Yalnız Mesajı Göster

Turizm İle İlgili Herşey

Eski 08-19-2012   #13
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Turizm İle İlgili Herşey



Siirt turizmi

Siirt'te turizm
TURİZM

İlimizin bütün illerle yaz-kış düzenli bir karayolu bağlantısı bulunmaktadır 1994 Yılında hizmete giren havaalanı Siirt'e seyahat etmek isteyenlere günlük seferleriyle hizmet sunmaktadır Kurtalan Tren Garı ise, Adını Sanatçı Barış MANÇO'nun orkestrasına veren Kurtalan Ekspresi ile nostaljik bir yolculuk yapmak isteyenlerin son durağıdır


Samiler, Babiller, Asurlar, Urartular, Romalılar, Bizanslılar, Selçuklular ve Osmanlılar gibi tarihe derin izler kazımış medeniyetlere beşiklik eden Siirt'te, ayakta durabilen tarihi eserlerin büyük bir çoğunluğu Selçuklular devrinden kalmıştır Sağda Çinili Minare olarak anılan Ulucami minaresi, tipik Selçuklu mimarisini yansıtmaktadırSolda ise cas adı verilen özel bir alçı harcı ile inşa edilmiş bulunan yöreye özgü ev tiplerinden bir örnek



KAPLICALAR

İlimiz, dogal güzelliklerin yanısıra eşsiz kaplıcaları ile de şifa sunmaktadır Billoris kaplıcası ile ilgili olarak Refik Saydam Merkez Hıfzıssıhha Enstitüsü tarafından hazırlanan raporda; kükürtlü hidrojen içeren 35 C° sıcaklığındaki suyunun deri hastalıkları, romatizma, kadın hastalıkları, nevralji, polinevrit, nevrit, polio sekelleri gibi rahatsızlıklara iyi geldiği belirtilmiştir Billoris Kaplıcasına Mayıs-Ağustos döneminde günde yaklaşık 1500 kişi gelmekte ve kaplıcadan günübirlik yararlanmaktadır
DAĞ ve AV TURİZMİ

Ekim-Şubat dönemini kapsayan av mevsiminde; bıldırcın, tahtalı, güvercin,yabani ördek,tavşan,tilki,samur ve porsuk avlanabilir Bunun dışında mevcut akarsularda balık avlamak her zaman mümkündür Eskiden sürek avı şeklinde yapılan yabani hayvan avı bu hayvanların nesli tükendiğinden, günümüzde yapılmamaktadır Dağ keçileri ise av yasağı kapsamına alınarak nesillerinin korunmasına çalışılmaktadır


İNANÇ TURİZMİ

İbrahim Hakkı Hzlerinin türbesi

HzÖmer zamanında İslamiyeti benimseyen Siirt Yöresinde dini ağırlıklı eserler ağırlık kazanmaktadır Bu da Siirt'teki turizm olgusu içinde inanç turizmini belirgin şekilde ön plana çıkarmaktadır HzMuhammed'in (SAV) övgüsüne mazhar olan tabiin büyüklerinden HzVeysel KARANİ'nin kabirleri ve cennetle müjdelenen an sahabeden biri olan Abdurrah- man Bin Avf Hzlerinin makamı da bu yörede bulunmaktadır Ayrıca Dünyaca ünlü Marifetname'nin müellifi olan İbrahim Hakkı Hzleri ve Hocası İsmail Fakirullah Hzleri de Aydınlar İlçesinde medfun bulunmaktadırlar Bunların dışında Siirt Yöresinde on binlerce evliyanın yattığı rivayet edilmektedir İnanç turizmindeki hareketlilik, İl merkezi ile HzVeysel KARANİ'nin türbesinin bulunduğu Baykan İlçesinde ve Hzİsmail FAKİRULLAH ile dini ilimlerin yanı sıra matematikten astronomiye tüm pozitif bilimlerin de işlendiği 58 esere sahip İbrahim Hakkı Hzlerinin türbesinin bulunduğu Aydınlar (Tillo) ilçesinde yoğunlaş maktadır Bu eşsiz mekanlar, her yıl binlerce turist tarafından ziyaret edilmektedir

İsmail Fakirullah Hz :

İsmail Fakirullah Hz Hicri 1067’de Recep Ayı Regaip Kandili’ne rastlayan Cuma Gecesi dünyaya gelmiştir Babası Hoca Kasım Efendi’dir İsmail Fakirullah Hz çocuk yaşlarında ilim tahsiline başlamış ve hoca oluncaya kadar ilim tahsiline aralıksız devam etmiştir 24 yaşındayken babasını kaybetmiştir Bu yaşta evlenerek oturduğu camide müderrislik ve imamlık yapmaya başlamıştır 30 yaşında annesini kaybettikten sonra zühd ve takvasının gereği olarak kendisine bir tarla satın almış, bizzat kendi elleriyle asma ağaçları dikmiş ve geçimini sağlamak için çalışmıştır Tarla ekmiş, ekin biçmiştir 40 yaşına kadar günlerinin çoğunu oruçla geçimiş, orucunu birkaç üzüm tanesi ile açmıştır 40 gün konuşmadan, yeme içmeden kesilip mana alemine dalmıştır Kırkıncı gün gözünü açmış, bir tas su içmiş, ekşi nar aşı isteyip, bir parça ekmekle yemiş ve kendine gelmiştir Bundan sonra yemeğini normal yemeye başlamıştır Daha sonra 48 yaşında Hacc’a gitmiştir İsmail Fakirullah Hz’nin biri kız olmak üzere 5 çocuğu vardı İbrahim Hakkı Hz’nin üstadı olan İsmail Fakirullah Hz’nin büyük kerametleri olmuştur Bunlardan bir tanesi de kuyu hadisesidirİsmail Fakirullah Hz 48 yaşındayken komşularından biri vefat eder Onların evlerine taziyeye gider Taziyede bulunduktan sonra namaz vakti izin alıp, eve dönmek isterken, avluda bulunan ve içinde su bulunmayan 22 m derinliğinde bir kuyuya düşer İsmail Fakirullah Hz’nin camiye gelmediğini gören cemaat İsmail Fakirullah Hz’ni aramaya başlar Nihayet taziye evinden çıkanlar İsmail Fakirullah Hz’nin kuyudan seslerini işitirler Bunun üzerine kuyuya biri inerek İsmail Fakirullah Hz’ni kuyudan çıkarır Büyük Mürşid kuyudan çıkarılırken sarığı başında, terliği ayağında ve kaşındaki ufak sıyrık haricinde vücudunda herhangi bir yara veya kırık olmadığı halde olup bitenlerden habersiz hala o manevi mecliste içtiği muhabbet ve ilahi aşk şarabının etkisiyle istiğrak halindeydi Kendisini kuyudan çıkartmak isteyenlere, “Beni kendi halime bırakın Artık benim sizinle işim kalmadı, benden uzaklaşınız” diyerek kendisini mevlasıyla ve o manevi mecliste hazır bulunan evliya ruhlarıyla başbaşa bırakmalarını ısrarla istemiştir İsmail Fakirullah Hz ayıldığında kuyuya düştüğünden haberi olmadığını, ancak kuyuda bulunduğu zaman zarfında yüce Allah’ın Tecelli Sıfatlarıyla müstağrik olduğunu, bir çok evliyanın ruhlarıyla tanıştığını ifade eder İsmail Fakirullah Hz’nin istiğrak hali 8 yıl boyunca devam etmiştir 9 yıl istiğrak halinden ayrılıp Cenab-ı Hak’tan aldığı feyzle, insanları hak yoluna irşada başlamıştır Bir tarafta “Uveysiyye” tarikatının esasları doğrultusunda her kesimden insanları irşad ederken, diğer tarafta şer-i ilimler ve müspet ilimlerde dünyaca ünlü meşhur ilim adamları yetiştirmiştir Hayatını hak yolda insanları irşad etmekle geçiren bu büyük veli Hicri 1146, Miladi 1734 senesinde ruhunu mevlasına teslim etmiştir Kabri Tillo Kabristanlığı’nda kendi ismiyle anılan türbededir İsmail Fakirullah Hz’ni vefatından sonra halka tanıtan İbrahim Hakkı Hz’dir Her sene binlerce kişi türbesini ziyaret etmektedir

İbrahim Hakkı Hz



İbrahim Hakkı Hz Hicri 1115, Miladi 1703 yılında Erzurum’a bağlı Hasankale İlçesi’nde doğmuştur Babası Molla Osman, bir mürşit aramak maksadıyla Tillo’ya gelmiş, burada İsmail Fakirullah Hz’ni bularak hizmetine girmiştir



Babasının arkasından İbrahim Hakkı da amcası Ali ile birlikte Tillo’ya gelmiştir Okuma çağındayken İsmail Fakirullah Hz’ne talebe olup, o günün şartlarına göre çok ileri seviyede dini ve fenni ilimler tahsil etmiştir Bunun üzerine hem dini ilimlerde, hem de fenni ilimlerde üstünlüğü ifade eden “Zülcenaheyn” yani “İki kanatlı” ünvanını elde etmiştir Bu sırada hocası ve şeyhi olan İsmail Fakirullah Hz’nin tarikatı olan “Uveysiyye” tarikatına intisap etmiştir



Büyük mütefekkir İbrahim Hakkı Hz hadis ve fıkıhta, tasavvuf ve edebiyatta, psikoloji ve sosyolojide, tıp ve astronomide ve pek çok ilim dalında büyük bir kudret ve yetenek göstermiştir Doğunun yetiştirdiği bu büyük alim, kısa zamanda dünya çapında ün salmıştır İslam alemine ve insanlığa bıraktığı değerli eserler, onun şahsiyetinin ve ilminin faziletini gösterir



Mürşidi ve hocası İsmail Fakirullah Hz’nin vefatından sonra irşad ve öğretim görevlerini hocasının oğlu Abdulkadir-i Sani Hz ile birlikte devralarak hayatı boyunca sürdürmüştür



İbrahim Hakkı Hz üç sefer Hacc’a gitmiştir İlk hac farizasını 1738’de, ikincisini 1763’te, son haccını da 1767’de yapmıştır



İbrahim Hakkı Hz 1758’de İstanbul’a gitmiş, bu gidişinde saraya özel olarak davet edilmiştir O zamanın sultanı I Mahmud tarafından davet edilmesinin sebebi daha önce sultan ile İsmail Fakirullah Hz arasındaki haberleşme olmuştur İbrahim Hakkı Hz sarayda bulunduğu müddetçe, zamanının çoğunu saray kütüphanesinde geçirmiştir, bir süre sonra yeniden Tillo’ya dönmüştür



Hicri 1194, Miladi 1780’de 77 yaşında iken Cenab-ı Hakk’ın rahmetine kavuşmuştur Kendi arzusu üzerine Mürşidi İsmail Fakirullah Hz için daha önce yaptırdığı ve kozmografik bir özelliğe sahip olan türbede, mürşidinin ayaklarının ucuna defnedilmiştir



İsmail Fakirullah Hz ve İbrahim Hakkı Hz’nin Türbesi :

Bir büyük ve iki küçük kubbenin örttüğü iki oda ve bir hol ile bir kuleden ibarettir Türbenin asıl özelliği; Tillo’nun 3-4 Km doğusundaki bir tepe üzerine yapılmış olan duvardaki 40x50 Cm boyundaki pencereden her yıl; gece ve gündüzün eşit olduğu 21 Mart günü, yeni doğan güneşin ilk ışınları, türbenin tümü kale duvarının etkisiyle gölgede kalırken, pencere boşluğundan geçip, türbe kulesinin penceresine vurarak kırılmak suretiyle İsmail Fakirullah’a ait sandukanın baş tarafını aydınlatmasıdır Bununla ilgili “yeni yılda doğan ilk güneş, hocamın baş ucunu aydınlatmazsa, ben o güneşi neyleyim” Sözü İbrahim Hakkı’nın hocasına olan saygısını göstermektedir



Ne yazık ki bu ışık düzeni, türbenin restorasyonu sırasında bozulmuş bulunmaktadır Avrupa’nın bir çok uzman bilim adamı, bütün uğraşlarına rağmen bu ışık düzenini eski orijinal haline getirememişlerdir





İsmail Fakirullah Hz ve İbrahim Hakkı Hz Müzesi :

Tillo tarihi eserler yönünden çok zengindir İbrahim Hakkı’nın kullandığı kozmoğrafya aletleri, haritalar, güneş sistemi ile ilgili tahta küreler, el yazması çok değerli kitaplarla düşünüre ait çeşitli eşyalar halen Tillo’daki torunlarında bulunmaktadır



İbrahim Hakkı Hz’nin Eserleri :

İlk ana eseri Divanı’dır 1755’te yazılmış 1847’de Mehmed Said tarafından İstanbul’da basılmıştır Erzurumlu İbrahim Hakkı Divanı ismini taşır 230 sayfadır İlâhiname, Aşknâme, Hz Muhammed’i öven bir şiir ve kendi halini, niteliğini bildiren bir manzumesi vardır Divanı büyük oğlu İsmail Fehim’e ithaf edilmiştir İsmail Fehim astronomi ve müzikle uğraşan güzel kanun, santur çalan bir zattır Kendisinin çalmış olduğu 74 telli bir santuru vardı İbrahim Hakkı Divanı’nda musiki ile ilgili “Musikiye Dair Nazım” adlı bir şiir bulunmaktadır



İkinci ana eseri Marifetname’dir Ansiklopedi türündedir 1757’de yazılmıştır 1836 ve 1864’te Mısır’da 1868, 1889 ve 1914’te İstanbul’da basılmıştır Ortalama 600 büyük sayfadır El yazmaları 2 cilt olup, halen Tillo’da torunlarından Sadettin TOPRAK tarafından muhafaza edilmektedir



Eser bir önsöz, üç büyük bölüm ve bir sonsöz ihtiva eder Her bölüm daha alt bölümlere ayrılmıştır Önsöz tamamen dinidir



Birinci bölüm Fenn-i Evvel’dir Allah’ın varlığını, birliğini anlattıktan sonra yalın ve bileşik cisimleri, madenleri, bitkileri ve nihayet insanı anlatır Sonra geometri, astronomi ve takvim konuları yer alır Coğrafyaya ait bölümünde 100’den fazla ilin hangi enlem ve boylamda olduğunu göstermiştir Ayrıca, “Hiçbir çağda yerin döndüğüne inananlar eksik olmamıştır” demiştir



İkinci bölümde fenn-i Sani, anatomi, fizyoloji gibi bilimler yer alır İnsan vücudunu estetik bakımdan da incelemiş, araya beyitler sıkıştırmıştır Vücut yapısı ile huy arasındaki ilişkiye inanmış ve bunu şiirle anlatmıştır Bu bölümün sonunda ruha, sağlığa ve ölüme ait geniş bilgi vardır



Üçüncü bölüm olan fenn-i Salis, dini, ilahi ve felsefi içeriklidir



Kırk sayfa tutan son bölüm törebilimdir diyebiliriz Öğretimin yol ve yöntemini, öğrencinin üstadına takınacağı tutumu, ana ve babaya karşı saygı ve sevgi, evlenme ve evlenmede aranacak nitelikler, karı-kocanın birbiriyle ilişkileri töresi, çocuklara karşı görevleri, akraba, hizmetçi, komşu, dost, halk ve bilginlerle görüşüp konuşma yolu ve töreleri yer alır Sayın Rauf İNAN, İbrahim Hakkı’nın bu cephesini incelerken, O’nu ilk eğitim filozofumuz olarak tanıtır



Marifetname, Arapça ve Farsça’ya da çevrilmiştir



İbrahim Hakkı’nın üçüncü büyük eseri İrfaniye’dir 1761’de yazılmıştır 495 sayfadır Arapça, Farsça ve Türkçe bölümleri vardır Konusu “Kendisini bilmeyen, Rabbini bilemez” anlamındaki hadistir İnsan vücudu evrene benzetilmiştir Vücutta akıl, evrende Rab gibidir Şöyle öğütleri vardır: “Tekkelerde eğlenmeyip, ilim meclisine gelesin Herkese şefkat nazarı ile bakıp hakir görmeyesin ve hizmet buyurmayasın Tezyi-i zahiri koyup gökçek ahlak ile tezyi-i bâtına gidersin” demektedir



Dördüncü ana eseri İnsaniye’dir 1763’te yazılmıştır 722 sayfadır Kendisi bu eseri için “140 kitaptan üç lisan üzre cem ettim” diyor Oğlu İsmail Fehim ve amcazadesi Yusuf Nedim’in el yazısı olan iki nüshası torunlarında vardır



Beşinci büyük eseri Mecmuat-ül Mani, 1765’te yazılmıştır Kayınbiraderi Mustafa Fani’nin el yazısı olan bir nüshası Mehmet Ali Benderli’de vardır Bu kitapta münacaatlar, şükürnameler ve Şifa-üs Sudur başlığı altında topladığı manzumeleri vardır Fakirullah’ın ölümü, oğul ve torunlarının doğumuna, hacca gidişine ait düşürdüğü tarihler de bu kitaptadır Arapça, Farsça ve Türkçe bir de sözlüğü vardır Arapça ve Farsça’dan dilimize alınan kelimelerin imlalarını, Türkçe söylenişlerine göre sesli harf koyarak yazmıştır Mesih İbrahim Hakkıoğlu diyor ki: “Bu sözlüğü incelemeden evvel, İbrahim Hakkı’nın mektuplarında müjde, aslan, sokak gibi kelimelerin yazılışını görüp şaşırdım İbrahim Hakkı gibi Arapça ve Farsça’yı ana dili gibi bilen, bu dillerde yazılmış yüzlerce eseri inceleyen bir bilginin mektuplarında imla hatası yapmasına akıl erer miydi? Ancak bu sözlüğü inceledikten sonra bir çığır açmak istediğini anladım



İbrahim Hakkı’nın günümüze kadar kalmış bir de Ruzname’si vardır 1753 yılında yapılmış, yüzyıllarca takvim işini görebildiği için Devr-i Daim de denen araç, 52,5 Cm çapında bir ağaç çembere gerilmiş derinin bir çok daire ve yarıçaplara bölünmesi ile meydana gelmiştir Siirt ve Tillo gibi 40 Enlemde bulunan yerlere göre düzenlenmiştir Bir göç yılının herhangi bir ayının bir günü aranırken bunun haftanın hangi günü olduğu, o gün güneşin kaçta doğup battığı kolayca bulunabilir Duvar ve cep takvimlerinin bulunmadığı bir dönemde bu aracın önemi açıktır



Bu açıklamalardan sonra İbrahim Hakkı Hz’nin tespit edilebilen 58 eserini şöyle sıralayabiliriz



1- Seyr-u Süluk :1722 yılında yazılmıştır Eser Arapça olup, bir tasavvuf kitabıdır

2- Süluk-u Tarikil-Fena :1726 yılında yazılmıştır Eser Arapça bir tasavvuf kitabıdır

3- Lubbul-Kutub :1740 yılında yazılmıştır Eser 4 cilt olup, seçme şiirlerden derlenmiştir

4- Tecvit :1749 yılında yazılmıştır Eser tecvitle ilgilidir

5- Saatname :1750 yılında yazılmıştır Eser zaman belirleme usullerini içerir

6- Tertib’ul-Ülum :1751 yılında yazılmıştır Eser manzum olup, dini ve içtimai konuları içerir

7- Menazil’ul-Kamer :1752 yılında yazılmıştır Eserde mevsimlerle, aylarla ilgili bilgiler vardır

8- İhtiyarat’ül-Kamer :1752 yılında yazılmıştır Eser gezegenler ve takvimlerle ilgili bilgileri içerir

9- Gurre-Name :1752 yılında yazılmıştır Eser takvimi hesapları kapsıyor

10- Rûz-Name :1752 yılında yazılmıştır Eser ağaçtan yaptığı takvimin kullanılışını izah ediyor

11- Divan-ı İlahi-Name :1755 yılında yazılmıştır Eser Türkçe manzum ve tasavvufidir

12- Mahzen-Ül-Esrar :1755 yılında yazılmıştır Eser manzum olup, tasavvufidir

13- Marifetname :1757 yılında yazılmıştır Eser Türkçe olup, tasavvuf, astronomi, anatomi, geometri, psikoloji ve edebiyat konularını içeriyor Orjinali 2 cilttir

14- Tezkirat’ül-Ehbab :1757 yılında yazılmıştır Eser Arapça olup, Şeyh İsmail Fakirullah’ın hayatını konu ediniyor

15- Mecmuat’ul-İrfanniye :1761 yılında yazılmıştır Eser tasavvufidir

16- Mecmuat’ul-İnsanniye :1763 yılında yazılmıştır Eser nazımdır

17- Hısn’ul-Arifin :1765 yılında yazılmıştır Eser sırrın izahı ile ilgilidir

18- Vuslat-Name :1765 yılında yazılmıştır Eser nazımdır

19- Mir’at’ul-Kevneyn :1765 yılında yazılmıştır Eser Arapça nazımdır

20- Kuvt-i Can :1765 yılında yazılmıştır Eser şeyhinin menkıbelerini içeriyor

21- Noş-i Can :1765 yılında yazılmıştır Türkçe ve Farsça beyitleri içine alıyor

22- Mecmuat’ül-Meani :1765 yılında yazılmıştır Eser mana ilimleri ile ilgilidir

23- Rub’ul Muceyyeb :1765 yılında yazılmıştır Eser yeryüzünün enlem ve boylamlarının, saat vakitlerinin nasıl bulunabileceğinden, kıble ve yön tayininden, dağların yükseklikleri ile engebeli mesafelerin ölçülmesine dair usulleri içerir

24- Tuhfet’ul-Kiram :1766 yılında yazılmıştır Eser Arapça ve Farsça’dır

25- Celal’ul-Kulub :1766 yılında yazılmıştır Eser çok değerli manevi telkin ve tavsiyeleri içerir

26- El-İnsan’ul Kamil :1766 yılında yazılmıştır Eser Türkçe olup, olgun bir insan modelini takdim ediyor

27- Nuhbet’ul-Kelam :1768 yılında yazılmıştır Eser Arapça, Farsça ve Türkçe’dir

28- Meşarik’ul-Yuh :1771 yılında yazılmıştır Eser Arapça, Farsça ve Türkçe olup, değişik kaynaklardan derlenmiştir

29- Avamil ve Kavaid’ul-Farisiyye :Eserler Fars Dili’nin bazı gramer kurallarını içeriyor

30- Aynı Eser,

31- Sefinetu-Nuh :1773 yılında yazılmıştır Eser üç dilde yazılmış manzumdur

32- Kenz’ul-Fütuh :1774 yılında yazılmıştır Eser tasavvufa dair nazımdır

33- Definetur-Ruh :1775 yılında yazılmıştır Eser Arapça, Farsça ve Türkçe yazılmıştır

34- Kitab’ul-Alem :1775 yılında yazılmıştır Eser Arapça’dır

35- Ruhuş-Şüruh :1776 yılında yazılmıştır Eser İlahi-Name adlı eserinden derlenmiştir

36- Akidet’ul-İman :1777 yılında yazılmıştır Eser Arapça olup, çocuklar için imani bilgiler içeriyor

37- Urvetil-İslam :1777 yılında yazılmıştır Eser Marifetname’den alınmıştır

38- Ulfet’ul-Enam :1777 yılında yazılmıştır Eser Arapça’dır

39- Hey’et’ul-İslam :1777 yılında yazılmıştır Eser tefsir ve hadis ilimleri ile ilgilidir

40- Vasiyet-Name :1778 yılında yazılmıştır Eser Oğlu İsmail Fehim’e yazdığı mektupları ihtiva ediyor

41- Mürşid’ul-Muteehhiliyn :Eser ailevi konular içeriyor

42- Muntehebat-i Manzume :Eser tasavvufi beyitlerden oluşturulmuştur

43- Şükür-Name :Eser Manzumdur

44- İkbal-Name :Eser ahlaki konuları içerir Nazımdır

45- İstihrac-i Amal-i Felekiyye :Eser astronomi ile ilgili nazımdır

46- Süluk-i Tarik-i Nakşibendi :Eser Nakşi Tarikatı’nın usullerini izah ediyor

47- Ed’iye-i Mensure,

48- Şifa-ul Sudur, 49- Uzletname, 50- Ulfet’ul-Kulub, 51- Menkubus-Sır, 52- Nefy’ul-Vücud, 53- Vahdet-Name, 54- Teferrüc-Name, 55- Manzume-i Avamil, 56- Sırr’ul-Sır, 57- Kelimatu-Fakirullah, 58- Lubbul-Lub,

İbrahim Hakkı Hz’nin Şiirlerinden Seçmeler



TEFVİZNÂME

Hak şerleri hayr eyler

Zannetme ki gayr eyler

Arif anı seyr eyler

Mevlâ görelim neyler

Neylerse güzel eyler



Sen Hakk’a tevekkül kıl

Tefviz et ve rahat bul

Sabreyle ve razı ol

Mevlâ görelim neyler

Neylerse güzel eyler



Kalbin ona berk (yaprak) eyle

Tedbirini terk eyle

Takdirini derk eyle (anla)

Mevlâ görelim neyler

Neylerse güzel eyler



Hallak-ı Rahim oldur

Rezzak-ı Kerim oldur

Fa’al-ı Hakim oldur

Mevlâ görelim neyler

Neylerse güzel eyler

Alıntı Yaparak Cevapla