| 
Prof. Dr. Sinsi
 | 
				  Tez Konusu : ''Cinler'' 
 
            CİNLER
 
 "Cinler
    Birlikte yaşadığımız, aynı mekanları paylaştığımız belki de yediğimiz içtiğimiz aynı olan esrarengiz mahluklar  Varlığı Kuran-ı Kerim ve hadis-i şeriflere göre tartışma götürmez bir şekilde kesin olan cinlerin insanlarla münasebetleri ve mahiyetleri konusunda ise bir ittifak söz konusu değildir  " (AKSİYON 24-30 Haziran 1995, Sh  24) 
 "Sanıldığının aksine, Kuran'da -aynen ruh, melek, şeytan, öte alem konularında olduğu gibi- cinlerle ilgili konuda da yeterince açıklayıcı bir bilgi yoktur
  Genellikle aynı tanımlamaların tekrarı yapılmıştır  " (Anadolu İnançlarında Cinler ve Cincilik, Haluk Akçam, 22 Mayıs 1996) 
 Yukarıda okuduğunuz iki farklı cümle, Cinler konusunda Türkiye'deki iki farklı ana düşüncenin minimize edilmiş şeklidir
  Bir taraf cinlerin varlığına kesin olarak inanır, Kuran'dan ve hadislerden örnek verir, diğer taraf ise bu örneklerin sahih, Kuran tefsirlerinin de doğru olmadığını, dolayısıyla cinlerin varolmadığını iddia eder  
 İkinci kısımdakiler, yani cinlerin varolmadığını söyleyenler, spiritüalist düşünceye yakın kimseler ve psikiyatristler
  Esasen de bu ayrılığa sebep, spiritüalist düşüncenin ta kendisidir  Çünkü spiritüalist çevrelerce en çok eleştirilen bir kimse var ki, bu kişi spiritüalistlerin cinlerin etkisine girmiş kimseler, seanslara gelen varlıkların da ruh değil cin olduğunu iddia eden Ahmet Hulusi'dir  
 Bir taraf cinlerin kesin kez varolduğunu, diğer taraf da olmadığını iddia ediyor
  Sizler burada birinci olan okuyacaksınız  Yani dosyamızı 'cinlerin varolduğu' inancını temel edinerek kurgulayacağız  Arada spiritüalistlerin eleştiri ve yorumlarını da bulacaksınız fakat bu konu esaslı olarak Spiritüalizm başlığı altında incelenecek  
 DOĞU'DA YAZILMIŞ ESERLER
 
 Doğu gizem literatüründe cinleri konu edinen pek çok eser yazılmış, pekçok fikir üretilmiştir
  Eserlerden en meşhur olanları Kazvini'nin Acaib Al Mavcudat ve Garaib Al Mevcudat, Damiri'nin Hayat Al Hayvan, İmam Şibli'nin Cinlerin Esrarı, Firdevsi Rumi'nin Daawatname, Seyyid Süleyman El Hüseyni'nin Kenz-ül Havas, Ahmet El Buni'nin Şems-ül Maarif, Ahmad Musa Al Zarkavi'nin Mafatih Al Gayb; ülkemizde ise Mustafa Ertuğrul'un Dua Hazinesi, Ahmet Hulusi'nin Din Bilim Işığında Ruh-İnsan-Cin, Doç  Dr  Ali Osman Ateş'in Kuran ve Hadislere Göre Cinler-Büyü, Süleyman Ateş'in İnsan-İnsanüstü;Ruh-Melek-Cin-İnsan, Naci ve Nedret Çelik'in Cinler ve Hz  Adem Yanılgısı, Doğan Mirzaoğlu'nun Cinler isimli eserleridir  Bu eserlerin hepsinde cinler konusu ayrıntılı olarak yer bulmuş ve tartışılmıştır  
 KURAN'A GÖRE CİNLERİN VARLIĞI TARTIŞILMAZ!
 
 Doğu-İslam kaynaklı eserler cinlerin varlığını Kuran-ı Kerim'e ve peygamberin hadislerine dayandırır
  Kuran-ı Kerim'de birçok ayette cinlerin adı açıkça geçmektedir ve onlara özel bir "Cin Suresi" de bulunmaktadır  Zariyat Suresi'nin 56  ayeti "Ben cinleri ve insanları ancak bana kulluk etsinler diye yarattım" şeklindedir  Bu ayette, iki farklı cinsten söz edildiği su götürmez şekilde ortada  Kuran'daki acık ifadeler bununla sınırlı değil; Cin Suresi'nin 1  ayeti "Ey Muhammed de ki; Cinlerden bir topluluğun Kuran dinlediği bana vahyolundu  " şeklindedir  Aynı surenin 6  ayeti, "Gerçekten bir takım insanlar cinlerden bir takımına sığınırlardı da onların azgınlıklarını arttırırlardı" şeklindedir  Bir başka net ifade de Hicr Suresi'nin 27  ayetinde görülür; "Cinleri de daha önce dumansız ateşten yarattık  " Aynı paralelde Rahman Suresi'nin 15  ayeti de "Cinleri yalın bir ateşten yaratmıştır" şeklindedir  Bu ifadeler, Kuran tefsircileri tarafından yapılan çevirilerde hep aynıdır  Kur an-ı Kerim'i kutsal kitap olarak kabul eden bir kimsenin bu ifadelere muhalif olması düşünülemez  Kaldı ki peygamberin hadisleri de bu ifadelerle paralellik arz etmektedir  
 FAKAT POZİTİF BİLİM'E GÖRE BU BİR SAÇMALIK!
 
 Buraya kadar anlatılanlar, dinsel açıdan tartışma götürmez bir şekilde gerçek, fakat materyalist olmak zorunda olan pozitif bilim açısından saçmalıktır
  Çünkü pozitif bilim, hadiseleri fizik boyuta indirgeyerek, fiziki boyutu olmayan hadiseleri metafizik, fizikötesi gibi şaşalı sıfatlar yakıştırıp elinin tersiyle bir kenara itmeye pek meraklıdır  İşin aslına bakarsanız bu muamele daha büyük bir saçmalıktır! 
 Bizlerin (yani insanların) dışında bir canlı türüne inanmak için psikopat olmak gerekmiyor
  Başımızı kaldırıp gökyüzüne baktığımızda alabildiğine bir boşluk görürüz ve muhtemelen aklımıza "Evrende yalnız mıyız?" sorusu gelir  Bu boşluk içerisinde bizler tek tür varlık olarak gelmiş olabilir miyiz? Başka bir canlı türü neden olmasın ya da olamasın? Neden başka varlıkların olduğu inancına sahip kimselere psikolojik vakıa olarak bakalım? Böyle bir yaklaşım psikopatça bir yaklaşım değil de nedir? 
 PEKİ ASIL SAÇMALIK NE?
 
 Pozitif bilime göre cin-ifrit edebiyatı ile açıklanmak istenen olaylar tamamen psikolojik rahatsızlıklardan kaynaklanmaktadır
  Nöroloji ve psikiyatri açısından olay tamamen idrak yanılmalarından ibarettir  Zaten tıp biliminde, insanı etkilediği varsayılan tabiatüstü bir varlık grubundan söz eden ekol de yoktur  İdrak yanılmaları, trigeminel nevralji, epilepsi vakaları, paroksimal rahatsızlıklar, obsesyonel nevrozlar, obsessif-kompulsif bozukluk vs vs    Pozitif bilimin, "cin-ifrit edebiyatı" olarak adlandırdığı bu olgu karşısında geliştirdiği tedavi yöntemleri ve isimlendirmeler    Fakat uygulamaya bakıldığında bilimsel açıdan fakir ülkemizde literatürü takip eden ve yeni araştırmalara girişenlerin sayısı yok denecek kadar azdır  Onun içindir ki psikiyatri de obsesyonların yanı sıra posesyon denen vakıa bahsedilmesinden bile hoşlanılmayan bir olgu olarak zikredilir  Sadece C  G  Jung'un (1875-1961) ilgi gösterdiği ve takipçilerinin el atmaya bir türlü cesaret edemediği Posesyon, bir başka bedensiz varlığın etkisi altına girmek olarak bilinir  Uygulamada posesyon teşhisi koyabilmek için (Her ne kadar bu teşhisi koyacak adam gibi adam yoksa da) konversiyon, dissosyetif bozukluk, epilepsi safhası, defans mekanizması, kişilik bozukluğu gibi ayırdedici teşhislerin sonuç vermemesi gerekir ki bu aşamalarda zaten kesin(!) sonuç alınmaktadır  
 BİR PROFESÖRÜN ACI İTİRAFI!
 
 24-30 Haziran 1995 tarihinde Cinler konusunu kapak yapan AKSİYON Dergisi'nde (O zaman Doçent olan) Prof
  Dr  Kerem Doksat aynen şunları söylüyor; "Pozitif bilimle uğraşan bir bilim adamı olarak cinlerle ilgili spekülasyonların içine girmem  Ben hastanın beyninde ne oluyor, bunların psikolojik mekanizmaları neler, bu hastalara nasıl yardımcı olurum bununla uğraşırım    Bize gelen insanların büyük çoğunluğu akıl hastası  Ancak az sayıda vakada böyle bir hezeyan ve yanlış inanç yokken benzeri şeylerin olduğunu görüyoruz  O zaman içim cız ediyor! Çünkü rahmetli babam Recep Doksat'ın da olmasını çok istediği, bilimsel bir epistemoloji ile çalışan bir parapsikoloji enstitüsü ya da kürsüsünün hala olmamasına içim sızlıyor  Çünkü bu tip konularla parapsikoloji uğraşır  " 
 Ülkemizdeki büyük eksiğin ne olduğunu ve cinlerle ilgili, pozitif bilim-dinsel düşünce arasındaki kavganın nereden kaynaklandığını anlatabilmişimdir umarım
    
 CİNLER NEDİR, NE DEĞİLDİR?
 
 Şimdi, Kuran-ı Kerim'e göre varlığı tartışma götürmez, ancak pozitif bilime göre saçmalık olan Cinlerin ne olduğu ne olmadığı konusuna tekrar dönelim;
 
 Cinlerin ne olduğu ne olmadığı hususunda bilgi alınabilecek en yetkili kişi kim olabilir? Kur'an-ı Kerim'e göre cinlerin varlığı tartışma götürmez ama ille de "bilimsel çalışma" diye bu konuyu bilimin sınırları dışına itebilecek olanları da düşünerek, "Cinler" konusuna bir bilim adamının araştırmasıyla devam ediyorum
  
 5 Ekim 1996 tarihli Hürriyet Gazetesi'nde yayınlanan bir röportajdan yola çıkıyoruz
  Röportajın kahramanı Marmara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Öğretim Üyesi Dr  Ali Ataç    Cinler konusunda Master tezi hazırlayan ve arkadaşlarının "Cin Doktoru" lakabıyla andığı Ataç, cinlerin varlığı konusunda şüphe taşımıyor  
 KOMPLEKSLİ YARATIKLAR
 
 Cinlerin varlığını pek çok insanla konuşarak, çeşitli vakaları takip ederek ortaya çıkardığını ifade eden Ataç, cinlerin Kur'an-ı Kerim'deki yerini, ruh ve cin arasındaki farkı, insanlarla ilişkilerini, bu ilişkinin sınırlarını, cinlerin yaşamını incelemiş
  Sonuç şu; "Üstün ruh, aşağı ruh, cin    Nasıl adlandırırsak adlandıralım, onlar ateşten yaratıldı  Şekilleri saydam  İnsan gibi akıl ve irade sahibi onlar da  Ve maalesef yeryüzünde yaşıyorlar! Kur'an-ı Kerim'deki Cin Suresi ve 35'i aşkın ayete göre cinler insana itaat etmek zorunda! Bu yüzden kompleksli yaratıklar  " 
 IŞIK HIZIYLA HAREKET EDİYORLAR
 
 Ataç'a göre cinler ışık hızıyla hareket edebiliyor, gökyüzüne bile çıkabiliyor
  En üstün cin olan Şeytan, Allah'a başkaldırdığı için cezalandırıldı  Cinler insandan önce yaratıldı  Hz  Muhammed döneminde yaşayan cinler bugün hala hayatta  Ömürleri 1000-1500 yıl arasında değişebiliyor  
 İnsanlarla aralarındaki tek fark, onlar bizi görüyor, inceliyor, oysa biz onları göremiyoruz
  Bu yüzden Aristo'nun, Kristof Kolomb'un ya da Nazım Hikmet'in ruhuyla konuştuğunu öne sürenler, hummalı ruh çağırma seansları düzenleyenler Ataç'a göre kendilerini aldatıyor  Çünkü cinler bize küçük bir oyun oynuyor ve bir kişinin ruhu adı altında seanslara bambaşka bir boyutta yaşayan cinler katılıyor  
 İNSANDAN ÜSTÜN YARATIKLAR DEĞİL
 
 Peki ne yer, ne içer bu yaratıklar? Nasıl yaşarlar, dinleri, hobileri, zevkleri var mıdır? Dr
  Ataç, araştırmalarına göre cinler toplu halde, insanların yaşamadıkları tenha yerlerde, dere kenarlarında, mezarlıklarda ve çöplüklerde yaşıyorlar, insanların yemek artıklarıyla besleniyorlar  Ataç, cinlerin insandan güçlü, üstün özelliklere sahip, korkulması gereken bir varlık olarak görülmesini doğru bulmuyor  "Çünkü bu alemde en üstün varlık insandır  " 
 Yine Ataç'a göre cinlerin ilim üretme, medeniyet kurma gibi yetenekleri yok
  Kapasiteleri, zekaları ve bilgi seviyeleri 12 yaşındaki bir çocuğunki kadar  
 ONLARLA İLETİŞİM KURMAK KOLAY
 
 Dr
  Ali Ataç, "Cinlerle iletişim kurmak için medyumlara ihtiyaç yok" diyor  Dileyen herkes cinlerle kolayca temasa geçebilir  Ancak cinler geçmişten gelen yaratıklar olarak bugün de yaşıyorlar  Dolayısıyla gelecekten haber veremezler  "Medyum Memiş hem 'Gaybden bilgi veremem' diyor, hem de 'Bu sene Fenerbahçe şampiyon olacak' diyor  Bu ancak onun yorumudur  Cinlerine dayanarak gelecekle ilgili hiçbir kehanette bulunamaz, hiçbir haber veremez" diyor Ataç  
 Cinlerle iletişim kurmak konusunda Fethullah Gülen'in "İnancın Gölgesinde" adlı eserinde geniş bilgi bulunuyor
  Ona göre "Bazı insanların ruhları cinlerle temasa müsaittir, çabuk trans haline geçebilir, çabuk bizim buudlarımızın dışına çıkabilir ve onların alemi, onların buudları, onların dilleri ve haberleşmeleriyle mayalanabilirler  Bu bir fıtrat meselesidir ve bundan bir insani üstünlük manası çıkarılmamalıdır  " 
 Görülmeyen bu kuvvetlerin tabi oldukları belli prensipler vardır
  Dolayısıyla insan her arzu ettiği yerde cinlere iş yaptıramaz, ama kolayca onlarla bağlantıya geçebilir  Kişi birtakım kelimeleri ve isimleri, sırlı kilitleri açar gibi kullanarak cinlerle temasa geçebilir  Ama cinlerden kolay kolay istifade edemez  
 Günümüzde bazı insanlar birtakım kelimeleri birer kod, birer telefon numarası gibi kullanarak ve belirli sayıda tekrarlayarak onlarla irtibat kurmakta, fakat genelde zararlı çıkan da insanoğlu olmaktadır
  Çünkü bu seansların, eskilerin -el verme- dediği yöntemle, yani bilen kişilerle yapılması gerekir  Her iki varlık da ayrı boyutlarda yaşamaktadır  Temas kurmaya karar verdiğinizde enerjiniz onları karşılamaya yetmeyebilir ya da onları negatif etkileyebilir  Bu durumda da ipler onların eline geçer ve psikiyatrların possesyon dediği -belki de demekte zorlandığı- durum ortaya çıkar  Yani bedensiz bir varlık sizi yönetmeye başlar  
 Birtakım yolları ve usulleri olmakla beraber cinlerle irtibat kurmak bir rehber eşliğinde yapılmalı ve rehberiniz işinin ehli olmalıdır
  Usul, prensip ve rehber olmazsa hata yapıp paçayı kaptırmak, meczup yaftasını sırtınızda görmek de var işin ucunda    
 |