Konu
:
Gelenek Ve Göreneklerimiz Nelerdir - Türkiye' De Gelenek Ve Görenekler Hakkında Bilgi
Yalnız Mesajı Göster
Gelenek Ve Göreneklerimiz Nelerdir - Türkiye' De Gelenek Ve Görenekler Hakkında Bilgi
08-20-2012
#
3
Prof. Dr. Sinsi
Gelenek Ve Göreneklerimiz Nelerdir - Türkiye' De Gelenek Ve Görenekler Hakkında Bilgi
ANADOLU’DA ÖLÜM GELENEKLERİ
Anadolu halkının büyük bir kesimi geleneklerin etkisi altındadır
Halkımızın geleneksel yaşamını oluşturan ona öz ve biçim kazandıran ana davranış kalıplarının temelindeyse sayısız adet inanma ve töresel işlem yatmaktadır
Gerçekleştirilen bu uygulamalar yöreden yöreye farklılık ve benzerlik göstermektedir
Hayatın üç önemli dönemi doğum ve evlenmede olduğu gibi ölüm çevresinde de bir çok inanma adet töre tören ayin kalıp davranış işlem kümelenmektedir
Ölüm çevresinde kümelenen ve ölüyle toplum üyelerini kuşatan bu inanmalar adetler işlemler törenler ve kalıp davranışlar başlıca üç grupta toplanmaktadır
Ölüm öncesi ölüm sırası ve ölüm sonrası şeklinde oluşan gelenekler dizisi kısaca aşağıda açıklanmaktadır
Anadolu’da genel olarak ölüm korkusunun bilinç altındaki baskısıyla tedirgin olan halk düşüncesi geleceğini bilmek isteğinin de etkisiyle alışılagelmişin dışındaki birtakım davranışları araç gereçlerin şu ya da bu biçimdeki kullanışlarını meteorolojik olayları hayvanların hareket ve seslerini; düşlerdeki görüntülerle hastadaki psikolojik ve fizyolojik değişiklikleri çoğu zaman ölümün bir ön belirtisi saymaktadır
Halk inanmalarında ölümü önceden haber veren belirtiler arasında hayvanlarla ilgili olanlar büyük bir yer kapsamaktadır
Hayvanların insanlarda bulunmayan kimi yetenekleri sezi güçleri biçimsel özellikleri uğurlu ya da uğursuz sayılmaları bu tür inanmaların oluşmasında ve evrensel bir çizgiye erişmesinde büyük bir rol oynamaktadır
Ev ev eşyası araç gereç ve yiyecek çevresinde kümelenen bir takım inanmaların temelinde de ölüm korkusu yatmakta bunlar halk tarafından çoğu zaman ölümün ön belirtileri olarak nitelenmektedir
Ay güneş tutulması yıldız kayması şimşek çakması ve gök gürlemesi gibi olaylar da halk inanmalarında çoğu zaman ölüme yorumlanmaktadır
Bilinçaltında biçimlenen çeşitli görüntülerin simgesel bir takım çağırışımlarla da desteklenerek gerek düşü gören gerekse yakınları için bir ölüm belirtisi olarak yorumlanışı oldukça yaygındır
Ölüm olaylarının duyurulmasının en doğal biçimi ölenin yakınlarının ağlamalarıyla olur
Olayı duyan komşular ölü evinde toplanarak ölünün yakınlarının acılarına ortak olmaya onları avutmaya ilk hazırlıkları yapmaya yardımcı olurlar
Köylerde ilçelerde ve küçük kentlerde evden eve haberleşmenin okuyucu çıkarmanın yanı sıra en yaygın usulu sela verdirmektedir
Gazetelere ilan vermek yoluyla olayı duyurma daha çok büyük kentlerde görülmektedir
Büyük kentlerde cenaze işlerini alan ticari kuruluşlar da vardır
Bunlar defin için gerekli hazırlıkların yanı sıra ölüm ilanlarını da üzerlerine almaktadır
Ölümden hemen sonra yapılan işlemlerin bir bölümü doğrudan doğruya cesetle ilgiliyken bir bölümü de ceset çevresinde toplanmaktadır
Ölünün öte dünyaya gönderilişine ön hazırlık niteliğindeki bu işlemlerin kimilerinin temelinde ölene canlı gözüyle bakmanın ve ondan korkmanın tipik belirtileri yatarken kimilerinde de hijyenik düşünceler ve dinsel gelenekler rol oynamaktadır
Bu tür işlemlerin en çok görülenleri şunlardır
Ölünün gözleri kapatılır çenesi bağlanır başı kıble yönüne çevrilir ayakları yanyana getirilir elleri yanyana ve göbek üzerine konur üzerindekiler çıkartılır bazı yerlerde yatağı değiştirilir ölünün karnına bıçak demir vs
metal eşya konur ölünün bulunduğu oda temizlenir ölünün bulunduğu oda aydınlatılır ölünün başucunda Kuran okunur
Bahsedilen ön hazırlıktan sonra gömme için gerek dinsel gerek geleneksel bakımdan zorunlu olan hazırlığa geçilir
Bu hazırlık üç önemli işlemden geçmektedir
Yıkama kefenleme ve cenaze namazıdır
Ölen biri elden geldiğince çabuk gömülmeye hazırlanır
Kişi sabahleyin ölmüşse ikindi namazına ikindiden sonra ölenler o gece bekletilerek sabahleyin gömülürler
Uzaktaki akrabaları için cenaze bekletilebilir
Anadolu’da büyük bir çoğunluğun yaptığı bir uygulama da cenaze gömülmeden önce yıkanması olayıdır
Kadınları kadın erkekleri erkek yıkayıcılar yıkarlar
Bu işi yapan kişiler meslekten yıkayıcılar hocalar tecrübeli olanlar dini bütünler meslekten kimse bulunmazsa ölü evinden ya da komşulardan biri bazı yerlerde de vasiyet üzerine sevdiği kişiler olur
Büyük kentlerde yıkama mezarlık gasılhanelerinde köylerde ise herkesin evinin bahçesinin kuytu bir köşesinde yapılmaktadır
Ölünün gömülmeye hazırlanışı için gerekli olan ikinci işlem ölünün kefenlenmesidir
Kefen bezinin rengi beyazdır
Kadın ve erkek de parça sayısı değişir
Bu yine Anadolu’da yaşayan halkın büyük çoğunluğu tarafından uygulanan bir gelenektir
Bunun dışında farklı gelenekler bulunmaktadır
Üçüncü işlem de cenaze namazıdır
İslam dinine göre ölenin namazının kılınması için birtakım koşullar gerekmektedir
Cenaze namazı kılındıktan sonra tabut cemaat tarafndan mezarlığa götürülür
Ölü mezara sağ tarafı üzerine kıble doğrultusunda konur
Ölü genellikle tabutsuz olarak mezara gömülür
Ancak tabutla gömüldüğü de olmaktadır
Ölenin kimliğini cinsini yazgısını belirtmek amacıyla mezartaşlarına yazılar yazılması ve işaretler yapılması çok yaygındır
Anadolu’da ölünün dinsel törenle ve yemekle anıldığı belirli günler vardır
Bunların başında ölünün kırkıncı elliikinci günleriyle yılı gelmektedir
Daha seyrek olmakla beraber üçüncü ve yedinci günlerde de ölü belli bir biçimde anılmaktadır
Aslında belli sayıların karşıladığı bu tür günler sözkonusu sayılara kazandırılmış olan dinsel büyüsel ve geleneksel niteliklerden dolayı önemsemişler giderek bir takım adetlerin bünyelerine ana öğe olarak yerleşmişlerdir
Ölüm olayından sonra en önem verilen ve dikkat edilen davranış biçimi de yakınların gidenin ardından tuttuğu yasdır
Yakınını kaybeden bir insanın bu olay karşısında duyduğu tepkiler şaşkınlık isyan ve acıdır yas
Toplumsal ekonomik biyolojik ve duygusal yönden bağlı bulunduğumuz acı bir insanın kaybından duyduğumuz acı insancıl bir tepkidir
Yas toplum tarafından bizim için önemli olarak tanımlanmış insanların ve yakınlarımızdan birinin kaybıyla duyulan acı ve üzüntüyü toplumsal kalıplar içinde ifade etmektir
Toplumsal bir kurum niteliğinde olan yasla ilgili adetler bu adetlere bağlı işlemler kaçınmalar acı çekeni belli etme belirli bir süre yeni durumuna alıştırma acısını azaltma ve giderek bu durumundan çıkarma amacına yöneliktir
Dünyanın her tarafında gerek ilkel gerekse yüksek kültürlerde bu amaçla uygulanan bir takım adetler ve törenler görülmektedir
Cenaze kaldırıldıktan sonra gerçekleştirilen diğer bir uygulama da ölü yemeğidir
Ölümle ilgili adet ve inanmaların önemli bir bölümünü oluşturan bu yemek bir yanıyla ölenin öte dünyada sürdürdüğü başka şeylerin yanı sıra yemeye ve içmeye de ihtiyacı olduğu tasarımını vurgularken bir yanıyla da ölüm olayına eşlik eden geçiş törenlerinin halk arasındaki gerekirliliğini açığa vurmaktadır
Çünkü ölünün öte dünyaya uğurlanışının tam ve geçerli olabilmesi için dinsel kuralların ve işlemlerin yanı sıra geleneksel olayların da yerine getirilmesi gerekmektedir
Aksi halde ölenin ruhunun geri de bıraktıklarını tedirgin edeceğine inanılmaktadır
MEZAR TAŞLARI YAZILARI
Mezar taşları gerek yapısal özellikleri gerekse üzerindeki yazıları ile Türk’ün zengin iç dünyasını ince beğenisini yüce düşüncesini gösteren en güzel örneklerdendir
O mezar taşları ki yerine göre bir tarih yerine göre bir ağıt çok kere de ölenin dilinden duyulan acı ve elemli bir yankıdır
Biçimlerinden yazılarından kişilikler ile kimlikler anlaşılır
Kabristanlar birer müze mezar taşları da buralarda yatanların anıtı varlıklarının kanıtıdır
Yaşlıların taşlarında kişilikler gençlerinkinde dünyaya doymamışlığın özlemi vardır
Kimisi ecelinden kimisi umulmadık bir olaydan göçüp gitmiştir
İyilikler güzellikler tüm acılığı çıplaklığı ile o taşlarda sergilenmiştir
Okuyanda kimi gözyaşı kimi de derin bir düşünce görülür
Bu düşünce karşısında gerçek felsefe o taşın başında yapılır
Gelenekler görenekler toplumun sosyal yapısı da yer alır o taşlarda
Dilekler istekler vardır onlarda
Dünyanın hiçliği da anlaşılır o taşlarda
Çalışmanın başarının gizi vardır üzerindeki satırlarda
Eski Türklerde “Balbal” denirmiş bu taşlara
Balballar kahramanlığını gösterirmiş eski Türklerin
Bugünküler ise aynı ulusun yaşam felsefesini duygu ve düşüncesini evrene bakış açısını inancını dünya görüşünü koyuyor ortaya
Aynı zamanda dil ürünlerinin güzel örnekleridir mezar taşları
Dilciye tarihçiye folklorcuya felsefeciye edebiyatçıya zengin bir hazinedir hazine gibi sunulmuş büyük bir armağandır
Kısaca söylemek gerekirse mezar taşları; tarih yapraklarıdır geçmişten gelen edebiyat sayfalarıdır
Tarihin unutulmuş sayfaları bile vardır orada
Yazık ki mezar taşları da zamana dayanamıyor zamanla yapılan savaşta egemenliğini yitiriyor doğadan silinip gidiyor
Çağdaş uygarlık yarışı da dünkü mezarları bile eski sayıp ortadan kaldırıyor
Biz insanlar ise ilgisiz vefasız varlıklarız
Yarınki geleceğimizin mezar taşlarının başına gelenler olacağını nedense anlamıyoruz anlamak istemiyoruz
Hergün biraz daha onlardan uzaklaşıyoruz geçmişimizden kopuyoruz
Ben geçmişimizden af dilemenin bağışlanmanın yolu mezar taşlarını incelemekten geçer diyorum
İnegöl Mezar Taşlarındaki yazıları bu duygular içinde derlemiş bulunuyorum
İnegöl’de bulunan mezarlıklar; Şehitler Mezarlığı Kavaklaraltı Mezarlığı Mahmudiye Mezarlığı Orhaniye Mezarlığı Hastane Mezarlığı İstanbullu Hasan Mezarlığı Sanayi Mezarlığı adlarını taşımaktadırlar
Aşağıda bu mezarlıklardaki mezar taşı yazılarından derlenmiş bir demet
İlim ve Maarif ve Hem
Vatanperver İdi
Nesline Matuf İdi
Bu Hizmeti Birakup
Ahfadına İrtihal Darı Baka Eyledi
Rahat Olsun Cihan İçre
Ruhu Pak Ebedi
Akuva Müftisi
El Hacci Hafız Şakir Burcu
Bey Ruhuna Fatiha
82 Senelik Muallim
Doğumu 1854-Akuva’da Ölümü
İnegöl’de 14 Temmuz 1926
Ey Birader!
Dikkat Et Şu Mezarımın Taşına
Akıllı İsen Gafil Olma
Aklını Al Başına
Sallanıp Gezer İdim
Bak Ne Geldi Başıma
Akıbet Turap Olup
Taş Dikildi Başıma
Rizeli Bayram
Ruhuna Fatiha
04
04
1935
Bakıp Geçme
Ey Muhammed Ümmeti!
Ölünün Diriden
Bir Fatihadır Minneti
Necdet Çelebi
1937-1982
Kurtuluş Savaşı Gazisi
Hamdi Özşan
1899-1981
Ziyaretçi!
Burada Emekli Yarbay
Galip Aksoy Medfundur
Ruhuna Fatiha
1908-1954
Bir Kamyon Yaktı Canımı
Devrilip Akıttı Kanımı
Hasret Bıraktı
Annem İle Babamı
Okuyunuz Taşımda
Soldum 16 Yaşımda
Beni Rahmetle Anın
Ağlayın Başımda
Ekrem Oğlu Kenan Akman
1960-1976
Prof. Dr. Sinsi
Kullanıcının Profilini Göster
Prof. Dr. Sinsi Kullanıcısının Web Sitesi
Prof. Dr. Sinsi tarafından gönderilmiş daha fazla mesaj bul