Prof. Dr. Sinsi
|
Ufo Olaylarının Tarihçesi
Ufo Olayları Tarihçesi
Bilim Araştırma Grubu
Ufolar, anlayışımızın ötesindeki bir gücü kullanmaktadırlar Öteki
gezegenlerdeki insanların yerçekimini kontrol etme seviyesine varmadıklarını
kim söyleyebilir ki?
General L Chassin
NATO Hava Savunma Koordinatörü
Uluslararası deyimiyle Ufolar ya da halk arasında anıldığı adıyla uçan daireler, acaba ilk olarak ne zaman görülmüşlerdir? Bu, cevaplandırılması imkansız oları bir sorudur Çünkü, dünya göklerinde uçan disklerin, puroların, üçgen ve yıldız biçiminde, vb objelerin görülmesine dair kayıtların tarihi, kadim Mısırlılar'ın dönemine kadar dayanmaktadır
Ezoterik enformasyonlarda ise; uçan dairelere ilişkin bilgiler, bilinen tarih öncesi Mu ve Atlantis devrelerini de kapsar Ancak, çağımızın Ufolojik tarihinin, geçen yüzyılın sonlarında başladığını söyleyebiliriz Bunun için bir başlangıç tarihi vermek gerekirse, Ufolojiyle aynı Yüce Amaca yönelik olarak, Yukarısı tarafından tesis edilen Spiritotoji'nin başlangıç tarihi olarak kabul edilen, 1848 yılından tam 50 yıl sonrasını, 1896-97 yıllarını belirtebiliriz 1896-97 yıllarında, A B D üzerinde, o zamanın tabiriyle esrarengiz 'hava gemileri' akınına tanık olunmuştu Puro biçimindeki bu uçan gemiler, 1897 yılının Mart ayında California, Sacramento üzerinde, Nisan başlarında Kansas City ve aynı ayın ortalarında da Chicago semalarında görülmüş, son olarak da 20 Nisan gecesi; kırmızı, yeşil, mavi ve beyaz ışıklar saçarak, Virginia, Sisterville üzerinden geçmişti Tahmini uzunluğu, yaklaşık 60 m kadardı
Ne ilginçtir ki, 1890'lı yıllarda, Türkiye Gizemleri kitabımızda bahsedildiği üzre, ( Bknz; BirBilgi Bölümü, Türkiye Gizemleri ) İstanbul, Göztepe çayırına da bir Ufo inmiş ve geniş bir halk kitlesi tarafından görülmüştü Esrarengiz uçan gemilerin akını, 20'nci yüzyılda da devam etti 1909 yılının Mart, Nisan ve Mayıs aylarında, Ingiltere göklerinde , aynı yılın ikinci yarısında da Yeni Zelanda üzerinde görülen bu Ufolar'dan ingiltere'de gözlemleneni hakkında, Cari Grove şu bilgiyi vermektedir: "1909 yılında görülen hava gemisi; siyah renkte, pura biçiminde, yaklaşık 30 m uzunluğundaki parlak bir 'projektör ışığı' taşıyan, kolaylıkla çeşitli manevralar yapabilen bir objeydi 1897'de görülen hava gemileri gibi, bunları da davranış biçimlerinden ötürü, günümüz Ufo fenomenleriyle rahatlıkla bağdaştırabiliriz   " Bu arada 1908 yılının Haziran ayında Rusya, Sibirya'nın Tunguska bölgesi üzerinde patlayan, silindir biçimindeki objenin oluşturduğu etkiler hala tartışılmakta, Sovyet bilim adamları tarafından araştırma konusu yapılmaktadır Daha sonra, 1 inci Dünya savaşı sırasında, 1917 yılında, Portekiz'de ünlü Fatima Olayı meydana geldi Başından sonuna kadar Ufolojik tezahürlerle dolu olan Fatima Olayı, 13 Ekim günü tam 70 000 kişinin gözleri önünde cereyan eden bir Ufo 'gösterisi'yle noktalandı
Bu kez 2 nci Dünya Savaşı sırasında Ufoların tekrar ortaya çıktıklarını ve 'hayalet savaşçılar' adıyla anıldıklarını görüyoruz Hem İttifak, hem de Mihver güçleri, hayalet savaşçıların, karşı tarafın gizli bir silahı olduğu kanısındaydılar ve onlara ateş açmışlardı Savaşın akabinde İsveç semalarında gözlemlenmeye başlayan Ufolara ise; 'hayalet roketler' denildi Yıl 1946'ydı, atom bombası kullanılan bir yıl olmuştu Bu durum, Uzaylıların dünya üzerinde artık etkili ve yaygın bir şekilde ortaya çıkmalarına sebep olacaktı Ve 24 Haziran 1947 tarihinde Rainier Dağı civarıda özel uçağıyla uçarken, saatte yaklaşık 1700 km lik bir hızla belirli bir düzen içerisinde uçan 9 parlak obje gören Kenneth Ardnold'un bu gözlemi hakkında basın-yayın organlarına yaptığı açıklamayla birlikte, Ufo olayı da uluslararası bir seviyede gözler önüne serilmiş ve güncelleşmiş oldu Bu tarihten sonra, artık dünyanın bir çok yerinden çeşitli Ufo gözlem haberleri duyulmaya başlandı Böylece, bir yandan Ufo fenomenleri iyice yoğunlaşırken, öte yandan da dünya insanları*nın bu konuya karşı oldukça duyarlı bir hale geldiklerini görüyoruz Arnold, Ufoları tarif edeken, bu objelerin 'uçan çay tabaklarına' (flying saurcers) benzediğini söyleyince, o tarihten itibaren mahiyeti meçhul uçan objsler de basında ve halk arasında bu adla anılmaya başlanmıştı
Ülkemizde de bu tabir 'uçan daireler'şeklini alarak, günlük lisana dahil oldu Ancak, 1960'11 yıllarda, şekilleri çok değişik olabilen bu objelere; daire ya da tabak gibi sınırlayıcı bir adla anılmaları yanlış görülerek, bilimsel bir yaklaşımla, İngilizce'de 'Mahiyeti Meçhul Uçan Objeler' anlamına gelen 'Unidentified Flying Objects' sözünün baş harfleri alınmak suretiyle UFO denildi
Söz konusu gözlemiyle tüm dünyada büyük yankılar uyandırmış olan Arnold'un kendisi de bu olaydan oldukça etkilenmişti Başından geçenleri kaleme almasının yanısıra, o tarihlerde kendisi gibi Ufo gözlemi yapmış daha başka kişileri de tespit ederek, Ufo olayını araştırmaya başladı Bu şahıslardan biri de, Arnold'dan 3 gün önce, 21 Temmuz günü, Taeoma'daki Maury Adası açıklarında bir balıkçı teknesinde ilginç bir Ufo fenomenine tanık olan Harold Dahl'dı Dahl'ın anlattığına göre; iş arkadaşlarıyla birlikte tekneyle açıldıktan bir süre sonra, hilal biçiminde, metalik görünüşte 6 objenin uçarak üzerlerine doğru geldiğini ve az ötede havada asılı kaldığını görmüşlerdi Objelerden denize bazı metalik parçalar düşmüş ve hatta bir kaç tanesi de tekneye isabet etmişti Arnold'un gözleminden hemen sonra da 28 Haziran'da Nevada'daki Mead Gölü üzerinde uçan bir F-51 uçağına, bir süre uçan daireler refakat etmiş, ertesi gün New Mexico'daki White San de askeri bölgesi üzerinden disk biçiminde bir obje geçmiş, 4 Temmuz günü Oregon, Porttand semalarında beliren Ufolar, polisler de dahil, geniş bir halk kitlesi tarafından izlenmiş ve 8 Temmuz tarihinde Muroc askeri üssü üzerinde, küre biçiminde mahiyeti meçhul objeler görülmüştü
1948 yılının 7 Ocak günü, saat 14 45'de, Kentucky'deki Godman Hava Üssü personeli, güney yönünde bulutlar arasında, parlak bir objenin mevcudiyetini tespit etti Akabinde, objenin yolunu kesmek ve mahiyetini belirlemek amacıyla 3 adet F- 51 uçağı havalandı Operasyonlarında başarısız kalan pilotlardan ikisi yere inmek zorunda kaldı, ancak Manteli adındaki üçüncü havacı, objeye yaklaşmakta olduğunu bildirerek uçuşa devam etti Yerdekiler, zaman zaman bulutların arasında açılan gediklerden objeyi gözlemlemeye çalışırlarken, Yüzbaşı Mantell'den yeni bir haber gelmişti: "Objeyi gördüm, metalik görünüşte ve devasa bir cesameti var " Bir kaç dakika sonra, Manteli, objenin tırmanmaya başladığını ve yanına yaklaşmaya çalışacağını bildirdi Beş dakika sonra da objenin saatte yaklaşık 580 km lik bir hız yaptığını söyleyen Manteli'den en son haber alındığında, saat 15 15'ti Manteli'den artık hiç bir ses çıkmayınca, aramaya koyulan ekip, kısa bir süre sonra Manteli'in uçağının parçalarıyla, cesedini buldu Klasik Ufo vakalarının arasına giren bu olayda, Manteli'in trajik ölümü*ne, kovaladığı Ufoya aşırı derecede yaklaşmış olmasının yol açtığı apaçıktı Nitekim, Uzaylılar, daha sonraki yıllarda verdikleri bir tebliğde, Manteli'in uçağının, Ufonun manyetik alanına çarpması sonucunda parçalandığını açıklamışlardır

1950'li yılların Ufolojik açıdan özelliği; bu dönemde, Ufoların mürettebatı arasında yer alan Uzaylılarla açık temaslar kuran ve 'temasçı' denilen kişilerin ortaya çıkmasıdır Elektronik mühendisi ve araştırmacı Dr Daniel Fry, 4 Temmuz 1950 akşamı, New Mexico'da Las Cruces yakınlarına Ufoyla iniş yapan, Alan adındaki bir uzaylıyla karşılıklı görüşmüş; 1952 yılı Ocak ayında, özel pilot George Van Tassel,Los Angeles yakınlarındaki Giant Rock'ta irtibat kurduğu Uzaylllardan talimat ve mesajlar almaya başlamış; 23 Mayıs 1952 günü, Lockheed görevlilerinden Orfeo Angelucci, arabasının üzerinde uçan 'gözlem diskleri' vasıtasıyla Uzaylılarla görüşmüş; temasçıların belki de en ünlüsü olan George Adamski, 20 Kasım 1952 tarihinde, Caliternia'dak Mojave Çölü'ne iniş yapan bir Venüs Ufosunun içinden çıkan Venüslü ile yakın ternasta bulunmuş , daha sonra 1953 yılı Şubat ve Nisan aylarında iki kez Ufoya bindirilmiş, Venüs ve Satürn Anagemilerine götürülmüştü Ayrıca, bir diğer tanınmış temasçı olan Howard Menger de, 1956'da UzayIılarla bir çok defalar açık irtibatlar kurmuş ve bir kaç kez Ufoya alınarak dolaştırılmıştı Ancak, Menger'ın Uzaylılarla temasları çok önceki tarihlere kadar gider Bu arada, Dr Fry, Adamski ve Menger, çeşitli Ufo fotoğraf ve filmleri de çekmişlerdi
1947-1952 yılları arasında tespit edilen Ufo gözlem sayısı, sadece A B D nde 2200 gibi yüksek bir rakama ulaştı ve 1952 yılında, bu gidişatın zirve noktasını belirleyen bir dönem yaşandı Bu yılın en ilginç iki Ufolojik olayı; kuşkusuz, Kore Savaşına katılan A B D Hava ve Kara kuvvetleri'nin, Şubat ve Eylül aylarında Kore üzerinde 'uçan disklerin' mevcudiyetini tespit etmesi ve 20 Temmuz sabahı ile 26 Temmuz gecesi, Başkan Truman'ın bulunduğu Beyaz Saray üzerinden, toplam 65 adet uçan dairenin geçmiş olmasıdır Radarla da tespit edilen bu Ufoların uçuş hızı, saatte 10 000 km yi buluyordu A B D dışında, özellikle Kolombiya, Venezüella, Brezilya, Yeni Zelanda, Japonya ve italya'dan çeşitli Ufo gözlem haberleri duyulu*yordu Sonra, 1953 yılı başlarında, Los Angeles kenti sokaklarında Venüslülerin dolaştıkları görüldü! Anlaşıldığına göre; çeşitli kişilerle açık temas kuran ve kendilerinin Venüslü olduklarını açıklayarak, bunu da kendilerine özgü metodlarla kanıtlayan bu Uzaylı dostlar, muhtemelen dünya halkının direkt bir irtibat için henüz hazır olmadığını tespit ederek, bu girişimlerini kısa bir süre sonra sona erdirmek zorunda kalmışlardı
1950'li yıllarda Ufo gözlem ve temaslarının yoğun bir şeklide artmasına paralel olarak, A B D nin çeşitli seviyeden resmi kurum ve görevlilerinin, Ufo gerçeğini örtbas etme çabasına giriştikleri ve eldeki bir çok önemli belgeyi hasıraltı ettikleri qörüldü Dahası, çeşitli sebeplerden ötürü yere çakılan bazı uçan daireler ile içlerindeki Uzaylı Varlıkları ele geçiren A B D yetkilileri, bu kanıtları büyük bir titizlikle dünya kamuoyundan saklamaya çalıştılar ve bu karanlık faaliyetlerinde ne yazık ki o dönemde bir dereceye kadar da başarılı oldular Ancak, o zamanlar bu ört bas etme çabalarına yakından tanık olmuş bazı eski görevliler, görevlerinden ayrıldıktan sonra, 'kapalı kapılar ardındaki gerçeği' açıklayarak, bir çok şeyi aydınlığa çıkarmışlardı
1952 yılı Ufo gözlemleri, özellikle A BD üzerinde konsantre olurken, bu yoğunluğun 1954 yılında ingiltere ve Güney Amerika'ya kaydığını ve aynı yılda Afrika kıtası ile Hindistan'ın da Ufolar tarafından oldukça sık ziyaret edildiğini görüyoruz 1954'te, Amerika'da, 1952 Beyaz Saray Ufo uçuşlarıni dahi gölgede bırakan müthiş bir olay oldu 16 Nisan 1954'de, Calitornia'daki BS RF derneğinin kurucusu ve o zamanki yöneticisi olan Meade Layne, Gerald Light andındaki bir arkadaşından son derece ilginç bir mektup aldı Light, bu mektupta, California'nın çöllük bölgesinde yer alan Muroe Kuru Gölü'ne yaptığı seyahati ve oradaki Edwards Hava Üssü'ne konmuş olan uçan dairelerin gözlenmesi olayını anlatıyordu Aralarında Başkan Eisenhower'ın da bulundu en yüksek seviyeden düzinelerce kişi, uçaklarla Edwjards Hava Ussü'ne götürülmüş, son derece sıkı güvenlik tedbirleri altında Ufoları görmeleri sağlanmıştı Ufolar, hava üssünde haftalarca kalmıştı 5 ay sonra, Uzaylılar, bu kez tüm Batı Bloku'nu etkileyecek şekilde ortaya çıktılar: 19 Eylül günü, NATO'ya bağlı ülkelerin katıldığı Büyük Yelken harekatı sırasında, bir Ufo uzun süre gemilerin üzerinde dolaştı, hatta Home Fleet'e ait bir Globster Meteor uçağını kovaladı
50'li yıllarda A B D nde, Manteli olayına benzeyen iki Ufo vakası daha meydana gelmiştir: 23 Kasım 1953 günü, A B D Kanada sınırında, Superior Gölü üzerinde mahiyeti bilinmeyen bir objenin mevcudiyeti rapor edildiğinde, Ufoya daha yakından bakmak üzere Michigan'daki Kinross Hava Kuvvetleri Ussü'nden bir adet F-89 jet uçağı havalanmıştı Uçak, Teğmen Felix Monela'nın kontrolündeydi ve Teğmen R Wilson da, Ufoyu radarla izleyecekti Yerdeki radar ekibi ise; gelişmeleri ekranda tespit ediyordu Ekip elemanları, jetin, Superior Gölü üzerinde 250 km kadar yol alarak Ufoya yaklaşmakta olduğunu gördüler Aradaki mesafe hızla kapanıyordu ki, birden jet ile Ufoyu radar ekranı üzerinde belirleyen lekeler birleşiverdiler! Ortaya çıkan tek büyük leke, bir kaç dakika süreyle ekran üzerinde göründükten sonra, aniden kayboldu Monela'yla radyo irtibatı kesilmişti Ne uçak, ne de pilotlar bir daha hiç bulunamadılar
29 Haziran 1954 günü, kaptan Pilot James Howard'ın ve yönetmekte olduğu BOAC Havayollarının Centaurus uçağının mürettebatı ile yolcularının, New York, Idlewild'den Labrador'a doğru yol alırken gördükleri Uto, ne bir disk ne elips biçimindeydi Sürekli şekil değiştiren bir objeydi bu! Howard, ilk önce, uçağın iskelesi tarafında, bulutlardaki bir aralıktan, metalik görünüşteki devasa bir objenin ortaya çıktığını görmüştü Bu Anagemiye, 6 küçük Öncü-Ufo refakat ediyordu Howard, gözlemini sürdürdükçe, gözlerine inanamaz oldu: Dev obje sürekli olarak şekil değiştiriyordu, sırayla, delta kanadı, telefon ahizesi ve armut benzeri biçimlere bürünmüştü Obje, bir bütün olarak, uçmakta olan bir arı oğulunu hatırlatıyordu; Centaurus'tan 6 km kadar ötedeydi ve bu mesafeyi devamlı olarak koruyordu Akabinde, yer kontrol, durumu tespit ettiklerini ve olayın mahiyetini araştırmak üzere bir adet Sabre savaş uçağı havalandırdıklarını bildirdi Howard, bir kaç dakika sonra Sabre'nin pilotuyla temas kurdu ve radar operatörünün, ekranında hem Centaurus'u, hem de Ufoyu tespit ettiğini öğrendi işte o anda, hiç beklenmeyen bir şey oldu: 6 küçük obje, tek bir sıra halinde dizilerek, Anagemiye doğru ilerlediler ve sanki Anageminin uç kısmıyla birleşerek, teker teker ortadan kayboldular Arkasından, Anageminin cesameti giderek küçülmeye başlamıştı Tam Sabre'nin pilotu Ufonun yukarısında uçmaya başladığında, Ufo da, sönen bir televizyon görüntüsü gibi radar ekranından kayboluverdi
1 Temmuz 1954 sabahı, Labrador, Gooze Körfezi üzerinde uçmakta olan bir ingiliz uçağı, büyük ve siyah renkte bir Anagemi ve 6 küçük Oncü-Ufo tarafından 130 km kadar takip edilmişti Aynı gün, öğle vakti, New York Eyaleti'ndeki Griffis Hava kuvvetleri Ussü radar ekranlarında bir Ufo tespit edildi Bölgede herhangi bir uçak olup olmadığına dair mutat kontrol yapıldıktan sonra, iki kişilik bir F-94 jet uçağı havalandırıldı
Yer kontrol, jeti Ufonun bulunduğu noktaya doğru yöneltirken, uçaktaki radar operatörü de kendi ekranında Ufonun sinyalini almaya başlamıştı O sırada pilot, Ufoyu gördü: 1000-2000 m kadar yukarısında, parlak, disk biçiminde bir obje vardı Ufonun yolunu kesmek üzere hızla yükselmeye başlayan pilot, birden, Ufoya aşırı bir süratle yaklaştığını farketmişti: Çünkü Ufo, hareketsiz bir halde, havada asılı duruyordu! O anda uçağın motoru durdu ve pilot kabininin ısısı dayanılmaz bir dereceye kadar çıktı! Pilotun duyduğu sıcaklık "insanın yüzüne doğru tutulan bir kaynak şalumosundan gelen sıcak hava"ya benziyordu Radar operatörünü de uyaran pilot, derhal otomatik fırlatma düğmesine bastı, Pilot Ufoya son bir kez göz attığında, devasa bir dairevi obje görmüştü Hem pilot, hem de radar operatörü, açılan paraşütleri sayesinde sağsalim yere inmişlerdi ama, bir sokağa düşen uçak, ikisi çocuk, dört kişinin ölümüne yol açmıştı
1956 yılında, bir çok ülkeden gönderilen yüzlerce gözlem raporu, Ufo konusuyla ilgili çalışmalar yapan merkezlere adeta yağmaya başladı Dünyanın hemen her yanında Ufo olaylarındaki bu artış, 1957'de zirveye ulaştı ve 1958'de de oldukça yüksek bir miktara varan tanık raporları, 1959 yılında nedense hatırı sayılır bir düşüş gösterdi
Sovyetler'de de, ilginç Ufo fenomenlerine tanık olanlar, giderek kabarık bir rakam oluşturuyor, ancak Sovyet yetkililerinin o dönemde Ufo gerçeğini inkar etmelerinden ötürü bu gözlemler gizli tutuluyordu Daha sonraki yıllarda, Sovyet Ufolojisinin önderliğini üstlenen Prof Felix Ziegel'in yaptığı açıklamalar sayesinde, bu gözlemler de Ufo araştırmacılarının dosyalarındaki yerlerini buldular 1957 yılında cereyan eden ve artık klasikleşmiş olan Ufo vakalarından biri de, Brezilya'da yaşayan Antonio Villas Boas'ın başından geçmiştir Yarı Kızılderili, yarı Portekiz asıllı bir melez olan Boas, Uzaylılar'ın ilgisini çekmiş olacak ki, 5 Ekim gecesi tarlada traktör sürerken, bir Ufonun mürettebatı tarafından az ileride yere konmuş olan Ufoya götürülmüş ve bir süre Ufoda alıkonarak, bazı testlere, uygulamalara tabi tutulmuştu Sonunda, Boas'ın uysal davranışını sanki ödüllendirmek isteyen Uzaylılar, kendisine Ufo'nun içini gezdirmişler ve yakından incelemesine izin vermişler, akabinde de serbest bırakmışlardı

1958 yılının 17 Nisan günü gazetelerde, iskandinavya üzerinden geçen Ufolarla ilgili olarak ilginç bir haber çıktı: Danimarka'da uçan daire filolları görüldü Radar ekranlarında gayet neı olarak görülen uçan dairelere yaklaşmak kabil olmadı Uçan dairelerden mürekkep bir filo, Güney Danimarka Hava kuvvetlerine ait jet uçakları tarafından görülmüştür Jet uçaklarının üs komutanlığından bildirildiği ne göre; tahminen 10 uçan daireden ibareı olan filo, radar ekranlarında net olarak görülmüş ve hareketleri takip edilmiştir Aynı gece 15 uçan daireden ibaret diğer bir fila da 2 hat nizamında geçmiştir Sarı, kırmızı ve mor ışıklı uçan dairler, yuvarlak olarak gayet iyi görülebilmiş ve 2 dakika sonra çok çabuk irtifa alarak, bulutların arasında kaybolmuşlardır Skrydstrup hava grubu kumandanı Albay H C Petersen, basın mensuplarına şunları söylemiştir: "Son günlerde bilhassa bizim mıntıkada uçan dairelerin görüldüğü bir gerçektir Yer radarlarımızın açık olarak takip ettiği uçan daireleri, pilotlarımız havada gayet net olarak görmüşlerdir  Bilhassa filo kumandanımız, bir uçan daireye epey yaklaşmış Le temas temin etmek istemişse de, uçan daire, büyük bir süratle yükselmiş ve kaybolmuştur "
Uzaylıların ziyaretlerini seyrekleştirdikleri 1959 yılının Hazi*ran ayında, Yeni Gine, Boinai'de Anglikan mezhebi misyoneri olarak vazife gören Rahip William Gill, ilginç ve etkili bir yakın gözlem yapmak fırsatını buldu Misyonerliğin üzerine yaklaşan ve Gill'in tahminine göre yaklaşık 150 m lik bir yükseklikte asılı kalan bir uçan dairenin üzerinde, objenin kendisi gibi parıl parıl parıldayan 3 'kişi' belirmiş ve sanki belirli bir faaliyette bulunuyormuşçasına sürekli olarak hareket halinde oldukları görülmüştü Ertesi gece gene aynı yerde görülen Ufonun üzerinde bu kez 4 kişi ortaya çıkmış, bunlardan birinin objenin kenarına gelerek kendilerini seyrettiğini gören Gill, gayri ihtiyari, kolunu yukarıya kaldırarak elini sallamıştı Gill ve yanındakiler, şaşkınlık içerisinde, Ufonun üzerindeki varlığın da aynı hareketi yaptığını görmüşlerdi Bu selamlaşmalara, Gill'in beraberindekiler ile Ufonun üzerindeki öteki varlıklar da katılmış, sanki Uzaylılarla beşerler arası dostluğu resmeden bir tablo ortaya çıkmıştı
1960 lı yıllarda, Çin hariç, dünyanın her yanında çeşitli Ufo gözlem ve fenomenleri bütün yoğunluğuyla sürüp gitti Ufo araştırmaları bilimsel bir formasyona sokularak, Ufo konusunu tüm yönleriyle inceleyen bu bilime Ufoloji, araştırmacılarına da Ufolog denildi A B D 'de astronomi profesörü Dr J Allen Hynek , Fransa'da astrofizikçi Dr Jacques Vallse, Ingiltere'de yazar ve Clancerty kontu Brinsley le Poer Trench, AImanya'da Karl L Veit ve Ispanya'da Sr Antonio Ribera, toplumda saygın bir yeri olan ve uluslararası platformda ün yapmış Ufologlar olarak yoğun araştırmalarını sürdürdüler Bu dönemin bir özelliği de, A B D ile Sovyetler'in yoğun bir 'uzay yarışına girmeleriydi
1969 yılında Amerikalı Astronotların Ay'a ayak basmasıyla sonuçlanan bu yarış sırasında uzaya çıkan astronot ve kozmonotlar, yolculukları sırasında uzayda mahiyeti meçhul uçan objeler, yani Ufolar gördüler, bunların çok miktarda fotoğraf ve filmlerini çektiler A B D Başkanı Kennedy, öldürülmesinden bir gün önce, 21 Eylül 1963'te Texas'taki Brooks Hava Us*sü'nde uzay programı hakkında şunları söylüyordu: "Bu ulus, şapkasını, uzay duvarının öte yanına fırlatmıştır ve bunu takip etmekten başka seçeneğimiz yok Zorluklar her neyse, üstelerinden gelinmelidir Tehlikeler her neyse, bunlara karşı önlem alınmalıdır  Tüm Amerikalıların yardım ve desteğiyle, emniyet içerisinde ve hızla bu duvarın üzerine tırmanacağız ve o zaman, öteki yanda bulunan tüm harikalar ile hazineleri keşfe çıkacağız " Gezegenimizi, bilim ve din alanlarındaki bağnaz anlayış ve tutumlar sayesinde karanlık içerisinde bırakmaya çalışan şer güçlerinin faaliyetlerine, uzay programıyla beşeriyeti Kozmos'a açmak suretiyle ağır bir darbe indiren Kennedy, bu atılımını hayatıyla ödemiş ve Kennedy'den sonra şer güçleri A B D 'de kontrolü artık iyice ele geçirmişlerdir
1961 yılının 20 Eylül sabahı, Barney ve Betty Hill çifti, Ka*nada sınırından Portsmouth'daki evlerine uzanan karayolu üze*rinde arabayla yol alırlarken, saat 02 30'da gökyüzünde parlak ve büyük bir obje gördüler Dürbünle baktıklarında bunun, yanında çift sıra halinde percerelerin dizili olduğu, çeşitli renklere bürünen devasa bir Anagemi olduğunu farkettiler Az sonra Anagemi'den ayrılan 2 kırmızı, yuvarlak ışık, arabalarının az ilerisine indi Ufoları yakından izlemek isteyen Barney arabayı durdurarak dışarıya çıkmıştı ki, Ufo mürettebatının hipnotize ettiği Hill çifti, kendilerini kaybettiler Kendilerine geldiklerinde, tekrar arabalarında yol aldıklarını gördüler Ne var ki, arada geçen üç saatlik bir sürede ne yaptıklarını hatırlamıyorlardı Dr Benjamin Simon'un, ipnoz altında, bu üç saatlik süreyle ilişkin olarak hafızalarını tekrar kazandırması üzerine, Hill çifti, başlarından geçen olayı en sonunda hatırlayabildiler Anlaşıldığına göre; kısa boylu, çekik gözlü Uzaylılar tarafından hipnotize edildikten sonra, Ufoya taşınmışlardı Sonra, doktor görünümündeki bir Uzaylı, üzerlerinde tıbbi testler yapmıştı Betty, testler tamamlandıktan sonra çevreyle ilgilenmeye başlamış ve mürettebatın lideri olan varlıkla konuşmuştu
İşte bu görüşme sırasında, uzaylının kendisine gösterdiği üç boyutlu bir uzay haritası Betty Hill'e son derece ilginç gelmişti Betty hipnoz altında olayı anlatırken, bu haritayı da ayrıntılı olarak çizdi Uzaylının yaptığı açıklamaya göre; haritadaki nokta ve daireleri birleştiren çizgilerden kalın olanı ticaret yollarını, çift hatlar arada sırada yolculuk yaptıkları yolları ve kesik çizgiler ise; keşif gezilerinde izlenen yolları gösteriyordu Bu ilginç harita, Bett'nin sonradan zihninde canlandırdığı şekliyle Bn Marjorie Fish'in dikkatini çekmiş ve Bn Fish, uzun bir çalışmadan sonra, haritadaki gök cisimlerinin yerlerini üç boyutlu olarak tespit edebilmiştir Buna göre; Hill çiftini Ufolarına alan Uzaylılar'ın, Reticule Takımyıldızının 1 ve 2 nolu yıldızlarından gelmiş olmaları söz konusudur

|