Yalnız Mesajı Göster

Ötealem (Spatyom)

Eski 08-20-2012   #2
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Ötealem (Spatyom)




K u t s a l M e t i n l e r d e :

İncil'de: İsaiah (26/19) Ölüleriniz yaşayacak Benim ölü vücudumla birlikte dirilecekler Toprakta yatanlar, uyanın ve şarkı söyleyin! Toprak ölüleri atacak

Daniel (12/2) Toprağın tozu içinde uyuyanların çoğu uyanacak; kimi ebedi hayata, kimi utanca ve ebedi zillete

Bu ayetlerdeki ifadeler çok değişik ve derin simgesel bilgiler içeriyorlarsa da, en azından ölümden sonra yaşamın sürekliliği açık olarak vurgulanmaktadır Hıristiyanlık kültürüyle ölen insanların; doğal olarak, spatyom yaşamlarında bu kültürden motifler, hatta belirli İncil kavrakları görülmektedir Kuşkusuz, bu durum tüm öteki din ve inanç mensupları için de geçerlidir Sözkonusu motifler sadece ölüm ötesi için değil, ölüm öncesi (ÖYD) için de geçerlidir Örneğin, 'karanlık tünel' motifi İncil'de, 'ölüm gölgesinin düştüğü vadi' olarak geçer

Ayrıca, İncil'in "Korintoslular'a Mektuplar" bölümünde de ölümle lgili, bazı ifadeler bulunmaktadır (15/35-52): "Fakat bazı kimseler, 'Ölüler nasıl diriliyor?' diyecekler 'Onlar hangi bedenle geri gelecekler?' Ektiklerin ilerideki bedenin değil Sen sadece tohumu ekiyorsun Tanrı buna, uygun bulduğu bedeni verir Her tohuma kendi bedenini verirBundan başka ilahi bedenler de vardır; fakat ilahi bedenin haşmeti başka, dünyaya ait olanınki başkadır Aynı şekilde ölülerin diriltilmesi de böyledir Bakın, size bir sırrı gösteriyorum: Uyumayacağız ama, hepimiz de değişeceğiz Bir dakikada göz açıp kapayıncaya kadar, İsrafil'in suru duyulduğu zaman Çünkü, o boru çalınacak ve ölüler çürütülemeyecek şekilde kalacaklar"

Görüldüğü gibi, burada Pavlus'un, 'ruhsal beden'le ilgili ifadesi, kendilerini fizik bedenlerinin dışında bulanların anlattıklarına uymaktadır Ayrıca, ruhsal (astral) bedenin maddesel bir yapıda olmadığı, onun herhangi birşeyle kısıtlı bulunmadığı hususlarına da değinilmektedir

Kur'an'da ölüm konusu daha çok ele alınmıştır Ayrıca, Kur'an'da tekrardoğuşla ilgili satırlara da rastlamak mümkündür

Bakara (2/55-56): "Bir zamanda 'Ey Musa, biz ALLAH'ı açıkça görmedikçe, sana inanmayız' demiştiniz de, derhal sizi yıldırım çarpmıştı Siz de bunu görüyordunuz Sonra, belki şükredersiniz diye; sizi, ölümünüzün ardından, tekrar diriltmiştik"

Bakara (2/28): "ALLAH'ı nasıl inkar edersiniz ki, siz ölüler idiniz, O sizi diriltti Yine öldürecek, yine diriltecek Sonra O'na döndürüleceksiniz"

Yukarıdakilere benzer ifadelere şu ayetlerde de rastlamak mümkün: Mülk 67/2, Embiya 21/35, Bakara 2/243, Hac 22/66, Rum 30/40 Ayrıca, bu konuyla bağlantılı olarak, Kur'an'da üç ayrı yerde geçen 'berzah' sözcüğü; iki şeyin arasını ayıran nesne ya da geçit demektir Esas ahiret (spatyom) yaşamıyla, dünya yaşamının arasını ayıran sürece de 'berzah' denilmektedir Kur'an, görüldüğü gibi, ölüm sonrası yaşamımızın bir kısmının geçeceği aleme 'berzah alemi' demektedir Kur'an'da berzah yaşamının niteliğinden sözedilmez Ancak, İslam Tasavvuf literatürü berzah konusunda çok zengin bilgiler içerir Müslüman mistiklerin, ruhsal deneyimlerine dayanarak verdikleri bilgilere göre; berzah hayatı, bir tür rüyadır Öyle bir rüya ki, "müstesna ruhlar bir yana, o rüyadan uyanış ancak ahiretle olanaklıdır Bu rüya her ferdin, ahirette hak edeceği karşılığa uygun bir seyr içinde geçer Ahiret hesaplarını başarılı bir şekilde verecek benliklerin berzah yaşamları mutluluk ve güzelliklerle, ötekilerinki ise acılar ve sıkıntılarla dolu olacaktır / olmaktadır

İ l k Ç a ğ F i l o z o f l a r ı :

Başta Fisagor olmak üzere, İlk Çağ Filozoflarının hemen hemen hepsi ölüm ve ölüme yakın konuları öğretileri arasına almıştır

Öğretmeni Sokrat olan Eflatun, Atina'da MÖ 427-347 yılları arasında yaşamıştır Eflatun üç boyutlu fizik dünyanın dışında başka boyutların da varlığını kabul ediyordu Buna göre doğal olarak; insanın 'bedensiz', şuurlu kısmıyla ilgilenmiş ve düşüncelerinde hareket noktasını buna göre ayarlamıştı Eflatun'un öğretisinde fizik vücut ruh varlığının geçici bir aracıdır Dolayısıyla, fiziksel ölümden sonra, şuurun devamlılığı sözkonusudur

Bu gerçeği Fedon, Georgias ve Cumhuriyet adlı eserlerinde adlı eserlerinde yoğun bir şekilde işlemiştir Ayrıca, onun öteki eserlerinde de yer yer ölüm tanımlarına rastlanır Örneğin, bunlardan birinde ölümü, ruhun fizik bedenden ayrılması olarak tanımlar ve insanın bu 'bedensiz' tarafı daha az kısıtlamalara tabidir Bu durumun modern klinik ve deneysel çalışmalardaki ifadelerini özellikle DrMoody'nin 'Life After Life', 'Yaşam sonrası Yaşam' adlı eserinde görüyoruz

Eflatun, eserlerinin birçok yerinde, bedeninden ayrılmış olan ruhun, daha önceden ölmüş olanların ruhlarıyla karşılaşıp görüşebileceğinden sözeder ki, bu konuda gerek deneysel parapsikolojik araştırmalarda, gerekse spiritizm (deneysel ruhçuluk) çalışma ve celselerinde ortaya çıkmış olan vak'alarda izlenmiştir

Ayrıca, bir varlığın beden dışı deneyimleri çerçevesinde Eflatun, fizik yaşamdan ruhsal yaşama geçiş sırasında rehber varlıkların yardımlarından da söz etmiştir Bununla ilgili olarak, uykuyu (yarı) ölüme benzetmiş ve vücudun, 'ruhun hapishanesi' olduğuna değinmiştir Eflatun'a göre ruhun bedene bağlanması, bir tür uyuma ve unutmadır ve hatta, şuur kararmasıdır Ruh varlığı yeniden doğduğu zaman, eski deneyimlerini unutur; bedenini terkettiği zaman da, bunun tersi olur Dünyadaki yaşamı, otomatik olarak,
bir film şeridi gibi hafızasından (sanki gözlerinin önünden) geçer Asıl konumuz olan ÖYD deneyimlerinde de benzerleriyle karşılaşacağımız bu motiflerle bağlantılı olarak ünlü filozof; ölümün bir uyanma ve (fiziksel yaşamı) anımsama, hatta yeniden yaşarcasına anımsama olduğunu vurgulamıştır

Bedenini terketmiş olan bir varlık bu aşamadan sonra, bir 'yargılama' aşamasından geçer ki; aslında, kendisini yargılayan, yine kendisidir Bu şekilde öte aleme intikal etmiş olan varlık, bir önceki hayatında yaptığı 'iyi' ya da 'fena' şeyleri / deneyimleri görür, anımsar ve yeniden yaşar Bunlarla ilgili olarak dünyada iken noksan bıraktığı içsel gelişim ihtiyaçlarını (bunlarla ilgili gerekli şuur hallerini) tamamlayana, onların doyumuna varana kadar, bu iş sürer

Eflatun, beden dışı deneyimlerle ilgili olarak, belki de en güzel örneği 'Cumhuriyet'in onuncu kitabında, 'Bir Erin Efsanesi' başlığı altında vermiştir: Bu er, bir savaşta şehit olanlar arasındadır Savaş bittikten sonra, şehitler sahipleri tarafından toplanarak, yakılmak üzere hazırlanan kuru dalların üzerine konur Dallar tam tutuşturulacağı zaman bizim er dirilir ve savaşta şehit olduktan, kuru dallar üzerine bırakılana kadar ki süre içinde beden ötesi (ya da isterseniz, 'ölüm ötesi') deneyimlerini, daha doğrusu (artık yeniden yaşama döndüğüne göre) ÖYD'lerini anlatır

Tarihin derinliklerinden bize gözkırpan ölüm ve ölümle ilgili öteki deneyimlerin ele alınarak işlendiği kaynaklar olarak da; Hermes, Orfe, Fisagor ile Rama ve Krişna'yı gösterebiliriz Felsefe ekolünün ötesinde olmak üzere; ölüm ve ÖYD konusunun tema olarak işlendiği en önemli kaynaklardan birisi de 'Tibet'in Ölüler Kitabı'dır: MÖ 8ci yy'da yazılı hale getirilmeden çok önceleri, kuşaklar boyunca ağızdan ağıza nakledilen bu eser; konuya vakıf olmayan kimseler tarafından öğrenilmesi ve istismar edilmemesi için son derece simgesel yazılmıştır Kitabı hazırlayan bilgelere göre; ölmesini bilmek bir yetenek, hatta bir marifettir Burada, ÖYD'lerini kendi kendine gerçekleştiren, ayrıntılarını ileride göreceğimiz, Oliver Fox ve Sylvan Muldon'u anımsamamak elde değil Tibet'in Ölüler Kitabı'na göre, ölüm denen 'geçiş' ya da ölüme yakın bir deneyim, büyük ölçüde, bir bilgi ve uygulama işidir Cenaze töreninin kaçınılmaz bir parçası olarak okunan bu eserle amaçlanan; hem bedenini terketmiş şahsa yardım, hem de dinleyenlere (bilgilenme açısından) inisiyatik ve ezoterik bir yardım oluyordu Ayrıca, öleni ağıtla değil; sevgi ve coşku dolu hafifletici tesirlerle dünyadan uğurlamak doğrudan doğruya uygulanan, inisiyatik ve bilgi esaslı bir adetti Böyle bir uygulamadan amaç da; fizik bedeninden ayrılan kimsenin spatyoma / ahirete uyumunu kolaylaştırmak, yani teşevvüşünü kısaltmaktı ki bu; kanımızca, ölen birine yapılabilecek en büyük yardımdır

İşte bunları anlatmak, bu halleri oluşturmak için, ruhun fiziksel ölümünden sonra, geçirdiği ve geçireceği merhaleler (Tibet'in Ölüler Kitabı'nda) anlatılır ki, bunlar da, DrMoody'nin çalışmalarıyla ortaya konan deneyimlerin hemen hemen aynıdır Bu benzerlikler şunlardır:

· Ruhun vücuttan çıkması,
· Bir süre baygınlık (ne olduğunu bilememe, teşevvüş) geçirmesi, kendisini 'boşluk'ta bulması,
· Bu 'boşluk' fiziksel bir boşluk değildir,
· Burada, ruhun şuuru hala yerindedir,
· Duyulan sesler: Tibet'in Ölüler Kitabı'nda, endişelendirici gürültüler, DrMoody'nin çalışmalarında, "rüzgar hışırtısı", "çıngırak sesleri" olarak geçer,
· Bedeninden ayrılmış olan kimse, kendisi için yapılan cenaze törenini görür, katılanların ve tören etkinliklerinin seslerini işitir
· Ölmüş olduğunun farkına varır,
· Fiziksel yaşamında tanıdığı yerlerde ya da oraların yakınlarında dolaşır,
· Hala bir bedende olduğunun farkına varır ki; buna, 'ışıldayan beden' de denir,
· Bu bedeniyle; duvarlardan, kayalardan, hatta dağların içinden geçebilir, çünkü artık farklı bir boy

Alıntı Yaparak Cevapla