Yalnız Mesajı Göster

Jacques Derrida (1930-2004)

Eski 08-20-2012   #6
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Jacques Derrida (1930-2004)




“Mevcudiyet metafiziği”ne karşı

Derrida’nın yapısalcı Dil anlayışına itirazı, kendisinin asıl temel sorgulama konusu olan mevcudiyet metafiziği (başka bazı çevirilerde “bulunuş metafizigi” olarak çevrilir) dedigi geleneksel düşünce yapısına karşı itirazının temelini oluşturur Mevcudiyet metafizigi, Platon’dan Husserl’e ve Heidegger’den yapısalcılığa kadar uzanmaktadır ve sonuçta hepsi bağımsız bir mevcudiyet ya da varlık alanının olduğu varsayımından haraket ederler; oysa Derrida, göstergelerin ( ya da işaretlerin) işaret ettigi ve bu göstergelerden tamamen bağımsız bir alanın olanaksızlığını ileri sürer ve gösteren‘den bağımsız bir gösterilen‘in mümkün olmadığını ortaya koyar
Buna göre, anlama işaret eden işaretlerden ya da göstergelerden bağımsız bir anlam alanının olamayacağı gösterilmiş olunur, yani hiçbir koşula bağlı olmayan bir bulunuşun ya da mevcudiyetin sözkonusu olamayacağı belirtilir Şu-anda-bulunuş, dil bağlamında sözkonusu olamaz Çünkü ” aşkın bir gösterilen yoktur Her gösteren, başka bir göstereni gösterir ve buradan elde edilecek olan yalnızca mevcudiyet degil anlama kaynaklık eden ” gösterge zincirleri “dir Böylece “anlam oyunu” sonusuz/ bitimsiz bir oyuna dönüşür
Ses-merkezcilik ve Söz-merkezcilik
Derrida’nın ses-merkezcilik’i ve söz-merkezcilik’i reddedişi de tam bu noktaya ilişkindir Bunların yapılarını sökerek Derrida, mevcudiyet metafiziginin örtülerini kaldırır Idea, Tanrı, Akıl ya da Madde gibi merkezlerin başka nosyonlara dayanak olmaları sözkonusu olamaz Derrida’ya göre Çünkü “aşkın bir göstergenin yokluğu” sözkonusudur Dolayısıyla, yazı karşısında ses’e ve söz’e öncelik ve ayrıcalık verilmesi de anlamsızdır Söz-yazı ayrımının kendisi bizzat, bu metafiziksel düşüncenin ürünüdür, yani belirli bir merkez üzerinde ikili karşıtlıklarla işleyen felsefe geleneğinin bir sonucudur
Her tür metafiziksel düşünce Derrida’ya göre ikili karşıtlıklarla taşınır Madan Sarup bunları şöyle belirtir: gösteren /gösterilen, duyulur/ düşünülür, konuşma /yazı, söz/dil, artzamanlı/eşzamanlı, uzam/zaman, edilgenlik/etkenlik Ayrıca bunlara daha ideolojik kullanımları olan ikilikleri de ekler: madde/tin, özne/nesne, yanlışlık/dogruluk, bedeb/ruh, temsil/mevcudiyet, görünüş/öz, içsel/dışsal vb gibi Derrida, yapısalcılarırın bu ikilikleri fazla sorgulamadan kabul ettiklerini söyler Bu karşıt terimlerin her biri ancak digerinin varolmasıyla birlikte varolurlar Derrida bunu anlamanın yöntemsel araçlarını geliştirir yapisökümcülüğü ile
Söz-yazı ayrımı, metafiziğin en gizli ve güclü argümanının kalbindir ve kabul edilemezdir; cünkü Derrida’ya göre, geleneksel düşüncede konuşmanın birincil konuma çıkarılmasının gerisinde “bulunuş metafiziği”nin temel mantığı yatmaktadırBuna göre konuşmada, konuşan kişi ürettiği sözle eş-anlı bulunmakta yani sözüyle arasında zamansal ya da uzamsal bir uzaklık olmamaktadır Bu doğrudanlık, konuşmada, dolayısıyla ses ve söz’de, konuşan kişinin ürettiği söz ve o söz aracılığıyla anlatmaya çalıştığı şey arasında bir örtüşme (özdeşlik) olduğunu varsayar Başka bir deyişle, anlamın söz’de içkin olduğunu kabul edilir burada Derrida bunun böyle olamayacağını gösterir
Şimdi-burada-varoluş, söz’ün içinden belirlenebilecek bir şey değildir Yazı için geçerli olan söz için de geçerlidir; her söz söyleyenin ve söylenenin yoklugunda söylenmiştir, dil’e gelen aşkın bir gösterilene asla işaret edemez Derrida, teorik anlamda, bir an olsun gerilimi bırakmaksızın Heidegger’e saldırır
Logos’un sökümü

Derrida yaptığı yapısökümcü okumalarla, klasik felsefenin, yani Derrida’ya göre mevcudiyet metafiziğinin bilinçdışı kaynaklarını ortaya koymaya çalışmış, metinin yapısındaki ikili karşıtlıkları sorunsalaştırmış ve böylece mevcut düşünüş yapısını sökmeyi denemiştir Bir ” merkez ” ve ” “dışarısı” olduğu varsayımına karşı, Derrida’nin ünlü argümanı ve sav sözü şöyledir:
  • Metnin dışında hiçbir şey yoktur
Bu noktada, Derrida, nın çalışmasında Logos‘a yönelik temelli itirazların geliştirildiği görülür Batı felsefesi‘nde hem söz hem de akıl anlamına gelir Logos Derrida’nın eleştirisinin tam da bu hedeflere yöneldigi açıktır Burada metafizik bir varlık görüşü gizlidir çünkü ve Derrida, bir yandan akıl’ın konumunu sorunşallastırarak bir yandan da söz-merkezcilik’in yapısını deşifre ederek, mevcudiyet metafiziğinin ardındaki temel dayanak olan Logos’un sökümünü gerçekleştirir Bunun sonucunda özne’nin metafizik mecudiyet fikrinin merkezindeki konumu sona erdilir Söz ve akıl sahibi özne artık metafizik mevcudiyetin merkezi dayanak noktası degildir
Derrida’nın Türkçede bazı yapıtları:
  • Marks’ın Hayaletleri,1993 (çev:ATümertekin, Ayrıntı yay2001)
  • Marks ve Mahdumları, 2002
  • Siir Nedir?, Babil yayınları, Ahmet Sarı / Abdullah Arslan
  • Mahmuzlar/ Nietzsche’nin Uslüpları, Babil yay
  • Tutkular, Melih Başaran, Bağlam yay
  • Bağışlama ve Kozmopolitizm,2005 çev:Ali Utku – Mukadder Erkan Birey yay

Alıntı Yaparak Cevapla