Prof. Dr. Sinsi
|
Rönesans (Renaissance) Dönemi Kültür, Sanat Ve Felsefesi
Rönesans (Renaissance) Dönemi
Geleneksel anlamda Rönesans, Orta Çağ ve Reformasyon arasındaki tarihi dönem olarak anlaşılır 15 yüzyıldaki İtalyan Rönesansı batı ile klasik antikite arasında bağın tekrar kurulmasını sağlamıştır Arap bilimi —özellikle matematik— alınmış, deneyselliğe geri dönülmüş, yaşamın önemi hakkında yoğunlaşılmış (örneğin Rönesans hümanizmi), matbaanın bulunmasıyla ve sanat, şiir ve mimari'de ortaya çıkan yeni tekniklerle bilgi yayılabilmiş, böylece radikal bir değişim başlamıştır Bu çağ uzun zamandır geriye düşmüş olan Avrupa'nın ticaret ve keşiflerle yükselişinin öncüsü olmuştur İtalyan rönesansı bu dönemin başlangıcı olarak kabul edilir
Günümüz tarihçileri yukarıdaki tanıma kuşkuyla yaklaşmaktadır
Kısaca Tarihi
Yeniden doğuş (Rönesans) kelimesi, İtalya'da 1300'lü yıllarda başlayan sanatsal ve bilimsel gelişmeyi ifade eder, ilk kez İtalyan sanatçı Giorgio Vasari tarafından Vite'de kullanılmış, 1550 yılında basılmıştır Rönesans teriminin kökeni Fransızcadır , Fransız tarihçi Jules Michelet tarafından kullanılmış, ve İsviçreli tarihçi Jacob Burckhardt tarafından geliştirilmiştir (1860'larda) Yeniden doğuş iki anlamı içerir İlki antik klasik metinlerin tekrar keşfi ve öğrenimi ve sanat ve bilimdeki uygulamalarının tesbitidir İkinci olarak bu entellektüel aktivitelerin sonuçlarının Avrupalılık kültürünü genelde güçlendirmesidir Bu yüzden Rönesans'tan bahsederken iki farklı fakat anlamlı yoldan söz edilebilir: Klasik öğrenmenin ve bilimin antik metinlerin takrardan keşfiyle yeniden doğması ve genel anlamda bir Avrupalılık kültürünün yeniden doğuşu Raphael Sanzio ve Michelangelo gibi birçok ressam mevcuttur
Raphael, Peri Galateia, 1512-1514 dolayları
Fresko 295x225 cm Villa Farnesina, Roma
Rönesans ortaçağ ile yeniçağ arasında (özellikle 17 yüzyıla kadar) yaşanmış olan bir geçiş dönemidir Yeniden uyanış, yeniden doğuş anlamında kullanılan bir isimlendirme bu çağ için çok uygundur Çünkü bu çağ her bakımdan yepyeni düşünce ve yaklaşımların, anlayış ve uygulamaların (Sanat, felsefe, din konuları üzerinde) ortaya konduğu ve yepyeni bir insan olgusunun tarih sahnesine çıktığı çağdır
Rönesans bir yeniden yapılanma hareketi olmasına karşın hemen hemen işlediği bütün konu ve sorunlarda Antik çağ felsefesini temel ve örnek almış, onu yeniden inceleyip, değerlendirmiştir Antik çağ felsefesinden çok şey öğrenmiş, bu felsefe ile pişmiş ve sonraları kendinden de öğeler katarak geliştirmiş ve kendisinden sonraki 17 yüzyıl ve yeniçağ felsefesinin hizmetine sunmuştur Böylece de bugün bile geçerli olan modern insan kavramının yaratıcısı olmuştur
Aslında Rönesans akımını Antik çağ felsefe ve kültürünün ve otoritelerinin tekrar canlandırılıp, taklit edilmesi olarak kabul etmek de tam doğru değildir Bu yaklaşım yanlış olmasa bile ancak çok dar kapsamlı bir yaklaşım olabilir Çünkü Rönesans oluşumu çok daha geniş ve temelli bir oluşumdur
Bu çağın insanı düşünen, kendine dönük, kendini inceleyen, soran, yargılayan ve kendi öz yargılarını özgürce ortaya koyan insandır Kendini bütün dogmalardan ve ön yargılardan arındırma yolundadır Aklını kullanır, aklını kendine kılavuz bilir Bu olguyu daha somut bir şekilde açıklayabilmek için Rönesans‘ı ortaçağ ile karşılaştırmakta fayda var - Ortaçağ’ da insan yaşam ve kültürünü düzenleyen hiristiyan dini ve onun yöneticisi olan katolik kilisesidir
Kilise her konuda mutlak otoritedir Onun düşünce ve inançları kutsaldır ve üzerlerinde tartışılması bile olası değildir Ortaçağ filozof ve düşünürüne düşen görev kilise öğretisini (skolastik öğreti) mantıksal bir takım oyunlarla temellendirmek ve savunmaktır
Buna karşılık Rönesans’ın ana eğilimi kendini her türlü bağlılıktan sıyırmak, kendini özgürce incelemektir Rönesans insanı doğa ve yaşam üzerindeki gerçekleri arar ve bu gerçeklere yalnızca akıl ve deney yolu ile ulaşmaya çalışır
Ortaçağ skolastik felsefesi tamamen kiliseye bağlı ve bütün hiristiyan alemini bir şemsiye gibi saran ve bütün bu alem içinde etkili olan bir felsefedir Yalnızca Latince ile işlenir Ana teması hiristiyan inançlarının savunulup, temellendirilmesidir Bu felsefede çeşitli ırklar ve uluslar yoktur, yalnızca hiristiyan alemi vardır
Rönesans felsefesi ise karşımıza artık kendi ulusunun karakterleri ve özellikleri ile çıkar, yaptıklarını kendi ulusal dilinde verir
Konuları çeşitlilik kazanmış ve ön yargılardan, doğmalardan sıyrılmıştır, doğruları kendi öz yargıları ve gözlemleri ile arar
Ortaçağ düşünür ve filozoflarının tamamı din adamı, yani hiristiyan kilisesinin hizmetkarlarıdır Rönesans düşünür ve filozofları ise yazarlar, araştırmacılar ve üniversite öğrencileridir
Ortaçağ insanının belirmiş bir kişiliği yoktur Ondan beklenen ödev tanrının buyruklarına itaat etmektir Bu dünyanın nimetlerine yüz çevirmek, kendini öteki dünya nimetlerine layık hale getirmektir Rönesans insanı ise kişiliğini arayan, soran, araştıran, benliğinin bütün canlılığını ortaya koyan kişiliği ve özelliği olan bir bireydir, individualisttir
Rönesans Avrupa kültür tarihinde yaşanmış olan bir çağdır Avrupa kültürüne özgü ve ona ait olan bir oluşumdur Hatta bu kültüründe Latin-German yelpazesinin bir eseridir
Başlangıcı ve ilk filizleri İtalya’da oluşmuş, sonraları Fransa, Almanya, Hollanda ve İngiltere gibi diğer Avrupa ülkelerine yayılmıştır Bizans ırk ve kültürünün temsilcileri olan İskandinav dünyası bu oluşuma pek katkıda bulunamamış, fakat benimsemiş ve ona uymuştur
Rönesans ‘ın başlangıcı olarak genellikle 1453 (İstanbul’un Fethi) veya 1517 (Reformation’ un başlaması) yılları kabul edilmektedir Bu tarihler kesin değildirler ve yalnızca çağlar içinde bir sayısal değer ifade ederler Çünkü daha 14 üncü yüzyılda bile Rönesans oluşumunun belirtileri tarih sahnesinde görülmeye başlanmıştır
|