08-16-2012
|
#1
|
Prof. Dr. Sinsi
|
Kurtuba (Cordoba) Camii

İspanyanın Cordoba (Kurtuba) şehrinin ortasından geçen Guadalquivir (Vadil Kebir) ırmağının kenarında 8 yy daki Arap-Afrika mimari tarzı ve süsleme stilini yansıtan, aynı zamanda Emevilerin de Endülüs topraklarında inşa ettikleri ilk görkemli yapıdır Asıl ismi La Mezquita Aljama de Cordoba olan ve İspanyolcada Arapça مسجد Mescit kelimesinden türemiş Mezquita adıyla bilinir
I Abdurrahman tarafından 786′da tarafından temelleri atılan farklı dönemlerde eklemeler yapılarak 10 yüzyılda tam olarak tamamlanıyor Caminin kare minaresinin kenarları 8 48 mdir Uzunluğu 180, genişliği 135 mdir Alanı ise 24 300 m²dir

Mezquita Endülüs Devletinin başşehrinde olması sebebiyle devletin de en görkemli camisiydi
Camii içerisinde binden fazla sütun olduğu söyleniyor
Camiye girer girmez dikkatimi çeken şeylerden biriside mimari yapısı yüzünden içerisinin sürekli ferah olmasıydı Gözlerim uzun süre bir klima arasada sadece bir kaç yerde görebildim ve o büyüklükte bir klimanın bütün bu alanı ferahlatması imkansız gibi görünüyordu
Caminin temelini teşkil eden sütunlar ve at nalı kemerlerden oluşan taşıma sistemi sanki bir masal alemindesiniz hissi veriyor Kemer sistemi her nekadar Şamda camii kemerlerinden esinlenildi densede Kurtubada ise ilk defa üstüste iki kemerli bir yapıya sahip 
Harika hesaplamalarla ve sadelikle sıralanan sütünlar 19 paralel yol, bu doğrultya dik 36 adet yolu dik açıyla kesiyor

Sütunların çoğu granitten, bazıları da çeşitli taşlardan yapılmıştır ve tuğlalardan ve beyaz taşlardan meydana gelen kemerleri destekliyor Bu kemerleri hurma ağaçlarına benzemesine bir sebebte aralardaki kırmızı taşlar olsa gerek diye düşünüyorum

Cami içerisinde flaş ya da üçayağa izin verilmiyor olması iyi bir fotoğraf almama engel teşkil etsede bir kaç defa çekmeye çalıştığımı gören görevlilerin uyarıları ile karşılaşıyorum Elden bir şey gelmiyor
Camii tamamlanınca (avlu ile birlikte) 180 m boyuna, 130 m enine, yani toplam 23 400 metrekareye ulaşır Bu sebeple uzun süre tüm İslam aleminin en büyük camii olarak kalmış
O dönemde caminin 113 avizedeki binlerce kandille aydınlatıldığı, bu kandiller için her yıl takriben 20 ton zeytinyağı alındığı ve camiin kokulandırılması için öd ağacı ve amber kullanıldığı anlatıyor olması dahi ne muhteşem bir zamanmış dedirtmeye yetiyor
Camiinin mihrabı mihrabı II Hakem dönemindeki genişletmeler sırasında yapılmış
Buradaki en göze çarpan özellik diğer camiilerde duvarda açılmış bir mihrab varken burada ayrı bir oda olarak göze çarpıyor

Mihrabın iç bölümündeki bu odada zemin altıgen biçiminde ve köşelerki duvarların üzerine her biri üç boğuma sahip at nalı şeklinde süslemeler yerleştirilmiş
Fakat asıl önemlisi mihrabın üst kısmındaki kubbenin süslemeleri Sekizgen bir tavanin istiridye motifleri ile süslenmiş kubbeli tavanı çepeçevre kufi yazılarla işlenmiş
Mihrabın giriş kemeri üzerindeki süslemelerin mozaikleri ise o zamanki Bizanstan getirilmiş
13 yuzyılda Kurtuba şehrinin düşmesiyle Camiinin içine katedral ispanyollar caminin içne bir katedral inşa etmeye başlamışlar Mihraba paralel pozisyondaki 6 koridor içinde birçok sütun yıkılarak şuandaki haline çevrilmiş
Ortaya çıkan ilk sonucu gören V Carlosun: Dünyada bir benzeri bulunmayan bu güzel eseri böylesine tahrip edeceğinizi bilseydim, hiç size izin verir miydim? Sizin yaptığınız bu kilisenin benzeri her yerde bulunabilir
Ama bu caminin bir benzerini yeniden yapma imkanı yoktur dediği rivayet ediliyor
Katedralin içerisinde bugün halen var olan ilginçlik ise, kapel kısımlarının hepsi demir parmaklıklarla çevrili olması
Bunun sebebini sorduğumuzda Napalyon ordularının işgali sırasında burada bulunan değerli mücevher ve eserlerin yağmalanmasını engellek içinmiş
Câminin minaresi 1593 yılında yıkılarak enkazı üzerine çan kulesi dikilmiştir Kurtuba Ulu câmii, Endülüs Devletinin başşehrinde olması sebebiyle devletin de merkez camisiydi Yeni devlet başkanları için biat orada alınır, cihat kararı gibi büyük olaylar onun minberinde ilan edilir, kanunlar halka oradan duyurulurdu Burası aynı zamanda üniversiteydi Dinî ve müsbet ilimlerde tahsil yapılırdı Alcazar (Kale-saray), Elhambra ile kıyaslanamaz ve kale,tepe üzerinde değil,hemen ovada nehir kıyısında Cordoba özellikle Kraliçe Isabelle zamanında başşehirlik yapmış Keşifler ve sömürgeler zamanı kraliçe, kaşifleri bu sarayda kabul etmiş, Kristof Colomb burada Amerikada bulduklarını kraliçeye sunmuş Bu konuda saray bahçesinde bir heykel de mevcut
|
|
|