Prof. Dr. Sinsi
|
Milli Mücadeleye Katılan Kahraman Türk Kadınlarımız
NENE HATUN
Erzurum?un Pasinler ilçesine bağlı Çeperler Köyü?nde dünyaya geldi Henüz 20 yaşında bir gelinken 1877-1878 yılları arasında yapılan Türk-Rus Savaşı?nda (93 Harbi) Aziziye Tabyası?nı sopayla,taşla, kazma, kürekle savunanlara katılarak cesurca savaştı Daha sonra oğlunu Çanakkale Savaşı?nda şehit verdi Kurtuluş Savaşı başladığında yaşı ilerlediği için cepheye gidip eskisi gibi savaşamadı Atatürk?ü çok sever ve takdir ederdi 1954 yılında 3 Ordu Müfettişi Orgeneral Nurettin Baransel Paşa?nın gayretleriyle kendisine ?3 Ordunun Nenesi? ünvanı verildi Cüzi de bir maaş bağlandı 1955 yılında anneler gününde ?Yılın Annesi? seçildi Erzurum manevraları sırasında Amerikan Generali Ridgway bu yüce insanın elini öptü Nene Hatun bir kahramanlık ve analık sembolü olarak 98 yaşına kadar yaşadı 22 Mayıs 1955?te zatürre hastalığından vefat etti Kabri, uğruna savaştığı topraklarda, Aziziye Şehitliği?ndedir
HALİDE ONBAŞI (EDİP ADIVAR)
(1884-1964)
İşgallerin ardından İstanbul'da yaptığı konuşmalarla halkı işgallere karşı uyandırmaya çalıştı 1919'da Sultanahmet Meydanı'ndaki mitingde yaptığı etkin konuşma sonrası hakkında tevkif kararı çıkınca, eşi ile birlikte Anadolu'ya kaçarak Kurtuluş Savaşına katıldı İstanbul Hükümeti tarafından Mustafa Kemal ile birlikte hakkında ölüm kararı verilen altı kişiden biriydi Mustafa Kemal onu Garp Cephesine tayin etti Kendisine önce ?onbaşı? , sonra da ?üstçavuş? rütbesi verildi Savaşı izleyen yıllarda Cumhuriyet Halk Fırkası ve Atatürk ile siyasal görüş ayrılığına düştü 1917'de evlenmiş olduğu ikinci kocası Adnan Adıvar ile birlikte Türkiye'den ayrıldı 1939'a kadar dış ülkelerde yaşadı 1939'da İstanbul'a dönen Adıvar 1940'ta İstanbul Üniversitesi'nde İngiliz Filolojisi Kürsüsü Başkanı oldu, 1950'de Demokrat Parti listesinden bağımsız milletvekili seçildi 1954'te istifa ederek evine çekilmiş ve 1964'te ölmüştür Değerli yazarımız Kurtuluş Savaşını ve Türk kadınlarının mücadelesini anlatan ve Türk klasikleri arasına giren pek çok esere imza atmıştır
NEZAHAT ONBAŞI
Eşini yitiren 70 Alay Komutanı Hâfız Hâlid Bey, 8 yaşındaki kızı Nezahat'ı kimseye emanet edemeyip, yanına almıştı Küçük Nezahat Çanakkale cephesinde muharebe havasına alışmış, Alay İzmit'e nakledildiğinde talimlere katılarak mükemmel at binmesini, silah kullanmasını öğrenmiş ve 12 yaşında "onbaşı" rütbesini almıştı Babasının yanında cepheden cepheye koşmuş, çarpışmalara girmiş ve 100'den fazla düşman askeri öldürmüştü
Nezahat Onbaşı 30 Ocak 1921 yılında T C ?nin İstiklal Madalyası ile ödüllendirilmesi önerilen ilk vatandaşıdır Bursa Milletvekili Operatör Emin (Erkul) Bey'in bununla ilgili önergesi şöyledir:
"Büyük Millet Meclisi Riyâsetine,
Muhtelif cephelerde, bilhassa son Gördes ve İnönü muhârebelerinde bilfiil çarpışmalara katılan ve her an askerleri teşcî eden 70 Alay Kumandanı Hâfız Hâlid Bey'in kerîmesi 12 yaşlarındaki Nezahat Hanım'a ilk İstiklâl Madalyası'nın verilmesini teklif ve bu teklifin hey'et-i umumiyenin tasdikine arz edilmesini ricâ ederim "
Bu öneri TBMM? de hararetle kabul edilmiş, ancak Kurtuluş Savaşı?nın hengamesi içinde işleme konulamamış, daha sonra da kararın yerine getirilmesi unutulmuştu Kendisi de hiçbir zaman ne "Madalyamı verin!" talebinde bulundu, ne de TBMM Başkanlığınca alınmış kararın yerine getirilmesi için müracaat etti Nihayet karardan 65 yıl sonra 78 yaşında bir nine iken TBMM?nin ?Şükran Belgesi?ne? kavuşmuştu ve bu duygulu anda gözyaşlarını tutamamıştı
ŞERİFE BACI
1921 yılı Kasım ayında İnebolu'ya önemli miktarda savaş malzemesi gelmiştir Malzemenin bir an önce Kastamonu'ya iletilmesi gerekir Cepheye gidemeyip de köylerinde kalan yaşlılar sakatlar, kadınlar, Menzil komutanlığının malzeme taşınması haberi üzerine kağnılarla yola çıkarlar İnebolu'dan kağnılara yüklenen cephaneler Kastamonu'ya doğru yol alır Bu cephane kollarında hep kadınlar vardır Bunlardan biri de Şerife Bacıdır Şerife Bacı top mermileri ıslanmasın diye kazağını ve bebeğinin yorganını mermilerin üzerine örtmüş, yavrusunuda mermi sandıklarının arasına gizleyerek üzerini kapatmıştır Kendisi yavrusunun ölmemesi için üzerine abanmış ve soğuktan ölmüştür, ama ölene kadar vücut sıcaklığını yavrusuna vermiştir Sabaha karşı Kastamonu?nun kapısı sayılan kışlada,kule nöbetçileri,alaca beyaz karanlıkta belli belirsiz bir kağnı görürler Kara saplanmış bu kağnının yanına Cemil ve Rıfat Çavuş gönderilir Kağnının yanına vardıklarında dehşetle ürperir ve gözlerine inanamazlar Kağnının arkasında genç bir kadın vardır Cephanenin üzerine örttüğü yorganı kucaklamak ister bir halde donmuştur Daha sonra yorganın altından bir hırıltı geldiğini farkederler Yorganı kaldırdıklarında bunun bir kundak bebeği olduğunu görürler Genç kadının hüviyeti tesbit edilerek köyü olan Seydiler'e gönderilir ve burada toprağa verilir Bebek ise (kız çocuğu) kışlaya yakın bir eve gönderilir 1970'li yıllarda yapılan araştırma sonucu kızın Eskişehir'de ikamet ettiği ile ilgili bilgiler elde edilmesine rağmen kendisine ulaşılamamıştır Günümüzde Şehit Şerife Bacının Mezar yeride tesbit edilemememiştir Kendisi 1984 yılında yılın annesi seçilmiştir Aynı yıl Seydiler?de açılan kütüphaneyede Şehit Şerife Bacı Halk Kütüphanesi adı verilmiştir
Bugün Kastamonu'da şanına layık güzel bir anıtı var (üstteki resim) Kastamonulular şehit Şerife Bacının adını her yerde yaşatıyorlar
FATMA SEHER ERDEN
(ERZURUMLU KARA FATMA)
1888?de Erzurum?da doğdu Subay Suat Derviş Bey ile evlenip Balkan Savaşı?na katıldı I Dünya Savaşı?nda ailesinden 9-10 kadınla Kafkas Cephesi?ne gitti Kara Fatma,Mondros Mütakeresi?nden sonra eşi Ermeniler tarafından şehit edilen kadınları toplayarak,Ermeniler ile çarpışır 1919'daki Kongre günlerinde, Mustafa Kemal'le bizzat görüşebilmek için Sivas'a gitti Bu görüşmenin ardından, Milis Müfreze Komutanı olarak Batı Cephesinde görevlendirildi Bursa ve İzmit?in işgalden kurtarılması için mücadele etmiştir 300 kişiyi aşkın birliği ile Başkomutanlık Meydan Muharebesi?nde Mehmetçikle birlikte destanlar yazdı Büyük Taarruzun ilk günlerinde General Trikupis?in birliğine esir düşmüşse de, kaçarak yeniden Müfrezesinin başına geçmişti Kahraman kadın Kurtuluş Savaşı?ndan sonra ?üstteğmen? rütbesi ile emekli oldu Emekli maaşını Kızılay?a bağışladı 1954 yılında TBMM kendisine yeni aylık tespit etti 1955 yılında Erzurum?da vefat etmiştir
HALİME ÇAVUŞ (KOCABIYIK)
Kastamonu?da doğan, anne-babasının ?kızım gitme? şeklinde yalvarışlarını dinlemeden mücadeleye katılan Halime Çavuş, uzun yıllar Halim Çavuş zannedildi Kurtuluş Savaşı?na giderken erkek kılığına girdi, erkek gibi traş oldu, saçını kazıttı ve kimseye kadın olduğunu söylemeden Türk askerinin arasına karıştı Mühimmat taşımada birçok görev yaptı Bir Düşmanın açtığı ateş sonucu bir ayağı sakat kaldı Bir keresinde İnebolu?dan cepheye cephane taşırken Mustafa Kemal Paşa?ya rastladı Ancak rastladığı kişinin O olduğunu bilmiyordu (daha önce resmini bile görmemişti ki) Mustafa Kemal Paşa ?Sen üşüyor musun böyle?? diye sordu ?Bey, 100 bin kişi kurtulacak Ben öleceğim de ne olacak?? dedi Paşa kafa kağıdını istedi Verdi ?Sen kız mısın?? ?Evet ?
Gün geldi savaş bitti, ancak o ne asker üniformasını çıkardı ne de her sabah traş olmaktan vazgeçti Savaş sonrası Mustafa Kemal tarafından Ankara?ya çağrıldı Ailesi önce korktu, Paşa Halime?yi neden çağırıyordu ki? ?Gitme? dediler,o yine dinlemedi   Kapıda yavere ?Paşa hangisi bilmiyorum? dedi Yaverin ?soldaki ? demesiyle koşup elini öptü O?nun ? Seni yollamıyorum, bizim kızımız ol? önerisine ?Annem babam beni bekler? şeklinde cevap veren Halime Çavuş, ?Ben ana-babaya itiatli evlada saygı duyarım? diyen Mustafa Kemal Paşa tarafından çeşitli hediyeler verilerek tekrar evine yollandı ve kendisine maaş da bağlandı 75 yaşında hayata gözlerini yumdu
HAFIZ SELMAN İZBELİ
Kastamonu Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti Kadınlar Kolu kurucularından ve Kastamonu?da ilk kadın meclisi üyesi, sıkı bir Atatürk hayranı ve kendi deyimiyle bir ?Cumhuriyet kadını?idi?
Kurtuluş Savaşı sırasında Kastamonu? daki kadınları toplamış, asker için çorap, kazak, fanila ördürüp cepheye göndermişti Varlıklı bir aileden geliyordu Asker Kastamonu?ya geldiğinde hepsini yolda karşılayıp doyurmuştu Hep ?Ben Cumhuriyetçiyim? dermiş Savaştan sonra yeni baştan herkes gibi Türkçe harflerle okuma yazmayı öğrenmişti Hafız Selman Hanım?a milletvekilliği de önerilmişti ?Hafız olduğum için başımı açamam Başımı açamayacağım için de milletvekili olamam? diyerek kabul etmemişti Mustafa Kemal?in Kastamonu?ya geldiği sırada İzbeli Konağı?nı ziyaret ettiği ve karşılıklı kahve içtikleri söylenmektedir
GÖRDESLİ MAKBULE HANIM
1921?de eşi Ustrumcalı Ali Efe ile birlikte Milli Mücadelede çete savaşlarına katılmıştır 17 Mart 1922?de Akhisar Sungurlu hududu üzerinde bulunan Koca Yayla?da cereyan eden bir çatışmada Gördesli Makbule,geri çekilen çete arkadaşlarını kınayarak cesaret verici bir konuşma sonrası elinde silah düşmanla en ön safta savaşırken başından aldığı kurşunla şehit düşer Fakat silah arkadaşları düşmanı yenmiştir
ÇETE EMİR AYŞE
Yunan askeri Aydın?a doğru geldiğinde iki arkadaşı ile birlikte Menderes?in diğer tarafına geçmeye çalışan Emir Ayşe, arkadaşlarının kayıktan düşüp boğulması sonucunda geri dönmüş ve Çanakkale?de ölen kocasından kalan tek hatıra elmas küpelerini bozdurup kendine bir tüfek almış, dağa çıkmış, Yörük Ali Efe?ye katılmıştır Aydın?ın kurtuluşu olan 7 Eylül tarihine kadar Yunanlılarla savaşmıştı Çete savaşları yapmıştır Aydın kurtulduktan sonra silahını Ali Efe?ye teslim edip memleketi İmamköy?e dönmüştür Savaş sonrası Atatürk İstasyon Meydanı?nda Çete Emir Ayşe?nin de aralarında bulunduğu kahramanlara İstiklal Madalyası takmıştır ?Savaştım Yunana karşı, elimde kalan en değerli şey Atatürk?ün göğsüme taktığı İstiklal Madalyasıdır? demiştir
TAYYAR RAHMİYE
Osmaniye?nin Kaziyeler Köyü?nden olan Rahmiye Hanım 9 Tümenin 1920 yılının Şubat ayında Hasanbeyli civarında Fransızlar ile yaptığı muharebeye müfrezesiyle katılmıştır Başlıca görevi, keşif ve cephe gerisinde kundakçılık yapmaktır Osmaniye yakınındaki demiryolu tünelini o patlatmıştı ve bölgedeki düşmanın cephane ikmalini büyük sekteye uğratmıştır
1920?de Fransızlara karşı harekete geçildiği sırada askerlerde bir duraksama olunca ?Ben kadın olduğum halde ayakta duruyorum da siz erkek olarak yerlerde sürünmekten utanmıyor musunuz?? demiş ve aynı muharebede ateş hattında kalan iki arkadaşını korumak için ileriye atıldığında şehit olmuştur Kendisine Tayyar Rahmiye lakabının verilmesi de buradan gelmektedir
|