Prof. Dr. Sinsi
|
Teşkilat-İ Mahsusa Elli Devletin Temelin De Teşkilat İn Harcı Var
Özel Teşkilat Batı Trakya'da hükümet kurdu
Meriç nehri boylarını Bulgar'lardan temizleyen Teşkilat-ı Mahsusa, Ağustos 1913'te Garbi Trakya Hükümet-i Muvakkataa-i İslamiyesi adıyla bir geçiçi hükümet kurdu Parası, pulu, posta teşkilatı, haber ajansı ve küçük bir ordusu olan Hükümetin reisi Müderris Salih Hoca, başkenti Gümülcüne, Hükümetin icra ve genelkurmay başkanı "Süleyman Zeynelabidin" takma ismini kullanan Süleyman Askeri idi Bayrağı yeşil, siyah ve beyaz renkli, ayyıldızlıydı Eşref Bey, Kuva-yı Milliye Umum Müfettişi ünvanı taşıyordu Osmanlı Hükümeti'nin Bulgarlarla yaptığı bir anlaşma sonucunda Batı Trakya Hükümeti ömrü kısa sürdü Eşref Bey ve Teşkilat'ın itirazı sonuç vermedi
Beşiktaş'ın eski başkanı komitacı çıktı
Beşiktaş Kulübü'nün eski başkanlarından Fuat Balkan ünlü bir komitacıydı Batı Trakya'da Süleyman Askeri'yle çalışan Balkan, Teşkilat-ı Mahsusa emrine girdi Komitacılığa Bulgarların Pomakları zorla hıristiyanlaştırmaları üzerine başlayan Balkan, Arma'dan çıkan hatıralarında şöyle diyordu: "Komitacılık bazılarının sandığı gibi, soygunculuk, çapulculuk değildir Aksine, vatanseverliğin en müfritine komitacılık denir Komitacı, vatan davası karşısında herşeyini feda eden; gözünü budaktan ayırmayan adamdır Memleket ve milleti için, gerekirse, acımadan yakar, yıkar, öldürür Biz de gerektikçe, böyle hareket ettik Kaç defa böyle vaziyetler karşısında kaldık, yapılması lazım olanı yaptık Şimdi bakıyorum da, şu veya bu işte, cezri hareket etmemiş olsa idik, memleket kimbilir kimlerin ayakları altında kalacak ve bu şerefli millet kimlerin esiri kalmağa mahkum olacaktı "
Sahte isimle mebus olup Meclis'e girdiTeşkilat-ı Mahsusa'nın kuruluş toplantısında yer alan Nevrekoplu Celal Bey, gizli bir görevle, Abidinov takma adıyla Bulgar Millet Meclisi'ne mebus olarak girmeyi başardı Celal Bey, Bulgar Meclisi'nde Bulgaristan'ın 1 Dünya savaşına katılmasıyla ilgili oylamada diğer 14 Türk milletvekili ile birlikte önemli bir rol oynadı Celal Bey, kendisine verilen bir başka görev çerçevesinde Birinci Cihan Harbi'nden sonra da Trakya'nın Türkiye'ye bağlanması için Roma'da diplomatik girişimlerde bulundu
HİNDULAR VE MÜSLUMANLAR birlikte İngilizlere karşı savaştı
Hindistan'ın İngiliz sömürgesinden kurtularak bağımsızlığını kazanması için mücadele veren Sih, Hindu ve Müslüman eylemciler Teşkilat-ı Mahsusa tarafından desteklendi Hint İhtilal Komitesi'nin ipek mendillere görünmez mürekkeple yazdıkları esrarengiz mektuplar İngilizleri dehşete düşürdü
Teşkilat-ı Mahsusa'nın en dikkat çekici operasyonu Hindistan'dı İslam dünyasının en kalabalık nüfusuna sahip olan ülkede 70-80 milyon Müslüman vardı Bu, Osmanlı nüfusunun beş katıydı İngiltere'nin de en büyük sömürgesiydi Hintli müslümanlar Trablusgarp'ın işgali sırasında Kalküta'da Osmanlı Hilal-i Ahmer Cemiyeti'ne Yardım Cemiyeti kurdular Hint Kızılayı Balkan savaşlarında Türkiye'ye yardım getirdi Bulgar işgali altındaki Edirne'lilere gıda ve para yardımı yaptı Kızılay heyetinin temas kurduğu kişi Kuşcubaşı Hacı Sami idi Hindistan'da kurulan bir örgüt de "Rumeli Muhacirlerine Yardım Cemiyeti'ydi Hint-Osmanlı ortaklığıyla "Encü-men-i Hüddam-ı Kâbe" kuruldu Kuruluş gerek-çesi, kutsal beldelerin güvenliğini sağlamaktı
SİHLER ENVER PAŞA'YI SEVDİ
Teşkilat-ı Mahsusa Hindu, Sih ve Müslüman ihtilalcilerle ilişki kurdu Sih-Gadar Partisi lideri Har Dayal ve Raca Mahendra Pratap bunlardan ikisiydi Stanford Üniversitesi'nde ders veren ve İsviçre'ye sürgün edilen Dayal, İstanbul'a gelerek Teşkilat-ı Mahsusa ile ilişki kurdu Partide Prof Mevlana Bereketullah da etkindi Tokyo Üniversitesi'nde hoca olan Bereketullah İstanbul'a yerleşip Osmanlı vatandaşı oldu Dr Vahdet Keleşyılmaz'ın "Teşkilat-ı Mahsusa'nın Hindistan Misyonu" adlı kitabındaki bilgilere göre 5 hafta İstanbul'da kalan Dayal, Enver Paşa'ya bir ihtilal programı sundu Program geniş ölçüde kabul gördü "Genç Hindistan Cemiyeti", "Seyfi Hindistan Cemiyeti", "Hind Uhuvvet-i İslam Cemiyeti" gibi örgütler bu program çervesinde kuruldu İstanbul'da Urduca, Arapça ve Türkçe olarak çıkan Cihan-ı İslam ve Uhuvvet gazetelerini Teşkilat-ı Mahsusa finanse ediyordu Cihan-ı İslam'ın sahibi Hintli Ebu Said El Arabi'ydi Hintlileri İttihad-ı İslam'a davet eden Arabi'nin yazıları Hindistan, Türkiye, Suriye, Mısır ve İran gazetelerinde yer aldı Teşkilatın finanse ettiği bir diğer kuruluş, İndian National Party'nin yayın organı Hind Haber Ajansı(The Indian News Agency) idi
İHTİLALCİLERİN TEK DAYANAĞI OSMANLI
Hintli ihtilalciler, Afganistan Emiri Habibullah'ın Osmanlı ile işbirliği yapmasına hayati önem atfetmişti Emir ise, tarafsız kalmayı istiyordu Teşkilat, Başbakan Nasrullah ve Emir'in kardeşi Emanullah Hanı yakın markaja almıştı Emanullah Han, Osmanlı yanlısı Mahmut Tarzi'nin damadıydı Enver Paşa ve Alman Genelkurmayı, Afgan Emiri'ne ortak heyet gönderilmesi hususunda anlaştı Heyet başkanı Rauf Orbay'dı Heyette Raca Mahendra ve Bereketullah Efendi yer alıyordu İran içlerinde iken ortak misyon sona erdirilmiş, Almanlar yanlarında bir Türk subayının refakatında Kabil'e varmıştı Heyet, Kabil'de çok sıcak karşılanmıştı Emir ayak sürüyor, yerine getirilmesi zor şartlar öne sürüyordu Bu arada Ubeydullah Sindi, Kabil'e geldi Küçük yaşta müslüman olan Sih asıllı Sindi, İngilizler tarafından aranıyordu Pratap, Bereketullah ve Sindi, Almanlara güvenmiyordu Dayanılması gereken tek güç Osmanlıydı Emir'e rağmen Hükümet, Afgan sınırından Hindistan'a geçen ihtilalcilerin silahlı hareketlerine göz yumuyordu
Türk subaylar aşiretler arasında
Raca Pratap, Bereketullah ve Ubeydullah, Kabil'de sürgün hükümeti kurdu Hükümetin başkanı Mhendra, başbakanı Bereketullah, İçişleri bakanı Ubeydullah idi Cihat fetvası bölgeye ulaştıktan sonra Hindistan ordusundaki firarlar hızla arttı Afgan sınırına yakın bölgeler kaynıyordu Hayber geçidinde aşiretler İngilizlere saldırıyordu
İPEK MENDİL KOMPLOSU
İngilizlerin ele geçirdiği bazı mektuplar komitenin planlarını açığa çıkarıyordu Mektuplar ipek mendil üzerine görünmez mürekkeple yazıldıkları için İngiliz kaynaklarında"Silken Letter Conspiracy (İpek mektup Komplosu) olarak zikredildi Prof Azmi Özcan'ın, Temmuz 1993 tarihli "Tarih ve Toplum" dergisinde "İngilizlere Karşı Hind-Osmanlı Planı Yahut İpek Mektup Komplosu" başlıklı makalesinde önemli bilgiler var Buna göre Hicaz'da Hintli Mevlana Mahmudul Hasan, Hicaz Vali ve kumandanı Galip Pasinler Paşa ile temas kurmuştu Galip Paşa, Hintli, Afganlı müslümanlar arasında dağıtılmak üzere yazdığı mektupta,"Eskiden Diyubendi Medresesinde müderris olan Mevlana Mahmudul Hasan Efendi bizimle irtibattadır Bu mesele üzerinde tam bir fikir birliğimiz var ve bizden gerekli direktifleri almıştır Eğer Hasan Efendi size gelirse ona güveniniz ve ihtiyacı olan herşeyle destek olunuz" diyordu Mahmudul Hasan, Medinede Enver Paşa ve Cemal Paşa ile görüştü Mektuplar Hindistan'da elden ele dolaştı Medine ve Kabil arasındaki irtibat, ipek mendillere görünmez mürekkeple yazılan mektuplarla sağlanıyordu Mektuplarda Cunudur-Rabbaniye adıyla askeri bir teşkilatın kurulduğu, bildiriliyor, liderliğine Mahmudul Hasan'ın seçildiği, merkezinin Medine olduğu ifade ediliyordu Teşkilat'ın amacı Müslüman ülkelerin ittihadı ve kurtuluşuydu
30 YIL SONRA ÇÖZÜLEN ŞİFRE
Hintli Müslümanların Afgan sınırına yakın bölgelerde başlattığı silahlı hareketler, Har Dayal yanlısı Hintli askerlerin isyanlarıyla büyüdü Singapur'daki İngiliz garnizonunda çıkan isyanda çoğu subay 40 İngiliz subay öldürüldü İsyan, Rus, Japon ve Fransız gemilerinden sevkedilen askerlerin müdahalesiyle bastırılabildi Afgan sınırında ciddi hareketler oluyordu Elden ele dolaşan mektuplar İngilizlerin dikkatini çekmişti Bazı mektupların ele geçirilmesinin ardından büyük bir tutuklama furyası başladı Ubeydullah Sindi, İngiliz baskısıyla Kabil'de gözetim altına alındı 1918'de savaş sona erdi Galip Paşa harp esiri oldu Galipname olarak zikredilen mektubun varlığını kabul etmişti
Şerif Hüseyin'i destekleyen bir fetvayı imzalamayan Mahmudul Hüseyin ise İngilizlere teslim edildi Hint isyanının akim kalmasının ayrıntıları 40 yıl sonra aydınlandı Hindistan Genel Valisi Lord Hardinge anılarında, Vincent Kraft adlı bir Alman'ın Singapur'da ele geçirildiğini, üstünde Amerika'dan gelen silah yüklü gemilerin uğrayacağı limanları gösteren haritaların çıktığını söyledi Bol para ve güvenli yaşam vaadi alan Kraft, yakalanmamış gibi çalışmaya devam etmiş, Hindistan, Burma, Singapur, Tayland'ta Hintli ve Burma'lı yüzlerce ihtilalcinin yakalanmasını sağlamıştı Kraft'ın adı İngiliz gizli belgelerinde Ajan X 'ti
Çerkeş Şeyhizade Halil Halit Bombay'da
Hindistan'da İttihad-i İslam çalışmaları yapan bir başka ünlü şahsiyet de Osmanlı'nın Bombay Başkonsolosu Halil Halit Bey'di 1913-1914 yılında görev yaptığı Hindistan'da her gittiği yerde coşkulu kalabalıklar tarafından karşılanan Halit Bey'in 1911'de kaleme aldığı "Türkler ve Araplar" adlı risalesi İslam dünyasında geniş yankı bulmuştu Risalesinde Halit Bey, "Türklerle Araplar arasındaki siyasi yakınlık bağları ne kadar zayıflatılırsa, İslam'ın istiklal ve hakimiyeti o nisbette zevale uğrar; yine o takdirde , bu iki kavmin evlatları-Şarklıları denk saymaya tenezzül etmeyen ve daima aşağı gören-Batılıların tasallutuna o nisbette maruz kalırlar ve işte o zaman iftihar ettikleri milli duyguları da aynı derecede kaybolup gider" diyordu Bombay'da Ebül Kelam Azad, Muhammed Ali ve kardeşi Şevket Ali ile yakın dost olan Halit Bey, Cambridge Üniversitesi'nde hocalık yapan ilk Türk'tü Birinci cihan harbi çıktıktan sonra İngilizler, Halit Bey'le yakın ilişkisi olan pek çok Hintliyi tutukladı Halvetiliğin Çerkesi kolunun kurucusu Şeyh Mustafa Çerkeşi'nin torunu olan Halit Bey, Can Kıraç'ın eşi İnci Kıraç'ın yakın akrabası oluyor
Şeyh Şamil'in torunu Teşkilat'ın Osmancık taburunda teğmendi
Teşkilat-ı Mahsusa'ya bağlı gönüllü taburlarından biri Osmancık'tı Başta Yüzbaşı Cemil ve ünlü çeteci Yahya Kaptan olmak üzere taburun subayları Batı Trakya ve Trablusgarp'te bulundu Osmancık Taburu, Süleyman Askeri'nin emrinde Basra'da İngilizlere karşı savaştı Tabur komutanı Yüzbaşı Cemil ve pek çok gönüllü şehit düştü Ali Çetinkaya ve MAH Başkanı Naci Perkel de taburun komutanlarındandı Taburun teğmeni Şeyh Şamil'in torunu Hamza Osman, "Bir Avuç Kahraman" isimli kitabında şöyle anlatıyordu: "Harp meydanlarında verdiğimiz zayiattan başka, kuş uçmayan kervan geçmeyen köylerde, binbir zahmet ve meşakkattan, açlık, susuzluk, güneş çarpması ve sıcak memleketlere mahsus birçok hastalıklardan ne aslan gibi delikanlılar kaybetmiştik Ne kadar mert ve kıymetli subay ve erlerimiz oralarda son nefeslerini vermişlerdi Kumların seraplarına karışmış olan bu mezarsız şehitlerimizin aziz hatıraları önünde kalbimden taşan saygı hisleriyle eğilirim Vatan uğrunda imanla ölenlerin yüksek şerefi yanında her şeref sathi ve geçicidir "
Teşkilat-ı Mahsusa'nın bahtsız evladı
Mehmet Emin Tuksavul, Hindistan yer altı teşkilatında çalışan Teşkilat-ı Mahsusa ajanlarından biriydi Üç çocuğu ve eşini kayınpederine emanet ederek ortadan kaybolan Emin Bey, 1913'te Teşkilat'a katılmıştı 1916'da İngiliz Kızılhaçı, Emin Bey'in Hindistan'da bir İngiliz esir kampında kurşuna dizildiğini bildirdi Oysa Emin Bey, esir kampından kurtulmayı başarmıştı 1921'de İstanbul'a döndüğünde, bir başkası ile evlenen eşinin yanı sıra Edirne Kadısı olan babası da üzüntüden hayatını kaybetmişti Bacanağı ise Fransızlarla işbirliği yaptığı için Beyrut Emniyet Müdürlüğü'ne getirilmişti Bacanağını vurmak için Fransız işgali altındaki Beyrut'a giden Emin Bey kendisine kurulan bir pusu sonucunda şehit oldu Hâlâ mezarı belli değil
Teşkilat'ın sadık eylemcisi Bereketullah Efendi
Hint İhtilal Komitesi'nin liderlerinden Mevlana Bereketullah Efendi, Teşkilat-ı Mahsusa'nın yerine kurulan İslam İhtilal Cemiyetleri İttihadı'nın Hindistan temsilcisiydi Bereketullah Efendi, Enver Paşa şehit olduktan sonra Amerika'ya gitti, 1927'de San Fransisco'da vefat etti
Hamza Osman Menderes'in hapis arkadaşı Hamza Osman Erkan'ın babası , Hicaz Valisi ve Medine Muhafızı Çerkes Osman Ferid Paşa'ydı Ünlü reklamcı Nail Keçili'nin dedesi Teşkilat-ı Mahsusa'dan Yenibahçeli Şükrü, Paşa'nın akrabası Hamza Osman ile Kazım Karabekir Paşa bacanak 1950'de DP'den Kocaeli Milletvekili seçilen Hamza Osman 27 Mayıs darbesinde Yassıada'ya gönderildi Ünlü metin yazarı, reklamcı ve radyo programcısı Rana Pirinçcioğlu, Hamza Osman Erkan'ın torunudur
--------------------
İslâm dünyası Teşkilat-ı Mahsusa'ya destek verdi
Zenci Musa her yerde savaştı, veremden öldü
Sudan'dan gönüllü olarak Libya'ya gelen Zenci Musa, Kuşcubaşı Eşref'e baba gibi bağlandı Ölene kadar Osmanlı idealleri için savaştı
Sudan'lı gönüllüler arasında meşhur bir isim vardı İki metreyi aşan dev cüssesiyle bu siyahi müslüman, Akif'in şiirinde yer alan Zenci Musa'ydı Eşref Bey'e bir baba gibi bağlanan Zenci Musa, onun 1917'de Hayber'de esir edilişine dek yanından ayrılmadı Zenci Musa, Yemen'deki Osmanlı kumandanına teslim edilmesi gereken emanetleri kurtardı Ali Sait Paşa'ya emanetleri teslim ederken ağlayan Musa Bey, "Çok şükür başardık ve hazineyi teslim edebildik Fakat Eşref beyimizin düşmanın eline düşmesine müsaade ettik" diyordu Zenci Musa Yemen'de İngilizlere esir düştü Serbest bırakıldığında İstanbul'a döndü Eşref Bey Malta'da esirdi Ali Sait Paşa, "Eşref'in Arabı" ve "Eşref'in komandosu" olarak anılan Zenci Musa hakkında "O bizim cengaver Musa'dır Yemen'e bize para getiren adam" diyordu Gümrük hamallarına kahya oldu, diğer hamallar gibi yük taşıdı İngiliz işgal kumandanı General Harrington onu kocaman bir çuvalı tek eliyle kaldırırken görüp maiyetine istemiş, ancak "Benim bir tek efendim ve kumandanım var Onu bekliyorum" cevabını almış
Libya'nın işgali İslam dünyasını ayağa kaldırdı Hindistan'ın şehirlerinde sokağa dökülen halk, İtalyan konsolosluklarına saldırdı Şiisiyle Sünnisiyle, Hint müslümanları bir oldu Hint gazeteleri İtalyan işgalini kınayan kara çerçeyeye alınmış başlıklarla çıktı
Osmanlı hükümetinin resmi sorumluluğu dışında olmak üzere Özel Teşkilat kurarak İtalyan işgali altındaki Libya'ya giden Enver Paşa ve arkadaşları Trablusgarp ve Bingazi'de aşiretleri örgütledi Enver Paşa'nın Libya halkı üzerindeki etkisi çok yüksekti Sunusi Şeyhi Ahmet Şerif, Enver Paşa'nın en önemli destekçisiydi Şeyh Sunusi, İttihad-ı İslam siyasetinin önemli bir unsuru olacaktı Sudan, Cezayir, Mısır ve Tunus gibi yakın bölgelerden Libya'ya gönüllü akıyordu Cezayir'den Emir Abdulkadir'in oğlu Emir Ali Paşa ve Tunuslu köklü bir ulema ailesinden Şeyh Salih Şerif Tunusi, Eşref Bey'in çalışmaları sonucunda gönüllü kuvvetlere katılıyordu
YARALARIMIZA İDRAR DÖKÜYORDUK
Avrupa, işgalci İtalyanlara büyük destek verirken Libyalı direnişçiler binbir güçlükle boğuşuyordu Eşref Bey, Cemal Kutay'a verdiği anılarında şöyle diyordu: "Hiçbir harpte, Trablusgarp'te olduğu kadar yalnızlığımızı hissetmemiştik Çöl ortasında idik Yaralarımızı saracak pamuğumuz, tentürdiyotumuz yoktu İçinde amonyak vardır diye yaraların üzerine idrar döküyorduk Biz bu yoksulluk içinde iken, İtalya, hıristiyanlık aleminin yardımına mazhardı Kızılhaç'a mensup prensesler, Avrupa saraylarının kadın şahsiyetleri, Vatikan'ın dünyanın dört tarafından davet ettiği her mezhepteki kadınlık müesseseleri, sanki İtalya kendi topraklarından bir kısmını kurtarıyor da bizler istilacı imişiz gibi karşımızda yer aldı Ele geçirdiğimiz İtalyan eşyası içinde neler yoktu? Bu hediyeler arasında 'Barbarlara karşı harp eden İtalyan askerine minnet' cümleleri ve bunların altında Güney ve Kuzey Amerika'yı, Avusturalya'yı, Kanada'yı, Yeni Zelanda'yı temsil eden halk imzaları vardı Kendilerine hiçbir fenalığımız dokunmamış insanlar, bizi yanlış tanıtmış olanların günahlarıyla karşımızda idiler "
'ŞERİF HÜSEYİN İHANETİ OLMAYABİLİRDİ'
Eşref Bey, Hıristiyan dünyasına karşı Hindistan Müslüman Cemiyeti'ni harekete geçirdi Kalküta, Delhi, Keşmir ve Karaçi'de halk sokağa döküldü, İtalyan konsoloslukları saldırıya uğradı Şiisiyle Sünnisiyle, Hint müslümanları bir oldu Hint gazeteleri İtalyan işgalini kınayan başlıklarla çıktı Pek çok ülkede tepkiler sokağa taştı Bütün bunlar, İttihatçıları İttihad-ı İslam'a teşvik etti Eşref Bey'in itirafları ilginçti: "Trablusgarp harbi bizim hangi kuvvetlere istinad edebileceğimizi tereddüde mahal kalmadan isbat etti Arabistan'da şehir merkezlerinde İngiltere ve Fransa'nın menfaatleriyle sarhoş olan ve siyaseti meslek olarak benimseyenler haricindeki büyük kitle, bilhassa bedeviler devletimize sadık idiler Biz Trablusgarp'te yerlilerden gördüğümüz alaka ve sadakati her tarafta göreceğimizi düşünüp tedbirler alsaydık ne Şerif Hüseyin ihaneti olurdu, ne Filistin'i ne Suriye'yi ne Irak'ı bu kadar hazin dekorlar ve şartlar içinde kaybetmezdik Büyük hatamız iş işten geçtikten sonra aklımızın -o da maalesef hatalı şekilde- başımıza gelmiş olmasıdır Trablusgarp'ta Mısır bize en cömert şekilde el uzattı Halkın kalbi bizimleydi Sunusiler bize inanarak kanlarını döktüler Yemenliler bize ikram ettiler Bizi gadre uğramış büyük bir milletin çocukları olarak, kara günlerimizde kendi topraklarının şerefli müdafileri saydılar "
İNGİLİZ GENERALİ TERSLEDİ
Hamallık yaptığı sırada Anadolu'ya cephane sevkiyatında görev alan Zenci Musa, emekli maaşını "Millet aç  Ben bunu alamam" diyerek kabul etmemiş Eşref Bey'in anlattığına göre hastalandığında devlet hastanesine yük olmamak için Şeyh Ata Efendi'nin şeyhi olduğu Özbekler Tekkesi'ne sığınmış Vefat ettiğinde bavulunda kefeni ve Osmanlı haritası varmış Bir de Eşref Bey'in soluk bir resmi Eşref Bey, onun için, "Ben Malta'dan kurtulup Milli Mücadele'nin bayrağını açanlardan birisi olmak şerefine mazhar olduğum günlerde, Musa, o benim kahraman Arabım, veremden ölmüş" diyecekti
Merhum Akif, Zenci Musa'yı Eşref Bey'le birlikte Nasihat Heyeti'nin Arabistan yolculuğunda tanımıştı Akif, Sudan'ın bu vefakar evladını şiirine alarak şöyle diyordu: "Eşref beyin emireri Zenci Musa/İsa Peygambere omuzlarını ödünç verir/Ve Peygamber bu sayede Göke tırmanabilir"
Hükümet darbesi yaptılar
Edirne'nin düşüşü de İslam dünyasında infiale yol açtı Edirne'yi savunmadan Bulgarlara verme niyetinde olan Hükümet, kendi idam fermanını da imzaladı İttihat ve Terakki, Enver Paşa'nın reisliğinde bir gizli toplantı yaptı Sadrazam Kamil Paşa görevinden istifa ettirilecekti Operasyon Teşkilat-ı Mahsusa tarafından gerçekleştirilecekti
KAMİL PAŞA İSTİFA ETTİ
23 Ocak 1913 günü gerçekleşen Babıali Baskını'nda Enver Paşa beyaz bir atın üstünde şimdi İstanbul Valiliği olan binaya geldi Binaya giden ara sokaklar ve caddeler Özel Teşkilat'ın kontrolündeydi Hükümet binasını koruyan askerler Enver Paşa'yı görünce silahlarını indiriyordu Ömer Naci'nin ateşli bir nutuk çekmesinden sonra içeri girdiler Teşkilat'ın ünlü fedaileri Yakup Cemil, Sapancalı Hakkı, Filibeli Hilmi, Mümtaz Bey, Enver Paşa'nın yanındaydı Harbiye Nazırı Nazım Paşa, darbecilere engel olmak isteyince Yakup Cemil tetiğe bastı Konak'ta biri darbeci, dört ceset vardı Enver Paşa kan dökülmemesi için talimat vermişti En ufak bir harekette tetiğe basmayı huy haline getiren Yakup Cemil dur durak bilmiyordu Sadrazam Kamil Paşa istifa mektubunu imzaladı Yeni Sadrazam Mahmut Şevket Paşa'ydı Yeni bir dönem başlıyordu
Libyalılar, Enver Paşa'yı gözyaşlarıyla uğurladı
Osmanlı Devleti'nin Trablusgarp Harbi'yle meşgul olmasını fırsat bilen Bulgaristan, Yunanistan, Sırbistan ve Karadağ birleşerek, 8 Ekim 1912'de Osmanlı Devleti'ne karşı savaş açtılar Osmanlı ordusu Çatalca önlerine kadar çekildi 8 Kasım 1912'de Yunanlılar Selanik'i işgal etti 17 Kasım 1912'de Bulgarların İstanbul'u almak için yaptıkları taarruzlar geri püskürtüldü Bulgarların saldırısı sonunda 26 Mart 1912'de Edirne, ardından Yanya ve İşkodra düştü 1 Balkan Savaşı, 30 Mayıs 1913'te imzalanan Londra Antlaşması'yla sona erdi Osmanlı Devleti'nin başkentine birkaç saatlik mesafedeki Edirne düştüğünde Trablusgarp'te savaşan Özel Teşkilat'ın başkanı Enver Paşa geri dönmek zorunda kaldı Libyalıların gözyaşları içinde, milli marşlarla, tekbirlerle dualarla uğurladığı Enver Paşa İstanbul'a doğru yeni bir maceraya yelken açarken, arkasında muhteşem bir direniş, kulaktan kulağa yayılan destanlar bırakıyordu
Ömer Muhtar silah arkadaşı Atatürk'ten yardım istedi
Birinci Cihan Harbi'nden sonra Libya'da direnişin simgesi olan Şeyh Ömer Muhtar Teşkilat-ı Mahsusa'nın komutasında savaşan Sunusi gönüllüler arasındaydı İtalyan işgali sırasında Kasur Zaviyesi imamı olan Ömer Muhtar, 1931'de İtalyanlara esir düşerek idam edildi 20 yıl savaştıktan sonra şehit olan Ömer Muhtar'ın cesareti Teşkilat-ı Mahsusa subaylarının dikkatini çekmişti Sunusi şeyhleri, bir gönüllü müfrezesine kumanda eden Ömer Muhtar hakkında subaylara, "Böyle on tane Ömer Muhtar olsa bize yeter" diyorlardı Teşkilat-ı Mahsusa'dan gerillacılığı öğrenen Ömer Muhtar, Cumhuriyet döneminde, eski silah arkadaşı Atatürk'e mektup yazarak destek istedi Bu mektuplar cevapsız kaldı Orhan Koloğlu'nun Libya Kralı İdris Sunusi'nin başbakanlığını yapan babası Sadullah Efendi'nin naklettiğine göre, mektuplar Atatürk'e ulaşmamış Libyalılar Türkiye'ye uzun süre kırılmışlar İşin gerçeğini bir İngiliz ajanı, Sadullah Bey'e açıklamış Buna göre İtalyan işgal kuvvetleri komutanı faşist Mareşal Rodolfo Graziani, bu mektupları ele geçirerek saklamış
Müslüman olan İngiliz ajanı Libya'da şehit oldu Sudan'dan gelen gönüllülerden biri de eski İngiliz istihbaratçı 'İngiliz Osman'dı Enver Paşa, bir hanım arkadaşına yazdığı mektupta, şehit düşen İngiliz Osman için şöyle diyordu: "Kampımızda buraya gelmeden önce siyasi nedenlerle Müslüman olan İngiliz bir asker vardı Hayatımda hiç karşılaşmadığım bir gözüpekliğe sahip, hakikaten çok iyi çocuktu İtalyan dikenli tellerinin altından kayıp onların kalelerine girmek onun için spordu Geçen gün Derne Vadisi'nde adamlarımla öldürüldüler, yaralandılar ve İtalyanlar tarafından götürüldüler Hepimiz nasıl seviyorduk onu Bu akşam yine, asıl adı Stuart Smallwood olan Osman adlı bu zavallı İngiliz kahramanı deforme olmuş ve antipatik suratıyla düşündüm Onu yine de çok seviyor ve olağanüstü yiğitliğine hayrandım Heyhat Şimdi öldü ve cesedi İtalyanların ellinde İsmini yaşatmak için herşeyi yapacağım Ailesinin altın imtiyaz madalyasını alması için Harbiye Nezareti'ne yazdım, annesi Şefkat Madalyası alacak ve ismi Harbiye Nezareti'nin altın defterine kazınacak Ona gelince, o herhalde mutlu, huzurlu ve mennundur " alıntı

|