yazmıstır, ama bir toplantıda, bir saat veya hemen sonrasında bir sonuç üretilmediyse,
medyom “genellikle kaba ve açık türden” hile yapmaya basvurmustu
Elbette ki, fizik medyomlar toplantılarda hile yaparken yakalandıklarında Palladino’nun iddia
ettigi gibi, transtayken rehberleri tarafından böyle yapmaya itilmis olabilirler, ama eger
öyleyse bu sadece onların rehberlerinin dürüstlügüne degil, rehberlerin kendi medyomlarının
ünleriyle ilgili kaygılarına da gölge düsürür Her halükârda, rapor edilen bir diger güçlü fizik
medyom olan, ama bu vakada kıskançlık günahına yenik düsen Agnes Guppy’nin davranısı
için rehberleri suçlamak çok zor olurdu Daha genç ve daha çekici arkadas medyom Florence
Cook’un basarısıyla yüzlestiginde (Cook, Sir William Crookes tarafından gerçekten
arastırılmıs ve ismi telâffuz edilmistir), Agnes Guppy çözümün, iki suç ortagının Cook’un
yüzüne asit fırlatmaları oldugunu düsünmüstür Neyse ki suç ortakları bunu reddetmislerdir
ama bu hikâye Bayan Guppy’nin söhretini yerle bir etmisti
RUHSAL ve PSSK YETENEKLER ARASINDAK BAGLANTI
Bununla birlikte, psisik yeteneklerin ruhsal gelisime sevk etmedeki basarısızlıgına ragmen,
sürecin bunun aksine çalısabildigi gerçegi, bu ikisi arasında bir baglantı olması gerektigini
gösterir Bu baglantıyı kesfetmeye nasıl baslayabiliriz? Yunanistan’da Delf tapınagının Apollo
sunagının üzerinde -dünyadaki en büyülü yerlerden biridir-, “Kendini Bil” ögüdü vardır
Apollo sunagı; Piton’un, yani ilâhlarla iletisim kurduguna inanılan bir rahibenin -biz ona
muhtemelen bir trans medyomu diyecektik- eviydi Kendisine Atina’daki en bilge adamın kim
oldugu soruldugunda, “Hiçbir sey bilmedigini bilecek kadar bilge olan tek adam Sokrat’tır ”
diye cevap vermistir Yani bizim bu kesfe baslama noktamız; Sokrat ile birlikte, sadece dıssal
dünya degil ama kendi zihnimiz hakkında da ne kadar az bildigimizi kabul etmektir Bu bizi,
“Kendi zihnimin yapısı nedir?”, “Ben neyim?”, “Ben kimim?” gibi varlıksal soruları sormaya
götürür Bazıları -örnegin Darwinciler- bu soruları, bizim sans eseri yaratılan biyolojik
tesadüfler oldugumuzu, anlamı ve amacı olmayan basıbos bir evrende yasadıgımızı
söyleyerek cevaplayacaklardır Digerleri bu cevabı kabul etmenin, anlamsızca yasamak ve
ümitsizce ölmek demek oldugunu kabul edecektir Onlar bize, modern bilimin bütün gücüne
ve bütün kesiflerine ragmen zihin hakkında fazla bir sey söyleyemeyecegini ve ruh veya
Tanrı’nın hiç olmadıgını -Yüksek Suur veya hangi terimi kullanmayı tercih edersenizkategorik
olarak kesinlikle ifade edemeyecegini hatırlatmaya devam edeceklerdir Modern
bilim psisik ihsanların olmadıgını kategorik olarak ifade edemez ve bundan dolayı en
materyalist bilim adamları bile böyle meselelerde agnostisizmin -belirsizligin bir kabulününötesine
geçemezler
Delilleri inceleyenler, insan yasamında bir ruhsal boyutun mevcudiyetini ve psisik
yeteneklerin mevcudiyetini desteklemek için çok miktarda seyin mevcut oldugunun farkına
varırlar Bununla birlikte, bu boyutun ve bu yeteneklerin yapısına ve anlamına iliskin daha
derin sorular, bir anlamda fiziksel bilimlerin nüfuz sahasının ötesinde yatar Bilim, bütün
süphe edilmez güçlerine ragmen, bizim sınırlı bir uygunluk alanı dedigimiz seye sahiptir Bu
alanın ötesinde, onun hitap edemedigi sorular vardır; sadece varolusun temel anlamı ve
benligin tabiatıyla ilgili sorular degil, ama digerkâmlık gibi insan vasıfları ve bir Bach veya
Mozart veya bir Michael Angelo gibiler tarafından tezahür ettirilen yüce yaratıcı yeteneklerle
ilgili sorular Böyle sorular aslında ruhsal sorulardır ve onlar bilimin usulüyle dısarıya,
maddesel dünyaya bakarak degil, ama aziz ve mistigin usulüyle bir kisinin içine bakarak
cevaplanırlar
Zen Budizmi bunu yapmanın bir yolunu, koan kullanımı sayesinde ögretir Koan hiçbir
mantıklı cevabın olmadıgı bir sorudur O bize sık sık o kadar paradoksal bir sey sorar ki, bizim
ilk tepkimiz onu gülünç bularak bertaraf etmek olur En iyi bilinen örneklerinden biri sudur:
“Bir elle alkıslamanın sesi nedir?” Gerçekten de bir paradoks Tanımlamada, alkıslama iki eli
içerir Ama Zen Budist ögretmeniniz size, yargılamadan ve ummadan sadece oturmanızı ve
soru üzerine meditasyon yapmanızı söyleyecektir Bir ögretmenin bana ögrettigi gibi,
“Kendine cevabı sorma, sadece koanı sor ” Koan üzerine meditasyon yaptıgınızda, “cevap,
sessizlik olmalı” gibi düsünceler kendiliginden yükselmeye baslar, ama cevabı ögretmeninize
verdiginiz her seferinde o basını sallar ve size gitmenizi ve meditasyonunuza devam etmenizi
söyler
|