Prof. Dr. Sinsi
|
Biyolojinin Tarihi Antik Ve Orta Çağ Dönemi
Antik ve Orta Çağ dönemi
Erken dönem kültürleri
İlk insanlar, hayatta kalabilmek için gerekli olan bitkiler ve hayvanlar hakkında sahip oldukları bilgileri nesilden nesile aktarmış olmamalılar Bu aktarılan bilgilerin arasında hayvan ve insan anatomisi ve göç dönemleri gibi hayvan davranışları hakkında olan bilgiler de yer almış olmalıdır Yine de biyoloji bilgisi açısından ilk önemli dönüm noktası 10,000 yıl önce ortaya çıkan Neolitik Devrimdir İnsanlar ilk defa bu dönemde tarım yapmak için bitkileriden yararlanmış ve yerleşik toplulukların yararlanması için ilk olarak hayvanlar evcilleştirilmiştir
Mezopotamya, Antik Mısır, Hindistan altkıtası, Çin gibi eski kültürler birbirinden bağımsız ve karmaşık doğa felsefesi üzerine görüşler oluşturan Sushruta, Zhang Zhonjing gibi tanınmış cerrahlar ve doğa bilimleri ile ilgilenen kişiler ortaya çıkarmıştır Ancak modern biyolojinin kökeni Antik Yunan felsefesinin seküler geleneğine dayandırılır
Bilinen en eski tıp sistemlerinden biri olan Ayurveda Hint altkıtasında MÖ 1500 yıllarında, Hint kültürünün en eski dört kitabından biri olan Atharvaveda'dan kaynaklanmıştır Dİğer antik tıp metinleri arasında Antik Mısırlılardan kalma Edwin Smith Papirüsü sayılabilir Ayrıca bu metinde insan kalıntılarını koruma ve çürümesini engelleme için kullanılan mumyalama işleminin geliştirilmesinden de söz edilir Antik Çin'de biyoloji konularının Çinli herbologların, doktorların, simyacıların ve filozofların eserleri arasında yer aldığı görülmektedir Örneğin, son hedefi "hayat iksiri" olan Çin simyasının Taocu geleneği, sağlık üzerine verdiği önem nedeniyle yaşam bilimlerinin bir parçası olarak görülebilir Klasik Çin tıbbı sistemi genellikle yin ve yang teorisi ile beş element çevresinde şekillenmiştir Zhuangzi gibi Taocu filozoflar MÖ 4 yüzyılda evrim ile ilgili fikirler oluşturmuş, biyolojik türlerin değişmezliğini reddetmiş ve türlerin değişik çevrelere cevap verebilmek için değişik özellikler geliştirdiklerini öne sürmüştür
Antik Hint Ayurveda geleneği Antik Yunanistan tıbbının dört mizaç kuramına benzeyen üç mizaç kavramını bağımsız olarak geliştirdi, ancak Ayurveda sisteminde ayrıca vücudun beş elementten ve yedi temel dokudan oluştuğu da yer almaktaydı Ayurveda yazarları yaşayan nesneleri doğum yöntemlerine göre; rahimden, yumurtadan, ısı ve nemden, ve tohumlardan olmak üzere dört kategoriye ayırdı ve fetüsün döllenmesi kavramını açıkladı Aynı zamanda, insan di****iyonu ve hayvanları canlı olarak kesme yöntemleri kullanmadan dahi cerrahi üzerine önemli ilerlemeler kaydettiler [10]Sushruta Samhita, MÖ 6 yüzyılda Sushruta tarafından yazıldığı öne sürülen İlk Ayurveda bilimsel eserlerinden biridir İlk tıp metinlerinden biri sayılan bu eserde 700 tıbb bitki, mineral kaynaklarla hazırlanan 64 ve hayvansal kaynaklardan hazırlanan 57 ilaç tanımlanır [11]Yaklaşık MÖ 300'de yazılmış olan Historia Plantarum adlı eserin 1644 yılı genişletilmiş ve resimli baskısının ön sayfası
Antik Yunan gelenekleri
Daha çok bilgi için: Antik Yunanistan'da tıp
Sokrates öncesi düşünürler yaşam hakkında çok soru sordular ancak özellikle biyoloji ile ilgili çok az sistematik bilgi ürettiler Yine de atomcuların yaşamı yalnızca fiziksel terimlerle açıklama çabaları biyoloji tarihi boyunca dönem dönem ortaya çıkmıştır Ama Hipokrat ve takipçilerinin tıbb teorilerinin, özelikle mizaç kuramının etkisi kalıcı olmuştur [12]
Düşünür Aristoteles Klasik Antik Çağın yaşayan dünya hakkında en nüfuzlu bilginiydi Her ne kadar doğa felsefesi hakkındaki ilk eserleri spekülatif olsa da biyoloji hakkında verdiği daha sonraki eserlerinin çoğu ampirik kaynaklıydı ve biyolojik nedensellik ile yaşamın çeşitliliği üzerineydi Özelikle çevresinde bulunan bitki ve hayvanların nitelikleri ve yaşam biçimleri hakkında sayısız doğa gözlemi yapmıştır ve kategorizasyona büyük önem vermiştir Aristoteles 540 hayvan türünü sınıflandırmış ve en az 50'sini keserek incelemiştir Entellektüel amaçların ve formel nedenin tüm doğal süreçleri yönlendirdiğine inanmıştır [13]
Aristoteles ve ondan sonra 18 yüzyıla kadar gelen tüm Batı alimleri, yaratıkların bitkilerden insanlara, giderek artan bir mükemmeliyet skalasında ( scala naturae ya da Büyük Varlık Zinciri) yer aldığına inanmıştır [14] Aristoteles'in Lykeion'daki halefi Theophrastus, botanik üzerine Bitkilerin Tarihi adında bir seri kitap yazmıştır ki antik çağların botanik üzerine en önemli katkısıdır Theophrastus'un kullandığı terimlerin birçoğu, örneğin meyve için carpos ve tohum kanalı için pericarpion gibi günümüzde hala kullanılmaktadır Gaius Plinius Secundus da bitkiler ve doğa hakkındaki bilgisi nedeniyle tanınmıştır ve zoolojik tanımlamaları biraraya getirmiştir [15]
Helenistik dönemde Ptolemaios Hanedanı zamanının bazı alimleri, özelikle Herophilos ve Erasistratos, Aristoteles'in fizyolojik çalışmalarına eklemeler yapmış ve deneysel di****iyonlar yapmıştır [16] Claudius Galen tıp ve anatomi alanında en önemli otorite olmuştur Her ne kadar Lucretius gibi birkaç antik atomcu, Aristoteles'in yaşamın tüm yönlerinin belirli bir tasarım ya da amacın sonucu olduğunu söyleyen teleolojik görüşlerine karşı çıkmışsa da teleoloji ve özelikle de hristiyanlığın yükselişinden sonra doğa teleolojisi 18 ve 19 yüzyıllara kadar biyolojik düşüncenin merkezinde yer almıştır Ernst W Mayr, "Lucretius ve Galen'den sonra Rönesans'a kadar biyolojide önemli bir şey olmamıştır " diye belirtmiştir [17] Doğa tarihi ve tıp üzerine olan Antik Yunan gelenekleri yaşamaya devam etmiş ancak Orta Çağ avrupasında genellikle sorgulanmadan kabul görmüştür [18]
Orta Çağ ve İslam bilgisi
Daha çok bilgi için: İslam tıbbı
Pulmoner dolaşım ve koroner dolaşımı bulan, deneysel di****iyonun ilk takipçilerinden İbn Nefis'in biyomedikal eseri
Roma İmparatorluğu'nun gerilemesi birçok bilginin ortadan kaybolmasına ve yokolmasına neden olduysa da birçok tıb adamı eğitim ve uygulama yoluyla Antik Yunan geleneklerini sürdürüyordu Bizans ve İslami dünyada birçok Antik Yunan eseri Arapçaya çevrilmiş ve Aristoteles'in eserlerinin çoğu korunabilmiştir [19]
Orta Çağ müslüman tıp adamları, alimleri ve düşünürleri 8 ile 13 yüzyıllar arasında, "İslam'ın Altın Çağı" ya da "İslam tarım devrimi" diye bilinen dönemde biyoloji bilgisine çok önemli katkılarda bulunmuşlardır Örneğin zooloji alanında Doğu Afrika kökenli Arap alim el-Cahız (781-869) yaşam için mücadele[20] gibi evrim ile ilgili fikirleri ilk defa ortaya koymuştur[21][22] Aynı zamanda besin zinciri fikrini de ortaya atmıştır[23] ve çevresel determinizmin ilk takipçilerindendir [24] Kürt biyolog el-Dinaveri (828-896) Arap botaniğinin kurucusu sayılır Yazdığı Kitab-el Nebat en azından 637 türü tanımlar, filizlenmeden ölüme kadar bitki gelişmesini, bu gelişmenin etaplarını ve çiçekler ile meyvelerin oluşumunu anlatır [25] El-Birüni yapay seleksiyonu tanımlamış ve doğanın da benzer şekilde işlediğini söylemiştir; bu fikir doğal seleksiyon ile kıyaslanır [26]
Deneysel tıp alanında İbn-i Sina (980-1037) El-Kanun fi't-Tıb[27] adlı eserinde klinik denemeler ve klinik farmakoloji kavramlarını ileri sürdü Bu eser 17 yüzyıla kadar Avrupa tıp eğitiminde çok önemli bir metin olarak kullanılmıştır [28][29] Endülüslü-Arap tıp adamı İbn-i Zühr (1091-1161) deneysel di****iyon ve otopsinin ilk takipçilerindendir Yaptığı otopsilerle bir deri hastalığı olan uyuzun nedeninin bir parazit olduğunu kanıtlayarak mizaç teorisini sarsmıştır [30] Aynı zamanda insanlar üzerinde kullanmadan önce hayvanlar üzerinde test yapılmayı öngören[31] deneysel cerrahiyi başlattı [32] Mısır'da 1200 yılında bir kıtlık sırasında Abdullatif el-Bağdadi birçok iskeleti inceleyerek Galen'in alt çene ve leğen kemiklerinin oluşumuna dair görüşlerinin yanlış olduğunu buldu [33]
Endülüslü-Arap biyolog Ebu Abbas el-Nebati, 13 yüzyılın başlarında, botanik alanında sayısız tıp metninin test edilmesi ve tanımlanması için ampirik ve deneysel tekniklerden oluşan bir bilimsel yöntem geliştirerek gerçek deneyler ve gözlemlerle desteklenen metinleri doğruluğu kanıtlanamamış metinlerden ayırdı [34] Öğrencisi İbn el-Baytar (d 1248) içinde 300'ü kendi keşfi olan 1 400 bitki, gıda ve ilacın tanımlandığı bir eczacılık ansiklopedisi yazmıştır Bu eserin Latince çevirisi 18 ve 19 yüzyıllarda Avrupalı biyolog ve eczacılara çok yararlı olmuştur [35]
Arap tıp adamı İbn Nefis de (1213-1288) deneysel di****iyon ve otopsinin ilk takipçilerindendir[36][37] ve 1242 yılında dolaşım sisteminin[38] temelini oluşturan pulmoner dolaşım[39] ve koroner dolaşımı[40][41] bulmuştur Aynı zamanda metabolizma kavramını tanımlamış,[42] ve Galen ile İbn-i Sina'nın dört mizaç teorisi ile birlikte nabız,[43] kemikler, kaslar, bağırsaklar, duyu organları, safra kanalları, özofagus ve mide hakkındaki görüşlerinin doğru olmadığını gösterdi [36]II Friedrich'e ait De arte venandi, kuş morfolojisini inceleyen önemli bir Orta Çağ doğa tarihi metnidir
Orta Çağın ortalarında Bingenli Hildegard, Albertus Magnus ve II Friedrich gibi az sayıda alim doğa tarihi üzerinde çalışmalar yapmıştır Avrupa üniversitelerinin ortaya çıkışı fizik ve felsefe alanında önemli gelişmelere yol açtıysa da biyoloji alanında pek etkili olamamıştır [44]
Kaynak : Wikipedia
|