| 
Prof. Dr. Sinsi
 | 
				  Kimlik Sorunu 
 
              
 Teorik görünümdeki sosyal psikoloji, George Herbert Mead'ın çalışması ve 'Sembolik-yorumcu' okulun Mead'cı geleneği ile kurulmuştur
  Gerçekten de denebilir ki bu vakada, Amerika'daki sosyal bilimlere yapılmış en önemli teorik katkı yatmaktadır  Amerikan sosyolojisi içinde kurulmuş olan Mead'cı geleneğin perspektifleri, onu temsil etmeyi amaçlamanın ötesinde bir okul olarak, Amerikan sosyolojisinde kurulmuş oldu  Sosyal psikoloji, Chicago üniversitesinde Mead'ı 'keşfeden' sosyologlar ve bunların da ötesine yayılan Mead'ın fikirleri, bir 'sosyologun psikolojisi' olarak, psikanaliz ve öğrenme teorisi (learning theory) arasında daha sonra ortaya çıkan mücadeleye rağmen, sosyologların tabii bir şekilde teorik yaklaşımlarını oturttukları bir temel olma özelliği üzerine yapılandı  1 Bunun tersine olarak bilgi sosyolojisi bu ülkedeki disiplinlere marjinal olmayı sürdürdü, hâlâ da fikirler tarihine hafif eksantrik bir ilgi duyan çok az sayıdaki meslektaşın Avrupa'dan ithal edildiği halde asimile edilmemiş ilgisi olarak görülmektedir  :-)2 Bilgi sosyolojisinin bu marjinalitesini bu ülkedeki sosyoloji teorisinin tarihi gelişmesinin terimleriyle açıklamak zor değildir  Göze çarpan şudur ki, bilgi sosyolojisi ve Mead’cı gelenekteki sosyal psikolojinin benzerliği geniş olarak anlaşılmamıştır  Rol teorisi, referans grup teorisi vasıtasıyla, kognitif proses psikolojisiyle, özellikle Robert Merton, Muzaffer Sherif ve Tamotsu Shibutani'nin çalışmalarıyla, sosyal psikoloji bağlantısında görünür bir tanınma olduğu konusunda görüş birliği vardır  3 Bununla birlikte, Sherif ve Shibutani'de bilgi sosyolojisiyle hiç bir şekilde bilinçli bir bağlantı görülmemekteyken, Merton'da sosyal psikolojik prosesin kognitif etkilerinin tartışılması, bilgi sosyolojisi katkısından anlamsız bir şekilde ayrılmakla vuku bulur  
 
 Tarihi olarak bakıldığında bu teorik ayırım müessiftir
  Sosyal psikoloji, ferdî bilincin sübjektif realitesinin sosyal olarak nasıl yapılandığını göstermeğe müsaittir  Bilgi sosyolojisi, Alfred Schutz'un vurguladığı gibi, genel olarak realitenin sosyal yapısı ile ilgilenen, bilincin sosyolojik kritiği olarak anlaşılabilir  4 Böyle bir kritik hem 'objektif realiteyi' (yani, toplumda objektifleştirilmiş ve temel alınmış dünya hakkındaki "bilgi") ve hem de bunun sübjektif ilişkilerini (yani, bu objektifleştirilmiş dünyanın ferde göre sübjektif olarak makul veya reel tarzlarda kabul edilebilir) analiz etmeyi gerektirir  Eğer bu iki alt disiplinin kısaltılmış tarifleri kabul edilirse, onlar arasındaki birleşme, bir melezleşme (siyah ve beyazın birbirine karışması) değil, bu ikisini kendi tabiatlarının mantıklarıyla bir araya getirmektir  Bu yazı kesinlikle böyle bir teorik birleşme projesinin detaylarını geliştiremez, fakat bazı genel yönelmeleri ve belirtileri işaret edebilir  
 
 Sosyal psikoloji, psikolojik fenomenler sahasının sürekli olarak sosyal güçler tarafından nüfuz edildiği şeklinde bir tanıtım getirmiştir, hatta daha da ilerisi, sosyal güçler tarafından kararlı bir formda şekillendirilmektedir
  "Sosyalleşme" sadece ferdin toplum tarafından belirli bir şekilde şekillendirilmiş şahsi bilinç yapısı (self-consciousness) değil, aynı zamanda bu psikolojik realite sosyal yapıyla sürüp giden bir diyalektik ilişki içindedir  Buradaki psikolojik realite, psikolojik fenomen hakkındaki bilimsel veya felsefi niteliğini işaret etmemekte, ferdin kendini kavradığı bilinç prosesini ve onun diğerleriyle ilişkileri anlamlarını taşımaktadır  Antropolojik-biyolojik kökleri ne olursa olsun, psikolojik realite, ferdin sosyal proses yolundaki biyografisinden meydana çıkmakta ve sosyal prosese dayanılarak (yani bilinçte 'realite' olarak korunmakla) sürdürülmektedir  Sosyalleştirme, sadece ferdin belli bir şekilde kendi kendinde -reel- olmasını sağlamaz; o yaşadığı dünyadaki tecrübelerine bu 'realiteye' uygun bilinç ve duygu unsurları ile sürüp giden bir şekilde cevap verecektir  Meselâ, başarılı bir sosyalleştirmenin şekillendirdiği benlik kendini yalnızca sosyal olarak tarif edilmiş cinsiyetlerden birini veya ötekini esas alarak idrak eder; yani sadece bu şekilde kendini idrak edişin 'reel' olduğunu 'bilir', ve herhangi bir zıt modeli idrak etmeyi veya hissetmeyi 'gerçek dışı olduğundan' reddeder  Benlik (self) ve toplum birlikte ve ayrılamaz bir şekilde yayılan varlıklardır  İlişkileri diyalektiktir, çünkü şahsiyet bir kere formlandıktan sonra onu şekillendirmiş olan topluma geri akdeder (bu diyalektiği Mead -I- ve -me- şeklinde formüle ederek açıklamıştır* )  Benlik (self), toplum vasıtasıyla, toplumdan dolayı vardır, fakat toplumda sadece fertlerin kendilerini ve birbirlerini idrak etmeye devam etmeleri ve toplumu referans göstermeleri halinde mümkündür  5 
 
 Her toplum, üyelerinin 'objektif bilgisinin' parçası olan kimlikler dağarcığı taşır
  Belirli psikolojik özelliklere sahip ve belli durumlarda buna uygun psikolojik reaksiyonlar gösterilen, son derece 'normal tabiilik' olarak 'bilinen' erkeklik ve kadınlık kimlikleri vardır  Fert sosyalleşirken bu kimlikler de içselleşir  Bunlar daha sonra 'dışarıdaki' bir objektif realitenin temel alınmış unsurları olarak kalmazlar, ferdin bilincinin kaçınılmaz temel yapıları olurlar  Toplum tarafından tarif edilmiş olan objektif realite, sübjektif olarak anlaşılmaktadır  Diğer bir deyişle sosyalleştirme, objektif ve sübjektif realite, objektif ve sübjektif kimlik arasında bir simetri getirmektedir  Bu simetrinin derecesi sosyalleştirmenin başarısının kriterini sağlar  Başarılı bir şekilde sosyalleşmiş ferdin psikolojisi, böylece toplumunun objektif şekilde realite olarak tarif ettiğini sübjektif olarak tasdik eder  Fert artık dışa dönerek erkek ve kadının tabii hassalarıyla ilgili 'bilgi' arama ihtiyacında değildir  Bu sonucu basit bir murakabeyle (introspection) elde eder  Kim olduğunu bilir  Buna uygun hisseder  Kendini 'kendiliğinden' (spontaneously) yönetir, çünkü sıkıca içselleştirilmiş idrak ve duygusal yapı alternatif bir yönetimi gereksiz ve hatta imkansız kılar  6 
 
 Sosyal yapı ve psikolojik realite arasındaki bu diyalektik Mead’cı gelenekteki herhangi bir sosyal psikolojinin fandamental niteliği olarak adlandırılabilir
  Toplum, psikolojik realiteyi sadece tarif etmez fakat aynı zamanda yaratır da  Fert kendini toplum içinde realize eder, yani fert kendi kimliğini sosyal olarak tarif edilmiş terimlerle anlar ve bu tarifler toplumda yaşadıkça realite olur  Bu fandamental Mead'cı diyalektik, Merton'un 'kendinden mülhemlik' (self-fulfilling prophecy) kavramını ve W  I  Thomas'ın 'durumun tarifi' (definition of the situation) kavramının anlaşılmasını sağlar  7 
 
 Bilgi sosyolojisi izafi (yani, ferdi tecrübenin anlamlı belli bir şekilde yorumlandığı geniş bir organizasyon realitesiyle) fakat geniş bir diyalektik (sosyal yapı ile ferdin içinde yaşadığı 'dünya' arasındaki) ile ilgilenir
  8 Her toplum belli bir dünya inşa eder  Toplumsal tecrübedeki ferdi sembolizasyonun sonsuz çeşitliliği, bunları kapsayan ve objektifleştiren bir söylem evreni yaratır  Ferdi tecrübe de, diğerleri açısından sosyal çevre anlamı taşıyan ve onlarla iletişimin mümkün olduğu makul bir dünyada yer almak olarak anlaşılır  Ferdi manalar da objektifleştirilmiştir ve böylece söz konusu dünyada yaşayan herkes için kullanışlıdırlar  Gerçekten bu dünya 'objektif realite' olarak idrak edilir, yani başkalarıyla da paylaşılmaktadır ve fertlerin tercihlerinde saygın bir yeri vardır  Böylece bu tür bir dünyanın muteber sosyal tanımları onun hakkında 'bilgi' olarak nazara alınır ve bu 'bilginin' dayanakları olarak alındığı sosyal durumlar tarafından fert için sürekli sınanır  Sosyal olarak meydana getirilmiş dünya, tipik olarak düşünülebilecek tek reel dünya olur  Fert böylece tüm adımlarının manalarını yansıtmak mecburiyetinden kurtulmuştur  Sadece 'sağ duyuyu' tercih etmesi yeterlidir  9 
 
 Lisan, realitenin sosyal yapısının hem kaynağı, hem de aracıdır
  10 Lisan, ferdi tecrübeyi belli bir noktada toplar, mecraya sevk eder ve objektifleştirir  Lisan, ferdin sosyalleşerek bir unsuru haline geldiği ve başkalarıyla paylaştığı dünyanın en önemli manasıdır ve ayrıca diğerlerinin onunla konuşma ilişkisi kurmasını sağlar, böylece ortak dünya fert için yaşanabilir olmaya devam eder  11 Bu linguistik zemin üzerinde yorum şemaları, kognitif ve moral normlar, değer sistemleri ve nihayet teorik olarak meydana getirilmiş mevcut herhangi bir toplumun (Durkheim'cı ekolün işaret ettiği gibi) "kolektif temsillerinin" dünyasını şekillendiren "dünya görüşleri" formlandırılır  12 Toplum, hayatı düzenler  Sadece bir sosyal düzen dünyasında ferdin sübjektif olarak anlamlı hayata sahip olmasına ve onu aneminin yıkıcı etkilerinden, yani, ferdin sosyal düzenlenme prosesinden mahrum edildiği ve böylece kavramlardan da mahrum edildiği bir ortamdan koruyan "bir kolektif bilinç" geliştirilebilir  Sosyal düzen hakkındaki teorilerde her sosyal düzenin temelini linguistik zeminin teşkil ettiğini hatırlatmakta fayda vardır, çünkü objektif realite dünyasının sosyal yapısıyla ne kastedildiğini lisan netleştirmektedir  Lisan müspet ve vazgeçilmez bir sosyal keşiftir ve bir linguistik sistem onu icat eden toplumun ortaya koyduğu bir ontolojik statüyle temin edilemez  Bununla beraber, fert lisanını (özellikle anadilini) bir objektif realite olarak öğrenir  13 Bunu iradî olarak değiştiremez  Zorlayıcı gücünü tasdik etmek mecburiyetindedir  Tipik olarak, fert ne kendini ne de dünyayı lisanın temin ettiği kavramlar dışında düşünemez  Fakat lisanın bu hakikati, zahiriliği ve mecburiyeti (sosyal fenomenin varlık benzeri karakteri) toplumun tüm objektiflerine uzanır  Sübjektif neticesi, ferdin kendini (-yani kendini ister istemez yerleştirilmiş olarak görerek-) tabii olduğu kadar sosyal bir dünyada da 'bulmasıdır'  
 
 Vurgulamak gerekir ki, realitenin sosyal yapısı bilincin hem teori öncesi (pre-theoretical) ve hem de teorik seviyelerinde yer alır ve bundan dolayı bilgi sosyolojisi her ikisiyle de ilgilenmek zorundadır
  Muhtemelen ilk bilgi sosyolojisinin geliştiği Almanya'nın entelektüel durumundan dolayı, bu zamana kadar ağırlıklı olarak bu fenomenin teorik tarafıyla -toplum ve 'fikirler' arasındaki ilişki problemiyle- ilgilenilmiştir  14 Muhakkak bu önemli bir problemdir  Herkes bir çeşit dünyada yaşarken sadece az bir miktar insan fikirler adına endişe etmektedir  Sadece entelektüellerin teoriler, düşünce sistemleri, weltanschaungen ürettikleri bir bölümüne değil, geniş kapsamı içinde bir dünya inşa edici insan aktivitesinde sosyolojik bir boyut vardır,  Böylece burada tartışılan konu, bilgi sosyolojisinin sadece psikolojik fenomen hakkındaki (psikoloji sosyolojisi olarak adlandırılabilecek) çeşitli teorilerle değil, bu fenomenlerin bizzat kendileriyle de (ki bu da sosyolojik psikoloji olarak adlandırılabilir) ilgisi vardır  
 
 Bir toplumla onun dünyası arasındaki ilişki diyalektiktir, çünkü, bir kere daha tekrarlarsak, tek taraflı sebeplendirme terimleriyle uygun olarak anlaşılmaz
  15 Dünya, -sosyal olarak yapılanmış olduğunu düşünelim-, sadece içinden kaynaklandığı sosyal yapıların pasif bir yansıması değildir  Bulunduğu yer için 'objektif realite' olmak demek, esas alınan toplumun sadece belli bir otonomi kazanmakla kalmaması, ona daha sonra etki edebilecek bir güç de kazanması demektir  İnsan bir lisan keşfeder ve sonra bakar ki onun mantığı kendisinin üzerine baskı yapıyor  Ve insan çeşitli unsurları birleştirerek teoriler yapar, hatta basit sosyal çıkarlardan yola çıkan teoriler de olabilir, ve görür ki bu teoriler sosyal değişmenin yapıcıları (agencies) olmuşlardır  Böylece görülebilir ki, sosyal psikoloji ve bilgi sosyolojisinin diyalektikleri arasında teorik olarak tatmin edici benzerlikler vardır: toplumun psikolojik realiteyi üretmesi diyalektiği ve bunu bir dünya teşkil etmeye şümullendirmesi diyalektikleri  Her iki diyalektik de objektif ve sübjektif realiteler arasındaki ilişkiyle, -veya daha detaylı ifade edilirse-, sosyal olarak gerçekleştirilen realite ve bunun sübjektif olarak anlaşılmasıyla ilgilenirler  Her iki durumda da fert, kendisinin dışından verilmiş gibi görünen gerçekleri içselleştirir ve bunlar içselleşmekle kendi bilincinin mevcut münderecatı olurlar, toplumda yaşadıkça ve akdettikçe de bunları tekrar dışsallaştırır  16 
 
 Bu mütalâalar, özellikle burada sunulmak zorunda olduğu dar formlarında, ilk bakışta olağan üstü soyut olarak gözükebilir
  Ancak, kimliğin sosyolojik anlamı hakkında sosyal psikoloji ve bilgi sosyolojisinin bu ana perspektiflerinin tatminkar bir kombinasyonu sorulduğunda, şöyle sade bir ifadeyle cevap verilebilir: Kimlik, psikolojik realiteyle olan uygun bağlılığıyla, daima sosyal olarak yapılanmış belirli bir dünyada kimliktir  Veya, ferdin bakış açısından ise: İnsan kendini, genel bir dünyada bulunmakla, diğer insanlar tarafından tanımlanmış olduğu gibi hüviyetlendirir  
 
 Mead'ın da işaret ettiği gibi, sosyalleşme sadece ferdin diğerlerinin 'davranışlarını aldığında' mümkündür, yani kendisini diğerlerinin daha önceden onu anladıkları gibi anlatmasıdır
  Elbette bu proses kimliğin bizzat kendisinin teşkil edilmesine kadar uzatılabilir, böylece sosyal kimlikleşmenin kendini-kimliklendirmeyi (self-identification) hem ürettiği hem de ondan önce geldiği formüle edilebilir  Bu durumda, Mead'cı davranış prosesi -ve rol- yüklenme, ortak bir dünyayı paylaşmayan fertler arasında vuku bulması mümkündür, meselâ Colombus ile 1492 de karşılaştığı ilk Amerikan yerlileri arasında olanlar gibi  Kısa zamanda birlikte yaşadıkları çevre olan bir dünya içinde birbirlerini kimliklendirdiler, daha doğrusu birbirleriyle iştigal ettikçe birlikte böyle bir dünya kurdular  Birbirlerini bu dünyanın terimleriyle sosyalleştirerek, sonra da onun içindeki uygun davranışları ve rolleri yüklenebilirlerdi  Colombus ve İspanyolları, güçlü taraf olarak (bir anlamda ebeveyn gibi), bu 'adlandırma' oyununda avantajlıydılar, muhtemelen İspanyollar onlar tarafından mitolojik yaratıklar olarak kimliklendirilmeye pek az teşebbüs ederken, onlar kendilerini İspanyolların terimleriyle, Indios olarak, adlandırmak zorundaydılar  Başka bir deyişle, Amerikan yerlisi kendini İspanyolların dünyasına yerleştirerek kendini kimliklendirdi, daha emin olarak denebilir ki, onlar bu çevreye yerleştikçe dünya da kendisini bu yönde düzenledi  Halihazırda aynı dünyadaki yerleşik fertler arasında vuku bulan daha normal sosyalleşme vakıalarında, kimliklendirmenin konumunu başlangıçtan itibaren nasıl belirlediğini görmek daha kolaydır  Ebeveyn çocuğa adını verir ve sonra bu kimliklendirmeye uygun terimleri kullanarak onunla meşgul olur  'İsimlendirmenin' kelime manası bu işlemde bulunmaktadır (bunun belirginliği ait olduğu kültüre bağlıdır, bir John Smith olmak, 'Ivan Ivanıwic'den, 'köyün aptalından' vs  daha az tatmin edicidir)  Sosyalleşme mecrasında ismin tüm etkileri ve açık konumuyla çocuk, aynı prosesle kimliğini de bezediği, -ahlak dünyasında kendini 'iyi bebek', cinsiyet dünyasında 'küçük bir oğlan', sınıf dünyasında 'küçük bir centilmen' olarak kimliklendirerek- içinde bulunduğu ve konumlandığı dünyayı bezer  Mead'cı deyim genişletilebilir: fert, başkalarının davranışlarını ve rollerini aldığı gibi onların dünyalarını da alır  Her rol bir dünyayı sergiler  Benlik daima bir dünyada konumlanmıştır  Aynı sosyalleşme prosesi benlik üretir ve dünyayı ait olduğu bu benliğe içselleştirir  
 
 Aynı sebep sonuç ilişkisi genel olarak psikolojik realiteye de uygulanır
  Herhangi bir psikolojik realitenin sosyal olarak tanımlanmış kimliğe ilişik, böylece sosyal olarak konumlanmış dünyada yapılanmış olması gibi  Fert kendi toplumunun dünyasında kendini kimliklendirir ve belirli bir noktada konumlandırırken, kendini, hem 'bilinçli' ve hem de 'bilinçsiz' olan, önceden belirlenmiş ve hatta bazı fizikî (gövdesel) etkileriyle bir psikolojik proses montajının sahibi olarak bulur  'Akıllı bebek' huysuzluk ettikten sonra suçluluk hisseder, 'küçük oğlan' erotik fanaaailerini küçük kızlara kanalize eder, 'küçük bey' toplum içinde birisi sümkürdüğünde tiksinti duyar, midesi bulanabilir  Her sosyal olarak yapılanmış dünya böylece bir kimlikler repertuarı ve buna uygun psikolojik sistem taşır  Kimliğin sosyal tarifi, realitenin fazla kavislenmiş parçası olarak bir yer alır  Sosyalleşmede vuku bulan dünyanın içselleştirilmesi, psikolojik bilince olduğu gibi bilinç yapısına da etki eder, ve hatta (henüz bilimsel olarak uygun bir şekilde açığa çıkarılmamış bir dereceye kadar) psikolojik proses alanına genişletilir  17 Pascal bir yandan gerçeği müşahede eder, diğer yandan Pyrenees'in hatasını ortaya çıkarırken, bilgi sosyolojisinin temel problemini ortaya koymaktaydı  Aynı müşahede, mide salgısını neyin azdırdığına veya sakinleştirdiğine uygulanabildiği gibi, iyi ve kötü vicdanlara (kötünün 'bilinçsiz' aaaahürü de dahil olmak üzere), nefsani bakımdan ilginç ve farksız olana uygulanabilir  Ve elbette Fransız kimliği İspanyol’unkinden fark edilebilir şekilde değişiktir  18 
 
 Şimdi bilincin teorik seviyelerine dönülürse, -psikolojik realite ve psikolojik modeller arasındaki- üçüncü diyalektik analiz edilebilir
  İnsan sadece kendini yaşamaz  Kendini açıklar da  Bu açıklamalar kendisinin nitelik seviyelerine bağlı olarak değişmekle birlikte, insanın psikolojik tabiatının bazı teorik açıklamaları olmaksızın bir toplumu düşünmek zor olurdu  Böyle bir açıklamanın hâl, mitoloji, :-):-):-):-)fizik veya bilimsel genelleştirme formu alıp almadığı, elbette ayrı bir sorudur  Bütün bu formların ortak oldukları şey psikolojik realitenin tecrübelerini belli soyut seviyelerde sistematize etmektir  Ferdî psikolojik prosesin kıyaslanacağı anlamda tiplendirilmiş ve böylece 'iyileştirme için hazırlanmış' psikolojik model inşa ederler  Meselâ, toplumdaki her fert her tür görülebilir tecrübeye sahip olabilir  Hem fertlerin kendileri hem de birlikte yaşadıkları insanlar bu tecrübelerin delalet ettiği sorunlarla yüz yüze gelirler  Bu tür vakıaları 'açıklayan' bir psikolojik model, modelde kodlanmış çeşitli türlerle, belli bir tecrübeyi kıyaslamaya müsaade eder  Tecrübe, daha sonra, bu tipolojinin terimleriyle -şeytanın sahip olması durumu olarak, veya gizli bir statünün işareti olarak yahut da sadece pis bir durum olarak sınıflandırılabilir  Psikolojik modelin bu uygulaması ('teşhis'), vakıa hakkında ne yapmak gerektiğine ('terapi') karar vermeye müsaade eder; dualarla ferdi kurtarmak, iyileştirmek vs  Başka bir deyişle, psikolojik model ferdî tecrübeyi belli bir yere yerleştirir ve ileri bir teorik sistem içinde yönlendirir  19 
 
 Her psikolojik modelin, realitenin daha genel teorik formülünde gömülü olduğunu söylemek gerekir
  Model toplumun 'dünya hakkındaki genel bilgisinin' parçasıdır ve teorik düşünce seviyesine çıkarılmıştır  Böylece bir değerler tipolojisini taşıyan belli bir psikolojik model, dünyanın dini anlamından, çağdaş psikiyatrinin anladığı gibi bir 'akıl hastalıkları' psikolojisi teorisine kadar, çok geniş bir 'bilimsel' alanda bulunur  Psikolojik 'bilgi' daima 'dünya hakkında genel bilginin' bir parçasıdır- bu deyimde az önce psikoloji sosyolojisi diye adlandırılan şeyin temelleri yatmaktadır  Bu deyimin önemi, 'realite kaynağının' psikiyatrik anlamına referans edilerek ifade edilebilir  Belli bir ferdin uygun bir şekilde 'realiteye bağlantılı' olmadığına bundan dolayı 'akıl hastası' olduğuna, bir psikiyatr karar verebilir  Sosyolog bu tarifi kabul edebilir, fakat derhal sormalıdır: 'Hangi realite?' Freud'cu prensiplerin toplumdan topluma değiştiğini kültürel antropolojinin gösterebildiği gibi, bilgi sosyolojisi de benzeri 'realite prensiplerinin' sosyo-kültürel izafiyeti üzerinde ısrarlı olmalıdır  20 
 
 Bu sosyolojik perspektifin, psikolojik teorilerin analizlerinde oldukça uzağa ulaşan etkileri vardır
  Belirtildiği gibi, her sosyal olarak yapılanmış dünya bir psikolojik model taşır  Eğer bu model akla uygunluğunu koruyabilecekse, toplumdan kaynaklanan psikolojik realiteyle bazı ampirik ilişkileri olmalıdır  Cin, şeytan itikadını tetkik eden ilim dalı (demonology) model çağdaş toplumda 'reel değildir'  Psikoanalitik olanı ise reeldir  Bir kere daha ampirik sınamanın önemini vurgulamak gerekir  Ferdin kendi sosyal kimliğini iç gözlemle onaylaması gibi, psikolojik teorisyen de modelini 'ampirik araştırmayla' tasdik edebilir  Eğer model, psikolojik realiteyle sosyal olarak tanımlanmış ve üretilmiştir diye mutabık gelirse, bu realitenin ampirik araştırması tarafından son derece tabii olarak tasdik edilecektir  Bu, psikoloji kendi kendini tasdikler demekle aynı değildir  Daha ziyade, belirli bir psikoloji tarafından keşfedilen veriler aynı zamanda bu psikoloji tarafından üretilmiş olan aynı sosyal dünyaya aittir, demektir  
 
 Bir kere daha tekrar edersek, psikolojik realite ve psikolojik model arasındaki ilişki diyalektiktir
  Psikolojik realite psikolojik modeli üretir  Model, realitenin ampirik olarak tasdik edilebilir temsilcisidir  Bir kere şekillendiğinde, psikolojik model, geriye, psikolojik realiteye akdedebilir  Modelin reelleştirme potansiyeli vardır, yani 'kendinden kaynaklanır' olarak bir psikolojik realite yaratır  Demonolojinin sosyal olarak kurulmuş olduğu bir toplumda demon değerler ampirik olarak çoğalacaktır  Psikanalizin 'bilim' olarak kurumlaştığı bir toplum, teorik olarak buna uygun niteliklere sahip insanlardan oluşacaktır  Psikolojik modelin kendinden olan bu karakteri, sosyalleşmenin aynı diyalektiğinde de temeldir- ki bunu Mead açık bir deyişle ve şöyle özetlenebilecek şekilde formüle etmiştir: İnsan, hitap edildiği gibi olur  
 
 Bu özet mütalaaların amacı, Mead’cı gelenekteki sosyal psikolojik yaklaşımlarla bilgi sosyolojisinin entegrasyonundan ne tür teorik kazançlar beklenebileceğini değerlendirmektir
  Burası böyle bir entegrasyondan kaynaklanabilecek muhtemel ampirik ve metodolojik mevzuların tartışılacağı yer değildir  21 Sonuç olarak denebilir ki, burada ifade edilen teorik görüş açısı sosyoloji ve psikolojinin disiplinleri arasındaki ilişkinin ciddi bir şekilde yeniden değerlendirilmesini ima eder  Bu ilişki, en azından bu ülkede sosyologlar açısından, teorik bakımdan temelsiz ve zayıf olarak karakterize edilmiştir  
 
 Notlar
 
 
 1
  Amerikan sosyologları arasındaki Mead'cı sosyal psikolojinin 'yayılması' hakkında şu eserlere bakınız: Anselm Strauss (ed  ), George Herbert Mead on Social Psychology, University of Chicago Press, !964, pp  vii ff  Bu Mead'cı 'kurulmuşluğun' psikoanalitik kaynaklı bakış açısından bir kritiği için: Dennis Wrong, 'The oversocialized conception of man in modern sociology', Psychoanalitic Review, vol  39 (1962), pp  53 ff  
 
 2
  Amerikan sosyologları arasında, bilgi sosyolojisi daha ziyade dar bir şekilde Karl Mannheim'ın Alman Geisteswissenschaft 'ın konularından İngiliz dilli sosyal bilime çevrilen başlıca kavramları ile birlikte hatırlanır  Max Scheller'in Wissenssoziologie (terim kendisi tarafından ihdas edilmiştir) hakkındaki yazıları henüz tercüme edilmemiştir  Amerikan sosyologları, esasında, Alfred Schutz'un çalışmalarındaki bilgi sosyolojisi gelişiminden uzak kalmışlardır, keza pozitivist (genellikle Almanya'daki sosyologların yazıları) ve Marksist (genellikle Fransa'daki) akımın katkılarından da  Amerika'daki Mannheim kökenli bilgi sosyolojisi kabulleri için: Robert Merton, Social Theory and Social Structure, New York: Collier -Macmillan, 1957, pp  439 ff  , and Talcott Parsons, 'An approach to the sociology of knowledge', Transactions of the Fourth World Congress of Sociology, Louvain: International Sociological Association, 1959  Mannheim'dan ziyade Scheller'in çizgisindeki alt disiplin konuları için (ki buradaki yazar kendisinin her ikisiyle de tamamıyla beraber olmadığı görüşündedir), cf  Werner Stark, The Socıology of Knowledge, London: Routledge & Kegan Paul, 1958  
 
 3
  Cf  Merton, op  cit  , pp  225 ff  ; Muzaffer Sherif and Carolyn Sherif, An Outline of Social Psychology, New York: Harper, 1956; Tamotsu Shibutani, 'Reference groups and social control' in Arnold Rose (ed  ), Human Behaviour and Social Processes, London: Routledge & Kegan Paul, 1962, pp  128 ff  
 
 4
  Bilgi sosyolojisi sahası hakkındaki bu anlayış, Mannheim kaynaklı yaklaşımdan çok daha geniş olarak, Alfred Schutz'un çalışmaları tarafından oldukça şiddetli etkilenmiştir  Alfred Schutz, Der sinnhafte Aufbau der sozialen Welt, Vienna: Springer, 1960; The Problem of Social Reality, The Hague: Nijhoff, 1962; Studies in Social Theory, The Hague: Nijhoff, 1964  
 
 5
  Benlik ve toplum arasındaki bu diyalektik Marksist terimlerle de formüle edilebilir  Bkz  mesela, Joseph Gabel, La fausse conscience, Par Editions de Minuit, 1962; ve Jean-Paul Sartre, Search for a Method (trans  H  E  Barnes), New York: Knopf , 1963  Bazı Marksist kategorileri Marksist olmayan bir bilgi sosyolojisinde birleştirme teşebbüsü için bkz  Peter Berger and Stanley Pullberg, 'Reification and the sociological critique of consciousness', History and Theory, vol  4 (1965)  
 
 6
  Tavırların sosyal yapılanması hakkında, bkz  Arnold Gehlen, Urmensch und Spätkultur, Bonn: Athenaeum, 1956, burada Gehlen, biyolojik temelli bir sosyal kurumlar teorisi amaçlamaktadır  Bugüne kadar Amerikan sosyologları tarafından bilinmeyen hakikaten anlamlı bu teori hakkında ayrıca bkz  Arnold Gehlen, Anthropologische Forschung, Hamburg: Rowoholt, 1961, ve Studien zur Anthropologie und Soziologie, Neuwied/Rhein: Luchterland, 1963  
 
 7
  Thomas'ın sosyal tarifin 'gerçek sonuç'u hakkındaki iyi bilinen hükmü kastedilmişti, ve genellikle de kastedildiği gibi da anlaşılmaktadır, realite bir kere tanımlandıktan sonra insanlar bu tarif sanki hakikatmiş gibi hareket edeceklerdir  Bu önemli unsur sosyal tarifin güçlü gerçeklik (realizing, yani realite - üretme) anlayışına katılmalıdır  Thomas'ın sosyal psikolojiden alınan bu 'temel teoremi' Merton tarafından geliştirildi, op  cit  , pp  421 ff  Bilgi sosyolojisi, bu makalenin gösterdiği gibi, 'realitenin' sosyal yapılanmasının bu özelliğini daha da genişletebilecektir  
 
 8
  bkz  Schutz, The Problem of Social Reality, pp  207 ff  
 
 9
  Cf  ibid  , pp  3 ff  
 
 10
  Cf  ibid  , pp  287 ff  Also, cf  Ernst Cassirer, An Essay on Man, New Haven: Yale University Press, 1962, pp  109 ff  Amerikan sosyologlarınca ihmal edilen lisan ve 'realite' problemi Amerikan kültürel antropolojisinde genişçe tartışılmıştır; Edward Sapir'in ve ona zıt olan 'Whorf hipoaaai' nin etkilerine bakınız  Bu, Durkheim'cı ekolden beri Fransa'da sosyologlar ve kültürel antropologlar için esas problem olagelmiştir  Cf  Claude Lévi-Strauss, The Savage Mind, London: Weidenfeld & Nicholson, 1966  
 
 11
  'Realitenin', 'iletişim araçları' anlamındaki kullanımı hakkında, cf  Peter Berger and Hansfried Kellner, 'Marriage and the construction of reality', first published in Diogenes, vol  46 (1964), pp  1-25  
 
 12
  Durkheim’cı 'kolektif bilinç' teorisinin, anemi teorisinin pozitif tarafı olduğu söylenebilir  Elbette bunun yeri Durkheim'ın Dini Hayatın temel formlarıdır  Bunun önemli gelişmeleri için (bilgi sosyolojisiyle ilgili olarak), cf  Marcel Granet, La Pensée chinoise, Par Albin Michel, 1950; Maurice Halbwachs, Les Cadres sociaux de la mémoire, Par Presses Universitaires de France, 1952; Marcel Mauss, Sociologie et anthropologie, Par Presses Universitaires de France, 1960  
 
 13
  Çocuğun lisan öğreniminin 'objektivitesi' hakkında tam bir bilgi Jean Piaget'in çalışmasında bulunabilir  
 
 14
  Bilincin teorik seviyeleri noktasında bilgi sosyolojisinin yoğunlaşması daha önce zikredilen Stark'ın (An Essay in Aid of a Deeper Understanding of the History of Ideas) alt başlıklarında gayet güzel açıklanmaktadır  Bu yazar Schutz'un çalışmalarını bu alt disiplinin geniş konularına varmak için elzem olduğunu düşünmektedir  Marksist yargılara dayalı geniş bir yaklaşım için, cf  Henri Lefebvre, Critique de la vie quotidienne, Par L'Arche, 1958-61  Toplumda ön-teorik bilincin kritiği için Pareto kullanımının ihtimalinin tartışması için, cf  Brigitte Berger, 'Vilfredo Pareto's Sociology as a Contribution to the Sociology of Knowledge', (unpublished doctoral dissertation, Graduate Faculty, New School for Social Research, New York, 1964)  
 
 15
  Bu problem Marx tarafından onun iyi bilinen üst ve alt yapı kavramlarında tartışılmıştır  Bu yazar, Mars’ın ilk yazılarında (1844 Ekonomik ve Felsefi Manifestosunda olduğu gibi), ikisi arasındaki ilişkinin açıkça diyalektik olduğu görüşündedir  Daha sonraki dönemlerin Marxizm'inde alt ve üst yapının, ikincisinin, ilkinin sadece bir yansıması olduğu, mekanistik anlayışında diyalektik kaybolur  Komünist ideolojideki Marxizm'in bu 'somutlaştırılması' hakkında (muhtemelen düşünce tarihindeki en büyük çelişkilerden biri), cf  , örnek olarak, Joseph Gabel, Formen der Entfremdung, Frankfurt: Fischer, 1964, pp  53 ff  Marxist gelenek içinde bu problemle meşgul olan orijinal diyalektiği yeniden yakalamayı deneyen muhtemelen en önemli çalışma Georg Lukacs'ın Geschichte und Klassenbewusstsein (1923) dir, bu kitabın mükemmel bir Fransızca tercümesi - Histoire et conscience de classe, Par Editions de Minuit, 1960  
 
 16
  Burada vurgulanan sosyalleşmenin diyalektik bağı üç 'anın' terimleriyle analiz edilebilir - dışsallaştırmak, objektifleştirmek ve içselleştirmek  Bu 'an'lardan herhangi biri sosyal teoriden dışlanırsa diyalektik kaybolmaktadır  Cf  , Berger and Pullberg, op  cit  
 
 17
  Böylesi bir 'sosyo-vücut (socio-somatics)' ilginç etkileri için, cf  Georg Simmel's discussion of the 'sociology of senses', in his Sociology, New York: Collier-Macmillan, 1964, pp  483 ff  Ayrıca, cf  Mauss'un essay on the 'techniques of the body', in his op  cit  , pp365 ff  
 
 18
  Burada 'sosyolojistik' realite görüşünün sadece sosyal yapı olduğu amaçlanmamıştır  Bununla birlikte bilgi sosyolojisi içinde nihai epistemolojik sorunları paranaaa içine almak mümkündür  
 
 19
  Bilgi sosyolojisindeki tespit edilmiş tipolojilerin etkileri hakkında, cf  Eliot Freidson, The Sociology of Medicine, Oxford: Blackwell, 1963, pp  124 ff  
 
 20
  Psikiyatrinin kendisinden gelen çağdaş 'zihni hastalıklar' kavramı hakkında, cf  Thomas Szasz, The Myth of Mental Illness, New York, Hosber-Harper,1961  
 
 21
  Cf  Peter L  Bergerand Thomas Luckmann, The Social Construction of Reality, London: Allen Lane, Penguin Press, 1967  
 
 KAYNAK:
 
 
 Peter L
  Berger, "Identity as a Problem in the Sociology of Knowledge", Towards the Sociology of Knowledge: Origin and Development of a Sociological Thought Style, (ed  by) G  W  Remmling, Routledge & Kegan, London, 1973, s  273-285  
 
 İnsan varlığı refleksiftir (tepkici veya yansıtmacı)
  İnsan benliği bir çeşit içsel diyalogu yönetir  Başka deyişle kelimelerle ve şekillerle kendimizle söyleşiriz  Mead, I ve me'yi birbirinden ayırmıştır  Bunlar aslında birer yapı olmaktan ziyade birer süreçtirler(processes), ve her ikisi de onun analiz ettiği benliğin (self) bir parçasıdırlar  (I), kendiliğinden, yaratıcı, akdeden benliktir  (me) ise devamlı seyirciler olan diğer benlikler gurubudur (multitude)  Mead buna (inner forum) diyor  (me) diğerlerin bize verdiği cevapların bir yankısıdır  (Çevirenin notu)   
 |