08-20-2012
|
#4
|
Prof. Dr. Sinsi
|
Absürd(Saçma) Kavramı
Camus’ye gelince, saçma, bir “karşılaştırmadan” doğar Saçma duygusunun, bir olay ya da bir izlenimin basit bir incelemesinden doğmadığı, bir durumla belirli bir gerçek arasındaki bir eylem ile onu aşan dünya arasındaki bir karşılaştırmadan doğduğu söylenebilir
Absürd insanın çağrısıyla dünyanın akla uymaz susuşu arasındaki karşılaştırmadan doğar ” Absürd bir karşılaştırma, bir yüzleşme olarak değerlendirildiği için “karşılaştırılan öğelerin ne birinde, ne de öbüründedir   onun insanda da   dünyada da olmadığı   ortak varlıklarında bulunduğu   (hatta)   onları birleştiren tek bağ “° olduğu söylenebilir O halde absürd, insan ile dünyanın karşı karşıya geldikleri “ŞİMDİ” dedir
Daha açık bir ifadeyle biri diğerinin gerçekliğine indirgenemeyen ya da biri diğerini görmezden gelemeyen insan ve dünya kendi içlerinde değerlendirildikleri zaman saçma değilken, bu iki gerçekliğin bir an için yüzleşmeleri saçmadır Zira “anlamını kavrayamadığım bu dünya, aslında uçsuz bucaksız bir akla - aykırılıktan başka bir şey değildir  onun hakkında bütün söyleyebileceğıına “ budur Bu yönüyle o, rasyonel olan insan aklının beklentilerini karşılayamayacağı için, insan - dünya ikili münasebetinde bir sıkıntı ve kopukluk hasıl olur İşte “insanla yaşamı, oyuncuyla dekoru arasındaki   kopma  ‘ absürd duygusunun ta kendisidir
Camus’nün sözünü ettiği bu kopuş ve ondan kaynaklanan gerilim, Sartre felsefesinde “Kendisi İçin Varlık” in “Kendisinde Varlık”olma çabasına ve bu çabanın getirdiği gerilime benzer
Hatırlanacağı üzere Sartre’ın “Kendisi için Varlık” adını verdiği varlık tipi, yani bilinç, Kendisinde Varlık tipinde bir varlığa sahip değildir O kendi kendisiyle özdeş ve dopdolu olan ve kendisi olmayanla hiç bir münasebeti bulunmayan Kendisinde Varlık’ın aksine, özdeşlik prensibine aykırı yapısıyla karşımıza çıkmaktadır Kendisi İçin Varlık (ya da bilinç) entansiyonel olan, biricik özelliği “varlığın bilincinde olmak” olan varlıktır Varlık her ne ise o değil, her ne değilse odur Yani Varlık karşısında bir eksikliktir Hatta o bir varlık olarak tanımlanamamakta, hiçlik olarak tanımlanmaktadır Bu onun bir varlık olmayıp, varlık olma çabası içerisinde olduğu anlamına gelir Bilinç, olmadığını olan ve olduğunu olmayan bir varlık olduğu için eksikliğini tamamlamak arzusuyla, Kendisinde Varlığa doğru sürekli yönelerek, atılımlar yaparak onunla birleşmek ve varlığındaki eksikliği kapatmak, tanılığa ve doluluğa ulaşmak isteyecektir Ancak Kendisi İçin’in ve Kendisinde Varlık’ın tamamen farklı olan karakterleri bu birleşmeyi mantıksal bakımdan imkansız hale getirmektedir Böylece Sartre’a göre Kendisi İçin’ in Kendisinde ile birleşme arzusu -ya da sözü edilen iki varlığın tüm özelliklerini içinde ihtiva edebilecek bir tek “Kendisinde Kendisi İçin Varlık”- gerçekleşmesi mümkün olmayan bir “Tanrı olma ideali”dir
Sartre felsefesinde bu biçimde ortaya çıkan Tanrı fikrinin mantıksal bakımdan imkansızlığı beraberinde pek çok varoluşsal sıkıntıyı da getirmektedir Sebepsiz ve saçma bir dünyayla karşı karşıya bulunan ve hiç bir Aşkın Varlık ile varoluşunu temellendiremeyen insan, bu çifte anlamsızlık karşısında derin bir tedirginlik hissedecektir
Bir yandan dünya Tanrı tarafından sebeplendirilmediği gibi kendi kendisinin sebebi de değildir, diğer yandan ise insanın eksildiğini giderebileceği ve varoluşunu temellendirebileceği Aşkın bir Varlık sözkonusu değildir Bu durumda Tanrı Varlığın reddederek kendi dışında kendi faaliyetlerinin belirleyici kuvvetini de ortadan kaldıran insanın mutlak bir özgürlüğe sahip, adeta özgürlüğe mahkum olduğunu hissetmesi de onda doğal olarak tedirginlik, huzursuzluk ve yalnızlık yaratacaktır, Bu durum Camus’nün absurd doktrinine ve bu doktrinin sözünü ettiği absürd insanın ruh haline benzer bir durumdur
Absürd insan tamamen kendi iradesi dışında absürdün sıkıntısını yaşayan, içinde bulunduğu durumu haketmemiş ve haketmediği bir cezayı çeken ve bunu da bilen insandır Absürd insan Tanrısız insandır kendi insani sınırları içinde, kendini aşana güvenmeden ve başvurmadan yaşayan insandır Onun Tanrısız olması, umutsuz ve yarınsız olmasıdır Tanrısız olduğu için suçsuzdur da
Camus’ye göre absürd insan, absürdlüğünün bilincinde olan ve irrasyonel olan dünyanın kendi beklentilerine cevap veremeyeceğini anlayan dolayısıyla da bu duruma bir çözüm yolu bulmaya çalışan insandır
|
|
|