Konu: Schelling
Yalnız Mesajı Göster

Schelling

Eski 08-20-2012   #5
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Schelling




ALFRED WEBER’ E GÖRE SCHELLİNG



Friedrich Wilhelm Joseph Schelling 1775'te Leonberg'de (Schwaben) doğdu; 17 yaşında Tubingen üniversitesinde magister, sonra Leipzig üni*versitesinde öğrenci oldu; 1798'den itibaren Jena'da felsefe okutmaya başla*dı; burada Fichte'yi tanıdı ve hemşerisi ve Tubingen'den arkadaşı Hegel'le yeniden buluştu 1803'ten itibaren Würzburg'da felsefe profesörü oldu, son*ra sıra ile Münich'te bu şehir Akademisinin güzel sanatlar şubesi genel sek*reteri olarak, Erlangen'de, Münih'te ve Berlin'de profesör olarak bulundu; 1854'te seksen yaşında öldü Erken gelişen ve çok yazan bir yazar, ama se*batsız bir düşünür olan Schelling, Fichte'den Spinoza'ya, Spinoza'dan yeni-platonculuğa, yeni-platonculuktan Münih'teki dostu ve meslekdaşı Franz v Baader'in kendisine tanıttığı J Boehme'ye geçiyor «Negatif felsefe»si dediği spinozacı ve yeni-platoncu dönemine ait olan eserler şunlardır ‘’Bir tabiat felsefesi hakkında fikirler’’ (1797); ‘’Âlemin ruhu hakkında‘’(179;‘’Transandantal idealizm sistemi‘’(1800); ‘’Bruno yahut eşyanın tanrısal ve ta*biî prensibi hakkında’’ (1802); ‘’Akademik araştırmaların metodu hakkında dersler’’ (1803); ‘’Felsefe ve din‘’(1804); Boehme'nin etkisinin ve Ortodokslu*ğa az çok ciddî bir dönüşün izini taşıyan «pozitif» dönemine ait eserler: ‘’İn*san özgürlüğünün özü hakkında felsefî araştırmalar’’ (1809); ‘’Samotras tan*rıları hakında deneme’’ (1816); oğlu tarafından yayımlanan ‘’Mitolojinin ve vahyin felsefesi hakkında dersler’’ (5)

1 —Ben-olmıyan, demişti Fichte, ben'in bilinçsiz ürünüdür, yahut—bu da aynı anlama gelir— bilinçsiz ben'in ürünüdür Fakat, Schelling itiraz edi*yor, bilinçsiz ben gerçekten ben değildir; bilinçsiz olan şey henüz ben değil*dir, henüz süje değildir; aynı zamanda süje ve objedir yahut, daha doğrusu, henüz ne biri ne ötekidir Ben, ben-olmıyan'sız bulunamayacağından, bunun karşılığını da ilâve etmeden, ben-olmıyan ben'i meydana getirir demeden, onun ben-olmıyan'ı meydana getirdiği söylenemez Süjesiz obje yoktur, —Berkeley bunu daha önce görmüştü— ve bu anlamda haklı olarak objeyi yapanın süje olduğunu söylüyor; ama objesiz de süje yoktur Şu halde, ob*jektif âlemin varlığı da ben'in varlığının (tıpkı ben'in varlığı objektif âlemin varlığı için olduğu gibi) sine qua non (zorunlu) şartıdır Panteist inanç açık*lamasında bunu açıkça söylemeksizin kabul etmiş olan Fichte, ampirik ben'le mutlak ben'i birbirinden ayırmakla, güçlüğü başından savmak istiyor; ama, eğer ben'in, yani süjenin, zorunlu olarak bir obje tarafından sınırlandı*rılmış olduğu için, hiçbir zaman mutlak olmadığı kesin ise, o ne hakla mut*lak bir ben'den bahsediyor? Şu halde ben'i mutlak yapmaktan vazgeçmeli*dir



Mutlak, ben-olmıyan mıdır? O da değil; çünkü o da şartsız mevcut de*lildir; düşünen süje olmayınca o hiçbir şey değildir Şu halde, ya mutlakı inkâr etmek, yahut onu ben'in ve ben-olmıyan in ötesinde, her türlü karşıtlı*ğın ötesinde aramak lâzımdır Eğer mutlak varsa, —olmaması nasıl olur!—o ancak bütün karşıtların sentezi olabilir; kendisi her türlü objektif varlığın olduğu gibi, her türlü sübjektif varlığın da en yüksek ve ilk şarü, kaynağı ve gayesi olduğundan, ancak bütün varlık şartlarının dışında ve üstünde olabi*lir

Buna göre, ne ben'in ben-olmıyan'ı meydana getirdiği (sübjektif idea*lizm), ne ben-olmıyan'ın beni meydana getirdiğini (sanstializm) söylemeli*dir; ben ve ben-olmıyan, düşünce ve varlık, her ikisi de, her ikisinin de nede*ni olmakla birlikte, ne biri ne öteki olan daha yüksek bir prensipten gelmek*tedir: bu tarafsız prensip, karşıtların farksızlığı ve aynılığıdır Bu bizi Spinoza'nın görüşüne götürüyor; farklı adlar altında, Cevherin ve ondan çıkan çift eşya düzeninin, düşünce (ben) ve yerkaplama'nın (ben-olmıyan) tekrar karşısında bulunuyoruz



Felsefe çift görünüşünde mutlakın bilimidir: tabiat ve ruh O, tabiat felsefesi ve transandantal felsefe yahut ruh felsefesidir Ben'in bilimine tabiatın bilimini katmakla Schelling, Fichte sisteminin büyük boşluğunu dolduru*yor Öte yandan, metodu esas itibariyle selefıninkinden farklı değildir Ger*çekten Schelling evrenin, tam anlamıyle ben'in yarattığı bir şey olmadığını, şu halde onun düşünen süjeden bir oranda ayrı bir varlığı olduğunu kabul ediyor Düşünmek, meydana getirmek (produire) değil, fakat tekrar etmek'tir (reproduire) Tabiat ona göre, Fichte için asla öyle olmıyan bir şey*dir: bir veri, bir olgu Şu halde, o, belli bir ölçüde deneyi ve gözlemi kabul et*mek zorundan kurtulamaz ve bunun bilginin kaynağı olduğunu söylemeye kadar varır



Fakat eğer Schelling ben'in ben-olmıyan'ı meydana getirdiğini inkâr ediyorsa, ben-olmıyan'ın ben'i meydana getirdiğini, duyulur algının düşün*ceyi oluşturduğunu (Locke, Hume, Condillac) aynı derecede kesinlikle inkâr eder Düşünce, bilgi, bilim, ben-olmıyan'dan ve dış yahut iç algıdan gelmez; onların kaynağı ve prensibi, ben-olmıyan'ın da kaynağı ve prensibi*dir, mutlaktırDeney spekülasyonun ancak hareket noktasıdır ve kelimenin tam anlamıyla hareket noktasıdır: apriori spekülasyon felsefî, metot olarak kalmaktadır Spekülasyon deney olguları üzerinde çalışır, ama bu olgulara priori düşünceyi yalanlamazlar ve —şu halde— onun emirlerine boyun eğmelidirler, çünkü olaylar düzeni (gerçek düzen) ile düşünceler düzeni (ideal düzen) ortak kaynaklarında aynı olduklarından, mutlak kendi kendini yalanlamıyacaktır Tabiat var olan akıldır, ruh düşünen akıldır Düşüncenin, ruh fikrinden akıl fikrini çıkarmaya, şahsî olmıyan bir akıl tasavvur etmeye ve artık bu formülde in adjecto (terimler arasında) bir çelişme görmemeye ça*lışması gerekir, onun, Spinoza'nın Cevher'ini, ben'i ve ben-olmıyan'ı içeren gayrişahsî akıl gibi düşünmesi, eşyayı düşüncenin hayali ve düşünceyi eşya*nın ikiz kardeşi gibi görmesi gerekir Tabiatla ruh arasında ancak gelişmede tam bir paralellik ve başlangıçta birlik olabilir: Her ikisi de aynı kanuna bağ*lı olarak gelişirler

Alıntı Yaparak Cevapla