Prof. Dr. Sinsi
|
Hakkari Hakkında Bilgi
Hakkari Genel Bilgi
Türkiye’nin en çok engebeli ve dağlık yörelerinden birinde yer alan Hakkari’nin büyük bir bölümünü oluşturan dağlar, batı-doğu yönünde uzanır Güneydoğu Torosların bu ildeki uzantıları Hakkari Dağları’dır Hakkari Dağları’nın il sınırı içerisinde kalan kolları, Botan, Habur, Büyük Zap (Çığlı) akarsuları ve kollarının vadileri ile parçalanmıştır Bu vadiler çok dar ve diktir Hakkari Dağları, Büyük Zap Suyunun batısında ve doğusunda olmak üzere iki kısma ayrılır Büyük Zap Suyunun batısındaki yükseltiler; Karacadağ (Termo Dağı 3 275 m ), Tanintanin Dağı (3 055 m ), karadağ (3 752 m ) ve Altın Dağı’dır (3 356 m ) Zap Suyunun doğusundaki yükseltiler ise daha yüksek ve yalçın doruklardan oluşmaktadır 607 m ) başlar Cilo Dağı’nın en önemli yükseltileri, Uludoruk (Reşko-Gelyaşin) (4 135 m ), Suppa Durek (4 060 m ), Kareğri Sivrisi (3 900 m ), Maunsell Sivrisi (3 850 m ), Koşe Durek (3 700 m ), Karakülah Doruğu (3 750 m ) ve Gelyano Doruğudur (3 650 m ) Cilo Dağı Türkiye’deki ana karanın en yüksek noktasıdır Hakkari Dağları Şemdinli yöresinde İran sınırındaki dağlarla birleşir Buradaki önemli yükseltiler Mordağ (3 807 m ), karadağ (3 197 m ) ve Çimen Dağıdır (3 170 m ) Yüksek kesimlerinde buzullara ve göllere rastlanan bu dağların dorukları sürekli karlıdır
Hakkari toprakları Dicle Havzası içerisinde yer almaktadır Dicle’nin kollarından Zap Suyuna dökülen Nehin ve Şemdinli gibi çaylar tarafından parçalanmıştır İlin en önemli düzlüğü Yüksekova’nın kuzey ve doğusundaki dağların yamaçlarından doğan Nehil Çayının oluşturduğu Gevar (Yüksekova) Ovası’dır İlde ovaların sınırlı olmasına karşılık platolar daha geniş bir alanı kaplamaktadır Dağların yüksek kesimlerinde platolar uzanmaktadır Bu düzlüklerden başlıcaları Nordüz, Faraşin, Mirgezer ve Mendin’dir Nordüz Platosu’nun çok küçük bölümü , Hakkâri sınırları içerisinde kalmaktadır Van’nın Çatak yöresinde başlayan plato Hakkari il merkezinin kuzeyindeki Karadağ’a dek uzanır Güneybatıda , Beytüşşebap yöresindeki Feraşin platosuyla birleşir Nordüz Platosunun , en alçak yeri 2 100 m en yüksek yeri 2 750 m civarındadır
Bunların en önemlilerinden biri Uludoruk Buzulunun kuzeydoğusundaki Gelyana Gölüdür
İl merkezinin denizden yüksekliği 1 720 m dir Yüzölçümü 7 228 km2 olup, toplam nüfusu 236 581’dir
İlde ekonomi ekilebilir alanların azlığı ve iklimin sertliği nedeniyle büyük ölçüde hayvancılığa dayalıdır Hayvancılık genellikle yaylacılık yöntemiyle yapılmakta olup, küçükbaş hayvan besiciliği yapılmaktadır Hayvansal üretime dayalı otlu peynir, teleme peyniri, kıl, yapağı ve deri üretilir Arıcılık da yapılmaktadır Sınırlı miktarda olmakla birlikte Yetiştirilen bitkisel ürünler ise, buğday, arpa, mısır, darı, çeltik, şeker pancarı, tütün, nohut, fasulye, soğan ve patatestir Sulanabilen yörelerde de ceviz, elma, armut, nar, üzüm ve dut yetiştirilir İldeki sanayi tesisleri Yüksekova’daki Türkiye Süt Endüstrisi Kurumu’nun (SEK) Sekmama işletmesi ile Et ve Balık Kurumu tarafından yaptırılan Van Et sanayi Müessesine bağlı kombina, Şemdinli’de tütün bakım evi, merkezdeki oto bakım ve onarım atölyeleridir 1968’den bu yana kalkınmada öncelikli iller kapsamına alınan Hakkari, 1970’lerde ulaşım olanaklarının geliştirilmesi ile ülke pazarına açılmaya başlamıştır
100 000-40 000) Orta Paleolitik Çağda yörede geçici bir yerleşmenin olduğunu göstermektedir Bu yerleşim Neolitik dönemde de sürmüştür Bölgedeki yerleşmenin Neolitik dönemde de sürdüğünü ortaya koyan belgeler, il sınırları içinde değişik yerlerde bulunan kaya resimlerdir Bu resimlerin önemli bir bölümünü Hakkari’nin güneydoğusundaki Gevaruk vadisinde bulunanlar oluşturmaktadır Bu vadide, 2600 metre yükseklikteki bir çok kayalara kazınmış 1 000 dolayında resim bulunmuştur Neolitik dönemde Hakkâri yöresinde yaşayanların avcılık, hayvancılık ve tarımla uğraştıklarını belgeleyen bu resimler, İspanya ve Kuzey Afrika’da bulunan kaya resimleriyle büyük benzerlik göstermektedir
MÖ 7000’den itibaren yerleşime sahne olan Hakkari yöresi Urartular, Asurlular, Kimmerler, Medler ve Perslerin egemenliği altında kalmıştır Daha sonra Atropaten Krallığı, Seleukos ve Part egemenliğine girmiştir MÖ II yüzyılda Hakkari yöresinin doğu kesimi Atropaten, güney kesimi de Gordia ismi ile anılmakta idi
MÖ I yüzyılda Romalılar ile Partlar arasında çekişmeye neden olan yöre, Arsaklılar yönetiminde Moksuan adı ile anılmıştır MÖ III yüzyılda Romalılar ile Sasaniler arasında, MÖ IV yüzyılda da VII yüzyılda Arap akınlarına uğramıştır Ardından Selçuklu, İlhanlı, Karakoyunlu, Akkoyunlu ve Safevilerin akınlarına uğramış, ancak dağlık yapısı nedeni ile çok fazla etkilenmemiştir Genellikle bağımsızlıklarını koruyan aşiret beyliklerinin merkezi olmuştur
Malazgirt Savaşı’ndan (1071) önce, 1054’te Tuğrul Bey yönetiminde Van gölü çevresine dek gelen Türkmenler, Çoruh Vadisinden Parhan Dağlarına uzanan yöreye akınlar yapmışlardır Bu arada Hakkari’yi de bir süre ele geçirmişler, ancak kent halkının büyük tepkisi ile karşılaştılar Bir süre sonra Hakkari ve çevresinde Musul Atabeleri (Zengiler) egemenlik kurmaya çalışmışlar, 1142’de İmadeddin Zengi (1127-1146) Hakkari’ye bağlı Aşup (Calap) Kalesini ele geçirmiş, kalenin yerine, kendi adını verdiği İmadiye Kalesini kurmuştur Yörede egemenlik kuran aşiretlerin en önemlileri, Pınyanişler, Zibariler, Dımbilli Zazaları ve Ertuşiler’dir
Bu beyliği yönetenlere, kurucusu Bahaddin Bey’in adından dolayı Bahaddinan Beyleri denilmiştir Abbasi soyundan geldiklerini öne sürmelerine karşın, bu beylerin kökenlerine ilişkin fazla bir bilgi bulanmamaktadır
Hakkari 1534’te Osmanlı yönetimine geçmesine karşın 1535’te yine Safevilere bağlanmıştır Bu durum, Hakkari’nin uzun süredir savaşmakta olan İran ile Osmanlılar arasındaki sınır bölgesinde bulunmasından kaynaklanmıştır Her iki yan da, yöredeki aşiret beylerine çeşitli ödünler vererek bölgeyi ellerinde tutmak istemişler, bu nedenle de Hakkari ve çevresi Osmanlılar ve Safeviler arasında birkaç kez el değiştirmiştir Hakkari’nin İmadiye ve Şemdinli kesimleri ise uzun bir süre Şembu Beylerinden ayrı olarak İmadiye Beyliğince yönetilmiştir
yüzyılda oluşan Hıristiyan mezhebi Nasturiler, eskiden Gülırmak veya Culamerg adları ile de bilinen Çölemerik’i XVII yüzyıldan XX yüzyıl başlarına kadar merkez edinmişlerdir XIX yüzyıl sonlarında Van vilayetine bağlı Hakkari sancağının merkez kazası olan Çömerik, 1915’ten 1918’e kadar Rusların ve Nasturilerin işgali altında kalmıştır
Cumhuriyetin ilanından sonra 1936’da Van’a bağlanmış, 1936’da yeniden il yapılan Hakkari’nin merkezi durumuna getirilmiştir
Hakkari’de günümüze gelebilen tarihi eserler arasında; Gevaruk, Peştazare ve Trişin Kaya Resimleri, Dirheler, Hakkâri, Bay ve Dez Kaleleri, Hırvata Kent Kalıntıları, Meydan Medresesi Taş Köprü, Kırmızı Kümbet Mezarlığı, Kaya Resimleri, Koç Heykeli, Meydan Medresesi, Halil Kilisesidir
|