|  08-17-2012 | #1 | 
	| 
Prof. Dr. Sinsi
 | 
				  Edebiyattan Felsefi Söylemler 
 
              
 “ ‘Bana kendi uydurduğun bir yalan söyle, gel seni alnından öpeyim’ der atasözü
  Kendi uydurmuş olduğun bir yalanı söylemek, başka bir ağızdan duyulup tekrarlanan bir gerçeği söylemekten hemen hemen daha iyidir  Çünkü birinci durumda sen bir insansın, ama ikincisinde bir papağandan hiçbir farkın yoktur  ” 
 
 Dostoyevski
 
 Suç ve Ceza sayfa 270
 
 
 “Yoksulluk ayıp değil, bu bir gerçek, hem içkiye düşkünlüğün de bir erdem olmadığını bilirim ben, hem de daha iyi bilirim bunu
  Ama sefalet, sayın bayım sefalet ayıp  Yoksullukta yaradılışımızdaki soylu duygularınızı koruyabilirsiniz ama, sefalette hiç kimse, hiçbir zaman koruyamaz bunu  Sefalete düşmüş bir kimseyi sopayla bile kovalamazlar, süpürgeyle süpürürler toplumun içinden  Bunu da sırf onu daha çok alçatmak için yaparlar  Bunda haklılar da, çünkü sefalete düşerken ilk kez ben kendimi aşağılarım  ” 
 
 Dostoyevski
 
 Suç ve Ceza sayfa 18
 
 
 (
     ) Evrene, kitaplarda rastladım ben; özümlenmiş, sınıflandırılmış, etiketlenmiş ve düşünülmüş bir evrendi bu, ama yine de korkunçtu ve ben, kitabi deneyimlerimin karmakarışıklığını, gerçek olayların rastlantısal akışından ayırt edemedim  İçinden sıyrılmak için otuz yıl harcadığım felsefi idealizmim buradan kaynaklanıyor işte    (    ) 
 
 Jean - Paul Sartre
 
 Sözcükler sayfa 39
 
 
 (
     ) Bir şan ve şeref ölümü olan ölümümdü beni yanlış yollara sapmaktan, kanamalardan ve peritonitten koruyan; ölüm ve ben bir tarih üzerinde anlaşmıştık; randevuya erken gelirsem orada bulamayacaktım onu; arkadaşlarım, ölümü düşünmediğim için istedikleri kadar kabahatli bulsunlardı beni: Ölümü yaşamaktan bir dakika bile geri kalmadığımı bilmiyorlardı onlar  
 Bugün hak veriyorum onlara: İnsanlık halinin tümünü, hatta tedirginliğini bile kabul etmişlerdi; ben ise güven duymayı seçmiştim ve aslında kendimi ölümsüz sandığım doğruydu; kendimi önceden öldürmüştüm ben, çünkü ancak ölüler ölümsüzlüğün tadını çıkarabilirlerdi
    (    ) 
 
 Jean - Paul Sartre
 
 Sözcükler sayfa 146
 
 
 (
     ) Hayatta her zaman bir yol bulunur, mecrasından çıkmış kendine bir başka yol yapan nehirler gibi  
 
 Amin Maalouf
 
 Doğunun Limanları Sayfa 143
 
 
 Neden korkuyorlardı, bilmiyordum
  Çocuğa her şey açık açık anlatılmalı bence    Büyüklerin küçükleri, bütün ana-babaların kendi öz çocuklarını ne kadar az tanıdıklarını düşünür de çok şaşarım  Küçük olduklarını, daha öğrenmelerine vakit bulunduğunu ileri sürerek onlardan pek çok şeyi gizlemek    İşte insanı üzen, yanlış bir düşünce tarzı! Oysa çocuklar birçok şeyi yalnız anlamakla kalmazlar, babalarının onları daha pek küçük, her şeye aklı ermez saydıklarını da bilirler  Büyüklerin öyle çapraşık sorunları olur ki, ufacık bir çocuk buna kolay bir çözüm yolu buluverir  Ama bunu kimse görmez  Tanrım! Minicik, güzel bir kuş gözlerinizin içine güvenle bakarak sizi sevinçle dinlerken siz onu aldatabilir misiniz? Kuşları çok sevdiğim için çocukları onlara benzetirim   
 
 Dostoyevski
 
 Budala Sayfa 85-86
 
 
 
 (
    ) - Yaşıyorum, dedi delikanlıya, aysız ve kamp ateşsiz bir gece, hurma yerken  Ve bir şey yerken yemekten başka bir şey düşünmem, yürüdüğüm zaman da yürüyeceğim, hepsi bu  Savaşmak zorunda kalırsam, ölüm şu gün ya da bu gün gelmiş vız gelir  Çünkü ben ne geçmişte, ne de gelecekte yaşıyorum  Benim yalnızca şimdim var ve beni sadece o ilgilendirir  Her zaman şimdide yaşamayı bilirsen, mutlu bir insan olursun  Çölde hayat olduğunu, gökyüzünde yıldızlar olduğunu ve insan hayatının özünde bulunduğu için kabile muhariplerinin savaştıklarını anlayacaksın  O zaman hayat bir bayram, bir şenlik olacak, çünkü hayat yaşamakta olduğumuz andan ibarettir ve sadece budur  
 
 Paulo Coelho
 
 Simyacı
 
 | 
	|  |   |