Yalnız Mesajı Göster

Erzincan Hakkında Bilgi

Eski 08-19-2012   #6
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Erzincan Hakkında Bilgi



Erzincan Türbe ve Kümbetleri


Midilli Baba Türbesi (Kemah)

Gülabi Baba’nın kim olduğu ve nereden geldiği konusunda hiçbir bilgiye ulaşılamamıştır

Midilli Baba Türbesinden günümüze duvar kalıntıları ile yarım kubbeye ait bir bölüm gelebilmiştir Harap ve perişan bir durumdadırTürbenin bir girişi ve mumyalık bölümü olduğu sanılmaktadır Ancak bu da kesinlik kazanamamıştır


Kalem Yakup Türbesi (Kemah)

Erzincan, Kemah ilçesinin 3 km doğusunda, Kemeryaka yolunun sağ tarafındaki mezarlığın bulunduğu tepededir Bu türbeye halk “Kelem Yakup Türbesi” ismini yakıştırmıştır Burada gömülü olan kişinin Sultan Melik’in büyük kardeşi olduğu rivayet edilmektedir Bu mevki ile mezarlığa “Kelem Yakup“ ismi de yakıştırılmıştır Söylentiye göre bu kişi kendisine bir türbe yapılmasını istememiş ve ölümünden sonra da bu türbe yapılmıştır Söylentiye göre Hacı Bayramı Veli Kemah’a geldiği zaman, bu zatın ermiş olduğunu söylemiş ve türbesini ziyaret etmiştir

Türbenin etrafı duvarla çevrili yerdeki mezarların defineciler tarafından kırılmış, türbenin etrafı kazılmıştır Türbenin alt tarafına mescit olarak küçük bir bina yapılmıştır Bugün mescidin çatısı çökmüş, duvarları yıkılmıştır


Melik Gazi Türbesi (Kemah)

kuzeyinde, Fırat Nehri’nin kıyısındaki kayalık tepenin bulunduğu yerdeki mezarlıkta Melik Gazi’nin Türbesi bulunmaktadır

Selçuklu hükümdarı Alpaslan’ın Anadolu’nun fethi için görevlendirdiği komutanlardan Melik Gazi Erzincan, Kemah, Divriği ve Şarki Karahisar’ı l070-l080 yıllarında ele geçirmiştirBunun ardından da bu bölgede Mengücek Beyliğini kurmuştur

Melik Gazi’nin türbesi Mengücek Beyliğinin ilk merkez olan Kemah’ta yapılmıştır Melik Gazi’nin vakfiyesinde bununla ilgili olarak:

ben emr-i Hak ile sultan-ı amil oldum, layık bil adil tuttum ve Erzurum, Erzincan,Kemah ve Diyarbekir vilayetleriyle kalelerini fetheyledim ve kafirlerin ciğerlerini yaktım ve kılıç vuran padişahtır ki (Mengücik ) Gazidir: Cenab-ı Hak ruhunu şad ve kabrini pürnur eylesin Bundan sonra ben Kemah Kalesi civarına yerleştim ki o civar Fırat nehri kenarındadır ve hududu şu vecih iledir ki nehri mezkur kale ile mesken arasında geçer ” yazılıdır

Mengücek Gazi’nin ölüm tarihini açıklayan bir belgeye rastlanmamakla beraber, ondan sonra Beyliğin başına 1118’de geçen oğlu Emir İshak’ın hükümdarlığının başlangıcı dikkate alındığında Melik Gazi’nin aynı tarihte öldüğü ortaya çıkmaktadır

Mengücek Gazi’nin Türbesi sekizgen planlı iki katlı olup türbenin altında bir mumyalık bulunmaktadır Türbenin üzeri piramidal bir külah ile örtülmüştürTürbe taş temeller üzerine tuğladan yapılmıştır Sekizgenin kenarları dikdörtgen çerçeveler içerisine alınmış, köşelerdeki payelerle de dışa çıkıntı yapmıştır Külahın alt kısmı ile gövdenin üstüne tuğla mozaiklerle, küfi yazılı kitabeler yerleştirilmiştir Türbenin içerisi horasanlı harç ile sıvanarak silindirik gövdeye dönüştürülmüştür

Türbenin girişi küçük bir portal şeklindedir Sivri kemerli alınlığı, geometrik geçmelerle süslenmiş, altına da bir satırlık küfi yazılı kitabe yerleştirilmiştir Buradaki köşe sütunlarının üzerine oturan alınlık kemeri, bir daire bir baklava olmak üzere tuğla mozaiklerle bezenmiştir Sırsız tuğlalar arasındaki alçı dolgu süslemeler ve firuze çinilerle görkemli bir görünüşü olan kapı kırık kemer içerisine alınmıştır Buradaki sırlı tuğladan küfi yazılı kitabede “Elmerhum, es said, eş-şehid, el Gazi “ yazılıdır

Giriş kapısının altında bulunan bir kapıdan merdivenle mumyalığa inilmektedirMumyalığın üzerinde de iki satırlık Farsça bir kitabe bulunmaktadır:

“Dünya durdukça o Mengücek Sultan tarafından aydınlatılacaktır

Mumyalığın üzerindeki zemin katının bir bölümü mescit durumuna getirilmiştir Burada Melik Gazi’nin sembolik sandukası bulunmaktadır Kümbetin duvarları içten silindirik olup buraya siyah mürekkeple Farsça ve Arapça iki kitabe yerleştirilmiştir Buradaki Arapça kitabede Behramşah’ın Kılıç Aslan’ın kızlarından birisi ile evlenmiş olduğu belirtilmiştir Mumyalık kısmında üst katı taşıyan sekizgen bir paye ile beş eşit parçaya bölünmüştür Duvarlar 80 cm yüksekliğe kadar taş örmelidir Mumyalığın üzeri basıktır Melik Gazi’nin mumyası zaman zaman açıldığından bozulmuştur Ayrıca burada beş mezar daha bulunmaktadır

Türbede bulunan bir diğer kitabede ise;

“Melik Alim, adil, teyid olunmuş, mansur, muzaffer; din ve dünyanın yardımcısı, İslam ve Müslümanların koruyucusu, Selçuk oğulları ve Mengüciklerin iftiharı eb-ul Feth Selçuk Şah bin Behram-Şah bin Davut bin İshakO Mengücik idiAllah onu nimetleri ve gufranıyla gark ede” yazılıdır

Melik Şah Türbesi Vakıflar Genel Müdürlüğü tarafından l991 yılında onarılmıştır


Ali Baba Türbesi (Kemah)

güneyinde, Haydar Hana Çeşmesi’nin karşısında, evlerin arasında Ali Baba Türbesi bulunmaktadır

Türbenin kime ait olduğu kesinlik kazanamamıştır Burada gömülü olan kişi ile ilgili halk arasında yaygın bir söylenti vardır:

Burada gömülü olan kişi ezan vakti Fırat Nehri kıyısına bir şişe içki ile gidermiş Bundan ötürü halk da ona ”Gavur Ali” dermiş Bir gün Erzurumlu bir kişi haç için Hicaz’dayken rahatsızlanmış ve yardımına biri gelmiş yardım etmiş Hastalanan kişinin hali vakti yerinde imiş Yardıma gelen kişiye “Bu iyiliğinin karşılığında sana ne yapabilirim” demiş
O da, “Ben Kemah’lıyım Memleketimde beni Gavur Ali olarak bilirler Öldüğümde beni bir yerlere atıverirler, sen gel bana bir mezar yap, başka da bir şey istemem Öldüğümde sana verdiğim şu bir tel saç sana malum edecektir” demiş Hakikaten bir gün Erzurumlu o ermiş zatın vefat ettiğini anlamış ve doğruca Kemah’a gitmiş Ali Baba’yı sormuş Önce hiç kimse, burada böyle ermiş biri yok ama Gavur Ali diye bir sarhoş öldü yakınlarda Onu da falanca yere attık, zira yaramazın tekiydi o demişler Hacı adam onlara bütün yaşadıklarını tek tek anlatmış ve hemen beni oraya götürün demiş Ona mütevazı bir türbe yaptırmış ve halk da Onun ermiş bir kişi olduğunu anlamış Meğer Gavur Ali denilen kişi beş vakit namazını Kabe’de kılan birisiymiş İçki şişelerini de bari bir kişiyi kurtarayım diye, her gün alır ve Fırat’a dökermiş

Günümüzde türbe harap olmuştur Moloz taştan türbenin üzeri çatılı olup bir de alemi varmış



İskender Baba Türbesi (Kemah)

Erzincan Kemah ilçesinde, Mektepönü Mahallesi’nde, Fikri Erol isimli bir kişinin özel bahçesi içerisinde İskender Baba’nın türbesi bulunmaktadır Türbenin kime ait olduğu ve ne zaman yapıldığı konusunda bilgiye kaynaklarda rastlanmamıştır

Bugün pek belli olmayan türbe iki bölümden meydana gelmiştir Bu bölümlerden birisi eskiden küçük mescit olarak kullanılmıştır Buradan küçük bir girişle geçilen iç odada yan yana iki adet mezar varmış Günümüzde ilk bölümün kubbesi çökmüş ve içerisine taş toprak dolmuştur Diğer bölüm ise yıkıntıya dönüşmüştür


Tugay Hatun Kümbeti (Kemah)

kadar güney batısında özel bir kişinin mülkiyetindeki bahçe içerisindedir Tugay Hatun, Hüdabende Mehmet’in eşidir Sultan Mehmet Harbende’nin Kemah’a ne zaman ve niçin geldiği ve karısı Tugay Hatun’un Kemah’a niçin geldiğine ve burada ne kadar yaşadığına dair hiç bir kayıt yoktur

Tugay Hatun Kümbeti’nin XIIIyüzyılda Mengücek Beyliği Döneminde yapıldığı sanılmaktadır

Türbe kesme taştan, iki katlı silindirik gövdeli olup üzeri piramidal bir külah ile örtülüdür Türbenin özenli bir taş işçiliği vardır Kıvrık dallar, Rumiler, Selçuklu geçmeleri, örgüler bitkisel motifler, palmetler dört dizi halinde türbenin gövdesini sarmıştır Ayrıca çatı boyunca, palmetlerden oluşan bir korniş de yapıyı çevrelemektedir Kapı kenarları ile saçaklarda zengin bir bezeme görülmektedir

Giriş kapısının da görkemli bir taş işçiliği bulunmakta olup, üzerinde kitabesi vardır Kapı kenarları ve saçakları çok gösterişli bir işleme tekniği ile süslenmiştir Alt katı dört sütun ve dört tane yarım kubbeden meydana gelmiştir

Kitabe:

“La İlaheillallah Muhammeden Resulahüllah Haza; İmaret El-Merhume Hatun Bint-i Tabrama”

Türbenin altındaki mumyalık haç planlı olup üzeri kubbe tonoz ile örtülüdür Türbe günümüzde onarılmıştır


İsimsiz Türbe (Kemah)

batısında ve çok harap bir durumda olan türbenin kitabesi bulunmadığı gibi kaynaklarda da ismine rastlanmamış, kime ait olduğu anlaşılamamıştır

Türbe sekizgen planlı, iki katlı ve mumyalığı olan bir yapıdır Türbenin batı yönünde giriş kapısı bulunmaktadır Mumyalık bölümü hatıl ve pervazlarla belirtilmiş, üzeri basık bir tavanla örtülmüştür Günümüze gelen kalıntılardan yuvarlak gövdeli ve konik külah ile örtülü olduğu anlaşılmaktadır Moloz taştan yapılan türbenin içeriye doğru genişleyen iki penceresi içerisini aydınlanmaktadır Günümüze harap bir durumda gelmiştir


Behramşah Türbesi (Kemah)

Erzincan Kemah ilçesinin kuzeybatısında, Karasu’ya egemen kayalıklar üzerinde Melik Gazi Kümbeti’nin yanındadır Yapım tarihi kitabesi olmadığından bilinmemektedir Bununla beraber XIIIyüzyılın başlarına ait olduğu sanılmaktadır

Türbe kesme taştan, giriş kapısı tuğladandır Anıtsal kapısında sırlı tuğla ve mozaikler birlikte kullanılmıştır Ayrıca kırmızı tuğla ve firuze mozaik çiniler de girişi ve türbeyi daha görkemli bir konuma getirmiştir Türbenin üzeri biri tromplu, diğeri de pandantifli olmak üzere iki kubbe ile örtülmüştür Üst örtü dıştan piramidal koni biçimindedir

Birbirleri ile bağlantılı iki kare mekandan meydana gelen türbenin ana kapısı ve penceresi orijinaldir Türbe 1971 yılında onarılmıştır


Gülcü Baba Kümbeti (Kemah)

Erzincan Kemah’ta Taşboğası Mevkiinde yüksek bir tepe üzerindedir XIIIyüzyılın ilk yarısında Gülcü Baba adına yaptırılmıştır

Türbe kesme taştan iki katlıdır Altta mumyalık denilen mezar odası, üstte de sandukanın bulunduğu kısım vardır Sekizgen planlı olup, içten kubbe, dıştan da konik bir çatı ile örtülmüştür

Türbe 1971 yılında onarılmış ve bu arada, önceden tuğla olan piramidal çatı kesme taştan yapılmıştır

Mama Hatun Türbesi (Tercan)
Mama Hatun Saltuklu Beyliğinin başına ll91’de geçen IIİzzeddin Saltuk’un kızıdır

Türbenin kitabesinde yalnızca mimarının ismi okunmaktadır Saltuklu Devleti’nin 1202 yılında yıkıldığı dikkate alınacak olursa bu türbe l192-1202 yılları arasında yaptırılmış olmalıdır Türbenin mimarı Ahlatlı Ebu’n-Nema bin Mufaddal’dır

Kümbetin yanında kervansaray ,hamam ve bir de mescit bulunmaktadır Böylece kümbet adeta bir külliye konumundadır

Mama Hatun Türbesi, dilimli gövdesi, onu kuşatan duvarları ile Anadolu’da benzerine rastlanmayan, mimari yapısı ve planı ile kendine özgün bir yapıdır Bununla beraber bazı yönleriyle de Ahlat kümbetlerini andırmaktadır Sarıya yakın kesme taştan iki ayrı bölüm halindeki türbe, son derece itinalı bir işçilikle yapılmıştır Bölümlerden biri türbe diğeri de onu çevreleyen duvarlardır

Türbenin ortasındaki ana bölümü yuvarlak bir kuşatma duvarı çevirmiştir Çevre duvarı 250 m kalınlığında, 1350 m çapındadırYüksekliği 1050 mdir Türbenin kuşatma duvarının içerisine sivri kemerli on üç derin niş açılmıştır Bu nişler büyük olasılıkla daha başka lahitlerin buraya konulması için düzenlenmiştir Bu duvarlardan daha da yüksek olan köşelerinde ince uzun sütunçelerin yer aldığı çevre duvarının batısındaki portalin solundaki küçük nişe bir çeşme yerleştirilmiş, sağına da merdivenin girişi yerleştirilmiştir Giriş portali yuvarlak kemerli olup, yonca yaprağı biçiminde bir niş içerisine yerleştirilmiştirGirişin üzeri mukarnas dolgular, geometrik motifler, dilimli rozetler ve düğüm motiflerine son derece ahenkli olarak burada yer verilmiştir

Abidevi görünüşlü, kare kaide üzerindeki kümbet çevre duvarlarının ortasında iki katlı olarak yer almaktadır Yuvarlak türbenin üst köşeleri pahlanarak sekizgene dönüştürülmüştür Mama Hatun’un gömülü bulunduğu kare planlı mumyalık kısmına dört basamaklı bir merdivenle inilmektedir Bu bölümün üzeri çapraz tonozla örtülmüştür Burada ayrıca on bir mezar bulunmaktadır Mumyalığın üzerindeki mekan 1315 m çapındadır Üzeri tonoz örtülüdür Üst kat mescide ayrılmış olup yedi basamakla buraya çıkılmaktadır Türbenin içerisini aydınlatan mazgalların çevresi üzüm salkımları ve rozetlerle bezenmiştir

Türbenin silindirik gövdesinin üzeri dilimli konik bir külah ile örtülüdür Bu külah kümbetin gövdesi ile tam bir uyum içerisindedir

Hıdır Abdal Sultan Türbesi (Kemaliye)

yüzyıla tarihlendirilmekle beraber yapım tarihi kesinlik kazanamamıştır Sonraki dönemlerde yapılan eklerle orijinalliğinden kısmen de olsa uzaklaşmıştır

Hızır Abdal Sultan Hacı Bektaşi Veli’den feyz almış ve bugün türbesinin bulunduğu yerdeki Ocak Köyü’nde bir Bektaşi dergahı kurmuştur Bu türbe Selçuklu ve Osmanlı mimarisinin yapı sanatını yansıtmaktadır Kesme taştan yapılan türbede Hıdır Abdal Sultan gömülüdür

Alıntı Yaparak Cevapla