Prof. Dr. Sinsi
|
A Dan Z Ye Ata Sözleri Ve Anlamları
Baba koruk (ekşi elma, erik) yer, oğlunun dişi kamaşır
Bir babanın yaptığı kötü iş, sürekli tekrarladığı uygunsuz hareketler her nedense aileye yüklenmeye çalışılır Toplum içinde de bunun sıkıntısını en çok, çocuk çeker; en çok o, güç duruma düşer
Baba malı tez tükenir, evlât gerek kazana
Çoklukla insanlar bir emek vererek kazanmadıkları malın değerini pek bilmezler, meğer ki bu baba malı ola Babadan kalan mal, mülk ya da para hazır olduğu, değeri de pek bilinmediği için kolay ve çabuk harcanır; tez biter Bu bakımdan babadan kalan mirasa güvenip çalışmamak, bir kazanç yolu tutmamak son derece sakıncalıdır Kişilik sahibi olan kimse ise baba malına güvenmez, alın teri dökerek kazanmaya çalışır, kazandığının değerini de bilir, ona sahip çıkar, dolayısıyla onu dikkatle harcar
Baca eğri de olsa duman doğru çıkar
Dürüst, doğru, iyi ve güzel vasıflarını doğuştan getiren insan, ne denli bozuk, elverişsiz ortamlarda bulunursa bulunsun niteliklerini kaybetmeyip korur Bu durum nesneler için de geçerlidir
Bağa bak üzüm olsun, yemeye yüzün olsun (Bağda izin olsun, üzüm yemeye yüzün olsun)
Bir bağın bağ olması için gereken bakım gösterilmelidir Üzümler zamanında budanmalı, gübrelenmeli, çapalanmalı ve sulanmalıdır Bu yapılmazsa o bağdan istenilen üzüm alınamaz Bu da bize gösteriyor ki emekle üzüm arasında sıkı bir ilişki var Bir kişi bir şeyden verim bekliyor, fayda temin etmek istiyorsa gereken çabayı göstermeli; gerekli harcamalardan kaçmamalı, o şeye iyi bakmalıdır Aksi takdirde o şeyden yararlanmaya yüzü olmaz
Bağla atını, ısmarla Hakk`a
Hayvanların bir yerde durmaları isteniyorsa onları mutlaka bağlamak gerekir Bu durum at için de geçerlidir Eğer onu başı boş bırakırsak oradan uzaklaşıp kaybolabilir, başına türlü hâl gelebilir Bunun gibi pek çok şeyde önce tedbir alınmalı, sonra da Allah`a havale etmeliyiz Kısacası önce tedbir, sonra tevekkül her işte kural olmalıdır
Bağlı koyun yerinde otlar
Nasıl ki bağlı koyun, bağlı olduğu ipin izin verdiği sınırların dışına çıkıp otlayamıyorsa, kimi insanlar da ellerinde olan imkânın dışına çıkıp iş göremezler; ellerindeki imkân ne kadarsa o kadar başarılı olurlar Fazla imkânlara kavuşmak, becerikli insanların daha verimli ve başarılı olmalarına kapı aralar Bu sebeple onlara gerekli olan imkân ve fırsat verilmelidir
Bakarsan bağ, bakmazsan dağ olur
İster bağ, ister iş yeri, isterse bir eşya olsun, ona gerekli bakımı gösterirsek beklediğimiz faydaya kavuşuruz Bir bağa bakmaz, onu çapalamaz, budamasını yapmaz, yabancı otlardan temizlemez ve gübrelemezsek bir zaman sonra onu dağa, verimsiz bir yere dönmüş görebiliriz Bakımı olmayan bir iş yeri, bir eşya için de durum bundan farklı değildir
Bakımdan uzak tutulmuş bir iş yerinde düzen gözetilmezse aksaklıklar giderek büyür, önü alınamaz olur, sonunda iş yeri iflasın eşiğine gelebilir Bir eşyanın bozuk, kırık, eksik bir yanı yerinde ve zamanında giderilmezse, o eşya bir süre sonra kullanılamayacak hâle gelir Unutulmamalıdır ki, bakılan ve onarılan şeyler ancak yararlanılacak şeyler olarak ortada kalır
Bakmakla usta olunsa, köpekler (kediler) kasap olurdu
Öğrenmenin esası denemeye ve yapmaya dayanır Bir şey, başkasının yaptığı işe bakılarak öğrenilemez Eğer bilgi ve becerinin de kazanılmasının yapmaya dayandığı düşünülürse, bir işin öğrenilmesinin seyretmeye değil, bizzat denemeye ve o iş üzerinde çalışmaya bağlı olduğu daha açıkça görülür Ustalık da ancak böyle elde edilir
Bal bal demekle ağız tatlanmaz
Bir şeyin yalnızca adını etmekle, onun hakkında tatlı sözler söylemekle o şeye kavuşulmaz Önemli olan gerekli girişimlerde bulunup onu ele geçirmek için uğraş vermektir
Balık ağa girdikten sonra aklı başına gelir
Çoklukla düşünüp taşınmadan, olacakları hesaplamadan işe kalkışan insan, bu ihtiyatsızlığı sebebiyle bir felâkete düştükten sonra aklını başına toplar; kendine gelip uyanır Ama dövünmesi, çırpınması bir fayda vermez; çünkü iş işten geçmiş olur
Balık baştan avlanır
Bir yeri yöneten oraya hâkim demektir Eğer bir yeri ele geçirmek istiyorsan, oranın hâkimi olan yöneticileri ele geçirmen yeter
Balık baştan kokar
Gerek bir aile, gerek bir topluluk ve gerekse bir ülkede baştaki yöneticilerin niyetleri ve tutumları bozuksa o yerdeki her şey de bozuk ve düzensiz olur Ortada değerini koruyan bir şey kalmaz
Balın olsun tek, sinek Bağdat`tan gelir
1 Yeter ki malın, mülkün ve paran olsun; ondan faydalanmak isteyen pek çok kimse olduğuna, hatta bunlardan kimilerinin çok uzaklardan geldiğine bile şahit olacaksın 2 Kıymetli bir malın mı var? Kaygılanma, onun müşterisi eninde sonunda mutlaka çıkıp gelir
Balta değmedik (girmedik) ağaç (orman) olmaz
Hayat öyle çetrefilli bir yoldur ki, zorluk, felâket ve acılarla karşılaşmayan, bir zarar görmeyen kimse yoktur
Bal tutan parmağını yalar
Başkalarına yararı dokunan yerlerde çalışan, onlara iyi ve güzel şeyleri sunmakla görevli bulunan kimse, ürettiğinden ya da dağıttığından kendisi de faydalanır Genellikle bu tutum da hoş görülmeye çalışılır Çünkü o görevi yapan bunu hak ediyor kanaati yaygın hâle gelmiştir
Bana benden her ne olursa, başım rahat bulur dilim susarsa
1 Hemen her kişi kendi geleceğini kendisi hazırlar Kendisine gelecek zararların ya da faydaların tümü onun tutumuna bağlıdır, her şeyin sorumlusu o olur 2 Ne söylediğini bilmeyen, sözlerinin onu nereye ulaştıracağını hesap etmeyen, lüzumsuz ve çok konuşan kimse, dili yüzünden çeşitli zararlara uğrar Aksine diline bir çeki düzen veren, susmasını bilen ve ancak gerektiği yerde konuşan kimseler bu belâlardan uzak olur
Bana dokunmayan yılan bin yaşasın
Bazı bencil, çıkarcı kimseler vardır ki, onlar, sırf kendilerine zarar vermiyor diye kötülük yapan kimselere engel olmazlar Onların başkalarına kötülük yapmalarına, bu kötülüklerinin bütün bir toplumu zarara uğratmalarına ses dahi çıkarmazlar; onlara dokunmamaya çalışırlar Oysa bu tavır son derece yanlıştır Yalnız kendimizi değil, toplumun diğer bireylerini de düşünmek zorundayız Bana ne demek, nemelâzımcı olmak toplumun dirlik ve düzenliğini temelden bozacak bir harekete yol açar
Baskın basanındır
Kim ki savaşta düşmanını gafil avlayıp fırsat vermeden hücum ederse, zaferi elde eder; savaşı kazanır
Baskısız (çivisiz) yongayı (tahtayı) yel (el) alır, sahipsiz tarlayı sel alır
1 İyi korunmayan araç ve gereçler çabuk yıpranır; sahiplenilmeyen mallar elden gider, onlara başkaları sahip çıkar 2 Çocukların ya da gençlerin denetimini ve gözetimini iyi yapmalı; aksi takdirde onlar kötü yollara düşebilir, zararlı alışkanlıkların tutsağı olabilirler Bunların yanında aile ile bağları kopup ilişkileri tamamen kesilebilir
Başa gelen çekilir
Ne kadar istersek isteyelim kimi felâketleri, kötü durumları önleyemeyiz; üstümüze çöken acılara katlanmaktan başka bir şey gelmez elimizden Bu durumda yapılacak tek şey sabırlı olmak, sıkıntılara katlanmayı bilmektir
Başa gelmeyince bilinmez
İnsan başkalarının uğradığı felâketlerin, dertlerin ne denli acı olduğunu gerektiği gibi idrak edemez Ne zaman ki benzer bir olayla karşılaşır ve acıyı tadar, işte o zaman anlar
Baş başa bağlı, baş da şeriata
Bulunduğumuz yerdeki yöneticiler, bir üst yöneticiye; üst yönetici ise en üst yöneticiye; o da şeriata, yani Cenab-ı Hakk`ın koymuş olduğu kanunlara bağlıdır İnsanların başına buyruk hareket etmeleri böylelikle önlenir, bir sorumluluk zinciri oluşturulur Alttakiler üsttekilere, üsttekiler de şeriate karşı sorumlu olurlar Bu durum toplumların genel düzenini sağlamış olur Ancak günümüzde bu sorumluluk bağı şeriatla değil, lâik kanunlarla sağlanmaya çalışılmaktadır
Baş başa vermeyince taş yerinden kalkmaz
Bir insanın gücü sınırlıdır, tek başına her işi yapamaz Kimi zor işleri yapması için de başka insanların gücüne, işbirliğine ihtiyaç duyar Güçler birleştirilince zor işlerin yapılması da kolaylaşır Çünkü birlikten kuvvet doğar
Baş dille tartılır
Kişilerin ne kadar akıllı, ne kadar düşünceli oldukları söyledikleri sözlerle ölçülür Çünkü konuşmaların tutarlı ve yerinde olup olmaması böyle bir ölçüm için en elverişli yolların başında gelir
Başını acemi berbere teslim eden, pamuğunu cebinde taşısın
Bir işin yapılmasını tecrübesiz, beceriksiz, ustalığı olmayan kişilere teslim eden, meydana gelebilecek zararlara katlanmaya da hazır olmalıdır
Baş kes, yaş kesme
Tabiatı zengin kılan, bir yeri yaşanılacak hâle getiren unsurların başında ağaç gelir Hayatımız için yararları o kadar çoktur ki, yaş bir ağaç kesmek, bir insan öldürmek gibidir
Baş nereye giderse ayak da oraya gider
1 Küçükler çoklukla büyükleri taklit ederler Onlara özenir, onların yaptıklarını yapmaya çalışırlar 2 Bir ülkede iş başında bulunanlar, bir iş yerini yönetenler nasıl hareket edip bir yol izlerlerse, yönetilenler de onlar gibi davranıp onları takip ederler
Baz bazla, kaz kazla, kel tavuk topal horozla
Bir kimse, kendi niteliğine uyan, kendine denk olan, kendine benzeyen kimselerle beraber olur, arkadaşlık eder, düşüp kalkar
Bedava sirke baldan tatlıdır
Emek verilmeden, karşılığı ödenmeden ele geçirilen şeylerin kıymeti ne kadar düşük olursa olsun kişinin pek hoşuna gider
Belâ geliyorum demez
Hayat inişli çıkışlı bir yoldur İnsanın karşısına neyi, ne zaman çıkaracağı hiç bilinmez İnsan bir anda, hiç umulmadık bir zamanda kötülüklerle, felâketlerle karşı karşıya kalabilir Bu yüzden tedbiri elden bırakmamak gerekir
Beleş atın dişine (yaşına, yularına, dizginine) bakılmaz
Bir çaba, bir emek harcanmadan, bedava elde edilen şeyler insana oldukça hoş gelir Bu sebeple bir kusuru, bir eksiği var mı diye bakılmaz; güzel olup olmadığı aranmaz, niteliklerine pek dikkat edilmez
Besle, büyük danayı; tanımasın anayı
Anne ve babalar çocukların sağlıklı büyümeleri, iyi bir eğitim görmeleri için her türlü zorluğa katlanırlar Ama buna karşılık çocuklarından umduklarını bulamazlar Çocuklar kendilerine karşı gerekli saygı ve sevgiyi göstermezler, hayırsız olurlar, onların değerini bilmezler, onları tanımazlar Dolayısıyla da anne ve babanın emeklerine karşı nankörlük etmiş olurlar
Besle kargayı, oysun gözünü
Kimi nankör, kötü niyetli, sütü bozuk kimseler vardır ki, hiç de lâyık olmadıkları hâlde sen onlara iyilik yaparsın, onlar da sana fenalıkla karşılık verirler
Beş parmağın beşi bir değil (olmaz)
Bir eldeki parmakların kimisi uzun, kimisi de kısadır Bunun gibi bir anne-babadan olmuş, aynı çatı altında yetişmiş kardeşlerin de fiziksel ve ruhsal yapıları birbirinden farklıdır Huyları, becerileri, karakterleri birbirine benzemez Bu durum toplumdaki diğer insanlar için de söz konusudur, onlar da birbirlerinden çeşitli nitelikleriyle ayrılırlar
Beterin beteri vardır
Kötü bir duruma düştüğümüzde, bir belâ ile karşılaştığımızda bundan kötüsü de olamaz diye düşünmemeli; daha da kötüsünün olabileceğini aklımızdan çıkarmadan gereken sabrı göstermeli, Allah`a sığınmalıyız
Bıçağı kestiren kendi yüzü suyu, insanı sevdiren kendi huyu
İyi su verilmiş çelikten yapılan, ustalıkla bilenen bıçak dayanıklı ve keskin olur; bu da onun değerini artırır Kişileri değerli, sevimli kılan da huy güzelliğidir Geçimsiz, huysuz kimseler toplumca sevilmezler
Bıçak sapını kesmez
Bıçağı bıçak yapan demir kısmı ile sap kısmıdır Demir kısmı, saplı kısmına ilişemez Ama başka bıçakların saplarına ilişip zarar verebilir Bunun gibi insanlar da çok yakınlarına, anne-baba-evlâtlarına ve diğer akrabalarına kolay kolay zarar veremez Aralarında onları bütünleyen, birbirlerine bağlayan bir kan, bir sevgi bağı vardır
Bıçak yarası geçer (onulur), dil yarası geçmez (onulmaz)
Bıçak ya da herhangi bir silâhın açtığı yara bir süre sonra iyileşir, vücutça onulur Ama dilden çıkan kötü ve acı sözlerin gönülde açtığı yara, bıraktığı izi kolay kolay kapanmaz; her hatırlamada yeniden açılır, insana üzüntü verir
Bilen bilir, bilmeyen aslı var sanır
İnsan bir şeyi duymuşsa, o ancak bir söylentidir; doğruluğu belirsiz, gerçekliği de şüphe götürür Ancak insanlar söylentilerin bu yanına bakmazlar, duyduklarını başkalarına aktarıp dedikodu yaparlar Konuşulan bir olayın aslının olup olmadığını ancak gören bilir, görmeyen ama söylenenleri duyanlar ise dedikoduları gerçekmiş gibi kabul ederler
Bilinmedik aş ya karın ağrıtır, ya baş
Anlamadığımız, daha önce denemediğimiz, iç yüzünü bilmediğimiz bir iş yapmaya kalkışmak akıl kârı değildir Çünkü tanışık olmadığımız bu işin başımıza iş açması, bize zarar vermesi kuvvetle muhtemeldir Bunun için bir işe girişirken dikkatli olmak zorundayız
Bilmemek ayıp değil, sormamak (öğrenmemek) ayıp
İnsan hayatı için bilgi oldukça önemlidir Ne ki insan her şeyi bilmez Bilmesine de imkân yoktur İnsanın her şeyi bilmemesi doğaldır Bunun utanılacak bir yanı da yoktur Ancak imkân varken bilmediklerini sorup öğrenmemesi, biliyorum tavrıyla bir işe girişmesi son derece sakıncalıdır ve kusurludur Çünkü yanlış bir yola saparak hem kendine, hem de başkalarına zarar verebilir
Bin bilsen de bir bilene danış
Herkes eşit bilgiye sahip değildir Çok iyi bildiğimizi sandığımız konunun bilmediğimiz bir yanı olabilir, o konuyu bizden daha iyi bilenler de çıkabilir Bu yüzden bir işe kalkışmadan önce bu gibi kimselere danışmalı, onların bilgi ve tecrübelerinden yararlanmalıyız Eksiğimizi ancak böyle giderebilir, yanlışımızdan ancak böyle kurtulabilir, iyi bir sonuca da ancak böyle kavuşabiliriz
Bin dost az, bir düşman çok
Sıkıntılı bir anımızda, kötü bir günümüzde hemen yardımımıza koşan, daima iyiliğimizi isteyen dostlarımızdır Derdimizi onlarla unutur, mutluluğu onlarla tadarız Onlardan zarar değil, yalnızca fayda görürüz Bu sebeple ne kadar çok olurlarsa, bizim için o kadar iyidir Ama düşmanımız olan yalnızca bizim kötülüğümüzü ister, bir tane de olsa onun varlığı bizi rahatsız eder
|