Prof. Dr. Sinsi
|
Duâ Nedir?
Dua, kulun ümit dalı ve Rabbine bağlılığının en güzel ifadesidir
Dua, cennet yollarını açan, kalbe safa, ruha gıda veren ve ebediyyet serinliğini tattıran vecd halidir
Dua, mü'min için eşi bulunmaz bir silah, ümit gecesinde hayırlı bir sabah, bela, şiddet ve felaket çemberinden kurtuluş ve felahtır
Dua, yerde nur, gökte nur, sağda nur, solda nur ve kul için bir tükenmez huzurdur
Dua, Hak kapısının halkasını tutmak, çırpınan gönüllere ilahi rahmeti dilemektir
Dua, kulun şerefini artıran, iki alemde de yüzünü ak eden, bir güzellik bulutu halinde rahmet katrelerini gönül toprağına döken en hayırlı şeydir
Allah buyuruyor ki:
Kullarım, beni senden sorarlarsa, (bilsinler ki), gerçekten ben (onlara çok) yakınım Bana dua edince, dua edenin duasına cevap veririm
(Bakara:186)
Ashabın büyükleri, zikir, tesbih ve dulara büyük bir ehemmiyet vermişlerdir
Son zamanlarda bu vazife terk edilmektedir yahud da unutulmaktadır Mesela ayet ve hadiste varid olan, özellikle ashab-ı kiram tarafından büyük bir ehemmiyetle zabtedilip bildirilen dualar terkedilmekte, ha bire karınca duası, kadeh duası vs duası gibi bid'at olan, esassız, semeresiz, sun'i dualarla meşgul olunmaktadır Bu ise vakti boşa harcamaktan başka birşey değildir
Peygamber Efendimiz(sav) buyuruyor ki:
"Dua ettiğiniz zaman,kabul olunacağına inanarak Allah'a dua edin Bilmiş olunuz ki,gafil kalp(ile) yapılan duaları Allah kabul etmez "
(Tirmizi)
Mü'minler annesi Hz Aişe'den nakil
Peygamber Efendimiz(sav) geceleyin kalktığı vakit namazına şu dua ile başlardı:
"Allah'ım ! Ey Cebrail,Mikail ve İsrafil'in Rabbi ! Göklerle ve yerin yaradanı, Hazırı ve gaibi bilen Allah'ım ! Kullarına ihtilaf ettikleri şeylerde, Onların aralarında ancak Sen hükmedersin İhtilaf edilen Hakk'a izninle beni hidayet eyle ! Çünkü dilediğini doğru yola ancak Sen hidayet edersin!"
(Müslüm)
Peygamber Efendimiz(sav) dua ederlerdi,fakat gece daha çok dua ediyorlar,herkez uykuda iken mübarek başını secdelere koyup yalvarıyorlardı
Bu da gösteriyor ki,gece edilen dualar daha makbuldur
Gecenin yarısı geştiği vakit ve insanların uykuda bulundukları bir demde Allah nida eder:
"Var mı bana dönüp tevbe edici,var mı benden isteyici,varmı mağfiret dileyici ?" Yani kullarım benden istesin de onların ellerini eteklerini rahmetimle doldurayım,onların dileklerini kabul edeyim,onları rızama erdireyim denilmektedir Bu ne güzel, ne hoş ikramdır 
Peygamber Efendimiz(sav) buyuruyorlar ki:
Beş gece vardır ki,onlarda yapılan dualar geri dönmez Yani kabul olunur:
1-Receb'in ilk gecesi  
2-Şabanın yarısı(berat) gecesi  
3-Cuma geceleri  
4-Ramazan Bayramı gecesi  
5-Kurban Bayramı gecesi "
Şerefli vakitleri aramak da duanın adabındandır O vakitlerde yapılan dualar makbuldür Çünkü öyle vakitler her zaman ele geçmez
1-Sene içerisinde arefe günleri,
2-Aylardan Ramazan ayı,
3-Günler içinde Cuma günleri,
4-Gecelerde seher vakitleri 
Yine Cuma günü içinde bir saat vardır ki,bir kimse o vakte denk gelip dua ederse duası kabul olur
Peygamber Efendimiz(sav) buyuruyor ki:
"Kulun Allah'a (manen)en yakın olduğu hal,secdede bulunduğu halidir Secde (esnasında)Allah'a çok dua edin "
(Müslim)
Bir başka hadiste:
"Dua, ezan ile kamet arasında reddolunmaz "
(Ebu Davud)
Kalpte ilahi korku, gözlerde yaş olacak Ma'rifet o ki sana Melek sırdaş olacak Duanın kabulüne şart, nefs tezkiyesi ve kalb tasfiyesidir
Dua eden kişinin nefsi helal lokma ile gıdalanmış olmalıdır
Dua, gök kapılarının anahtarıdır Fakat bu anahtarın dişleri helal lokmadır
Yapılan dua huşu ile, Allah korkusu ile, aşk ve vecd ile olmalıdır Yine duada kendi arzusunu değil, Cenab-ı Hakk'ın rızasını önde tutmalıdır ki netice alınsın
Kul duaya,arzu ettiği şeyi hemen istemekle değil, Yüce Allah'ın adını anarak, onu zikrederek, onun güzel isimlerini söyleyerek başlamalıdır
Mesela: "Ya Rahman,Ya Rahim,Ya Kerim,Ya Fettah;Ya Cebbar,Ya Gaffar,Ya Hayyu Ya Kayyum !" gibi 
İbn Abbas Hazretlerinin nakline göre,yine Alemin Rahmeti ve varlığın Nuru dua ettiği zaman avuçlarını birleştirir ve iç kısmını yüzüne çevirirdi
Görüldüğü üzere hem avuçları birleştirmek hemde ta koltuk altları görülünceye kadar elleri açmak sünnete uygundur Çünkü her iki şekilde de Peygamber Efendimiz(sav) dua etmişlerdir
Duaya başlamadan önce tevbe istifar etmek gerekir Kul manen kirlerden arınacak ki haceti hasıl olsun Aslında bizim tevbemiz de yine bir tevbeye muhtaçtır Yine müslüman bir kul duadan ve istifardan usanmamalılı,Duama karşılık bir şey elde edemedim diye mahsun olmamalıdır Kul,kendisi için Rabbinin neler hazırladığını bilemez Belki o duanın karşılığı Firdevs cennetidir Belki bir belanın kalkmasıdır
Peygamber Efendimiz(sav) buyuyorlar: "Her kim duasının kabul olmasını,gam ve kederinin açılmasını dilerse darlık çekene(karşı kerem alini)açsın "
Arafat'ta Müzdelife'de,Minada ve Mescid-i Aksa'da yapılan dualar bir ok gibi hedefine varır
Peygamber Efendimiz(sav) buyuruyorlar ki:
Dört yerde gök kapıları açılır ve dua makbul olur:
1-Allah yolunda(cenk için)saflar karşılaştıkları zaman,
2-Yağmur yağarken,
3-Namaza dururken
4-Kabe görüldüğü vakit
Bilirsiniz ki gizli yapılan amellere riya kokusu bulaşmaz, riya ise amelleri ifsat eder Bu sebeple gizlice ve kırık bir kalple yapılan dualar kabul olunmaya daha layıktır
Hadis-i Şerifte buyuruluyor ki:
"Gizlice yapılan dua,açıkta yapılan yetmiş duaya denkdir " Duanın sonunda kişi kendisi "Amin !" demelidir O amin deyince melekler de aynı şekilde amin derler Meleklerle,dua edenin amin demesi,birbirine denk düşünce fazileti bin kat artacak ve böylece dua aminle mühürlenmiş olacaktır
Duaya Besmele ve Allah Teala'ya hamdederek,Peygamber Efendimiz(sav) üzerine Salatü selam getirerek başlanmalıdır Ve yine duanın sonunda,Salatü Selam tekrar edilmelidir Çünkü Peygamber Efendimiz(sav) salat okumadan yapılan dualar perdelidir,menziline ulaşamaz
Peygamber Efendimiz(sav) dualarında şöyle derlerdi:
''İlahi ! Senin gadabından rızana sığınırım ! Senin azab ve ikabından affına sığınırım ! Senden(yine)sana sığınırım ''
(Alıntıdır)
(Saygılar)
|