Konu: Karadelikler
Yalnız Mesajı Göster

Karadelikler

Eski 08-20-2012   #2
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Karadelikler




Daha sonra karadeliklerin ayrı uzay-zaman noktalarını birbirlerine bağlama özelliği ortaya konunca ,diğer ikisinde hangi yönden yaklaşılırsa yaklaşılsın sonsuzca eğrilmiş uzay zaman tarafından parçalanmasına karşın, bu türde ancak yandan,yani ekvator düzleminden yaklaşmakla gerçekleşebileceği bunun dışındaki başka bir açıdan yaklaşıldığı taktirde, sonsuz eğrilmiş uzay zamandan etkilenmeden halka tekilliğinin içinden geçebilme şansı tanıdığı ortaya çıkmıştır (Belli bir açı ile tekilliğe girme şartı ile) Buna ek bir dayanak da, iki olay ufuklu sistemlerde ufukların ortasında uzayın soyut olmasın karşın, iç olay ufku ile tekillik arasındaki uzayın bizim uzayla aynı olmasıdır Fakat tüm bunlar zorlayıcı ilke gibi görünmektedir Çünkü çekim gelgitleri sonsuz olmasa da azalıp çoğalan acayip güçlerin parçalamaya yetecek kadar mevcut bulunması yüzünden canlı, sapasağlam geçme imkânı teoride olmasına karşın, şu an için pratikte olası görünmemektedir


Ancak evrenin gerçekte tüm boyutlarıyla bölünmez, parçalanmaz bir Bütün olduğunu göz önüne aldığımızda madde olarak görünen nesnelerin (dolayısıyla insanların) farklı boyutlarındaki farklı yapılarına yani aslı olan enerjiye dönüşmesi suretiyle geçişler söz konusu olabilir Böylece madde enerjiye oradan da tekrar eski maddesel haline geri dönerek yukarıda değindiğimiz gibi uzay-zaman noktaları arasında yer değiştirebilir Sistemin bu özelliği dolayısıyladır ki, Hz Muhammed(sav) Miraç hadisesinde önce bedenen ışınlanarak mekansal yer değiştirmiş sonra aslı olan boyutlara dönüşüm yaparak Ruh bedeniyle sistemleri aynı anda fakat teker teker, bir bir görmüş sonrada Salt Bilinç boyutunda kendi Hakikatını müşahade etmiştir Yoksa gökyüzüne çıkıp yada ötelerde bir yerlere gidip hele hele birde putperestliğin başka bir şekli olan ötesindeki bir Tanrı veya ne türden olursa olsun bir yaratıcıyla buluşmuş, onu görmüş değildir Bırakın enerji boyutlarını daha atom boyutlarında madde zaten Tek e dönüşmektedir


Ayrıca bir nesneye yeterince basınç uygulanırsa o nesnenin maddesi bir proton büyüklüğüne kadar sıkıştırılabilir ve meydana gelecek kütlesel çekim kuvveti ile atom çekirdeği boyutlarında bir karadelik oluşturulabilir (bunun yapısı dönen ve yüklü karadeliklerden farklıdır) Evrenin başlangıcında da evreni oluşturan tüm maddenin aynı anda ve aynı yerde olmasından dolayı çok yoğun idi ve büyük patlamadan 10 üssü (-20) sn lik zaman parçası içinde aşırı yoğun bölgelerin sıkıştırılmasıyla da böyle mini karadeliklerin oluşabileceği hesaplanarak, her ışık yılı küplük hacimde üç yüz tane böyle yapıların olacağı ortaya çıkmıştır Bize en yakın böyle bir karadelik yaklaşık 16 trilyon km uzaklıkta olduğu düşünülmektedir Güneşe yaklaşacak bir karadelikte,buharlaşmadan ya da güneşten etkilenmeden içinde hareket ederek, kütle yutup çok büyük ölçekte enerji üreterek onun içinde büyüyüp daha büyük karadelik olarak ayrılabilir Ayrıca, bunun gibi ya da daha büyük bir yapının güneşe çarpması veya yakın bir yörüngede konuşlanması da güneşe ait tüm maddeyi hortumlayarak onu karadelik içinde yok edebilir Bu durumda da Beyaz cüce halinde mevcudiyetini devam ettireceğini düşündüğümüz güneşin bir karadelik olması bu şekilde söz konusu olabilmektedir Böyle bir durumun var olup olmadığı ise yine çift yıldız sistemlerinden (bunlar evrende bolca vardır) birinin normal yıldız, diğerinin ondan önce ömrünü tamamlayarak çökmüş bir karadeliğin olay ufku zarına yakalanan yıldızların sahip olduğu hidrojen ve helyum gazlarının (ki kolay çözünürler) karadeliğin yüzeyindeki yakalanma girdabında helisler çizerek milyarlarca derece ısınıp x ışını yayınlayarak algılanır hale gelmesiyle anlaşılmaktadır


Bu x ışını yayımı beyaz cücelerde ve nötron yıldızlarında da vardı fakat ayrımı,beyaz cüce olmayacak kadar küçük ve onlar kadar parlak olmamaları, düzenli aralıklarla x ışını yaymadıkları için de nötron yıldızı olamayacaklarıdır Böyle tehlikeli olabilecek bir cismin, şu anda galaksi merkezinden 9 ışık yılı uzaklıktan bize doğru saniyede 50 km’lik hızla yaklaşmakta olduğu tespit edilmiştir Bundan kurtulduğumuzu düşünsek dahi, galaksimizin merkezindeki şiddetli olayların neden olduğu, dev kütleli ve çok hızlı dönen bir karadeliğin (alınan radyasyonlarla ispatlanmıştır) içine sürüklenip onda yok olmamız da çok çok yüksek olasılıklar içindedir


Bununla beraber yapılan gözlem ve hesaplamalar, yüz bin ışık yılı genişliğinde galaksimizin kendi ekseni etrafında 250 milyon yılda tamamladığı dönüşünün de galaktik sistemin dışında yer almış bir karadeliğin korkunç şiddetindeki çekim gücünden kaynaklanmakta olduğunu göstermiştir



Genel rölativite teorisi; hareket eden ağır cisimlerin, tıpkı elastiki bir yüzeye bırakılan bir güllenin bu yüzey üzerinde neden olduğu dalgalanmalar gibi, uzay-zaman ağını dalgalandırdıkları yani kütle çekim dalgaları yayınladıklarını söylemektedir Bu dalgalar ışık (elektromanyetik) dalgaları gibi ışık hızıyla yayılırlar Ancak ışık gibi tespit edilmeleri kolay değildir Ayrıca bu dalgalar dalgalanmalarına neden olan cisimlerin enerjilerini tamamen bitirterek onları hareketsiz kılarlar Fakat bu süre kaybedilen enerjinin çok çok zayıf olması dolayısıyla sayılamayacak kadar uzundur Mesela; dünyanın bu şekilde güneşe düşmesi için gerekli zaman katrilyon kere trilyon yıldır


Kütle çekim dalgalarının çok çok zayıf olması nedeniyle çarptıkları cisimleri hissedilir yada ölçülebilir derecede etkilemeleri de söz konusu olamaz Mesela; yeryüzüne yüz milyonlarca uzakta bulunan bir cismin neden olacağı kütle çekim dalga kuvveti dünyanın yakın çevresindeki uzay-zamanı10 üssü 21 de (milyon kere katrilyonda) bir dalgalanmaya neden olur Ancak kütle çekim dalgalarının çok güçlü ortaya çıktığı durumlarda söz konusu Bunlar ışık hızına yakın hızlarda birbiri etrafında hareket eden çift yıldız, nötron, karadelik sistemlerinde ve karadelik oluşturmak üzere çökmekte olan yıldızların süper nova patlaması sonucu meydana gelmektedir Buda cisimlerin enerjilerini daha kısa bir sürede bitirerek hareketsiz kalacakları anlamına gelmektedir


Ortak kütle merkezi etrafında yüksek hızlarla dolanan iki nötron yıldızı güçlü çekim dalgaları yayınlanması sonucu yörüngeleri daralmaya başlar Bu daralma cisimleri daha da hızlandırır ve buda kütle çekim enerjisini o oranda artırır Öyle ki, artarak hızlanan ve kütle çekim dalgaları yayınlayan bu nesneler ışık hızına çok yakın hızlarda bir biri etrafında dönmeye başlarlar Mesela; birkaç milyon km mesafeli iki nötron yıldızı bir turunu sekiz saatte tamamlarken, birbirlerine çarpmadan önce bu durum bir saniyede binlerce tura ulaşmaktadır Çarpıştıktan sonra birleşen cisimler hareketleri tamamen duruncaya kadar güçlü çekim dalgaları yayınlamaya devam ederler


Kütle çekim yani uzay-zaman dalgalarını eğer sese dönüştürebilseydik cisimlerden bize ulaşan sinyalleri rahatlıkla dinleyebilirdik Son zamanlarda yapılan çok hassas ölçümlerde big-bang patlamasına ait ses (yankı) zayıf bir fısıltı olarak tespit edilmiştir Aynı şekilde bir nötron yıldızını dinlemiş olsaydık büyük bir ihtimalle bir çan sesi, bir süper nova patlamasını dinleseydik çok şiddetli bir şıngırtı duymuş olurduk


Bununla birlikte, kuantum fiziğindeki çift oluşması denen olaya göre yüksek enerjili gamma ışınlarının enerjilerini E=mc2 denklemlerine uygun bir biçimde parçacık ve karşı parçacık çiftlerine dönüşürler Yani bir gamma ışını (fotonlar) bir başka fotonla çarpışarak yerinde bir parçacık çifti oluşturmaktadır Uzayın boş olarak düşündüğümüz boyutlarında bu parçacıklar her an var olup yok olurlar Ve bunların çok kısa süreler içinde ortaya çıkıp kaybolmaları yüzünden gözlenemediklerinden, gerçekte yok olmalarına karşın edimsiz çiftler olarak mevcutturlar(Bunlar deneysel olarak ispatlanmıştır)


Bu kavram ışığında, proton boyutlarında tümüyle çökmüş maddeden oluşmuş bir milyar ton kütleli bir mini karadeliğin çevresinde, bu edimsiz parçacıkların sürekli bir biçimde ortaya çıkıp yok olmaları ve karadeliğin boyutlarının da çok küçük olduğu göz önünde bulundurulursa, bu çiftlerden biri, karadeliğin içine girerken, eşi, yalnız kalan parçacık kuantum, mekaniksel yönden yok olmayarak gerçek dünyada, gerçek bir parçacık olmaya zorlanır ve evrenin en uzak köşelerine gitmekle özgür halde bırakılır Olay ufkuna giren bir gözlemci etrafındaki uzayın boş olduğunu görmesine karşın uzaktan karadeliğe bakan bir gözlemci de, bu parçacığın karadelikten çıkmış görünümünün neden olduğu şaşırtıcı bir yargıyla karadeliklerin parçacık yayınladığını düşünecektir Bununla birlikte, doğanın enerji dengesinin korunması nedeniyle de bu parçacıkların yaratılması için gerekli olan enerjinin bir yerlerden gelmesi gerekmektedir ki, bu da açık kaynak olarak karadeliğin çekim alanının enerjisidir


Bu yüzden parçacık yaydıkça da karadelik, enerji ve E=mc2 itibariyle de kütle yitirir Başka bir deyişle, yayılan her 1 kg’ lık parçacık için karadeliğin kütlesi de 1 kg azalarak zamanla buharlaşmaya başlar


Bir karadeliğin parçacık ya da enerji yayma hızı, deliğe bir sıcaklık değeri verilerek tanımlanır Yıldız büyüklüğündeki karadeliklerin sıcaklığı, derecenin milyonda biri kadar (mutlak sıcaklığın –273,16 derece olduğu düşünülürse, ne kadar soğuk olduğu anlaşılır) olduğundan (ayrıca çekim alanının çok yüksek olmasından ) parçacık kaçma olasılığı çok zayıf görünmektedir Dolayısıyla böyle bir karadeliğin buharlaşıp yok olma süresi milyarlarca yıl iken, mini karadeliklerin buna kıyasla çok daha azdır


Deliğin boyutların küçüldüğünden oluşan çiftlerden biri karadeliğin olay ufkunun içine girerken,diğerinin kaçma olasılığı yüksektir Bundan dolayı da karadeliğin kütlesi ne kadar küçükse, bu olayın etkisi daha fazla olacağı için parçacık yayımlaması da o kadar fazla olacaktır Bu da bu tür kardeliklerin sıcaklığının çok yüksek olacağını gösterir


Gerçekten de bir trilyon madde içeren bir ilk karadeliğin (evrenin başlangıcında oluşan mini karadelikler) sıcaklığı 1 milyar derece iken, delik küçüldükçe bu değer artmaktadır Sonuç olarak karadelik küçüldükçe,ısınacak ve daha çok parçacık yayımlayacak, parçacık yayımladıkça daha da küçülecek ve küçüldükçe de …

Buharlaşıp patlayıncaya değin bu kısır döngü böylece devam edip gidecek ve son 1/10 sn içinde de karadeliğin tüm enerjisi 10 milyon tane 1 megatonluk hidrojen bombasının (ki 1 hidrojen bombası atom bombasının yaklaşık 1400 katıdır) aynı anda patlamasına eşdeğer bir güçle patlayarak gamma ışınlarına dönüşecektir


Böylesine büyük bir enerji Ayı toz haline getirmeye ve tozları güneş sisteminin her yanına dağıtmaya yeterlidir 1 milyon tonluk mini bir karadelik otuz yıl içinde tümüyle buharlaşıp patlamasına karşın,kütlesi 1 milyar ton olan bir karadelik de yaşamını 300 milyon yıl sürdürür Kütleleri 4 milyar tondan daha büyük olanları ise, yavaş yavaş buharlaşmalarından dolayı günümüzde de varlıklarını sürdürebilmektedirler Karadeliklerin buharlaşıp yok olma süreleride sahip oldukları kütlelerine bağlı olmaları dolayısıyla mesela; güneş büyüklüğündeki bir karadeliğin ömrü 10 üssü 66 yıl iken, galaksi merkezlerinde yer alan galaktik karadeliklerin ömrü ise, 10 üssü 96 yıldır Buna karşın çok çok küçük yeterli miktardaki bir karadeliğin ömrü ise mili saniyeler civarında iken, plank kütleli bir karadeliğin ömrü 10 üssü (-43) saniyedir


Güneşin tam 2,95 katı olan bir karadeliğin schwarzchıld yarıçapı ile olay ufkunun yarıçapı özel bir hal olarak aynı uzunlukta olup üst üste çakışık durumdadır Dolayısıyla, karadeliğin donmuş yüzeyi aynı zamanda onun olay ufku olur Çift olay ufuklu karadeliğin dış ile iç olay ufukları arasında uzay soyut iken iç olay ufku ile tekillik arasındaki bölgeye geçilince, tekrar bizim uzay zaman boyutlarına geçerek iç olay ufkunun yarıçapı uzunluğu reel olur


Fakat, schwarzchıld karadeliklerinde, karadeliğin kütlesi olay ufkunun ardında kalıp soyut olacağından (ki diğer karadeliklerde de aynıdır ) yani böyle kütlesel bir tanım bize göre, bizim var kabul edişimize göre mevcut olacağından, tek yönlü zarın arkasına geçerek yolculuk yapan birisi ezilmek üzere merkeze doğru çekildiğinde, önünde kendisini başka bir sona götürecek madde yığınıyla karşılaşmaksızın hareketine devam edecektir

Ayrıca evrende, makrokozmostan mikrokozmosa her şey kendi çevrimleri içerisinde kurtdelikleri içerir


Dolayısıyla insan da,anne karnındaki bir akdelikten dünyaya gelip büyür yaşar ve sonucunda da karadeliğine gömülerek aslına rücu etmeye başlar Günümüzde sayılı bazı bilim adamları da (mesela Poul Davies gibi) parçacıklar adı altında olanın gerçekte evrenin o boyuta çökmüş birer karadelik olduğunu (*1) (Elektromanyetik alan parçacığı olan fotonlara da aynı şekilde alttaki evrenimizin tünel uçları olan kurt delikleri olarak bakılabilmektedir) belirtmeleriyle birlikte John Wheeler de daha temel düzeydeki evrenin dokusunun kuantum köpüğü adını verdiği kurtdelikleri olduğunu söylemektedir Başka bir deyişle schwarzchıld karadeliklerindeki gibi mini karadelikler ve akdelikler olan fotonlar


Yani evrenimizi mikroskopik olarak gözden geçirebilseydik, üç boyutlu uzayın tüm anlamını yitirerek uzay zaman örgüsünün kuantum köpüğü denilen,oluşan ve gözden kaybolan,devamlı hareket halinde fakat asla ilerlemeyen veya gerilemeyen baştan başa durağan ve zamansız olup,bitmek tükenmek bilmeyen bir etkinlikle dolu solucan deliklerinden oluşmuş bir dantel gibi olduğunu görürdük


Biraz daha açarsak, uzay, üzerinde uçan bir pilota göre düz bir okyanusa benzer, fakat üzerine düşen talihsiz bir kelebek için çalkantılı bir karmaşadır Daha yakından bakıldığında da tüm yapının her tarafı solucan delikleriyle doluncaya kadar daha çok karışık olduğu görülür ve bu delikler uzaydaki her noktanın,diğer bütün noktalarla oyuk bir fincan kulbunun fincan içindeki iki ayrı bölgeyi birleştirmesi gibi bağlar


Bu noktadan bakıldığında da elektromanyetik ve gravitasyonel kuvvetlerle diğer iki kuvvetin kuantum köpüğüne tesir edip sakin bir göle atılmış bir kayanın meydana getirdiği dalgaların örneğine benzer bir titreşim meydana getirerek,çekirdek altı parçacıklar diye belirttiğimiz şeylerin, bu titreşim modelleri ya da dalgalar olduğunu görürüz (Yani elektromanyetik olarak oluşmuş üç boyutlu holografik görüntüler)Bunlardan bazıları proton,bazıları nötron,diğer bazıları ise kuark…vbdir Bu dalgalar, atomları meydana getirmek üzere birbirlerine etki ederek, atomlar,molekülleri,moleküller de fiziki dünyanın maddesini meydana getirmektedir


Böylece garip bir biçimde kayalar ve yıldızlar, sadece Hiçlikteki bu dalgalanmalardan yani boş eğri uzaydan ibaret olurlar Başka bir deyişle; fiziki gerçekliğin temel yapı taşları bizim onları bildiğimiz anlamda maddi nesneler olmayıp mini karadelik ve akdelikler olarak göz önüne alınan uzayın bir bölümündeki hafif bükülmenin bir yerçekimi alanını başka bir yerdeki farklı cinsten bir eğriliğe sahip dalgalı bir geometri bir (maddeye göre var saydığımız belli skaladaki dalgalar olan) elektro manyetik alanını, eğriliği fazla düğümlenmiş bir bölgede parçacık gibi hareket eden bir yük, kütle enerji yoğunluğunu ifade ederek her şeyin hiçliğin kendisi olan (ki varlık yokluğun ta kendisidir) bu boş eğrilikten (geometriden) ibaret olduğunu dolayısıyla da kuantum köpüğündeki dalgalanmalar şeklindeki madde kavramının, boş uzay zaman eğriliği ile Tek ve aynı şey olduklarını göstermektedir


Nasıl gravitasyonel ve elektromanyetik dalgasal kuvvetler,maddi nesneler ve parçacıkların arasındaki etkileşimlerden oluşmuşlarsa, algılar ve diğer zihinsel görüntüler de beyin (duygular ve vücut) ile ,onu çevreleyen gerçek dünya arasındaki etkileşimlerden oluşmuştur Bu yüzden gözlemler,algılar ve tüm evrenin temel özelliklerinin maddi değil, zihinsel olduklarını söyleyebiliriz


Böyle bir anlayış da bizi,dışımızda var kabul ettiğimiz karadelik-akdelik (kurtdelikleri) gibi kavramların ötelerde,haricimizdeki bir ortamda değil (çünkü onlar orada yer almıyorlar) bilincin örtünerek dışta var kabul ettirdiği bir yanılsama olduğu gerçeğine götürüp her şeyin her şeyle bağlantılı olduğunu ve bunun bilincin bir özelliği olduğunu gösterir


Dolayısıyla,zihnimiz,özümüz olan bilincimizin kurtdeliğine sıçrama yapabilseydi, beşinci boyuttan tüm evrenimizin bir kağıt gibi dürüldüğünü görürdük ve bir mistiğin “bilinçliliği evreni kapsamakta olan bir insan için evren kendi “bilinci” olur,bu arada fiziksel bedeni de “Evrensel Aklın” belirişi şekline dönüşür Kendi içsel görüntüsü en yüce gerçekliğin bir ifadesi olur, kendi sözü de sonsuz gerçekliğin ve kuvvetin bir yansıması haline gelir” sözleriyle ifade ettiği biçimde evrenimizi göklerin, arzın ve dağların emanetlenemediği yükü sahiplenerek algılardık


Bu konuda Hz İsa (as), kendisine “Bize Baba’yı göster” diyen havarisi Filipus’u “bunca zamandır sizinle birlikteyim, Beni hâlâ tanımadın mı” diye biraz azarlayıp “size söylediğim sözleri kendiliğimden söylemiyorum; ama bende yaşayan Baba kendi işlerini yapıyor Ben Babadayım,Baba Bendedir Beni gören Babayı görmüştür”ifadeleriyle, sistemi kısaca dile getirirken, Hz Muhammed (sav) de bu durumun istisnasız her bir varlıkta, noktada mevcut olduğunu “Nefsini bilen Rabbini bilir” sözü ile özetlemiştir



(*1) parçacıklar hem tünel ucu olan karadelik biçiminde var iken aynı zamanda bir alt boyutundaki kuantum köpüğündeki çalkantılı titreşimlerinin bir görüntüsüdür







Kaynakça:

Ahmed Hulusi ; Kendini Tanı

William J Kaufman ; Evrenin Evrimi

John Taylor; Kara Delik

Stephen W Hawking; Zamanın Kısa Tarihi

Michael Talbot; Mistik Düşünce Ve Yeni Fizik

Discovery Channal; Black Holes

Tubitak Bilim Teknik; Ekim 95, syf 26 – Ekim 2000

Holografik Evren ; Ken Wilber

Joseph Silk: Evrenin Kısa Tarihi

John Taylor: Karadelikler

Discovery Channel: Black Holes

William J Kaufmann :Evrenin Evrimi ve Yyıldızların Oluşumu

Carl Sagan:Kozmos


Popüler Bilim Dergisi

Eylül 2001

Alıntı Yaparak Cevapla