Prof. Dr. Sinsi
|
İnsandan Önce Yaratılmış Cin Toplumu
İnsanoğlunun atası Adem yaratılmadan çok önce cinler yaratılmıştı Cinler, Dünya'dan önce Marsgibi başka gezegenlerde muhtemelen yaşamlarını sürdürdüler Bu gezegenlerde yaşayan "cin toplumları", insan toplumları gibi kendilerine gelen elçilerin İslam'a çağrılarını kabul etmeyip, elçilerini öldürmek istediklerinden dolayı, yaşadıkları gezegenle birlikte helaka uğramışlardır
Allah, insanlar gibi cinleri de takva ve fucura yönelme potansiyelleriyle yaratmıştır Bir süreAllah'a köle olarak yaşayan cinler, daha sonra sapmışlardır Cin toplumlarına da içlerinden elçiler gönderildi ve uyarıldılar Ancak uyarılardan yüz çeviren, yaşadıkları gezegeni ifsad eden ve kan döken cin toplumları, sünnetullah gereği helak edildiler Cinlerin boyut ve hızları dikkate alındığında helaklarını, "zalim cin toplumu"nun yok oluşuyla beraber yaşadıkları gezegenin yaşanmaz hale geldiği şeklinde anlayabiliriz İslam'a çağıran elçilere icabet edenlerin ise kurtuluşa ererek; başka bir gezegende; en son Dünya'da yaşamaya devam ettikleri bir gerçektir Bu helakların sayısınıAllah bilir Ancak şu da bir gerçektir ki; Adem daha yaratılmadan önce dünyanın sorumlu sakinleri elbette cinlerdi
İblis, Allah'tan en çok korkan ve O'na itaatte en önde bulunan "cin toplumu"nun öncülerinden birisiydi Allah onu, kendisine olan bu "samimi itaati ve ibadeti" sebebiyleyükseltti ve başmelekler boyutuna çıkardı O artık meleklerle beraber Allah'ı zikreden"nefis sahibi bir melek"ti ve ismi de Azaz-El'di Yani "El"in(Allah'ın) azizi; şereflisi,değerlisi Dünya'da yaşayan "cin toplumu"nun uyarıcı elçilik görevini ve liderliğini de üstlenen Azaz-El, zaman zaman Dünya'ya gelip müslüman cinlerle beraber, kafir cinlere karşı savaşmış ve büyük yararlıklar göstermiştir Bu durum, Adem yaratılıncaya kadar böyle devam etmiştir
İlk önce Adem'in kendisine bağlı olacağını sanan Azaz-El, daha sonra "meleklerle beraberAdem'e saygı"ya çağrılacağını anlayınca; kalbinde sakladığı kibrini açığa vurmuştur Azaz-El, Sonsuz Yüce Allah'ın kendisine verdiği "yükselme nimeti"nin şımarıklığı ve sapkın cinlerle mücadeledeki başarılarının sarhoşluğuyla; günbegün kendisini, diğer meleklerden de üstün görmeye başlamıştır Daha sonra bu saklı kibrini, Sonsuz Yüce Allah ortaya çıkarmış ve kovmuştur Böylece "melek boyutu"ndan düşürülmüş, Azaz-El iken İblis;ümitsiz, değersiz bir cin-şeytan olmuştur Adem'in cennette denenmesinde de kendisine rol verilen İblis; Adem'i de cennetten kovdurmuş ve yeryüzünde Adem ve oğularının, yeminli-intikamcı bir düşmanı olmuştur:
Biz meleklere dediğimiz zaman: "Adem'e secde edin!" (Melekler), İblis müstesna, secde ettiler O, cinlerdendi Böylece Rabb'inin emrinden dışarı çıktı "Beni bırakıp, onu ve soyunu mu veliler edineceksiniz? Onlar(şeytanlar), sizin düşmanlarınızdır Zalimler için ne kötü bir bedel!"
[KEHF(18)/50]
Biz meleklere, "Adem'e secde edin!" dediğimiz zaman; İblis müstesna, secde ettiler (İblis), diretti, büyüklenmek istedi ve kafirlerden oldu
Biz söyledik ki: "Ey Adem, sen ve eşin cennette oturun Siz ikiniz dilediğiniz yerden bol bol yiyin, şu ağaca yaklaşmayın (Şayet yaklaşırsanız) zalimlerden olursunuz "
Şeytan(İblis), oradan o ikisini kaydırdı Böylece içinde bulundukları o (cennetten), ikisini çıkardı Biz de dedik ki: "Bazınız bazınıza düşman olarak (Arz'a) inin Arz, sizin için karar yeridir ve bir vakte kadar da geçim vardır "
[BAKARA(2)/34-36]
Muhakkak Biz, sizi yarattık, sonra size şekil verdik Sonra meleklere: "Adem'e secde edin!" dedik İblis müstesna secde ettiler (İblis), secde edenlerden olmadı
(Allah) dedi ki: "Sana emrettiğim zaman, senin secde etmene mani olan nedir? (İblis) dedi ki: "Ben ondan hayırlıyım; (çünkü) onu çamurdan, beni ateşten yarattın "
(Allah) dedi ki: "Öyleyse oradan in! Burada senin büyüklenmen olmaz! Çık! Muhakkak sen, aşağılık olanlardansın "
(İblis) dedi ki: "Bana kalkış gününe kadar süre ver "
(Allah) dedi ki: "Şüphesiz sen, süre verilenlerdensin "
(İblis) dedi ki: "Sen'in, beni azdırman sebebiyle, Sen'in doğru yolunda onları (saptırmak için) elbette oturacağım "
"Sonra da onların(insanların) önlerinden, arkalarından, sağlarından ve sollarından elbette geleceğim ve Sen onların çoğunu şükredici bulmayacaksın "
(Allah) dedi ki: "Sen oradan kınanmış ve kovulmuş olarak çık! Onlardan (insanlardan) her kim sana tabi olursa, elbette sizin hepinizi, cehenneme dolduracağım "
[ARAF(7)/11-18]
Allah'ın şerefli bir kölesiyken; büyüklenerek, kovulmuş şeytan olan İblis, "cin toplumu"nun önderlerinden bazılarının da ayaklarını kaydırarak; kendisiyle birlikte onları da şeytanlaştırdı Böylece Dünya'da ilk "şeytani çekirdek kadro" oluştu Önceden Müşrik ve Müslüman olarak ayrışan cin toplumu; daha sonra Müslümanlar, Müşrikler ve Şeytanlar olarak üç millete(topluma) ayrılmış oldular İblis'in başını çektiği cin-şeytanlar; bir taraftan kendi aralarında hiçbir ahlaki sınır tanımayan ilişkilerle çoğaldılar Diğer taraftan İblis, cinlerden birçoklarını saptırıp kendisine köle edindiği kimselerle"şeytan milleti"ni çoğalttı ve insanların peşlerine düştü Tarih boyunca da insanlardan İblis'e köleler devşirdiler Bu yolla devşirdikleri "insan şeytanları"yla yeryüzünde giderek güçlendiler
Hanok'un Kitabı'nın Kumran mağaralarında bulunan Aramca aslında; İblis'in, "düşmüş melekler" olarak yutturmaya çalıştığı cinlerden 19 yardımcısı, isimleriyle sayılmaktadır Ayrıca cinlerden olup, İblis'i, Allah'a tercih eden bu sapkınların, insan kızlarıyla birleşerek "devler"i; yani "Ye'cuc-Me'cuc"u oluşturduğu ifade edilmektedir:
" Bütün bunlar(19 İblis'e tabi cin), seçtikleri arasında kendilerine eş seçtiler, onların yanına gitmeye başladılar ve onlarla kendilerini kirlettiler Onlara büyücülük ve sihirbazlık öğretmek için   onlardan hamile kalıp 'devler'i doğurdular "
Nitekim Kur'an, bu konuya şöyle ışık tutmaktadır:
O gün (Allah) onların hepsini toplar: "Ey cin topluluğu, siz insanlardan kendinizi çoğaltmak istediniz " (Bunun üzerine) onların(cinlerin), insanlardan dostları olan kimse dedi ki: "Rabb'imiz, bazımız, bazımızdan yararlanıp, bizim için takdir ettiğin süreye ulaştık " (Allah) dedi ki: "Allah'ın dilediklerinin dışında, onların barınağı ateştir ve orada kalıcıdırlar Muhakak senin Rabb'in Hakim'dir, Alim'dir "
[ENAM(6)/128]
Bu mesele, bilindiği gibi Tevrat'da da, saptırılmış bir ifadeyle; "Tanrı oğulları, insan kızlarıyla evlendi, Nefilimler(Devler) ortaya çıktı" şeklinde ifade edilmiştir Buradaki Tanrı oğulları; bir İblis yalanıdır Tevrat'ta geçen"Tanrı oğulları", İblis kovulduğunda onunla beraber şeytanlaşan yukarıda söz ettiğimiz cinlerdir
Bu temel tespitleri yaptıktan sonra; "cinlerin toplumsal yaşamları"nı ve "karakteristik özellikleri"ni gözden geçirebiliriz Tabii ki cinlerin sapkın kardeşleri cin-şeytanların, "toplumsal yaşamları"nı ve "karakteristik özellikleri"ni ayrı bir araştırma konusu yapacağız
İnsan nesli, yeryüzünde yaşama başladığında, kendisinden daha önce yaratılmış, insan gibi sorumlu ve nefis sahibi cinlerde yanı başlarında bulunmaktaydı Aynı "dünya uzayı"nı paylaşan bu iki "cin ve insan toplumu"nun yaratılış gayesi aynıdır Nitekim Kur'an da Sonsuz Yüce Allah şöyle buyurur:
''Ben, insanları ve cinleri, ancak Bana köle olsunlar diye yarattım ''
[ZARİYAT(51)/56]
Biz bu yazımızda, Kur'an ve hadis kaynakları ışığında, cin toplumu üzerinde duracağız Bilim ve teknoloji; matematik, fizik, astrofizik, mühendislik, kimya, tıp v s alanlarındaki gelişmelerle birlikte; evrenin yaratılışı, madde-antimadde yapısı ve özellikleri, boyut kavramı, zaman, hız, insanın yapısı gibi temel konuların daha iyi anlaşılması nedeniyle"cinler"in, yaratılışı-yaşayışı ve özelliklerini daha iyi kavramamız mümkün olmuştur
KUR'AN'DA "CİN" VE KELİME ANLAMI
Kelime olarak "cin", "cnn" kökünden türemiştir "Cenne" fiilinin anlamı; bir şeyin duyu organlarından saklı kalması, gizlemek, saklamaktır Bu kökten türemiş kelimelerden birkaçı şunlardır;
"Cinne"; cin demektir Topluluk ismidir
"? İblis müstesna, secde ettiler O, cinniler(cinler)dendi?" [KEHF(18)/50]
"Cinnet"; delilik, çılgınlık, cinler
"Yoksa onda bir cinnet(delilik) mi var diyorlar?" [MÜMİNUN(23)/70]
"? Elbette cehennemi, tamamen cinnet(cinler)den ve insanlardan dolduracağım " [HUD (11)/119]
"Canne"; cinler, bir tür yılan
"(Musa), onun cannu(yılan) gibi hareket ettiğini gördü " [NEML(27)/10]
"Canne(cinleri), dumansız, karışık ateşten yarattı " [RAHMAN(55)/15]
Elmalı Hamdi Yazır, tefsirinde, "Cânn" kelimesiyle ilgili şu ifadeleri kullanır: "Nûn"un şeddelenmesiyle "cin" demektir "cin", cins ismi; "cânn" da, sıfat ismidir
Cenne; karanlığın basmasıyla çevremizdekilerin görünmez olması, örtü
"Vaktaki gece (İbrahim'i) cenne(örtünce), bir yıldız gördü  " [ENAM(6)/76]
Cenin; Anne rahmi içinde gelişip büyüyen çocuk Doğumdan önceki bu insan yavrusuna, cenin adı verilir
" Annelerinizin karınlarında ecinnetun(ceninler) iken " [NECM(53)/32]
Mecnun; deli, cinli demektir
"Sen, Rabb'inin nimetiyle mecnun değilsin " [KALEM(68)/2]
Cunnete; kalkan, siper
"Onlar, yeminlerini cunneten(kalkan-siper) edindiler? "[MÜNAFİKUN(63)/2]
Cennete; Ağaçlı yer, bahçe
"? sen, cennete(bahçe)ye girdiğin zaman? " [KEHF(18)/39]
"Cnn" kökünün, Kur'an'daki tüm türevlerine bakarsak; "örtülü, saklı, gizlenen, gizli bir saik-illet" ortak anlam etrafında yoğunlaştığını görürüz
Kur'an'da geçen "cinler", insanlar gibi sorumlu; ahirette amellerinden hesaba çekilecek olan akıl ve nefis sahibi; yiyip içen, evlenen, çoğalan; kendi istekleri dışında gözlerimizle göremediğimiz farklı boyutta; daha doğrusu bir üst boyutta yaratılmış ve dünya yaşama alanını ortak paylaştığımız "varlıklar"dır Cinler, sizi görürler, siz onları göremezsiniz Bu da ancak bir üst boyutta bulunabilmelerinden kaynaklanmaktadır Bir üst boyut varlık, alt boyuttan saklıdır, ancak istediğinde alt boyut formuna girebilir:
Ey Ademoğulları, Şeytan, anne ve babanızın elbiselerini onlardan soyup, edep yerlerini göstererek, cennetten çıkardığı gibi, sizi de 'fitne'ye düşürmesin Muhakkak o ve kabilesi(cin-şeytanlar), sizin onları göremediğiniz bir yerden(boyuttan) sizi görüyor Muhakkak Biz, şeytanları, iman etmeyenler için dostlar kıldık
[ARAF(7)/27]
CİNLERİN ÖZELLİKLERİ
Cinlerin Yaratılışı
Akıl ve nefis sahibi olarak insanlar gibi "Allah'a köle olsunlar" diye yaratılmış olan bu varlıklar, insanlardan elbette farklıdırlar İşte İblis'in fitneye düştüğü bu farklılık argümanı:
"(İblis) dedi ki: 'Ben ondan hayırlıyım; beni ateşten yarattın, onu ise çamurdan yarattın '"
[SAD(38)/76]
"Cann'ı(cinleri) de, önceden semum(kavurucu) ateşten yaratmıştık "
[HİCR(15)/27]
"Semme"nin; iğne, burun ve kulak deliği gibi anlamları vardır "Semum"; zehir, zehir etkisini yapan "sıcak rüzgar"dır
Tefsirlerde "semum" için şu bilgiler verilir: "Semum" kelimesi, öldürücü sam yeli; gece ve gündüz esen "sıcak yel";"nüfuz edici" veyahut "zehirleyici" anlamlarına gelir
"(Allah), Cann'ı(cinleri), maric(dumansız-karışık) ateşten yarattı "
[RAHMAN(55)/15]
"Merece" kökünün anlamı; salıvermek, karıştırmaktır "Maric"; dumansız ateş Tefsirlerde "maric"; dumansız ateş için şu bilgiler verilir: Halis ateş ya da dumansız sâfi alev; karışık dumanlı bir ateş; her şeye nüfuz edebilen ve karışan mânâsında ateş; karıştırıcı; çalkalanıp duran ızdıraplı ve çoşkun bir halde bulunan saf bir ateş veya elektrik halinde olduğu gibi her şeye karışabilen bir ateş, veyahut eşyayı birbirine karıştırmak özelliği taşıyan bir ateş
"Semum"(kavurucu, maddeye nufuz eden) ateş ve "maric"; dumansız ateş tanımlamaları, cinlerin; ışın, ışık veya birelektrik(elektron akımı) gibi hareket edebilen, manyetik etkileri de olan varlıklar olduğu çağrışımını yapmaktadır Bu durum, cinlere, farklı bir boyut ve ışık hızına yakın bir hız yeteneği kazandırmış gözüküyor
İblis'in büyüklenmesine sebep olan da böyle bir kökten gelip, "melek boyutu"na yükselmesi değil midir? Yaratılışları farklı olsa da cinler, aynı insanlara benzer şekilde bedenlere; kalp, göz, kulak gibi organlara; nefse ve akla sahiptirler Nitekim insanlar ve cinler bu melekelere sahip oldukları halde; şayet "Hak"kı; "Gerçeği" görmüyorlarsa; Kur'an şöyle der:
"  Onların(cinlerin ve insanların) kalpleri vardır onunla anlamazlar, onların gözleri vardır onunla göremezler, onların kulakları vardır onunla duyamazlar? "
[ARAF(7)/179]
Cinlerin: Formları ve Boyut Farkı
Sonsuz Boyutlu Allah'ın, tüm yarattığı varlıklar, elbette sonlu boyutludur Tüm varlıklar ve melekler arasında birboyut hiyerarşisi vardır Sonsuz Yüce Rabb'imiz, cinleri, insanları, yarattığı her varlığı, kendi boyutuna mahkum etmiş ve belli yasalara bağlamıştır
Muhakkak o ve kabilesi(cinler), sizin onları göremediğiniz bir yerden(boyuttan) sizi görüyor Muhakkak Biz, şeytanları, iman etmeyenler için dostlar kıldık
[ARAF(7)/27]
Yaşadığımız bu gezegende; cinler ve cin-şeytanlarla birlikte yaşıyoruz İnsanoğlu, 3 boyutlu; zaman boyutuyla 4 boyutlu iken, cinler, bir üst boyutludur Üst boyuttakiler, kendilerinden alt boyutta olanları görür ve alt boyut formuna geçebilirler Ancak alt boyuttakiler, üst boyuttakileri göremezler ve üst boyuta kesinlikle geçemezler Sonsuz Boyutlu olan Allah, her şeyi, bir şeymiş gibi görür ve kuşatır, ancak O'nu, yaratılmış hiç bir varlık, ne görebilir ne de kuşatabilir
Yaratılmış hiçbir varlık, ne kendisine ne de kendisinden alt boyuttaki bir varlığa boyut atlatamaz, ancak Allah'ın dilemesi ve emri müstesna Boyut atlamanın veya düşmenin ne demek olduğunu en iyi cin-İblis bilir Allah'a olan köleliği ile"Başmelekler boyutu"na çıkarılmışken, itaatsizliği ile tekrar "cin boyutu"na düşürülmüştür "Melekler"in de, gerektiğinde alt boyut varlıklarından birinin formuna girdiklerini Kur'an'dan bilmekteyiz:
"?O'na(Meryem'e), Ruhumuz'u(Cebrail'i) gönderdik, (Cebrail), düzgün bir beşer olarak göründü "
[MERYEM(19)/17]
Melekler, ancak Allah'ın emri ile hareket ederler Meleklerin, önce İbrahim'e, sonra da Lut'a "insan formu"nda gittiklerini biliyoruz
Cin-şeytanlar da, bu yeteneklerini kullanarak, bizim görebileceğimiz formlara bürünebilirler Biz onları göremediğimiz için de kendilerini "melek" olarak pazarlayabilirler Çünkü onların en temel karakterleri, yalancı ve oyuncu olmalarıdır Hatta bu yalancılık karakteri, cinlerin adeta bir vasfıdır
Burada, Allah'ın koyduğu yasalar işlemektedir Cin-şeytanlar, boyut değiştirme kabiliyetleri kendi insiyatiflerinde olsa, istediği zaman birisinin formuna girer, onun yerine işler yapar veya istediği birine hayaller gösterirdi Cin-şeytanların böyle keyfi yetkileri olamaz Ancak kişinin sapkınlığı, şeytani vahye açık olması, Allah'a sığınmak yerine cin-şeytanlara sığınması, onlardan korkması yahut onları çağırması-reddetmemesi gibi olumsuz tavırları, bu ilişkilerde belirleyici olmaktadır Elbette cin-şeytanlar kafirlerin ve zalimlerin dostudur Onlara vahyeder; tahrik eder ve hatta zafer vadedebilir Ancak "zafer, Allah'ın ve O'nun kölesi olan müminler"indir "Bedir savaşı"nda, Süraka kılığında, kafirleri galeyana getiren İblis,"melekler ordusu"nu gördüğünde, tabana kuvvet kaçmıştır:
"?ben sizden uzağım, sizin görmediklerinizi görüyorum ve şüphesiz ben Allah'tan korkuyorum?"
[ENFAL(8)/48)]
[ENFAL(8)/30]'de; "kafirler, seni tutuklamak, öldürmek yahut çıkarmak istiyor ve tuzak kuruyorlar, Allah da tuzak kuruyor" ifadeleriyle, Peygamberimiz'e kurulmak istenen tuzak haber verilmektedir Peygamberimiz (s a v)'in hicret edeceği günün gecesinde; onu hapsetmek, öldürmek veya çıkarmakla ilgili Kureyş ileri gelenlerinin toplantısına; cin-İblis, "Necid'li bir ihtiyar" kılığında katılmıştır Ve şöyle demiştir: "O'nu, kabilelerin ortak temsilcileri eliyle; kanı-sorumluluğu dağıtarak öldürün!"
Günümüzde Yaklaşansaat'in bir belirtisi olarak, kendilerini insanlara göstermeye teşebbüs etmektedirler Bu teşebbüsleri, "İblis'in planı"gereğince giderek artacaktır Geçmişte de cinlerin, "kendi formları"nda göründüklerine dair kanıtlar vardır İslam kaynaklarında da buna dair delillere raslamak mümkündür Abdullah bin Mesud'tan rivayet edilen aşağıdaki hadis, bu konuya ışık tutmaktadır:
"Hz Muhammed'in (s a v ) ashabından bir adam, cinnilerden bir adamla karşılaşmış ve onunla güreşmiş Derken insan, cini yere atıp yenmiş O zaman insan, cine şöyle demiş:
'Doğrusu ben, seni gerçekten zayıf ve çelimsiz görüyorum Küçücük kolların, sanki köpeğin küçücük kolları gibi! Siz bütün cinler mi böylesiniz, yoksa onların arasından sen mi böylesin?'
Cin, şöyle cevap vermiş: 'Hayır, vallahi, doğrusu ben onların arasında gerçekten güçlü kuvvetliyim?'"
Darimi, C 6, Hno: 3384, s 435-436
Ayrıca cinlerin, biyolojik yapılarının, insanlara göre daha zayıf ve sıvı ihtiyaçlarının daha fazla olduğu; bu durumun "madde-enerji dönüşümü"nü kolaylaştırdığı anlaşılmaktadır İnsanlık tarihi boyunca ve günümüzdeki gözlemlere ve İslamkaynaklarındaki bilgilere dayanarak; bir cin tasvirini şöyle yapabiliriz:
"Kavimlerine göre boyları değişse de, genelde kısa boylu, oldukça zayıf; adeta iskelet gibi, tüysüz, sürüngen derili, vücuda oranla büyük kafalı ve iri gözlü insan benzeri bir varlık  "
Her şeyi yaratan Sonsuz Yüce olan Allah, yarattığı her şeyi de takdir eden, yasalara bağlayan, sınırlarını çizendir Yarattığı hiç bir şey, kendi yaratılış sınırlarının dışına çıkamaz, yaratılışını değiştiremez Her ne oluyorsa, Allah'ın yaratması ve izniyledir
Cinler, ya "kendi formu"nda, ya "insan-hayvan gibi alt form"da, ya da bir "enerji-ışın formu"nda bulunabilirler Ve maddeyi, enerjiye; enerjiyi, maddeye dönüştürebilirler Madde- enerji dönüştürmelerinin bir kanıtı; kendilerinin, "maddi bir biyolojik yapıları" olmasına rağmen, görünmez "enerji boyutu"na ve geriye dönüşmeleridir Madde-enerji dönüşümünün bir başka kanıtı ise aşağıdaki ayettir:
(Süleyman) dedi ki: "Ey ileri gelenler, sizden hanginiz, o (Belkıs), bana teslim olmuş olarak gelmeden önce, onun(Belkıs'ın) 'taht'ını bana getirecektir?"Cinlerden bir ifrit, dedi ki: "Sen makamından kalkmadan önce, ben onu, sana getiririm Muhakkak ben, (bu işte), kuvvetli ve eminim "
[NEML(27)/38-39]
İfrit, Süleyman Peygamber'in emrindeki cinlerdendir Ayette geçen konu, "Sebe Melikesi Belkıs'ın tahtı"nın getirilmesidir İfrit, Süleyman Peygamber daha oturduğu yerden kalkmadan bu işi yapabileceğini ifade etmektedir Başka bir ülkeden ve muhafızlarla korunan bir yerden "cin-İfrit"in, "taht"ı getirebilme potansiyeline sahip olmasının anlamı açıktır Bu, cinlerin, madde-enerji arasındaki dönüşümü sağlama yeteneklerinden ileri gelmektedir Bugün, bilimin peşinde olduğu madde- enerji dönüşümüyle; "madde"nin bir yerden bir yere taşınması; cinler tarafından, Allah'ın onlara yaratılıştan verdiği bir potansiyelle başarılabilmektedir
|