Prof. Dr. Sinsi
|
Öte Alem Hayatı - Leon Denis
Mezar ötesi hayat, varlığımızın görünmeyen yanının özgürleşip yaşamaya devam edişidir

Daha önce de belirtmiş olduğumuz gibi, beşer varlığı, dünyada, aynı anda her iki alemin hayatını birden yaşamaktadır Fizik bedeniyle görülen aleme, akışkansal bedeniyle de görülmeyen aleme bağlı bulunmaktadır Uyku, bu iki zarfın birbirlerinden geçici olarak ayrılmasından başka bir şey değildir; ölüm ise, bunların birbirlerinden kesin şekilde ayrılmasıdır Ruh, fizik bedenden her iki halde de ayrılmakta ve bunun sonucunda hayat, akışkansal bedende toplanmaktadır Demek ki, mezar ötesi hayat, varlığımızın görünmeyen yanının özgürleşip yaşamaya devam edişidir
Eski çağlarda bu sır bilinmekteydi, ama ölüm sonrası hayatın şartlarına ilişkin bu sır, yerini, daha sonraları, belirsiz ve varsayımsal nitelikli kavramlara bırakmıştır Dinler ve felsefeler, bu sorunlar hakkında bize son derecede belirsiz, kontrolden ve onaydan yoksun veriler iletmişlerdir; ve bu veriler, şu modern süreklilik ve gelişim anlayışıyla her bakımdan anlaşmazlık halinde olan şeylerdir
Bilim, kendi açısından, bugüne kadar sadece insanın dış yüzünü, yani fizik yanını incelemiştir Oysa, ağaç için kabuk neyse, varlık için de fizik yapı ondan farksız bir şeydir Hakkında fizik beynimizin hiçbir şey bilemediği akışkan insanı, yani esiri insanı, bugüne kadar bilim de bilememiş ve tanıyamamıştır Bu da, ölümden sonraki hayat sorununu çözmede onu acze düşürmüştür, çünki insanda hayatını ölüm sonrasında da devam ettiren tek öğe, akışkansal varlıktır Uyku, degajman (ruhsal gevşeme), dışarılaşma ve vecd halleri sırasında meydana gelen, yani ruhun, üstün hayata doğru yaptığı kısa süreli yolculuklar sırasında meydana gelen psişik tezahürlerden bilim hiçbir şey anlamamıştır Oysa, ben1iğin tabiatı ve öte alemdeki yaşam şartları hakkında pozitif bir bilgiye, bu dünya hayatımız sırasında, ancak bu olguları gözlemleyerek ulaşabilmekteyiz
Sorunu ancak deney çözebilirdi Onun için, insanda, bizi yarının insanı konusunda, yani ölüm sonrasının insanı konusunda aydınlatabilecek şeyleri incelemek gerekiyordu, İnsan düşüncesi için, dinlerin ve felsefelerin, materyalizme pes etmiş olan yetersiz savlarına yapışmaktan başka ' çıkış yolu yoktur Sosyal huzurun ve barışın fiyatı o kadardı işte, yoksa materyalizm, sosyal yapıyı bir karmaşaya sürükleyebilirdi
İnsanın, ölümden sonraki hayatına ilişkin sorun, bilimsel ve kesin gözlem alanı içine, ancak, deneysel ruhçuluğun ortaya çıkışından itibaren girmiştir Görünmeyen alem, çağdaş bilimin, diğer araştırma alan1arına uyarladığı metotlara benzeyen metotlar yardımıyla pekala incelenebilmiştir Bu metotları bir başka çalışmamızda ele almıştık Ve artık şu hususu rahatça saptayabiliyoruz: Çeşitli dini doktrinlerin yaptığı gibi, yerküresel ve göksel, gözle görüler ve görülmez diye adlandırdığımız her iki yaşam tarzıları arasına bir tecirit hendeği kazımak yerine, sürer giderliği temsil eden bir çözüm yolu tesis etmek şeklindeki etütler, bize, ôte alemde doğal bir uzantının devam ettiğini, yani kendimizde şu anda gözlemlediğimiz şeylerin sürüpgittiğini göstermiştir
Şuurlu hayatın ölümden sonra 'da devam ettiği gerçeği, hafıza, zeka ve duygusal yetenekler gibi özel nitelikleriyle birlikte, çeşitli ülkelerdeki psişik araştırma derneklerinin yürütmüş olduğu deney ve anketler sırasında elde edilmiş olan birsürü kişisel kimlik kanıtı vasıtasıyla gözler önüne pek güzel bir şekilde serilmiştir Bin1erce ölmüş insan ruhu, sadece 'manevi kişiliklerini oluşturan karakter özellikleriyle ve anılarının tamamıyla değil, ayrıca, yerküresel formlarının perispri tarafından,yani esiri beden tarafından muhafaza edilmiş olan fizik hatlarıyla ve ayrıntılarıyla da tezahür etmiştir Perispri, yani esiri beden, maddi bedenin döküm kalıbından başka bir şey değildir; materyalizasyon fenomenlerinde beşeri formlarla ve beşeri hatlarla yüz yüze gelinişinin sebebi budur işte
Ayrıca, öte alem hayatının çeşitli şartlarına ilişkin bilgi, bizzat ruhlar tarafından sunulmuştur, hem de onların kullandığı irtibat kurma yöntemiyle Ruhların, bir yığın tutanak dosyasında bir araya getirilmiş olan yol gösterici bilgileri, bugün mezar ötesi hayatın yasaları konusunda bilebildiğimiz anlayışın temelini oluşturmaktadırlar Bununla beraber, ruhun görünmeyen alemdeki yaşayış şekline ilişkin değerli bilgileri, ölmüşlerin tezahür edişlerine ilişkin olaylardan ayrı olarak, canlıların dedublümanına ilişkin deneyler vasıtasıyla da pekala öğrenebilmekteyiz
Albay de Rochas, bunu, deney yoluyla ispatlamıştır: Anestezide ve uyurgezerlikte duyarlık ve algılar yok olmamakta, sadece dışarılaşmaktadır Yani dışarıya nakledilmektedir Bu olaydan, mantıken, ölümün, duyarlı ve şuurlu benliğin tamamıyla dışarılaşması ve özgürleşmesi demek olduğu sonucunu çıkarabiliriz
Doğum, ruh için, ölüm gibi bir şeydir Çünki doğum, onu, esiri bedeniyle birlikte etten kemikten mezarın içine hapsetmektedir Ölüm diye adlandırdığımız şey ise, yerküre hayatı sırasındaki edintileriyle zenginleşmiş olan ruhun, özgürlüğüne tekrar kavuşmasından başka bir şey değildir Daha önce de 'belirtmiş olduğumuz gibi, çeşitli uyku halleri, uzay hayatına bir anlık dönüşler değerinde hallerdir İpnoz ne kadar derileşirse, ruh da o kadar özgürleşmekte ve O kadar uzaklaşmaktadır Çok derin uyku, algılanamaz yapıdaki hayatın ilk safhasını andırmaktadır
Uyku ve ölüm sözcükleri, gerçekte, yanlış kullanılan terimlerdir Dünya hayatımız sırasında uykuya daldığımızda, gözlerimiz hemen uzay hayatına açılmaktadır Ölüm sırasında da aynı fenomen meydana gelmektedir; arada sadece süre farkı vardır
Carl du Prel'in sunduğu iki anlamlı örneği birlikte okuyalım isterseniz:
"Bir bayan uyurgezer, bir gün halini tasvir ediyordu Uyandıktan sonra, uykudaki halinin anısını muhafaza edememiş olmanın üzüntüsü içindeydi; ama az sonra şöyle demişti: , 'Nasıl olsa bunların hepsini öldükten sonra da göreceğim ' Demek ki, uyurgezerlik halini, ôlümden sonraki hal gibi gôrmek
teydi " (Kerner, Magikon)
"Birgün iki ruh, Preoorst görücüsünü ziyaret ederler Görücü hanım, ziyaretçilerden hoşlanmaz ve 'Evime ne hakla geliyorsunuz?' diye çıkışır, Bunun üzerine ruhlar haklı olarak ona cevap verirler: 'Asıl sen ne arıyorsun bizim evimizde?' " (Perty)
Bu olgular, ki bunlar binlerce olgu arasından seçilmiş iki örnektir, şunu ispatlamaktadırlar: Dünyamız ve öte alem, birbirlerinden kesin hatlarla ayrılmışduruinda değildirler; birbirine geçmiş ve birbirine karışmış durumdadırlar İnsanlar ve ruhlar iç içe geçmiş, birbirine karışmış bir halde yaşamaktadırlar Görünmeyen tanıklar, hayatımıza katılıp sevinçlerimizi ve eprövlerimizi paylaşmaktadırlar
Alıntıdır
( Gerçek Varlık Ruhtur - Leon Denis )
|