| 
Prof. Dr. Sinsi
 | 
				  Tarihe Geçen Kadınlar 
 
              
 Emmeline&Sylvia Pankhurst
 
 
 
 
  
 
 
 PANKHURST'LER DÖNEMİNDEKİ ÖNEMLİ OLAYLAR
 
 
 1857 Boşanma İngiltere'de yasal olarak kabul edilir
  
 
 1864 Londra'da Karl Marx'ın katılımı ile 1
  Enternasyonal kurulur  
 
 1893 Karl Hardie yeni kurulan bağımsız işçi partisi, "Independent Labour Party"nin başkanı olur
  
 
 1894 Richard Pankhurst partiye üye olur
  
 
 1902 Emmeline Pankhurst Manchester'de bağımsız işçi
 
 partisine yakınlığı olan ve seçmenlik haklarını parti programına sokmak isteyen WSPU'yu (Women's Social and Political Union / Kadınların Sosyal ve Siyasal Birliği) kurar
  
 
 1905 Mevcut partilerin hiçbiri amaçlarını ciddiye almadığı için WSPU bağımsız bir seçim kampanyasına başlar
  
 
 1906 Parlamentonun toplanması
  Kadınların seçim hakları için şansları yoktur  Kadınların protesto toplantıları  Seçim toplantılarında kadınların ilk sabotaj eylemleri  
 
 1906 Baker Street ve Waterloo İstasyonu arasında Londra'nın ilk metrosu
  
 
 1912 İşçi Partisi kongresinde kadın seçim hakları konusunda harekete geçme kararı alınır; ama hiçbir şey değişmez
  
 
 1913 Yaklaşık 200 kadın haklan taraftan hapse girer
  WSPU "eylemli propaganda" uygulayan bir yeraltı örgütü olmuştur  
 
 1928 "Equal Franchise Act" (Kadın ve erkeğin tüm yasalar karşısında eşit sayılması) ile birlikte, Emmeline Pankhurst'un öldüğü yıl, İngiliz kadınları genel seçmenlik haklarını elde ederler
  
 "KADINLAR ÖZGÜR OLSALARDI KANUNLARI ÇİĞNEMEK ZORUNDA KALMAZLARDI!"
 
 
 Manchester'li küçük Emmeline Gouldon her gece annesinden kendisine bir masal okumasını rica eder
  Çocukların hemen hemen hepsi yapar bunu, pek özel bir durum değildir  Ama bu küçük kıza okunanlar oldukça alışılmamış şeylerdir  Zencilerin köleliğine karşı sarsıcı bir kitap olan, Amerikalı Harriet Beecher tarafından yazılmış Tom Amca'nın Kulübesi, en yeni çok satan kitap olarak Emmeline'nin annesinin evinde bulunmaktadır  
 
 Emmeline yaşamı boyunca bu akşam okumalarını anımsayacaktır
  "Kölelik" ve "Özgürlüğe kavuşmak" kavramları daha çocukken kafasına yer etmiştir  Hem annesiyle hem de babasıyla bu konularda tartışabilmektedir  
 
 Çocukların en büyüğüdür
  Ondan sonra beş erkek, beş de kız kardeşi gelir dünyaya  Anne ve babası, bugün bizim tüm çağdaş sorunlara karşı açık fikirli diyebileceğimiz insanlardır  1865'te İngiltere'de kadınların seçme hakkı için ilk cemiyet kurulduğundan beri, Emmeline'nin annesi düzenli olarak "Womeris Snffrage Journal" (Kadınların Oy Hakkı Dergisi)'ni alır  
 
 Emmeline'in babası, kadınlara oy haklarının verilmesi için kararlılıkla savaşan Richard Pankhurst ile arkadaştır
  Ayrıca en büyük kızı Emmeline'i her şeyden çok sevmektedir  Buna rağmen Emmeline bir gün uyur gibi yaptığı sırada, babasının yatağı üzerine eğilip dertli dertli "Ne yazık ki, erkek olarak gelmedin dünyaya," dediğine tanık olur  
 
 Emmeline o anda yataktan fırlayıp babasına hiç de erkek olmak istemediğini söylemeyi çok arzular
  Fakat uyku rolüne devam eder  Daha sonraları bu anısını yorumlarken "Erkeklerin kendilerini ne kadar üstün gördüklerini ve kadınların da bu inancı desteklediklerini ilk kez o zaman anladım," der  
 
 On dört yaşındayken, Emmeline, Manchester'de kadınların oy hakkı konulu bir toplantıya katılır
  Annesi onu yanına almıştır  "Kadınların oy hakkına inanmış biri olarak geri döndüm," diye anlatır bunu  
 
 "Suffragette" kavramı bir zamanlar alaya alındığı, hatta küfür olarak kullanıldığı için böyle bir şey genç Emmeline'in aklının ucundan bile geçmezdi
    Kadınlar için oy hakkı "mutlak bir gereksinim, salt erkekler tarafından yapılmış yasaların değiştirilmesinin tek yolu" idi  Suffragetteler bunları savunuyordu  Bunun neresi alay konusuydu? 
 
 Emmeline on beş yaşındayken Paris'te Ecole Normale adlı, kızların kimya ve diğer fen bilimleri dallarında bile ders gördükleri çok ileri düzeyde bir okula gönderilir
  On sekiz yaşında eve geri döner  Otobiyografisinde, bir meslek edinmeyi düşünüp düşünmediğinden söz etmez  Fakat, izleyen yıllarda, popüler olmayan kadın hakları hareketine katkıda bulunmaktan vazgeçmeyen Dr  Richard Pankhurst ile birlikte çok çalıştığından bahseder  
 
 Richard'ın seçim sloganı şöyledir: "Coşkusuz yaşamın değeri yoktur
  " Dr  Richard Pankhurst ile İ879'da evlendiğinde, bunun (Richard'ın deyişiyle) "ev işleri makinesinden başka bir şey olmayacağı bir evliliğe benzemeyeceğini bilir  Richard ona daha 1792'de "Kadın haklarının savunması"nı talep eden Mary Wollstonecraft'ın yazılarını verir okuması için  
 
 Üçü kız, biri erkek dört çocuk büyüten Emmeline Pankhurst şöyle yazar: "Ev işleriyle çocukların beni yutmalarına izin vermedim
  Ama aile yaşantım bu kusurlu dünyada mümkün olabilecek en ideal yaşantıydı  Suffragettelerin tatmin olmayan duygulan ile ne yapacaklarını bilmeyen kadınlar olduklarını ve bu yüzden de hayal kırıklığı ve öfkeyle davrandıkları konusundaki esprileri duydum  Herhalde tek bir Suffragette için bile bu doğru değildir, hele benim için asla  " 
 
 Suffragetteler, her şeyden önce devlet isteklerini ciddiye almadığı için hayal kırıklığı ve öfke içindedirler
  Her seçim reformunda atlatılmışlardır  1889'da yeni bir grup oluşur: The Women's Franchise League (Kadınların Oy Hakkı Birliği)  Emmeline Pankhurst önderliğindeki bu kadınlar, oy hakkı hareketinin ilk öncüleri olarak daha radikal araçlarla savaşmak istemektedirler: "Başka iplerin çekilmesi gerekiyor  " Richard Pankhurst karısını destekler  Karı-koca Pankhurstler 19  yüzyılın sonlarında diğer birçok orta sınıf radikal gibi sosyalistlere katılırlar  
 
 1894'te Bağımsız İşçi Partisi'ne girerler
  Pankhurst'ların kızları, özellikle daha büyük olan Christabel ve Sylvia annelerinin tüm politik etkinliklerine katılırlar  Sylvia bir toplantı için hazırlık çalışmalarına yardım etmelerine izin verildiğinde ne kadar gururlandıklarını anlatır: İskemleleri dizmek, pankart ve afişleri boyamak, el ilanlarını dağıtmak, konuklara yiyecek bir şeyler temin etmek; bunlar daha küçük yaştayken onların sorumluluğudur  
 
 Richard Pankhurst öldüğünde Sylvia (15 yaşında) sürekli annesinin yanında kalmaya ve onunla birlikte mücadele etmeye karar verir
  Çeşitli siyasi görüşler nedeniyle kesin kopma noktasına gelininceye kadar da yıllarca yapar bunu  Fakat hâlâ Emmeline Pankhurst ve kızları fikir ayrılığı olmaksızın müşterek bir amaç için çalışmaktadırlar  
 
 1903'te Bağımsız İşçi Partisi'nden küçük bir kadın grubu Emmeline Pankhurst'un evinde toplanır ve yeni bir birlik kurma kararı alırlar: Kadınların Sosyal ve Siyasal Birliği; kısa adıyla (WSPU), İngiltere'nin ilk militan feminist hareketidir
  
 
 1902 yazında Amerikalı kadınların oy hakkı için mücadele eden cesur kadın, Susan B
  Anthony Manchester'da konuk olmasaydı, kadınlar daha uzun süre politikacıların boş sözleriyle teselli bulurlardı  Susan B  Anthony daha yirmi yıl önce ABD'de seçimlere katılmış ve yasaları çiğnediği için tutuklanmıştı  Buna rağmen bir sonraki seçimlerde de yasaya karşı gelir  Pankhurst'un kızları bu kadına hayran kalırlar  "Artık kaybedecek zamanımız yok," der Christabel annesine, "şimdi eyleme geçmek zorundayız!" 
 
 WSPU, daha uygunu ve daha kolayı düşünülemeyecek bir sloganla işe koyulur: "Votes for Women!" (Kadınlar için oy hakkı!) WSPU üyeleri bu sloganı istesin istemesin herkesin kafasına sokacaktır
  Kadınların on yıllardır edindikleri deneyim, edepli dilekçelerle hiçbir yere varamayacaklarını göstermektedir  O halde dilekçe yerine eylem gerekir: Seçim toplantılarında ortaya çıkıp erkeklerin kulağa hoş gelen boş konuşmalarını sloganlarıyla kesmeye başlarlar  Erkekler için kutsal sayılan bir golf alanının çimenlerini asitle yakarak sloganlarını yazarlar  Konuşmacı kürsüsünün altına saklanır, en uygun anda ortaya çıkıp isteklerini yüksek sesle bağırırlar  
 
 WSPU'nun saldırıları karşısında erkeklerin kutsal ayrıcalıklarının hiçbiri artık güvencede değildir
  Kadınlar hapis cezası alacaklarını bilmektedirler  Deliğe tıkılacak ilk eylemcilerden biri de Christabel Pankhurst'tur  Aslında hapis cezası yerine para cezası vererek bundan kurtulabilir  Fakat Christabel annesinin bu önerisini reddeder  "Onun kırılmaz cesareti beni çok etkiledi," der Emmeline Pankhurst  Sylvia Pankhurst hapse girmek zorunda kalınca, tanıştığı diğer tutuklu kadınlar hakkında şiirler yazar  
 
 "Söz hakkımız olmayan bir devletin kurbanlarıyız," saptamasında bulunur
  Gerçekten de yüzyılımızın başlarında olup bitenleri iyice anlamak gerekir: Erkekler kadınları sorguya çekiyorlardı  Erkekler kadınları yargılıyorlardı  Ama, yasamada kadınların hiçbir katılımı yoktu  
 
 "Kadınlar özgür olsalar, kanunları çiğnemek zorunda kalmazlar!" Emmeline Pankhurst bunu durmadan vurgular
  1908'de kendisi de ilk kez hapis cezasına çarptırılır  Onun suçu, diğer kadınlarla birlikte "Avam Kamarası'na yürürlerken kurala uygun olarak, kaz adımı diğerlerinin arkasından tek sıra halinde yürüyememesidir  Aslında Emmeline ayak bileklerinden biri şiş olduğundan iki kadın ona destek olmuştur  Fakat bu "yasaya karşı gelmektir"  
 
 Ayrıca son derece hayret verici bir şekilde kadınların sokaklarda çirkin sözler haykırarak yürüdükleri, polislerin miğferlerine vurdukları söylenir
  Emmeline gerçeği açıklamak istediğinde derhal sözü kesilir: Emmeline Pankhurst için 6 hafta hapis cezası  Ve 1908 yazında tekrar 3 ay  
 
 Bu kez, kocaman pankartlarla Avam Kamarası'nı işgal çağrısında bulunduğu için
  Sonraki yıllarda kadınlar kendilerini kabul ettirebilmek için daha kararlı yöntemlere başvururlar  "Haksızlığa karşı öfkelenmek, en yüce ahlaktır" sloganı altında, kadının savunmasızlığına karşı savaş açarlar ve tarihte erkeklerin yeni hakları hiçbir zaman kuvvet kullanmadan elde edemediklerini hatırlatırlar  
 
 "Bu bir hareket olmaktan çıktı, kasırgaya dönüştü," diye yazar Daily News gazetesi
  Sylvia Pankhurst taşlarla vitrin camlarını indiren ilk kadınlardandır  Hapishanede açlık grevine girer  "Hücremde tek basımayken pencereye tırmanıp bağırdım: 'Burada başka Suffragette var mı?' Hiç cevap yok  Tutukluların yaptığı gibi duvarlara vurdum  Gene cevap yok  Demek ki yandaşlarım hapishanenin başka bir kısmına nakledilmişlerdi  Onlara mücadelelerinde yardım etmek için yakınımda olmalarını çok istiyordum," diye anlatır  
 
 İyi yemekler, tavuk ve meyve getirirler
  Yemekleri iskemlesini önüne çektiği masanın altında saklar  Çünkü geceleri yarı uykuda -zayıflığa kapılıp- açlık grevini bozmaktan korkmaktadır  Yemek borusuna lastik hortum sokularak zorla beslenir  Beyhude direndiği, ıstırap dolu bir yöntem  Doktorun, harika bir savaşçı dediğini duyan Sylvia şöyle der, "Bu cümlenin beni ne kadar rahatlattığını herhalde hiç fark etmemiştir    " 
 
 18 Kasım 1910, İngiltere'de kadın mücadelesinin tarihine "Kara Cuma" olarak geçer
  O gün kadınlar "9  Kadınlar Parlamentosu"nun ilk oturumunu yapmak isterler  "Eşi görülmemiş vahşet" sahneleri yaşanır  Votes For Women (Kadınlara Oy Hakkı) dergisi için yazdığı bir röportajda Sylvia Pankhurst olayı böyle betimler  
 
 Kadınlar, gözlerinin önünde polisler tarafından yere atılıp tekmelenmektedir
  115 kadın ve 2 erkeğin bu "Kara Cuma"da tutuklandığım söyler  4 Haziran 1913'te WSPU militanlarından olan Emily Wilding Davinson, büyük at yarışında kendisini kralın atının önüne atar  Öyle kötü yaralanır ki, dört gün sonra ölür  Hareket ilk şehidini vermiştir  "Hayatını feda ederse insanları harekete geçireceğinden emindi," der Sylvia Pankhurst  "Elbisesinin içine bizim renklerimizi (erguvan, beyaz, yeşil) dikmişti  " Sylvia, Daily Mail'de yayınlanmak üzere bu kadının anısına bir yazı hazırlar  Yazı yayınlanmaz    
 
 Birinci Dünya Savaşı İngiltere'deki feminist örgütleri dağıtır
  Emmeline ve Christabel Pankhurst savaş yanlışıdırlar  Bunun üzerine Sylvia'nın da bulunduğu bir grup WSPU'dan ayrılır  "Bu kapitalist savaşı" kınamaktadır  Kadın hareketini sosyalizm ve işçi hareketiyle birleştirmeye çalışır  Kendi gazetesini - The Dreadnought- çıkarır  
 
 İngilizcede "savaş gemisi" veya "korkusuz insan" şeklinde çift anlamlı bir başlık taşıyan bu gazetede, kadının savaş dönemindeki çalışma koşulları hakkında haberler yayınlar ve evde çalışanların daha iyi ücret almaları için uğraşır
  İngiltere'nin ilk Montessori çocuk yuvalarında çalışır  Emmeline ve Christabel Pankhurst ve taraftarları ise sivil giysili erkeklere "korkaklar" diye söven ve kadınları cephane fabrikalarında çalışmaya çağıran kadınlar grubuna katılırlar  
 
 Anne ve kız arasındaki kopma artık kesindir
  Savaş sonunda da bir değişiklik olmaz  Emmeline kendi geleceğini çalışmaya başladığı muhafazakâr partide; Sylvia, devrimci sosyalizmde görmektedir  
 
 Hatta 1916'da Britannia dergisinde (savaş sırasında bir zamanların The Suffragette dergisi bu ad altında yayına devam etmiştir) bir haber yayınlanır:
 
 
 "Şu sıralarda Birleşik Devletlerde bulunan Mrs
  Pankhurst, Trafalgar meydanında bir gösteri yapıldığını henüz öğrendi  Bize şu telgrafı gönderdi: Sylvia'nın bu milliyetçiliğe aykırı ahmakça tavrını esefle kınıyorum  Ne yazık ki adımı kullanmasını ona yasaklayamam  Lütfen bunu yayınlayınız!" Emmeline Pankhurst'un burada sözünü ettiği "askerlik görevi"ne karşı yapılan bir gösteridir  
 
 "Tutkusuz bir yaşamın değeri yoktur
  " Hem Emmeline hem de kızı Sylvia Pankhurst, Richard Pankhurst'un bu seçim sloganına göre yaşarlar  Yollarının birbirinden ayrılması, insanlık hakları uğruna savaşımlarında gösterdikleri katılımcılığın ve yürekliliğin değerini azaltmaz  İkisi de hayattayken ortak bir başarıyı kutlarlar: 1928'de, İngiltere'de kadınlar için Genel Seçim Hakkı yürürlüğe girer! 
 
 Suffragettelerin çağdaşlarından, Alman kadın hakları savaşçısı Kathe Schirmacher, 1913'te savaşın en civcivli olduğu sırada bu hareketin Almanca belgeselini yayınlar: Die Suffragettes
  Daha o zaman şu açıklamada bulunur: 
 
 "Suffragettelerin çığır açan işlevleri şunlardır: Adalet için sadece bağırmanın yeterli olmadığını, aksine adaleti, gerekirse kuvvet kullanarak, hukuka dönüştürmek için güç sahibi olmak gerektiğini anlamışlardı
  Haklı davalarını zorla kazanmak için kadınların ilk büyük, örgütlü, modern denemesidir Suffragettelerin savaşı  " 
 
 Haklarını iyilikle elde edemeyen kadınların bir kenara çekilmekten, teslimiyetten, boyunduruk altına girmekten başka yapacak bir şeyleri gerçekten yok muydu?
 
 
 Var, diyordu Suffragetteler, o zaman harekete geçeriz
  Böyle baş eğmektense ölümü yeğleriz  Suffragettelerin savaşı çok zordur  Çünkü tüm dünyaya karşı, bağnaz bir dünyanın kurallarına ve ilkelerine karşı verilen bir savaştır  Kadın cinsiyetinin üstüne atılmış çelik ağı parçalamak gerekir  Kadınlara uysallığın birinci erdem olduğunu öğretmekse çok akıllıcadır  Onları savunmasız yapan da buydu zaten  
 
 Votes For Women (WSPU'nun dernek organı): "Erkekler bize bir konuda şans tanıdılar, bize savaşma aşkını verdiler
  Kadınlar savaşamaz, diyorlar    Şimdi Downing Street'teki meydan savaşımıza katılan herkes bu kavgada güçlendiren, yücelten bir şey olduğunu bilmektedir  Ve anaların da özgürlük savaşına katılmalarının, bir toplum için iyi olduğuna inanıyorum  " 
 |