Yalnız Mesajı Göster

Absürd(Saçma) Kavramı

Eski 08-20-2012   #6
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Absürd(Saçma) Kavramı




Bedenimizi ortadan kaldırmak, kolay yolu seçip saçmayı ortadan kaldırmaktır Oysaki biz saçmayı ortadan kaldırmak yerine ona meydan okumalıyız İntihar etmek sorunu basit bir biçimde sona erdirmek adeta saçmaya boyun eğmektir Oysaki insan saçmanın gerçekliğini bir kez farkettimi umut ve intihar işlemez hale gelir



Caınus’ye göre, absürdle yaşamak zorunda kalınsa bile, hayat yaşamaya değer
Absürd’e boyun eğmemek için, hayatı gereğince yaşamak zorundayız Absurd insan, absurdü ortadan kaldırmak yerine onunla kolkola yaşamalıdır Yaşamak absürdü yaşatmaktır Çünkü absürd, insanın kendi gerçeğidir
insan her zaman kendi gerçeklerinin pençesindedir Kimi gerçekleri benimsedikten sonra, onlardan bir daha kopamaz Absürdün bilincine varmış kişi, ayrılmamasıyla bağlanmıştır ona” Absürdün reddi insanın ve dünyanın reddidir O halde bu dünyada bir anlam bulma durumundaysak bu ancak absürdü yaşatmak, her şeyden önce ona bakmak ile mümkün olacaktır

Bu durumda “insan için kurtuluşa gidici yolun kaynağında ölüm ve absürd hayatın onaylanması ve bu onaylamanın da mutluluk kaynağı şeklinde dönüştürülmesi gerekir

Absürdü ortadan kaldırmak yerine ona meydan okuyarak canlı tutmamız gerektiği düşüncesi, insan bilincinin beklentilerini karşılayamasa da insanın dünya ile sürekli bir bağlantı ve yüzleşme halinde olmasının kaçınılmazlığını göstermektedir

Sartre, “absürdü canlı tutma” konusunda, gördüğümüz gibi, Camus ile hem fikir değildir O mutlak özgürlüğümüzü, yani imkanlarımızın olması durumunu absürdü tahrip etmenin bir yolu olarak görür Oysa ki Camus absürdün yıpratılması yerine her şeyden önce “ona bakılması, onun yaşatılması gerektiği” konusunda ısrarcıdır

Peki absürd niçin ve nasıl canlı tutulup yaşatılacaktır?
Absürd O’na göre canlı tutulmalıdır, Çünkü o insanın kendi gerçeğidir Ancak gerçeği absürd olan bir ‘varlık demek, sebepsiz bir varlık demektir ki sebepsiz ve izahsız bir varlık olmak ise insan için kolay benimsenebilen bir durum değildir Bu durumda insan kendisine bir varlık sebebi aramak durumunda kalır Bu varlık sebebi ise “Başkaldırı”dır, İnsan için absürde rağmen yaşamanın tek yolu BAŞKALDIRMA’dır Zira her başkaldırmada yaşamın anlamsızlığının farkına varmak, yaşamı yeniden anlamlandırmaya çalışmak, “benim için” anlamlı hale getirmek gayreti vardır

Canıus’ye göre başkaldıran insan hayır diyen biridir Ama ardısıra evet diyen bir insandır da Örneğin “fazla uzadı bu iş, buraya kadar evet, buradan ilerisine hayır diyen bir insan, hayır ifadesiyle kendisine bir sınır koymaktadır

Her başkaldırı, Camus’ye göre, “hak” ve “anlam” problemini de beraberinde getirir “Herhangi bir yerde bizim de haklı olduğumuz duygusu uyanmadıkça başkaldırı olmaz” Başkaldırı eylemi dayanılmaz bir haksızlığın kesinlikle reddedilmesine dayanır O halde başkaldıran insan bir yandan bir haksızlığa “hayır” derken, diğer yandan yaşamı “kendisi için” anlamlı hale getireceğini düşündüğü bir değere “evet” demek durumundadır Çünkü hayat, insan için anlamdan ne kadar yoksun olursa, insan onu kendi açısından anlamlandırma gayreti içinde olacağı için, o kadar iyi yaşanmış olacaktır

Böylece Her başkaldırı yönelimi bir değeri çağırır sessizce” O halde her başkaldırıda olumlu bir değer yaratmak çabası da vardır Her başkaldırı eyleminden bir bilinçlenme doğar Zira birey kendi başkaldırı eylemi içinde ölmeyi bile kabul ediyorsa öldüğü de oluyorsa, bununla kendi yazgısını aştığını düşündüğü bir değer uğrunda kendini kurban ettiğini gösterdiği içindir Bu ise başkaldıran kişinin birden bire bilincine vardığı ve kendi varlığında kabul edilmesini istediği değerle tümüyle özdeşlemek istemesi ya da benliğine egemen olan gücün kendisim tamamen altetmesini istemesidir Ancak başkaldırı eyleminin yalnızca bireysel platformda kaldığı sanılmamalıdır “Başkaldırıdan insan başkasında kendi kendini aşar,” diğer insanlarla bütünleşir Çünkü Camus’nün ifadesiyle birey, bir yandan, tek başına savunmak istediği değerin kendisi değildir, diğer yandan, bu değeri oluşturmak için bütün insanlar gereklidir, Böylece başkaldırına eyleminde yalnızca kendi varlığını evetlemekle kalmayan birey, diğer bireylerle de bütünleşerek yalnızlığından kurtulınakla ve bu suretle başkalarının varlığını da evetlemektedir Bu evetleme Canıus’yü Descartes ‘in cogito’suna benzeyen “Başkaldırıyorum öyleyse varız” sonucuna götürerek ontolojik ve ahlâki bir yön kazanır

Bu sonuç, aynı zamanda, başkaldırının absürdden farkını da gözler önüne sermektedir Absürd bireysel bir tecrübedir oysaki başkaldırı başlangıçta “başkaldırıyorum öyleyse varım” ifadesinden de anlaşılacağı üzere bireysel olmasına rağmen, daha ileri bir adımda bireyi aşan diğer bireyleri de kuşatan bir yön kazanarak başkaldırıyorum öyleyse varız şeklini alır

Sonuç olarak JP Sartre ve ACamus’nün absürd’e yaklaşımları konusunda özetle şunları söyleyebiliriz: Onların her ikisi de hareket noktaları itibariyle farklı açılardan işin içine girmiş olsalar da, genel olarak, paralellikler kurabileceğimiz düşünceler sergilemişlerdir Ancak bu Onların düşüncelerinin tamamiyle örtüştüğü anlamına gelmez Örneğin, Sartre’da insan bilincinin “Kendisinde Kendisi İçin Varlık” sentezini yakalamak uğruna verdiği çabalarla, Camus’de insan bilincinin, irrasyonel dünya ile yüzleşmesindeki sıkıntılar ve absürdü değerlendirirken her iki düşünürün Tanrıya verdiği rol paralellikler göstermektedir |Fakat Sartre’ın absürdü insan bilincinin mutlak özgürlüğüyle tahrip etmeye çalışması, oysaki Camus’nün onu kendi gerçeğimiz olduğu düşüncesiyle canlı tutabilme çabası farklı noktalardan biridir |Bir başka farklılık ise absürdü Sartre’ın bir varoluşçu olarak öncelikle ontolojik platformda, Camus’nün ise öncelikle epistemolojik platformda değerlendirme eğilimi göstermesidir Ancak daha sonra her iki düşünür de tek yönlü çıkışlarım diğer yönlerle de (ontoloji, epistemoloji, ahlâk) destekleme gereği duymuşlardır

BİBLİYOGRAFYA
BİEMEL W; “Sartre” (Çev Veysel Atayman), Alan Yayıncılık İstanbul, 1984
CAMUS A; “Başkaldıran İnsan” (Çev Tahsin Yücel), İstanbul, 1995
“Mutlu Ölüm” (Çev RamisDara),İstanbul 1995
“Tersi ve Yüzü” (Çev Tahsin Yücel), İstanbul, 1992
CEVIZCİ A; ‘Felsefe Sözlüğü “,Ankara, 1996
GÜNDOGAN AO; “Albert Camus ve Başkaldırma Felefesi”, Erzurum, 1995
GÜRSOYK “JP Sartre Ateizmi’nin Doğurduğu Problemler”, Ankara, 1987
HANNA T; “Albert Camus Man in Revolt”in Existential Philosophers: Kierkegaard to Merleau Ponty (Ed, Sehrader GA) Mc Graw- Hill, bit New York 1961
MACQUARRİE J; “Existansiyalizm” World Publishing Co, New York, 1972
MAGILL NF; “Egzistansiyalist Felsefenin Beş Klâsiği’ (Çev Vahap Mutal), İstanbul, 1971,
MURDOCH I; “Sartre ‘ın Yazarlığı ve Felsefesi” (Çev Selahattin Hilav), İstanbul, 1983
PASSMORE J; “A Hunderd Years of Phiosophy” Penguin Books, Great Britain, 1966
SARTRE JP; “Varoluşçuluk” (Çev Asım Bezirci) İstanbul, 1985
“Being and Nothingness” (İng Çev : Hazel Barnes), New York , 1966 “ Bulantı” (Çev :Samih Tiryakioğlu), İstanbul, 1983
SOLOMON RC; “From Rationalism la Exıstentializm”, New York 1972


Alıntıdır

Alıntı Yaparak Cevapla