Konu
:
Tarihin En Eski Gemisi
Yalnız Mesajı Göster
Tarihin En Eski Gemisi
08-20-2012
#
1
Prof. Dr. Sinsi
Tarihin En Eski Gemisi
Zübdetü’t Tevârih TİEM 1973
Osmanlı’da gemi tasvirleri sayıca pek çoktur
Önce minyatürlere bir göz atarsak çeşitli yazmalarda kalyonların kadırgaların ve başka gemi türlerinin çok güzel minyatürleri bulunmaktadır
Yalnız tek tek gemileri gösteren minyatürler bulunan yazmalar da vardır
Örneğin Katip Çelebi’nin yazdığı Tuhfet el-kibâr adlı eserinin minyatürlü yazmasında (TSM R
1192) böyle çok güzel yapılmış gemi resimleri buluyoruz
Prut seferi üzerine anonim Seyfiyeti Rûsiye der sali-i adlı eserin minyatürlü yazmasında da (TSM H
1436) gene böyle gemi minyatürleri bulunmaktadır
Ayrıca donanmanın seferleriyle ilgili minyatürlü tarih yazmalarında da gene Osmanlı donanması tam kadro olarak gösterilmiştir
Bunlardan da ikisini örnek gösterelim
Bunların ikisinin de minyatürlerini Matrakçı Nasuh yapmıştır
Bunlardan birincisi Beyazıd dönemindeki kara ve deniz seferlerini anlatan Tarih-i Sultan Beyazıd ikincisi ise Süleymanname’dir
(TSM H
11608)
Birinci de deniz seferlerinde Akdeniz limanlarında Türk donanmasını gösteren minyatürlerden İnebahtı’nda olduğu gibi ayrıca yalnızca donanmayı gösteren bir minyatür yer almıştır
İkinci yazmada ise Barbaros’un Fransa’ya uzanan Akdeniz seferinde Kuzey Akdeniz kıyılarındaki tüm önemli limanların- Genova Nice Toulon gibi –liman ve kalelerinin görünümü ve bunların her birinin önünde tüm görkemiyle Osmanlı donanması yer almıştır
Örnekleri çoğaltabiliriz
Bu arada 17
Yüzyılda kendini gösteren vee “Çarşı ressamları” adını verdiğim bir başka resim çığırının albümlerinde de gemi resimleri buluyoruz
Örneğin 17
yüzyıldan Venedik’te Museo Correr’de bulunan bir albümde biri üç şifre kürekli bir kayık biri yelkenli yolcu gemisi biri üç fenerli bir amiral gemisi olmak üzere iki kadırga
Başka Çarşı işi albümlerde de gemi resimlerine rastlanır
Minyatür ve çarşı resmi dışında camaltı yazıyla resim oymacılık taş üstü duvar resmi işlemelerde de gemi tasvirlerine rastlanır
Aslında Antik&Dekor’a bütün bunları içeren bir yazı hazırlamayı planlamıştım ama bunun çok uzun olacağını düşünerek ileriye erteledim onun yerine Nuh’un Gemisini yazmayı yeğledim
Bu yıl Minyatürlerle Osmanlı-İslam Mitologyası adlı kitabım yayınlandı
Burada otuz kadar Peygamber Kıyamet Cennet-Cehennem Yaratıklar Mevlana gök cisimleri gibi çeşitli konulara yer verilmiştir
Bu konular yalnız Osmanlı-İslam ekseninde olmayıp Sümerlilerden başlayarak çeşitli uygarlıklarda görülür
Sonra Musevilik Hıristiyanlık ve İslam gibi tek tanrılı dinlere uzanmıştır
Osmanlı minyatürlerinde bütün bu konular işlenmiştir
Kitabımda yalnız Hz
İsa ile Hz
Meryem’in sekiz minyatürü yer almıştır
Osmanlı minyatürlerinde konu yelpazesi öyle geniştir ki İslam’la hiç ilgisi olmayan Tevrat kahramanı Samson’u tapınağı yıkarken gösteren iki minyatür de yer almıştır
Üstelik onun başının üstüne Peygamberlik halesi de konulmuştur
Kitabın önemli gizli bir mesajı vardı
Bunu şöyle özetleyebilirim
Bütün bu konular evrensel konular olmasına karşın nedendir bilinmez günümüzün edebiyatçıları ressamları müzikçileri bu konulara ilgi duymaz bunu anlayamadım
Kitapta bunların Batıdaki örneklerini göstermeye yerimiz yoktu
Bu Nuh Tufan ve gemisi için de geçerli
Sümerden beri gelen bu evrensel konu da ötekiler gibi Batıda ünlü ressamlar heykeltraşlar oyun yazarları bestecilerce çok işlenmiş bir konudur
Nûh’un gemisi Zübdetü’t Tevârih CBL 414
Oysa günümüz bestecileri yazarları bu konudan esinlenmemişlerdir
Nuh’la ilgili örnekleri yazının sonunda verdik
Nitekim içlerinde ünlü ressam Komet’in de bulunduğu beş ressamımızla karşılaştım
Kitap yenilenmişti
Onlardan gelecek sergide de bu konulara eğileceklerini söyledim
Buradan Tufan Hz
Nuh ve gemisine geçebiliriz
Tufan olayı ve insanlığı bundan kurtaracak kahraman gemisi üzerine çeşitli kültürlerde paralellerini buluyoruz
Bunların yerini burada alacak değiliz yalnız şu kültürlerden iki örnekle yer vereceğiz
İlki Babilonya metnindeki Nuh’un karşılığı olan Umnap Sümerce metindeki ise Ziusud Babilonya metninde gemi bir kare biçiminde yedi katlı ve dokuz bölümlüdür
Tufan altı gün sürer
Sümerce metinde ise gemi çok büyüktür yedi gün sürer
Nuh’un gemisi Zübdetü’t Tevârih TSM
Tevrat’ın Tekvin kitabında Nuh’un Tufan olayını uzun uzun anlatılır
Kur’anda ise 10 Surede Nuh üzerine bilgi vardır
Bu Surelerden bir başlığı Nûh Sûresi’dir
28 ayet ayrılmıştır
Her iki kitapta temel bilgiler birbirine uymakla birlikte ayrıntılarda farklar vardır
Örneğin Tevrat’a göre Tufan sona erdikten sonra gemi Ağrı (Ararat) İslam’a göre Cudi Dağının tepesine konmuştur
Bir başka fark Tufandan sonra Nuh ve yanındakiler yere indikten sonra Hz
Nûh’un adağı Tevrat’a göre bir sunak yaparak Tanrıya tütsülenmiş kurbanlar sunmuştur
İslam’da ise gemi halkı şükran orucu tutmuşlardır
Bir de Hz
Nûh’un sarhoş olması vardır
Tevrat’a göre Hz
Nûh üzüm çubukları dikmiş elde ettiği üzümlerden şarap yapıp içmiş ve çadırında çıplak bir durumda sarhoş olmuştur
İslam bunu kabul etmemiştir
Daha sonra yorumcular tarihçiler din bilginleri iki Kitap’taki bilgileri birbirine katarak yeni ve birbirinden değişik bilgiler oluşturulmuştur
Örneğin geminin boyutları kimine göre uzunluğu 300 eni 50 derinliği 30 arşındır
Bir başka kaynağa göre ise geminin uzunluğu 1200 genişliği 600 arşındı
Gemideki insanların sayısında değişik bilgiler vardır
Kimine göre Hz
Nûh üç oğlu ve eşleriyle onbeş erkek beş kadın ya da on erkek on kadın
Daha yüksek bir sayıyla ¤¤¤¤en kişi olduğu da ileri sürülmüştür
Geminin biçimine gelince Tanrı’nın buyruğuna göre başı horoz gibi gövdesi kuş karnı gibi kuyruğu da horoz kuyruğu idi Zübdetü’t Tevârih’ten alınan üç minyatür de bu boydadır yalnız Chester Beatty nüshasındaki minyatürde kuyruğu ötekilere uymaz
Gemi üç katlı her katta küçük ışık pencereleri vardı
Üst katta yiyecek için dolaplar vardı
Geminin tahta kesimleri demir çivilerle birbirine tutturulmuştu
Tahtaların arasından su sızmaması için içerden ve dışardan ziftlenmiştir
Minyatürlerden Türk-İslam Eserleri Müzesi’nden alınan minyatürde gemi üç katlıdır
Ötekilerde bu belirtilmemiştir
Gemideki insanların sayısı üzerine değişik bilgilere yer verilmişti
Kur’an’a göre ise sayıca çok azdı
Bunlar Hz
Nûhh üç oğlu Sam Ham Yafes eşleriyle toplam 9 kişiydi
Yalnız Hz
Nûh’un oğlu Yam ile Hz Nûh’un karısı Vâilel ona inanmayanlardan olduğu için gemiye alınmamışlar Tufan’da yok olmuşlardır
Buraya alınan 6 minyatüre bakarsak ilk üçü Zübdetü’t Tevârih’in Türk-İslam Eserleri Müzesi’ndeki nüshasındadır (TİEM 1973)
Birinci minyatürde dümende Hz
Nûh çok büyük gösterilmiş küpeştede 7 erkek gözükmektedir
Üç katın ışık pencerelerinden çift hayvanlar gözükmektedir
İkinci minyatür Dublin’deki Chester Beatty Kitaplığındadır (CBL 414)
Çok tutumlu yapılmış küpeştede Hz
Nûh ile üç erkek görülmektedir
Üçüncü minyatür ikinciye göre daha ayrıntılıdır
Baştan aşağı ışık pencerelerinden hayvanlar gözükmektedir
Biri gemi direğinde olmak üzere on erkek görülmektedir
Ayrıca öteki iki minyatürde gösterilmiş altı kadın görülmektedir
Hz
Nûh’un Gemiye şeytanın girişini gösteren minyatür ise Siyer-i Nebî’dendir (TSM H
1223)
Burada gemi Osmanlı kalyonları gibi yapılmıştır
Işık pencereleri gözükmemektedir dolayısıyla hayvanlar gözükmez erkekler öteki minyatürlere göre daha kalabalıktır
Burada şeytan gemiye bir eşeğin kuyruğuna tutunarak girmiş sonra geminin güvertesindeki Şeytanı Hz
Nûh gemiden kovmuştur
Son iki minyatür Osmanlı minyatürü değildir
Birinci Şiraz uslubunda ikincisi ise Kazvin uslubundadır
Birinci minyatür Ravzatü’s Safa adlı yazmadandır (Süleymaniye Kütüphanesi Damat İbrahim Paşa 906’’dadır
)
Nûh’un gemisine şeytanın girmesi
Siyer-i Nebi TSM H 1223
Burada geminin bir kesimi gösterilmiştir
Tek sıra ışık pencerelerinden hayvanlar gözükmektedir
Bunun bir özelliği Tufanda boğulmak üzere olan insan ve hayvanları göstermesidir
Kazvin uslubundaki son minyatür ise Kısasü’l Enbiya adlı eserdendir (Süleymaniye Kütüphanesi Hamidiye 980)
Bu oldukça ilginç bir minyatürdür
Önce geminin biçimi dikdörtgen biçiminde yapılmış
Ayrıca bir kesit gibi iki sıra pencerelerde hayvan başları çok belirgin bir biçimde gösterilmiştir
Geminin güvertesinde bir yanda oniki erkek öteki yanda ise altın kadın görülmektedir
Ayrıca geminin altında tufanla sular altında kalan binalar gözükmektedir
Yazıda yalnızca gemi üzerinde durduk Tufan olayına öncesine ve sonrasına değinmedik
Nûh’un gemisi ve Tufan’da boğulanlar
Ravzatü’s Safa 5 K Damat İbrahim Paşa 906
Yazının başında Hz
Nûh konusunda Batıda plastik sanatlardan müzikte opera ve oratoryalardan edebiyatta tiyatro eserleri ve romanlardan örnekler verileceğini belirtmiştim
Ortaçağ’da henüz baskının olmadığı dönemlerde minyatürlü yazmalar vardı
Bunlar her türlü konuda ama daha çok dinsel konularda bu arada bu yazı ile ilgili olarak minyatürler de bulunmaktadır
Örneğin Oxford’da Bodleian Kitaplığında 1000 yılında hazırlanmış Caedmon yazmasında bir minyatür Nûh’un gemisini göstermektedir
Bu geminin ortasındana yukarıya doğru daralan üç katlı bir bina iki yanında da üzerlerine kuş tünemiş iki kule görülmektedir
Hz
Nûh konusunda Batıda freskler mozaikler vitraylar heykeller ve tablolar yapılmıştır
Bunların kimi bütün Nûh öykülerini bir arada gösteren kapsamlı eserlerdir
Örneğin 15
Yüzyıl İtalyan ressamlarından Uccello (Pablo di dono) Santa Mario Novella’da 23 Tevrat konusu işlemiştir
Bunun içinde Tufan Nuh’un kurban verişini içeren büyük bir kompozisyon vardır
Ayrıca Nuh öykülerinin tamamını gösteren Bourges Lyon Wells Salisbury katedrallerindeki mozaikler
Saint-Savin-sur-Gartemps’daki freskler (bu kilisenin orta nef duvarında üç katlı bir Nuh gemisin gösteren fresk bulunmaktadır)
15
Yüzyıl İtalyan ressamlarından Benozzo Gozzoli Pisa’nın Campo Santo’suna Nuh konusunda freskler Chartres ve Auxerı yapmıştır
Bunlar Nûh öykülerini kapsayan resimler arada tek bir öyküyü gösteren resimler de var arasında ünlü ressamlarda da bulunmaktadır
Örn
Rafello Loggia Vatikan’da “Nuh’un gemisinin yapımı” Gemiden Çıkış” “Nûh’un Adağı” konularındaki Michelangelo’nun Slatino kilisesine “Nuh’un Sarhoşluğu” “Nuh’un Adağı” tablolarını yapmıştır
Hollandalı Hleronymus Bosh Rottemdam’a “Gemiden Çıkış”ı ya da yüzyıl Fransız ressamı Nicholas Poussin Madrid’de bulunan “Nuh’un Adağı”nı; gene Fransız Sebastian Gazetesi’nde bulunan “Nuh’un Adağı” tablosunu Bellini ressam ailesinden Giovanni Bellini Besançon’da bulunan “Nuh’un Sarhoşluğu” tablosunu Jaco Dijon Madrid’de bulunan “Nuh’un Gemiye Birid’de bulunan “Gemiden Çıkış” tablolarını Castiglione Viyana Dresden ve Cenevre’de bu gemiye “Biniş” tablolarını 17
yüzyıl ressamlarından Sacchi Viyana’da bulunan “Nuh’un Sarhoş Olması” bernardino Luini Milano’da bulunan “Nuh’un Sarhoş Olması” Gaudenzio Ferrari Parma’da bulunan “Nuh’un Olması” Antonio Tempesta Tevrat’tan çeşitli yanısıra Cenevre’de bulunan “Gemiye Biniş” tablosunu Andrea I’Esciavan Verona’da bulunan “Nuh’un Sarhoş Olması” Molinari Dresden’de bulunan “Nuh’un Sarhoş Olması” tablosunu yapmıştır
Yukarıda kapsamlı kompozisyonu saydığımız Uccella’nın Floransa’da iki tablosu bulunmaktadır
Burada görülüyor ki en çok işlenen öykü “Nuh’un Sarhoş Olması”dır
Bir de Domitilla’nın Roma’da yeraltı mezarlarındaki eseri “Nuh’un Kuzgun cini Salıvermesi”ni işlemiştir
Tevrat’ta bu öykü şöyledir: Tufan bitince ve gemi Ağrı dağı üstüne çıkınca Nuh durumu anlamak için bir kuzgun salıverdi ancak sular çekilinceye kadar öteye beriye uçtu
Sonra güvercini da konacak yer bulamayınca geriye döndü
Bu kez güvercinin gagasında bir zeytin dalı vardı
Buradana Nûh suların çekildiğini anladı
Bu arada Nuh konusunda heykeller de yapılmıştır
Örneğin Della Quercia’nın Bologna’da San Petrohanesine yaptığı “Gemiden Çıkış” Baccia Bandio Fransa’daki “Nuh’un Sarhoş Olması” Lorenzo Floransa Vaftizhanesi’nin kapısına yaptığı “Nuh’un Sarhoş olması” heykelleri gibi
“Nuh’un sarhoş olması heykelcilerin de işlemesi anlaşılabilir çünkü Tevrat’a göre Nûh bu sahne’de çıplaktır
Müziğe gelince Antonie Elwart’ın Noé adlı senfonik oratoryosu (1845) Edward Ecclestone’nun Noah’s Flood&The Destruction of the World oratoryosu yüzyıl İtalyan bestecisi Pasquale Anfossi’nin Noe orotoryosu Ignaz von Seyfried’in Noah operası (1819) lévy’nin Noé & Le Déluge adlı operası (Bunu 1869’da G
Bizet tamamlamıştır)
Tiyatroda ise özellikle zincirleme dinse oyunlarında Nûh oluntusu önemli bir yer tutar
Günümüze gelince André Obey 1931’de beş perdelik Noé adlı bir oyun yazmıştır
Birçok dile çevrilen oyun Shakespeare’den esinlenmiştir
Yazar burada Tufan olayı ile dünya savaşı arasında bir paralel çiziyor
Nitekim ünlü oyun yazarımız Turgut Özakman da Tufan adlı oyunda bu paraleli yapmaktadır
Fransız romancısı Jean Giono’nun 1947 yılında Noé adlı romanını yazmıştır
Prof. Dr. Sinsi
Kullanıcının Profilini Göster
Prof. Dr. Sinsi Kullanıcısının Web Sitesi
Prof. Dr. Sinsi tarafından gönderilmiş daha fazla mesaj bul