| 
Prof. Dr. Sinsi
 | 
				  Tarihe Geçen Kadınlar 
 
             Germaine de Stael-Holstein 
 
 
  
 DÖNEMİNDEKİ ÖNEMLİ OLAYLAR (1766-1817)
 
 
 1769 Napoleon Bonaparte'ın doğum yılı
  
 
 1789 Fransız Devrimi'nin başlaması
  
 
 1792 Paris'te Tuileries Sarayı'na yapılan saldırıda (bununla krallığın düşmesi olayı başlatılmıştır) kadınlar da önemli ölçüde yer alırlar
  
 
 1792 İngiltere'de Mary Wollstoneeraft'ın Kadın Haklarının Savunusu adlı eseri yayınlanır
  
 
 1802 Napoleon Bonaparte, Madame de Stael'i Paris'ten kovar
  
 
 1803 Madame de Stael, Weimar'da Goethe ile buluşur
  
 
 1804 Goethe "Baş Müşavir" olur
  
 
 1805 Bonaparte kendisini Fransız İmparatoru ilan eder
  
 
 1806 Napoleon, Jena Meydan Muharebesi'nde Rusya ve Prusya'ya karşı zafer kazanır
  Napoleon hayranı Goethe, Christiana Vulpius ile düğünü için evlilik yüzüklerine Jena Meydan Muharebesi'nin gününü yazdırır  
 
 1808 Goethe, Erfurt kentinde Napoleon ile buluşur
  
 
 1813 Goethe, Leipzig'deki meydan muharebesinde Napoleon'un zaferi üzerine bahse girer, kaybeder
  
 
 1814 Germaine de Stael'in başyapıtı Almanya Üzerine, Almanca çevirisiyle çıkar
  
 "HAKSIZ GÜCE KARŞI DİRENMEK, BEDENSEL BİR ZEVKTİR
  " 
 
 Parisli Germaine Necker garip bir kızdır: Daha on üç yaşına varmadan, sanki büyümüş de küçülmüş gibi konuşur
  Oyun oynamanın ne demek olduğunu bile bilmez  Açık havada gezmek, hareket etmek, bunların hepsi ona yabancıdır  Gezmek, tozmak yerine tiyatro oyunları üzerine sohbet etmek ister, herhangi bir insanın kaç yabancı dil bildiği konusu ile ilgilenir, edebi mektuplar, kompozisyonlar yazar  
 
 Henüz ebeveynlerinin Paris'in kuzeyinde bulunan Saint-Quen'deki kır evinde oturmaktadır, çünkü doktor ona mutlaka "dinlenme ve hava değişimi" önermiştir
  Ayrıca, artık yaşıtlarıyla birlikte olması da gerekmektedir  O zamana dek Germaine, zamanının çoğunu katı tutumlu annesinin koruması altında geçirmiştir  Annesi Bn  Necker Paris'teki evinin salonunda zamanın ileri gelen beyinlerini ağırlarken, Germaine uslu uslu oturup onları ciddiyetle dinler ve konuşmalara katılır  
 
 Şimdi ise Germaine ilk kez yaşıtı bir kızla karşılaşmıştır: On iki yaşındaki İsviçreli Jeanne Huber oyun arkadaşı olarak Necker ailesinin çiftliğine davet edilmiştir
  Germaine için bu müthiş bir olaydır  Hayatında o güne dek hiç arkadaş edinmemiş olan Germaine, neye uğradığını anlamayan Jeanne'ı hasretle kucaklar  Onu sevgi yeminlerine boğar, garip bir öneriyle de şaşkına çevirir: "Her gün birbirimize yazacağız!" Gerçekten garip bir kızdır şu Germaine    
 
 Jeanne daha sonraları Germaine'in yanında başlangıçta kendini rahat hissetmediğini, fakat kısa bir zaman sonra bu olağandışı kızın cazibesinden kendini kurtaramadığını anlatır
  Gerçekten de Germaine'i tanıyan bir kimse ona genç kızken bile kayıtsız kalamazdı  Ya alabildiğince sevilir ya da son derece nefret edilirdi  Ve bu özelliği tüm yaşamı boyunca değişmedi  
 
 "Bu kadın bir felaket tellalı, hep nahoş şeylerin habercisi!" diye köpürmüştü Napoleon Bonaparte
  İçişleri Bakanı Joseph Fouche ise "Germaine çağımızın en harika kadını," diye övgüyle söz etmiştir  "Kendi hemcinsleri arasında eşine ender rastlanan biri; çok az erkek onun aklına ve konuşma yeteneğine sahiptir," diye yazmıştı Sehiller  
 
 Aklı ve mükemmel konuşma yeteneği, daha on üç yaşma bile basmamış Germaine'i ön plana çıkarmıştı
  Düşünce ve duygularını hiç kimsenin taklit etmeyeceği bir üslupla dile getirmekteydi  Arkadaşı Jeanne ile tiyatro eserleri yazar, tuluat tarzında oyunlar oynar, değişik kılıklara bürünürdü  Onu izleyenler aslında hiç de "güzel" bir kız olmadığını unuturlardı  
 
 Germaine'in çağdaşları onun dış görünümünü "yüz hatları düzensiz, zarafetten yoksun," diye tanımlar
  Ona en yakın olan insan, babası Maliye Bakanı Jacques Necker'dir  Biricik kızına şefkatle "Minette," derdi  "Ben Bay Necker'in kızıyım  Ona aitim  Gerçek adım bu  Eğer bir gün soyadını değişse bile bu adı bana vermeleri için elimden geleni yapacağım  Ona layık olmaya çalışacağım  Bu yeminle büyüdüm, onunla öleceğim," diye yazmıştır Germaine günlüğüne  
 
 1786'da babası onu evlendirmek istediğinde karşı gelmez
  Müstakbel kocasının adı Eric Magnus von Stae'l-Holstein'dır  İsveç'in Paris'teki büyükelçisidir  Genç çifte babası Rue de Bac'ta bir daire döşer  
 
 Aşk mı? Hayır, zamanındaki her genç kız gibi o da evlilikte aşkı düşünmez
  Fakat mutludur  Fazlaca el bebek gül bebek geçen çocukluğu, yalnız geçen gençlik döneminden sonra evliliğinin ilk iki yılında toplumsal yaşamın içine düşer  Kısa süre içinde Rue de Bac'taki evi annesininki kadar önemli olur  Saraylarda takdim edilir, bol bol akşam yemeklerine ve galalara katılır  
 
 Bu "çirkin küçük ördek yavrusu", pudralı, saçı başı yapılı Rokoko kadınları arasında -olacak şey mi? Hayır
  Genç Bayan de Stae'l sık sık falso verir: bazen başlığını takmayı unutur (olamaz!), bazen eteği sarkar (ne ayıp!), hatta makyaj yapmayı unutur (ne kadar bayağı!)  Bütün bunlara rağmen gene de herkesin ilgi odağı olur  Başına üşüşen kavalyeler onun konuşma yeteneğine hayran kalırlar  Fransa'nın ekonomik sorunlarını çözümlemek isteyen babasının reformlarını savunmaktadır  Fikirlerini herkesin yüzüne karşı doğrudan söyleyen "Minette", Fransız Devrimi sırasında ve sonrasındaki sıkıntılı yıllarda birçok düşman edinir  
 
 Onun amansız rakibi Napoleon Bonaparte olur ve öyle de kalır
  Aslında önceleri onu bir kahraman olarak görmüştür ve saygı duyar  Yönetiminin başlarında yaptığı her şey Fransa, üstelik tüm insanlığın yararına gibi görünmüştür  Ne var ki, başka biri onun gibi düşünmeyecek olsun, etrafındaki figüranlardan başka kimseye tahammül edemeyeceğini hemen göstermektedir Bonaparte  Kadınların onun politikasına burunlarını sokmaları imkânsızdır  Bu uğursuz Bayan de Stae'l ise kurallarına uymamaktadır  
 
 Artık sesini çıkarmazsa Paris'te rahatsız edilmeden yaşayabileceği haberini yollar de Stael'e
  Politika yapan kadın istememektedir  "Mesele sizin ne istediğiniz değil, benim ne düşündüğümdür," kararma varır Germaine de Stae'l sakince  Düşüncesini hiçbir engel olmaksızın söyleyebilme serbestisini istemektedir  Bu ise Bonaparte'ın istemediği ve kendisine körü körüne itaat etmeyen bir kimseye izin veremeyeceği bir şeydir  
 
 Muhalifinin kendisine "Fikir korkağı" dediği kulağına gelen Bonaparte, "Parçalayacağım, ezeceğim onu!" diye tehdit eder
  Germaine'i bu tehditler sindirmez: "Haksız bir güce karşı direnmenin temelinde bir tür bedensel zevk yatar," der  Napoleon 1802 Mayısı'nda on yıllığına konsül olarak atandığında, Germaine'i Paris'ten sürgüne yollar: "Necker'in kızı bir daha asla Paris'e dönemez!" 
 
 Bu sürgün Germaine'i can evinden vurur
  Paris, onun kutsal kentidir  Burada bulduğu insanlar, diyalog içinde bulunduğu dostlar onun için son derece önemlidir  Kendisini ancak Paris'te gerçek evinde hissetmektedir  O sırada evliliği sadece kâğıt üzerindedir  Dünyaya getirdiği üç çocuğu İsviçre'de babasının yanında büyümektedir  Kocası Bay de Stae'l 1802 Mayısı'nda felçten ölür  
 
 "Ona duygu yönünden pek fazla bir şey veremedim," der Germaine de Stae'l açık yüreklilikle
  Gerçekte, her ikisinin de bu arada "maceraları" olmuştur  Aradaki ufak fark ise, mutsuz bir evli erkek için "böyle bir şeyin" normal olması; mutsuz bir evli kadın için ise asla kabul edilemeyeceğidir  Germaine de Stae'l, bu tür çifte standartlı ahlak anlayışına karşı savaş veren ilk kadınlardan biridir  Paris'ten sürgün edilince İsviçre'ye babasının yanına gider ve evlilik dışı aşkta kadının haklarıyla ilgili bir roman yazar  
 
 "Bir hayat arkadaşı olan kadının, kocasının isteği doğrultusunda bir anlaşmaya varması ne büyük haksızlık," diye yazar
  "Seni iki, üç yıl tutkuyla seveceğim ve bu sürenin bitiminde seninle mantıklı bir şekilde konuşacağım," der erkek  (Ve erkeklerin mantık dedikleri, yaşam sihrinin bozulması anlamına gelir  ) 'Ben evimi, soğuklukla, can sıkıntısıyla dolduracağım ve öte yandan da beğenilmeyi isteyeceğim  
 
 Fakat bana oranla daha fazla fantezi ve duygu gücüne sahip olan sen, herhangi bir başka hayat seçeneğin veya eğlencen olmadığı için, dünya bana dört bir yandan olanaklar sunarken, sadece benim için yaşayan sen, benim binlerce ilgi alanım varken, aşağılanmış, donmuş ve yarım kalmış sevginle sen, sadece benim iyi olarak algılayacağım zamanda, yalnız benimle yetineceksin ve bunun da ötesinde daha güçlü, daha şefkatli duygular içeren inançları geri tepeceksin!' Ne denli haksız bir akit! Tüm insani duygular buna isyan eder
  " 
 
 Delphine adlı romanı 1802 sonbaharında Paris ve Cenevre'de aynı zamanda yayınlanır
  Dıştan zararsız bir kadın romanı gibi görünen kitap, Fransa'nın başkentinde bir numaralı tartışma konusu olur  "Suskun ve aydın Fransa'ya" diye ithaf etmiştir Germaine bu kitabı  Sadece bu ithafı ilk okurlardan birini -yani Napoleon Bonaparte'ı- çileden çıkarır  Serbest aşkı savunan hiç duyulmamış çığırtkanlığı dışında, şu tür cümleleri de gittikçe büyüyen bir hoşnutsuzlukla okur; "Halkların politik inançlarının kuvvet kullanarak değiştirilebileceğine inanmak boşunadır," ve "Bizim vicdanımız özgürlüğe ve adalete düşkündür; hiç kimse köleliği istediğini samimi olarak itiraf edemez  " 
 
 Bunları yazan bir kadının normal olmayacağı gayet açıktır
  O "erkekten dönme" olmalıdır  Tehlikelidir  Susturulmalıdır  Bundan daha basit bir şey olamaz  "Umarım," der Napoleon, "dostları Bayan de Stael'i Paris'e geri dönmemesi konusunda uyarmışlardır  Aksi takdirde onu jandarma ile sınır dışı etmek zorunda kalırım  " 
 
 Fakat bu can sıkıcı kadın yılmaz, vatandaş Konsül diye yazar Bonaparte'a; "İnanamıyorum; eyleminiz beni daha da acımasız yapabilir
  Tarihiniz içinde yalnızca bir satır olabilir bu  Savunmasız bir insana böylesine büyük bir acı vermeden önce bir an olsun düşünün; basit bir adalet eyleminizle başkalarını tepeden tırnağa boğduğunuz minnettarlık duygusundan daha derin ve daha kalıcı minnettarlık duygulan akıtırdınız yüreğime  " 
 
 Birinci Konsül'ün emrini geri alması için bir yıldan fazla uğraşır
  Boşuna  
 
 "Fransa benim mutluluğum için gerekli," diyordu Germaine de Stael
  Napoleon da bunu onun kadar iyi biliyordu  Yoksa çoktan başka bir ceza düşünürdü  
 
 Jacques Necker bu sırada mutsuz kızına yazdığı bir mektupta şöyle seslenir:
 
 
 "Mutsuz olduğun zaman başını dik tut ve dünyanın hiçbir gücünün seni ezmesine izin verme!" Germaine, babasının tavsiyesine uyarak Almanya'ya gider
  İki çocuğu ve onun o zamanki "sürekli refakatçisi" Benjamin Constant da onunla birliktedir  Neden özellikle Almanya? Bir yandan romanı Delphine bu ülkede hayranlıkla benimsenmiş olduğu, bir yandan da Weimar'da Goethe ve Schiller ile tanışmak arzusunda olduğu için  Hayır, Germaine de StaeTin Almanya'da hoş karşılandığı iddia edilemez  Frankfurt'ta Goethe'nin annesi ile buluşur  Annesi oğluna şunları bildirir: "Sanki boynuma asılmış bir değirmen taşı gibi boğdu beni  Her yerde yolumu değiştirdim, bulunduğu her daveti reddettim  O gittikten sonra rahat nefes alabildim  Ne istiyor bu kadın benden?" 
 
 Bu arada iki şair, Goethe ve Schiller, birbirlerine yazdıkları kaygılı mektuplarda kendilerini bu can sıkıcı kadına karşı nasıl koruyabileceklerini bilmediklerini belirtirler
  Herkesin dilinde olduğu gibi "güzel" de değildir  Üstelik politikaya karışması yüzünden ülkesinden de kovulmuştur  Aydın ve çok akıllı biri olarak bilinmektedir  Üstüne üstlük; de Stael oldukça çetin bir kadın olsa gerektir  "Eğer Almanca anlıyorsa, ona haddini bildiririz" umudundadır Schiller  "Fakat inançlarımızı ona Fransızca sözcüklerle anlatmak ve onun ustalığına karşılık vermek çok zor bir iş!" 
 
 Goethe, ilk önce bu garip kadını izlemesi ve sonra izlenimlerini iletmesi için Schiller'i öne sürer
  
 
 İlk karşılaşmasından sonra Schiller "Derli toplu, yabancı, yanlış ve patolojik bir unsur yok vücudunda
  Tek bunaltıcı yanı dilini kullanışındaki olağanüstü ustalığı  Onun söylediklerini izleyebilmek için insanın topyekûn kulak kesilmesi gerek," der  1803 kışında iki Alman üstat Germaine de Stael ile birçok kez biraraya gelirler  Bu ülke hakkında bir kitap yazmayı planlayan Germaine, Almanya'da yaşadıklarını ve deneyimlerini günü gününe not alır  
 
 "Öyle alçakgönüllü ve kendi başarılarını önemsemeyen, kendine göre gerçekleri öylesine canla başla ve gururla savunan biri ki, ilk gördüğüm andan itibaren ona hayranlık dolu bir dostlukla yaklaştım
  " Schiller'i böyle tanımlar  Goethe ile olan ilişkisini tanımlamakta ise biraz zorlanır  "Fantezisi gibi donuk olan bir haysiyet duygusu var    Konuşma sırasında farkında olmadan onun Ben taassubunu zedeleyip zedelemediğini asla bilemiyor insan," diye yazar Goethe hakkında babasına  Fakat tüm eleştirilere rağmen onunla konuşmalarından büyülenir  Edebiyat, felsefe ve tiyatro, ana temalarıdır  
 
 Weimar'da kaldığı altı hafta, Bayan de Stael'in yaşamında kesinlikle zirvelerden birini oluşturduğu kesindir
  En önemli yapıtı Almanya Hakkında, ana hatlarıyla bu Almanya gezisi sırasında oluşur ve bu kitap, Fransızların Almanlar hakkındaki görüşlerini uzun süre etkiler  Bunun ardından Bayan de Stae'l Berlin'de de kalır ve her gün "Alman dilindeki keşfedilmemiş yeni değerleri" keşfeder  
 
 1804 Nisan'ında İsviçre'den aldığı bir telgraf Germaine'i çok derin kaygılara düşürür, tüm planlarını altüst eder
  Babası ölmüştür  Herkesten çok sevdiği insan; babası  Yetişkin bir kadın olarak da kendisini hâlâ "Minette" olarak gören, ne olursa olsun daima yanında olan babası  Onun ölümüyle, bu arada ne kadar ünlü de olsa "Minette" için gerçek yetişkinlik henüz başlamaktadır  İsviçre'deki Coppet'e geri döner, babasının terekesini düzenler ve Bay Necker'in Özel Yaşamı ve Karakteri adlı izlenimlerini yazar  
 
 Cenevre yakınındaki Coppet malikanesi daha sonraki yıllarda Avrupa'nın kültürel buluşma yerine dönüşür
  Şenlikler, temsiller, tartışmalar ve tâ uzaklardan bu "olağanüstü kadını" tanımak için gelen konuklarla dolar  Fakat Napoleon onu hâlâ nefretle izlemektedir  
 
 "Ezeceğim onu!" diye birkaç yıl önceki tehditinin üzerine, 1810'da en büyük darbeyi indirir
  Germaine de Stae'l, Almanya Hakkında adlı kitabının üçüncü cildini uzun bir çalışma dönemi sonunda tamamlamıştır  Düzeltme çalışmasını yaptığı sırada bir emniyet müdürü çıkar gelir evine  Tüm müsvette, evrak ve provalarının derhal kendisine teslim edilmesini emreder  
 
 Hemen ardından, bir görgü tanığının ifadesine göre, İmparator bizzat kendi elleriyle tüm ciltleri ve notları şömineye atar
  İmparatordun İçişleri Bakanı yazara yapıtının neden böyle bir gazaba uğradığını şöyle bildirir: "Madam, biz henüz sizin takdir ettiğiniz toplumları örnek almak zorunda kalacağımız noktaya gelmedik  Sizin son yapıtınız Fransızca değil  " 
 
 O anda Germaine için kitabının bir müsveddesini gizlice kurtarabilmiş olması belki de küçük bir tesellidir
  Doğal olarak o sırada yayınlayamaz  Yazar olarak kariyeri sona ermiştir  Vatanına asla geri dönemez  Dostları ondan çekinmeye başlamıştır  "Yeni emniyet müdürü arkadaşlarımın beni ziyaret etmemeleri için yollarda pusuda bekliyor  Bugünün şartlarının gerektirdiği şekilde yapıtımı değiştirmemi, ilaveler ya da eksiltmeler yaparsam her şeyin halledileceğini anlamamı istiyorlar," diye yazar 1811'de bir arkadaşına  "Beni kendi kendimden korkar hale getirdiler!" 
 
 Mücadeleci Germaine de Stae'l şimdiye dek hiç bu denli kaygılı bir ifade kullanmamıştır
  Eğer Napoleon'un lütfunu yeniden kazanmak istiyorsa, ona bir methiyeler düzmesi öğütlenmektedir  Hayır, bir Madam de Stae'l böylesine alçalamaz! Bundan sonraki yıllarda "kendi mezarı başında nöbet tutarcasına" yaşar  Tarifsiz acılar içindedir  Düşüncelerini özgürce ifade arzusunu hiçbir şey ve hiçbir kimse bastıramaz  
 
 Kırk altı yaşında bir kez daha anne olur ama bu, çocuğunun genç bir Fransız subayı olan babası ile hemen evlenmesi için bir neden değildir
  Doğumdan kısa bir zaman sonra Avusturya, Rusya, Finlandiya, İsveç ve İngiltere'ye seyahat eder  Londra'da onun için görkemli bir kabul töreni hazırlanır  Burada -1813'te- Almanya Hakkında da yayınlanır  
 
 1814 Nisan'ında onun en büyük düşmanı Napoleon tahttan iner
  Germaine de Stae'l çok sevdiği Paris'e geri döner ve bir kraliçe gibi karşılanır  En sonunda Almanya Hakkında adlı kitabı kendi yurdunda da yayınlanacaktır  Kitabı (başka nasıl olabilirdi ki), her yerde büyük ilgi uyandırır  Goethe, "Bizi Fransa'dan ayıran köhne önyargıların Çin Seddi'nde koca bir delik açan muhteşem bir silah," der bu kitap için  
 
 Germaine de Stae'l "Köhne önyargılara" karşı hayatı boyunca savaşmıştı
  Zor bir kadındı  Kimilerini öfkelendiriyordu  Hatta, günümüzde bile: 1980 sonbaharında Hamburg'daki bir Alman-Fransız Lisesi'ne onun adı verilecekken, "Madam de Stael çok ahlaksız bir kadındı" gerekçesiyle, reddedildi   
 |