| 
Prof. Dr. Sinsi
 | 
				  Post-Modernizm Nedir? 
 
              
 Post-modernizm nedir?
 
 Bana göre post-modernizm; son tahlilde sosyalizme düşman bir düşünce sistemdir
  Yalnız sosyalizme mi düşman? Hayır!! Hümanizme, özgürlüğe, kurtuluşa, evrenselliğe, gerçekliğe, bilime ve us'a (akla) da düşmandır   
 'Post-' kelimesi İngilizce bir kelimedir
  Kelimenin anlamı 'sonra' demektir   
 Post-modernizm ise 'Modernizm-sonrası' anlamına gelir
  Bu bakımdan post-modernizm hem bir tarihsel dönem, hem de bir düşünce sistemi anlamına gelmektedir   
 Post-modernizmin ne olduğunu anlamak için önce modernizmin ne olduğunun açıklanması gerekir
  
 Modernizm, aydınlanma (AufklŠrung) ilkelerini temel alan toplumsal projenin adıdır
  Aydınlanma ise, inança karşı bilgiyi, teolojiye karşı bilimi ön plana alan bir düşünce sistemidir  Modernizm, aydınlanma düşüncesini temel alır  İlerlemeye inanır  Akıl ve Bilimi ilerlemenin aracı olarak görür   
 Kilisenin ve feodalizmin bin yıllık egemenliğine son veren burjuvazi 'eşitlik, özgürlük ve kardeşlik' ilkeleri ile tarih sahnesine çıkmıştı
  Burjuvazi gerçekten bu ilkeleri gerçekleştireceğini düşünmüştü  Bilim, teknik ve sanat alanındaki ilerlemelerle İnsanlığın devamlı ileri gideceği ve özgür olacağını düşünülüyordu   
 Ancak modernleşme hedeflerine ulaşamamıştı
  Bu nedenle aydınlanma ve modernleşme eleştirilmeye başlandı  İki filozof tarafından eleştirildi: Marks ve Nietsche  
 Marks, aydınlanmanın olumlu yanlarına (bilimin gelişmesi, inanç yerine bilgi, us'a güven vb
  ) sahip çıkarken, aydınlanmanın sınırlarını ortaya koydu: 'özel mülkiyet, eşitlik, özgürlük ve kardeşlik' ilkeleri ile zıtlık içindedir  Hümanizmi ve özgürlüğü getirecek sistem sosyalizmdir  
 Nietsche ise, 'Der Fortschritt ist bloss eine moderne Idee, das heisst eine falsche Idee' (İlerleme yalnızca modern bir düşüncedir, fakat yanlış bir düşünce)
  
 Nietsche modernleşmenin temel ilkerine karşı çıkmıştır
  Us'a en büyük saldırı Nietsche'den gelmiştir  Post-modernizmin kökleri Nietzsche ve Heidigger'e kadar uzanmaktadır  
 Nietsche hem sol hem de sağda taraftar bulan bir filozoftur
  Bunun neden böyle olduğunu başka bir yazıda ele alacağım  
 Frankurt Okulu'nun önemli düşünürlerinden Max Horkheimer şunu söylüyor : "Nietzsche'nın büyük bir ihtimalle Marks'tan daha önemli bir düşünür olduğu sonucuna ulaştım
  ' 
 Frankfurt Okulu Nietsche'ya yaklaştıkça, Marks'tan uzaklaşmıştır
  Frankfurt Okulu bu nedenle 'öznesi' olmayan bir marksizm kurmaya çalışmıştı  
 Genel olarak post-modernizm Amerika'dan kaynaklandığı söylenir
  Ama bu doğru değildir  Post-modernist düşüncenin doğuş yeri Fransa'dır  Post-modernizm 1970'li yıllarda Fransa'da zemin bulmuştur  1968 Mayısından sonra işçi sınıfı ve öğrenci hareketinin başarısız kalması, kötümser bir atmosfer doğurmuştur  Böylesi bir atmosferde, Fransız aydınları kitle halinde sol düşünceden uzaklaşmışlardır  Post-modernizmin babası olan Jean-Francois Lyotard'ın bir Fransız aydını olması rastlantı değildir  Lyotard, 'Ya sosyalizm ya da barbarlık' adlı dergi çıkaran bir sosyalist idi  Sonra dönek oldu  
 Post-modernizmin Fransa'daki temsilcileri şunlardır: Jacques Lacan, Jean-Pierre Lyotard, Jacques Derrida, Michel Foucault, Julia Kristeva, Jean Baudrillard, Gilles Deleuz
  
 Derrida'nın öğrencisi, Lacoue-Labarthe "Nazizm hümanizmdir!' söyleyecek kadar pervazsızlaşır
  
 Luce Irigaray ise cinsiyet farkını şizofrenik hale getiren feminist filozof
  Öyleki bu filozof, Einstein'nın geliştirdiği e=mc_ formülünün cinsiyete bağımlı olduğunu iddia edecek kadar akla karşı bir saldırı başlatır  
 Post-modernizm Fransa üzerinden 80'li ve 90'lı yıllarda İngiltere ve Amerika'ya yayılmıştır
  Amerika'daki temsilcilerinden biri Richard Rorty'dir 
 Uzatmamak için özetliyorum:
 
 Toplumsal dönüşümlerin ilk şartı mevcut durumu iyi kavramaktır
  Post-modernist düşünce insanı, mevcut durumu anlıyamayacak hale getirmektedir  
 Değişime karşı olanlar, gerçekliğin ortaya çıkmasını ve kavranmasını istemezler
  Bu nedenle ilk işleri, gerçekliği açığa çıkarabilecek düşünce sistemlerine saldırmalarıdır  Post-modernizmin bilgi-teorisine, diyalektike, bilime ve Us'a saldırmasının nedeni budur  Post-modernistler diyaleltiğe karşıdırlar ve Hegel'e düşmandırlar  
 Postmodernizmin bazı önemli özellikleri şunlardır:
 
 1
  Dışımazdaki geçekliği kavrayamayız   
 2
  Evrensel doğrular yoktur   
 3
  Bütünlük anlayışı yanlıştır   
 4
  Her şey görelidir  Herşey geçicidir, dün doğru olan bugün yanlıştır  Bugün doğru olan ise yarın yanlış olacaktır  Bu nedenle insan hiç bir zaman doğruya ve gerçeğe ulaşamıyacaktır  
 5
  Toplumdaki tüm değerler, bireysel ve kültürel olarak belirlenir  Bu belirlenenler ise tarihseldir, geçicidir  
 6
  Doğru olan tercihlerimizdir  
 Post-modernistler ideolojik gıdalarını, Heidegger ve Nietzsche'nin irrasyonalist deposundan almaktadırlar
  Ancak tek yanlı yaklaşımların sakıncalarından kaçınmak için şu durumu da görmek gerekir: Postmodernistler yeni olgulara (cinsellik, dil, etniklik, kültürcülük vb  ) parmak basmışlardır  Ancak yeni sorunlara yanlış cevaplar vermektedirler  Bu nedenle, post-modernizm hem bir zenginleşme hem bir kaçamaktır  
 Post-modernizm hem radikal hem muhafazakardır
  Birey, kimlik, kültür alanında radikal, sistemi değiştirme alanında muhafazakardır  Politik bakımdan muhalif, ekonomik bakımdan işbirlikçidir  Tikel alanlarda anarşist, genel alanlarda sistem savunucularıdır  
 Post-modernist düşüncenin özellikle edebiyatçılar ve filozoflar saflarında yankı bulması da ayrı bir sorudur
   
 |