puslu
|
Bilmiyor
Gördüm ki bu necip neslin içinde,
Özünden gelen var özü bilmiyor,
Benim de payım var onun suçunda,
Mukaddes ocağı közü bilmiyor
Tepede Büyümüş düzde yetişmiş,
kayayı yeşertmiş taşı işlemiş, yaylada yaylamış düzde kışlamış,
şimdi dağı,taşı,düzü bilmiyor
Giyinmiş kuşanmış binmiş yalana,
Aşk olsun gittiği yolu bilene,
Yazık onun sattığını alana,
Maddeyi manayı sözü bilmiyor
Ele kucak açmış şerle barışmış,
Bazen fırtınayla yelle yarışmış,
Azgın akıp giden selle karışmış,
Tipiyi, doluyu, buzu bilmiyor
Uyarmaya gelmez kırılır küzer,
Gökler gibi gürler dağlarca eser,
Bilmez ki bindiği her dalı keser,
idrak, insaf, iz', sezi bilmiyor
Umut yok, iman yok neylesin sabır,
Yırtılmış gül yüzün çekilmiş abır,
Bağrında dağ gibi kök salmış kibir,
Hesabı sınırı izi bilmiyor
Gönlünü benliğin dikeni sarmış,
Nefsin heykeli nefsinde karmış,
Kim demiş ilim de irfan da varmış,
bükülen kolları dizi bilmiyor
Yıkan, kıran, söken, döken, satan o
Usulü, erkanı silen o,
Ta bağrıma hançer olup batan o,
Varlığı yokluğu azı bilmiyor
Taklit doruğuna çıkmış hevesle,
Yarıştım zanneder ışıkla sesle,
Yol biter mi bu tükenmiş nefesle,
Yazık ulaştığı hızı bilmiyor
Ter döktüm toprağa kan oldum aktım,
Sevgiyle yoğurdum umutla ektim,
Bir helal lokmaya çok çile çektim,
Sofrada ekmeği, tuzu bilmiyor
Şu çıplak tepede yükselen bayrak,
Emanettir bu gök bu yer senin bak,
Bir baştan bir başa şahittir toprak,
Kanımdan hal olmuş nazı bilmiyor
Yeter kul Rıfat'ım yeter söyledin,
bu nesle ne verdin, n'ettin, neyledin,
El alıp vermedikçe seyrin eyledin,
Deme bizden olmuş bizi bilmiyor
Rıfat ARAZ
|