Yalnız Mesajı Göster

Türk Edebiyatı

Eski 08-17-2012   #1
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Türk Edebiyatı





TÜRK EDEBİYATI


TÜRK EDEBİYATI’NIN BÖLÜMLERİTürk Edebiyatı’nı ,tarih boyunca yaşanan kültür değişmelerine bağlı olarak üç ana bö-lümde inceliyoruz:

I İslam’dan Önceki Türk Edebiyatı

II İslam Kültürü Etkisindeki Türk Edebiyatı

III Batı Kültürü Etkisindeki Türk Edebiyatı

I İSLAM’DAN ÖNCEKİ TÜRK EDEBİYATI

Türk’ler, İslam’dan önce “Şamanizm, Maniheizm , Budizm” gibi dinlerin etkisiyle bir edebiyat oluşturmuşlardır MSXI yüzyıla kadar süren bu edebiyatı ikiye ayırıyoruz:

A SÖZLÜ EDEBİYAT

MSVIII yüzyıla gelinceye kadar Türklerin yazılı bir edebiyatı yoktur Şiirler sözlü olarak üretilmekte, kulaktan kulağa yayılarak varlıklarını sürdürmektedir Bu dönemde ortaya çıkan türlerin başlıcaları şunlardır:

KOŞUK

“Sığır denilen sürek avları sırasında söylenen lirik doğa şiirleridir “Kopuz” eşliğinde söylenir Halk şiirindeki koşmalara benzer Dörtlük birimi ve hece ölçüsüyle oluşturulur

SAGU

“Yuğ” adı verilen cenaze törenlerinde söylenen bu şiirler, Halk Edebiyatı’ndaki ağıtların en eski biçimleridir Ölen kişinin iyiliğinden, ölümünün doğurduğu acıdan söz eder Nazım biri-mi dörtlük, ölçü hecedir Sözlü gelenek içinde ortaya çıkan bu şiirlerden yalnız ikisi günümüze kadar gelebilmiştir Bunlar, sakaların komutanı Alp Er Tunga ile Batı Hun Devleti hükümdarı Atilla’nın ölümü üzerine söylenmiştir

SAV

Günümüzdeki atasözlerinin ilk örnekleri olan özlü sözlerdir Bunların birçoğunu, Kaşgarlı Mahmut’un ünlü eseri Divan ü Lugat-it Türk’te buluyoruz Kimilerinin ölçü ve uyak izlerini taşıdığına bakarak, savların ve atasözlerinin manzum biçimde doğup sonradan düzyazı niteliği kazandığını söyleyebiliriz

DESTAN

İslam öncesi sözlü edebiyatın en yaygın şiir türüdür Destanların bir kısmı evrenin, Dün-ya’nın ,insanın nasıl oluştuğunu anlatır Bir kısmı ise, konularını tarihten, toplumu derinden etkileyen olaylardan alır

Bütün destanlar, şu ortak özelliklere sahiptir:

1Manzumdurlar

2Anonimdirler

3Zamanla türlü değişikliklere uğrayabilirler

4Olay ve kişiler olağanüstüdür

Destanlar, oluşum biçimlerine göre üçe ayrılır:

1DOĞAL(TABİİ) DESTAN

Önce bir şair tarafından söylenen, zamanla şairi unutularak anonimleşen destanlardır Bunlar,dilden dile dolaşırken büyük değişikliklere uğrar Örneğin, Ergenekon Destanı, bir do-ğal destandır

2YAPMA (SUNİ) DESTAN

Doğal destandan temel farkı, anonim nitelik taşımamasıdır Bir şair tarafından, doğal des-tanlara benzetilerek yazılır Örneğin Tasso’nun Kurtarılmış Kudüs, Fazıl Hüsnü Dağlarca’ nın Üç Şehitler Destanı adlı eserleri, birer yapma destandır

3ULUSAL (MİLLİ) DESTAN

Bir ulusa özgü destanların birleştirilerek tek destan haline getirilmesine denir Yunanlıların İlliada, Odysseia; Almanların Nibelungen, Gudrun ; Hintlilerin Ramayana, Mahabarata ; İranlıların Şehname ; Finlilerin Kalevala adlı destanların, bu türün örnekleridir



TÜRK DESTANLARI

Köktürk (Göktürk) Destanı : Birbirini tamamlayan Ergenekon Destanı ve Bozkurt Destanı’ ndan oluşur Bunlarda Türklerin tarih sahnesine nasıl çıktıkları ve hangi soydan gel-dikleri üzerine efsaneler anlatılır

1 Uygur Destanı : türeyiş Destanı ve Göç Destanı olmak üzere iki destandan olu-şur İlki Uygurların var oluşunu, ikincisi yurtlarından göç etmek zorunda kalışlarını an-latır

2 Saka Destanı : Saka Türklerine ait bu destan da, Şu Destanı ve Alp Er Tunga Destanı olmak üzere iki parçadan oluşur Bunlar Şu ve Alp Er Tunga adlarındaki komutanların hayat hikayeleri üzerine kurulmuştur

3 Hun Destanı : Oğuz Kağan Destanı diye bilinir Büyük bir ihtimalle, Hun hükümdarı Mete’nin hayatını konu alır; ancak onu olağanüstü niteliklere büründürerek anlatır Bu destan, daha sonra değişikliklere uğrayarak İslami bir nitelik kazanmıştır

BYAZILI EDEBİYAT

Türk yazılı edebiyatının ilk örnekleri Orhun Yazıtları’dır Köktürklerden kalan bu yazıt-lar,üç mezar taşından ibarettir İsveçli Strahhlenberg tarafından, Orhun Irmağı kıyısında bu-lunmuş ; WThomsen tarafından okunmuştur 38 harfli Köktürk alfabesiyle yazılan bu yazıt-lar, Kültigin, Bilge Kağan ve Vezir Tonyukuk adına dikilmiştir Yazılar, Yolug Tigin tara-fından taşlara kazınarak yazılmıştır

Köktürk Yazıtları’nda, Köktürk tarihi konu edinilir Devletin güçsüzleşmesi, Türk ulu-sunun bağımsızlığını yitirip Çin egemenliği altına girmesi, sonra yeniden güçlenmesiyle ilgili gelişmeler ve bunların nedenleri üzerine durulur Bu tarihi olayların anlatımında kullanılan Türkçe, oldukça gelişmiş bir kültür dili olarak karşımıza çıkmaktadır

Türk yazılı edebiyatı, Uygurlar devrinde daha da gelişmiştir 14 harfli Uygur alfabesiyle yazılan eserler, Budizm’in etkilerini taşır

IIİSLAM KÜLTÜRÜ ETKİSİNDEKİ TÜRK EDEBİYATI

Türkler, X yüzyıldan itibaren İslamiyet’i kitleler halinde kabul etmeye başlamışlardır Bu-nun sonucu olarak, İslam kültürüne bağlı bir edebiyat ortaya çıkmıştır Türkçe’de Arapça ve Farsça etkilerinin duyulmaya başladığı, aruz ölçüsünün ilk kez kullanıldığı eserler,XI yüzyılda verilmiştir Bu ilk İslami eserlerin başlıcaları şunlardır:

KUTADGU BİLİG

Eserin adı “mutluluk veren bilgi” anlamına gelir Yazarı, Yusuf Has Hacip’tir Karahanlılar zamanında (XI yüzyıl-1070) yazılmış, ideal bir devlet yönetiminin nasıl olması gerektiği üzerinde durulmuştur Esrin dilinde henüz Arapça ve Farsça etkisi yoktur Birimi be-yit, ölçüsü aruz, kalıbı fe u lün/fe u lün /fe ul’dür Bilinen üç nüshası, bugün Fergana, Viyana ve Mısır’da bulunmaktadır

DİVAN Ü LUGAT-İT TÜRK

Eserin adı, “Türk Dili’nin toplu(genel) Sözlüğü” anlamına gelir Adından da anlaşılacağı gibi, eser bir sözlüktür; Araplara Türkçe’yi öğretmek amacıyla yazılmıştır Bundan dolayı, Türkçe’nin Arapça karşısında savunulduğu bir eser olarak değerlendirilir Eserde Türkçe sözcük-lerin anlamları Arapça’yla açıklanmakta ve her maddeden sonra birtakım Türkçe metinler örnek olarak verilmektedir Kaşgarlı Mahmut tarafından XI yüzyılda yazılan eserin asıl önemi de, işte bu derleme Türkçe metinlerden ileri gelmektedir; yani eser, zengin bir folklor kaynağı du-rumundadır

ATABETÜ’L-HAKAYIK

Eserin adı “gerçeklerin eşiği” anlamına gelmektedir Yazarı Edip Ahmet’tir Eserde hem dörtlük, hem de beyit nazım birimleri kullanılmıştır Ölçü aruzdur Okuyucuya dini öğütler veren eser, anlatım yönünden kurudur; didaktik özelliklere sahiptir; XII yüzyılda yazılmıştır

DİVAN-I HİKMET

Ahmet Yesevi tarafından XII yüzyılda yazılan eser, tasavvuf felsefesinin yayılmasını amaçlar Didaktik nitelikli olduğundan, oldukça kuru bir anlatıma sahiptir Türk tasavvuf edebi-yatının ilk örneği sayılır

İSLAMİ TÜRK EDEBİYATI’NIN BÖLÜMLENMESİ

ADİVAN EDEBİYATI

XIII-XIX Yüzyıllar arasında yaşayan bu edebiyat; dil, anlatım, nazım içimleri, ölçü, türler ve

konular bakımından Arap ve Fars edebiyatlarının etkisi altındadır Bu nedenle, Ortadoğu İslam edebiyatlarının bir parçası sayılır

Divan Edebiyatı, “Kuruluş Dönemi” denilen XIII-XIX Yüzyıllar arasında, genellikle Fars Edebiyatının taklidi görünümündedir Şairler kendi sanat kişiliklerini ortaya koyacak yerde, ünlü İran şairleri gibi söylemeye bu dönemde büyük özen gösterirler Osmanlı İmparatorluğu’ nun yükselişe geçtiği XVI yüzyıldan itibaren, bu taklitçi anlayışın “Olgunluk Dönemini” ni yaşa-maya başladığı, hatta Divan şairlerinin kendilerini İran şairlerinden üstün sayar bir tavır takın-dıkları görülür

DİVAN EDEBİYATI’NIN TEMEL ÖZELLİKLERİ

1 Bu edebiyatın dili, Arapça, Farsça ve Türkçe’nin söz hazineleriyle dilbilgisi kurallarının birleşmesinden oluşan “Osmanlıca”dır

2 Dil ağır, anlatım genellikle süslüdür

3 Hayattan kopuk bir sanat anlayışı vardır Şairler, toplum ve insanla ilgili sorunla-ra eğilme gereği duymamışlardır ; ancak bazı şiirlerde, toplum hayatını aksatan durumlara değinilmiştir

4 Bu edebiyat, halk kültüründen uzaktır Sanatçılar da çoğu zaman saray ve çev-resinde yetişmişlerdir Onun için Divan Edebiyatı’na “Yüksek Zümre Edebiyatı”,”Saray E-debiyatı” gibi adlar verilmiştir

5 Bu edebiyat, biçimcidir Anlatılan değil, anlatım biçimi daima önde gelir Şiirde sıkı sanat kuralları uygulanır Divan Edebiyatı, bu yönüyle klasizme benzer

6 Başlıca konular aşk, doğa, ölüm, ayrılık, özlem vb’dir

7 Şiirde temel ölçü aruzdur Bazı şairler, hece ölçüsüyle tek tük şiir yazmışlardır

BAŞLICA NAZIM BİÇİMLERİ

GAZEL

Arap Edebiyatı’ndan alınmıştır Aşk, doğa, içki, eğlence konuları işlenir Beyit birimiyle yazılır 5-15 beyit uzunluğundadır Beyitler “AA/BA/CA/DA” uyak düzeniyle sıralanır İlk be-yit matla(doğuş)”, son beyit “makta(kesiş)”, en güzel söylenmiş beyit de “beytü’l-gazel” adını alır Şairin adı, makta beytinde geçer Gazellerde genellikle konu bütünlüğü bulunmaz; yani şiirdeki beyitler, anlamca birbirine bağlı olmaz Anlam bütünlüğü taşıyan gazellere “yek-ahenk gazel” denir

KASİDE

Arap Edebiyatı’ndan alınmıştır Övgü şiiridir Gazel gibi uyaklanır Uzunluğu 33-39 beyit arasında değişir Şu bölümlerden oluşur:

a Nesib(teşbib):Giriş bölümüdür Kasideler, bu bölümde yapılan betimlemelere göre adlandırılır Bahar betimlemesi yapılan kasidelere “kaside-i bahariyye”, kış betim-lemesi yapılanlara “kaside-i şitaiye”, bayram betimlemesi yapılanlara da “kaside-i ıydiyye” denir

b Tegazzül :Kaside içinde güzel söyleme anlamına gelir Bu bölümde aşk, şarap, kadın gibi gazellere özgü konular, lirik bir anlatımla işlenir

c Girizgahenk düşürerek asıl konuya, yani övgüye giriş yapılan bölümdür

d Methiye : Padişah, sadrazam, vezir, paşa gibi yüksek görevli kişilere ya da din büyüklerine yöneltilen övgünün yapıldığı bölümdür

e Fahriyye : Şairin, kendi şiir yeteneğini övdüğü bölüme verilen addır

f Dua : Kasidenin sonuç bölümüdür Şair, böyle güzel bir şiiri yazıp bitirebildiği için dua ederek kasidesini tamamlar

Daha sonra, Tanzimat döneminde de kaside nazım biçimi kullanılmış;ama kasidenin hem konularında, hem biçiminde değişiklik yapılmıştır

Kasideler, konularına göre dörde ayrılır:

a Methiyye : Ünlü, saygın kişilerin övüldüğü kasidelerdir

b Tevhid :Allah’ın birliğini konu edinen ve onu öven kasidelere denir

c Münacaat : Allah’a yalvarış amacıyla yazılır

d Na’t : Hz Muhammed’in övgüsünü yapmak için yazılan kasidelerdir







MESNEVİ

Divan Edebiyatı’na Fars Edebiyatı’ndan geçmiş olup uzun manzum öykülerdir Beyit biri-miyle, türlü aruz kalıplarıyla yazılır Beyitler “AA/BB/CC/DD” biçimiyle kendi aralarında uyaklanır İslami edebiyatın ortak konularını işler

ŞARKI

Divan Edebiyatı’nda XVIIIyüzyılda kullanılmaya başlayan bir nazım biçimidir Dörtlüklerle yazılır Halk Edebiyatı’ndaki koşma nazım biçiminin etkisiyle doğduğu söylenir Dörtlükler “AAAA/BBBA/CCCA” biçiminde uyaklanır Aşk, doğa, içki, kadın gibi dünyevi konular işlenir

RUBAİ

Tek dörtlükten oluşan, “AABA” uyak düzeniyle ve aruzun özel kalıplarıyla yazılan; aşk, hayat, insan gibi konuları ve felsefi düşünceleri işleyen bir nazım içimidir Fars Edebiyatı’ndan Divan Edebiyatı’na geçmiştir Dünyaca ünlü temsilcisi, İranlı şair Ömer Hayyam’dır

TERKİB-İ BEND

“Bend” adı verilen bölümlerden oluşur Her ben ; bir “hane” ve bir “vasıta” bölümünü kapsar Haneler 5-15 beyit uzunluğunda olup “AA/BA/CA/DA” biçiminde uyaklanır Vasıta ise , tek beyittir Vasıtanın dizeleri kendi aralarında uyaklıdır Bendler değiştikçe, aynı uyak düzeni, başka uyak sözcükleriyle tekrarlanır

TERCİ-İ BEND

Konu ve biçim bakımından terkib-i bende benzer Ondan tek farkı, vasıta beytinin her bendden sonra değişmemesidir

MURABBA

Dörtlüklerden oluşur “AAAA/BBBA/CCCA” biçiminde uyaklanır Bu biçim özellliğiyle şarkıdan farkı yoktur Murabba ile şarkıyı ayıran tek fark, şarkıların bir besteye bağlanmasıdır

MÜSTEZAT

Bir manzumenin uzun dizelerinden sonra kısa dizeler getirilmesiyle oluşur Uzun ve kısa dizeler, kendi aralarında gazel gibi uyaklanır Kısa dizelere “ziyade” denir Uzun dizelerde aru-zun “mef u lü/me fa i lü /fe u lün”; kısa dizelerde ise “mef u lü /fe u lün” kalıbı kullanılır Batı Edebiyatı etkisi altına girildikten sonra, bu nazım biçimindeki kuralların gevşetilmesiyle “serbest müstezat” denilen yeni bir nazım biçimi ortaya çıkmıştır

BAŞLICA DİVAN ŞAİRLERİ

HOCA DEHHANİ

XIIIyüzyılda yaşamıştır Bilinen ilk Divan şairidir Anadolu’ya Horasan’dan gelmiştir Sel-çuklu sultanı III Alaattin Keykubat’ın buyruğuyla yazdığı Selçuklu Şehnamesi’nin yanı sıra bir kasidesi ve dokuz gazeli bilinmektedir

MEVLANA

XIIIyüzyılda yaşamıştır Birkaç Türkçe beyit dışında, tüm şiirlerini Farsça ile yazan ünlü tasavvuf şairidir Oğlu Sultan Veled de tasavvufi konuları işleyen bir şair olarak bilinir Mes-nevi, Divan-ı Kebir, Mektubat, tanınmış eserleridir

ŞEYHİ

XVyüzyıl Divan şairlerindendir Aynı zamanda, devrinin ünlü doktorlarından biridir Divan Edebiyatı’nın belirginleşmeye başlayan kurallarını derli toplu biçimde uygulayan ilk şairler ara-sında yer alır Bir Divan’ı ve Husrev ü Şirin, Harname adlı iki mesnevisi vardır Harname, olmayacak umutlara kapılan, sonunda elindekileri de yitiren kişileri yermek için yazılmış bir hicivdir Şair, bu eseri kendi hayatını esas alarak yazmıştır

SÜLEYMAN ÇELEBİ

XVyüzyıl şairlerindendir Çağına göre sade bir dille, mesnevi biçiminde yazdığı Vesiletü’n-Necat (Mevlid) adlı eseriyle tanınır Onun açtığı bu çığırda çok sayıda eser yazılmış olmasına karşın, bulardan hiçbiri, Süleyman Çelebi’nin Mevlid’i kadar yaygınlaşıp benimsen-memiştir

ALİ ŞİR NEVAİ

Çağatay Edebiyatı’nın XVyüzyılda yetiştirdiği büyük şair ve bilim adamıdır Ferhat ü Şi-rin, gibi mesnevileri yanı sıra Muhakemetü’l-Lugateyn adlı eseri, aydınların Türkçe’yi sa-vunması ve onu Farsça’dan üstün bir olarak göstermesiyle dikkati çeker Şairin öteki eserleri ise Mecalisü’n-Nefais ve Mizanü’l-Evzan’dır



BAKİ

XVIyüzyılın ünlü şairlerindendir Din dışı konuları işlemiş, gazel tarzının en başarılı şairle-ri arasında yer almıştır Hayatı, her anı zevkle geçirilmesi geren bir olgu olarak değerlendirir ve şiirlerine öylece yansıtır Edebi sanatları, söz oyunlarını kullanmakta ustadır Mesnevi tarzında eser vermeyen şairin Divan’ı vardır

FUZULİ

XVIyüzyılın, Baki gibi ünlü şairidir Türkçe’nin yanı sıra Arapça ve Farsça’yı da öğrenmiş, bu üç dilde divanlar yazmıştır Şiirlerinde Azeri lehçesini kullanan şair, Baki’nin tersine, hayatı bir sınav olarak görür; insanın aşk acısıyla olgunlaşacağına inanır Hayata bu yaklaşımında, tasavvuf felsefesine duyduğu ilginin rolü vardır Divan Edebiyatı’nın en lirik şairi olan Fuzuli, gazel alanında üstün başarı sağlamış; ayrıca Leyla vü Mecnun, Beng ü Bade gibi mesnevile-riyle tanınmıştır Öteki eserleri Haddikatü’s-Süeda, Şikayet-name(mektup türünde ) , Sıh-hat ü Maraz, vb’dir

NEFİ

XVIIyüzyıl Divan Edebiyatı’nın ünlü şairidir Sert kişiliği, onu çağının en büyük hicivcisi yapmış; zamanın vezirlerinden Bayram Paşa’yı, hatta IVMurat’ı hicveden şiirleri, hayatına mal olmuştur Övgü ve yergileri hep abartmalıdır Gösterişli, ağır bir dili vardır Kaside alanındaki başarısıyla dikkati çeken şairin Türkçe ve Farsça divanlarından başka, hicivlerini topladığı Siham-ı Kaza adlı bir eseri vardır

ŞEYH GALİP

XVIIIyüzyıl şairlerindendir Mevleviliği benimsemiştir Hayal gücünün zenginliği ve hayal-lerinin özgünlüğüyle diğer Divan şairlerinden ayrılır Divan’ından başka, alegorik tarzda yazdığı ve tasavvufu türlü aşamalarıyla anlattığı Hüsn ü Aşk adlı mesnevisi vardır

DİVAN EDEBİYATI’NDA DÜZYAZI

Divan, şiire ağırlık veren bir edebiyattır Düzyazı, ancak bilimsel çalışmalarda, tarihlerde, kimi sanatsal metinlerde ve gezi türü eserlerde kullanılmıştır

Divan Edebiyatı’nda düzyazılar, yazılış amacı ve dil tutumu dikkate alınarak üçe ayrılır:

1 Sanatlı(süslü) Düzyazı

Söz ustalığı göstermek amacıyla yazılır Sinan Paşa’nın Tazarru’at adlı eseri, bu türün en tanınmış örneğidir Sanatlı düzyazıya inşa denir

2 Orta Düzyazı

Yer yer ağır ve süslü, yer yer sade bir dille yazılan düzyazılardır Genellikle tarih kitapla-rında bu düzyazı türü görülür Osmanlılar zamanında tarihçilik,”vakanüvis” adı altında yürütü-len bir tür memurluktu Sarayda görevlendirilen vakanüvisler, önemli önemsiz her olayı günü gününe notlar halinde yazarlardı Bu eserler, olay anlatımına dayalı olduğundan, bilimsel tarih anlayışıyla bağdaşmaz Divan döneminin başlıca tarihçileri arasında Aşıkpaşazade ,Ali, Ebülgazi Bahadır Han,Naima, Peçevi, Mütercim Asım sayılabilir

3 Sade Düzyazı

Dil ve anlatım ustalığının değil, ele alınan konunun önem taşıdığı düzyazı türüdür Bu an-layış nedeniyle, sade düzyazılarda ustaca söz söyleme çabası görülmez; dil açık, yalın, doğal-dır Bu düzyazı türünü kullananlardan başlıcaları şunlardır: Mercimek Ahmet , Katip Çele-bi, Evliya Çelebi (Eseri:Seyahatname)

B HALK EDEBİYATI

Halk Edebiyatı, sözlü edebiyatın uzantısıdır Halkın yarattığı sözlü eserlerden oluşur Dil, biçim, konular, duyarlıklar bakımından halk kültürüne sıkı sıkıya bağlıdır

HALK EDEBİYATI’NIN TEMEL ÖZELLİKLERİ

1 Bu edebiyat, halk diline bağlıdır

2 Dil ve anlatımda süslü söyleyişe yöneliş yoktur Genellikle yalın anlatım kullanılır

3 Halkın içinden doğan eserler, konu, tema ve duyarlık bakımından halkın hayatına sıkı sıkıya bağlıdır

4 Şairler, genellikle okumamış kişilerdir

5 Dörtlük birimi esastır

6 Şairlerde , milli ölçü olan hece ölçüsü kullanılır

7 Aşk, doğa, ayrılık, özlem, dil, tasavvuf konularının yanı sıra toplum hayatını ilgilendi-ren sorunlara da sık sık eğilen şairler, bunlarla ilgili eleştiriler getirirler


BAŞLICA NAZIM BİÇİMLERİ

Halk şiirindeki nazım biçimlerini iki ana öbekte inceliyoruz:

1MANİ TİPİ

Maniler, anonim, lirik şiirlerdir,”AABA” uyak düzeniyle, 7’li hece ölçüsünün 4-3 durağıyla söylenir Ana tema sevgidir Dört dizeden oluşan manilere “düz mani” denir Üç dizeden olu-şan ve “ABA” biçiminde uyaklanan maniler “kesik mani”, beş dizeden oluşan ve “ABACA” biçiminde uyaklanan maniler “genişletilmiş mani”, uyakları cinaslı sözcüklerden seçilen ma-niler ise “ cinaslı mani” adını alır

2KOŞMA TİPİ

Koşma tipi nazım biçimlerinin kalıplaşmış bir yapısı vardır Hepsi, dörtlüklerle ve değiş-mez bir uyak düzeniyle (ABAB/CCCB/DDDB, AAAB/CCCB/DDDB ya da –B-B/CCCB/DDDB) söylenir Bunlar, kullanılan ölçü kalıbı, uzunluk-kısalık, konular bakımından farklılıklar taşır Koşma tipi nazım biçimlerinin başlıcaları şunlardır:

KOŞMA

Kısa, lirik şiirlerdir Dörtlüklerle, AABA(-A-A)/CCCA/DDDA uyak düzeniyle, hece ölçü-sünün 6-5 ya da 4-4-3 duraklı 11’li kalıbıyla söylenir aşk ve doğa konularının yanı sıra,ayrılık, özlem, yalnızlık,gurbet, sıla, ölüm gibi temaları işler Genellikle saz eşliğinde, ezgiyle söylenen koşmalar, ezginin niteliğine göre “Acemi koşması,Ankara koşması, topal koşma, kesik kerem” gibi türlere ayrılır

DESTAN

Biri, sözlü gelenekte evrenin ve insanın oluşumunu, toplumu derinden etkileyen olayları olağanüstülükler katarak anlatan uzun manzum öyküler; öteki Halk Edebiyatı’nda bir nazım biçimi olmak üzere iki ayrı destan vardır Birinci tür olan destanla ilgili bilgileri “İslam’dan Önceki Türk Edebiyat’ı” başlığı altında verildi Nazım biçimi olan destan ise, ölçü, duraklar, uyak düzeni bakımından koşmaya benzer; ancak destanlar, konularıyla koşmadan ayrılır Bun-larda, genellikle bir yöre halkı üzerinde derin etki yaratan olaylar ve bunların uyandırdığı ortak duygular dile getirilir Bir kısım destanlar ise mizahidir Bunlarda 11’li hecenin yanı sıra, 7’li ve 8’li hecede kullanılmaktadır Destanı koşmadan ayıran bir başka özellik ise, bunların uzun ol-masıdır

SEMAİ

Uyaklanışı koşmaya benzer 8’li hece ölçüsünün 4-4 durağıyla ve özel bir ezgi eşliğinde söylenir Konuları, koşmada olduğu gibi aşk, doğadır

VARSAĞI

Uyak düzeni ve ölçüsü semai gibidir; ancak ezgisinin niteliği ve konusu ondan farklıdır Varsağıda yiğitçe bir söyleyiş vardır Bu nedenle de “Bre!Hey!Behey!” gibi ünlemlerle başlar

TÜRKÜ

Hece ölçüsünün türlü kalıplarıyla söylenen ezgili, anonim şiirlerdir Bazen de kime ait ol-duğu bilinen şiirler, türkü formlarıyla söylenir Türkülerde genellikle iki bölüm bulunur Birinci-si, şiirin iskeletini oluşturan “asıl bölüm” ; ikincisi “kavuştak”tır Kavuştaklar, asıl bölümlerin arasına gelerek onları birbirine bağlar

İLAHİ VE NEFES

Din ve tasavvuf konularının işlendiği şiirlere “ilahi” denir Koşma gibi uyaklanan ilahiler-de 4-4 duraklı 8’li ölçü kullanılır

Bunlar herhangi bir tarikatın görüşlerini yansıtmaz; konuyu genel olarak ele alır

İlahilerin Bektaşi tekkelerinde söylenenlerine “nefes”, Alevi anlayışına bağlı olanlarına ise “deme” adı verilir

İlahi, nefes ve demeler, bestelenerek söylenir

BAŞLICA NAZIM TÜRLERİ

Halk şiirleri, konularına göre türlere ayrılır Bu nazım türleri şöyle sıralanabilir:

GÜZELLEME

Sevgi üstüne söylenen şiirlerdir Bazen de bunlarda doğa güzellikleri karşısında duyulan hayranlık duygusu dile getirilir

KOÇAKLAMA

Konusu yiğitlik,kahramanlık, kavga ve savaş olan şirlerdir,


TAŞLAMA

Bir kişiyi ya da toplumdaki bir aksaklığı yermek amacıyla söylenen şiirlere bu ad verilir

AĞIT

Sözlü Türk Edebiyatı’ndaki saguların Halk Edebiyatı’nda aldığı biçimdir Ölen kişilerin ar-dından söylenir, ölümden doğan acıyı dile getirir Genellikle kadınlar tarafından yakılan ağıtlar, anonim özellik taşır Bununla birlikte, az da olsa, şairi bilinen ağıtlara rastlanmaktadır

MUAMMA

Kapalı bir biçimde anlatılan bir olayın ya da bilginin okuyucu tarafından anlaşılmasını, bunlarla ilgili soruların cevaplandırılmasını isteyen bir tür manzum bilmecedir

NASİHAT

Bir şey öğretmek,bir düşüncenin yayılmasına çalışmak gibi amaçlarla söylenen didaktik şiirlerdir

NOT

“Destan, ilahi, nefes ve deme”, hem birer nazım biçimi, hem de tür olarak değerlendi-rilir

HALK ŞAİRLERİNİN GRUPLANDIRILMASI

Halk şairleri, halk şiirinin yerleşmiş kurallarına bağlı kalmakla birlikte, türlü kültürel ne-denlerle dil, anlatım, ölçü kullanımı bakımından farklı yönelişler içine girebilmektedirler Ayrıca yaşadıkları çevre de onların sanat anlayışlarını farklılaştıran bir etmen olarak karşımızı çıkmak-tadır Halk şairlerini, işte bu gibi noktaları dikkate alarak şöyle ayırıyoruz:

1 GÖÇEBE(GEZGİN) ŞAİRLER

Bir yere bağlı kalmadan gezerler Genellikle eğitim görmedikleri için, Divan Edebiya-tı’ndan etkilenmezler Dilleri sadedir Hece ölçüsüne bağlıdırlar Geleneksel şiir anlayışını sürdü-rürler

2 YENİÇERİ ŞAİRLER

Osmanlılar zamanında askerlik, hayat boyu süren bir meslekti Orduda görev arasında şair-ler yetişmiştir Bunlar, katıldıkları savaşlarla ilgili yiğitlik şiirleriyle dikkati çekerler Dil, anlatım, ölçü bakımından, göçebe şairler gibi geleneksel şiir anlayışına bağlıdırlar

3 KÖYLÜ ŞAİRLER

Hayatları köylerde, kasabalarda geçer Büyük kentlerle ilgileri olmadığı için, kent kültürün-den, Divan Edebiyatı’ndan etkilenmeden, halk şiiri geleneklerine bağlı kalmışlardır

4KENTLİ ŞAİRLER

Genellikle Divan Edebiyatı’nın etkisinde kalırlar Hem Halk, hem de Divan Edebiyatı tarzın-da şiirler söylerler Dillerinde Arapça ve Farsça sözcüklerin oranı yüksektir Hece ölçüsüyle birlik-te aruza da yer verirler

5 TASAVVUF (TEKKE ) ŞAİRLERİ

Tekkelerde yetiştikleri, din ve tasavvuf konusunda eğitim gördükleri için, dilleri, göçebe, yeniçeri ve köylü şairlere göre bazen daha ağırdır Zaman zaman Divan Edebiyatı’nın dil, anla-tım, biçim, ölçü özelliklerini taşıyan şiirler söylerler Örneğin Yunus Emre bile, aruz ölçüsü ve mesnevi düzeniyle Risaletü’n-Nushiyye adlı bir eser vermiştir

HALK ÖYKÜLERİ

Halk öyküleri, destanların zamanla biçim ve öz değişimine uğramaları sonunda ortaya çık-mış sözlü eserlerdir Anonimdir Başlıca türleri şunlardır:

1 DESTAN ÖYKÜLER

Destanlardaki olağanüstülük gibi bazı özellikleri koruyan halk öyküleridir XIII-XIVyüzyılda Doğu Anadolu’da ortaya çıkan Dede Korkut Öyküleri ile Köroğlu Öyküsü, bu türün tanınmış örnekleridir

2 AŞK ÖYKÜLERİ

İki sevgilinin aşkını, bunların kavuşmasını önleyen engellerle mücadelesini anlatan öykü-ler olup en tanınmışları Kerem ile Aslı, Emrah ile Selvi, Asuman ile Zeycan ,Aşık Ga-ripvb’dir

3 DİNİ ÖYKÜLER

İslamiyet’in yayılmasına katkıları olan kişilerin hayatlarını ve mücadelelerini temel alan öykülerdir Hz Ali’nin savaşlarını anlatan Kan Kalesi Cengi, Hayber Kalesi Cengi; Anado-lu’da İslamiyet’in yayılması için mücadele eden komutanların savaşlarını anlatan Battal Gazi Öyküsü, Dnişment Gazi Öyküsü gibi sözlü, anonim eserler, bu türün örnekleri arasında yer alır



BAŞLICA HALK ŞAİRLERİ


YUNUS EMRE


XIII Yüzyıl halk şairidir Hayatı hakkında kesin ve yeterli bilgi yoktur Tasavvuf felsefesi, XII yüzyıldan itibaren Anadolu’ya yayılmaya başlamış; Mevlana , Sultan Velet, Ahmet Fa-kih gibi şairlerle edebiyata girmiştir Varlık- yokluk , İnsan-tanrı-ölüm ilişkilerini güçlü bir kültüğr donanımı ve büyük şiir yeteneğiyle irdeleyerek halka ulaştırabilmiştir

İlahi türü şiirlerinde Halk Edebiyatı’nın geleneklerine bağlı kalmıştır Bunlarda dil sad, an-latım yalın, ölçü hecedir Risaletü’n-Nushiyye adlı dini didaktik eserinde ise, bu gelenekten ayrılarak aruz ölçüsünü, mesnevi nazım biçimini kullanmıştır


HACI BAYRAM VELİ


XIVyüzyıl ikinci yarısıyla XV Yüzyılın ilk yarısında yaşamış bir tasavvuf şairidir Bayramiyye tarikatını kurmuştur Yunus Emre etkisinde sade bir dil ve lirik bir anlatımla dile getirdiği şiirle-rinden yalnızca birkaç tanesi bilinmektedir


KÖROĞLU


XVIyüzyılda yaşadığı sanılan bir halk şairidir III Murat zamanındaki Osmanlı-İran sa-vaşlarına katılan şair, Şirvan ve Tebriz’in alınışı üzerine destan söylemiştir Öteki şiirlerinde yiğitlik, kahramanlık konularını işlemiş olduğundan, halk öyküsündeki Köroğlu ile karıştırıla-bilmektedir


PİR SULTAN ABDAL


XVI yüzyıl tekke-tasavvuf şairlerindendir Sivas’ta yaşamıştır Kanunu zamanında Doğu Anadolu’da patlak veren bir isyana katılmış, yaşadığı olayların izlenimlerini şiirlerinde anlatmış, Hızır Paşa tarafından Sivas’ta idam ettirilmiştir Sanatının belirleyici özellikleri, güçlü ir inanç, sade bir halk dili, coşkun bir lirizm olarak özetlenebilir


KARACAOĞLAN


Hayatı hakkında kesin bilgilere sahip olmadığımız Karacaoğlan’ın XVI ya da XVII yüz-yılda yaşadığı sanılmaktadır Şair Toroslar’da, Türkmen boyları arasında yetişmiş; göçebe bir şair olarak Anadolu içinde ve dışında gezmiştir Geleneksel şiirin dil, anlatım, ölçü anlayışından ayrılmadan aşk, doğa, ölüm, ayrılık gibi temaları işlemiştir;özellikle koşma ve semai biçimlerin-de büyük başarı kazanmıştır


DADALOĞLU


XIXyüzyılda, Çukurova yöresinde yetişen halk şairlerindendir Türkmen boylarının yerle-şik hayata geçirilmesi için 1865’te yöreye yollanan Fırka-i İslahiye adlı Osmanlı ordusuyla Türkmenler arasındaki çatışmalara katılmış, bu olayları yiğitçe bir eda ile koçaklamalarına yan-sıtmıştır Ayrıca aşk ve doğadan söz eden şiirleri de başarılıdır Şiirlerini temiz bir halk diliyle ve hece ölçüsü ile yazmıştır





AŞIK VEYSEL


XX yüzyıl halk şairidir Şarkışla’da doğup büyümüş, Cumhuriyetin onuncu yılında An-kara’ya gelerek şiirlerini okumuş, bundan sonra ünü yayılmaya başlamıştır Çocukluğunda ge-çirdiği çiçek hastalığıyla gözünü kaybeden şair; genellikle gezgin bir hayat sürmüş ; kent kent dolaşarak aşktan, doğadan , kardeşlikten, birlikten, barış içinde yaşamaktan ve insanı insan yapan erdemlerden bahseden şiirlerini saz eşliğinde söylemiş; bu içeriğin halka yakın düşmesi , ona kitlesel bir sevginin doğmasına yol açmıştır Tasavvuf felsefesinin kazandırdığı hoşgörü anlayışı, şiirinin temellerinden biridir Şiirlerini Deyişler, Sazımdan Sesler adlı iki kitapta toplamıştır Son olarak tüm şiirlerini , Ümit Yaşar Oğuzcan tarafından Dostlar Beni Hatır-lasın adıyla yayımlanmıştır


BATI ETKİSİNDE TÜRK EDEBİYATI


1850 yıllarından günümüze kadar sürer Amacı, metod bakımından Batılı, öz ve ruh bakımından milli bir edebiyat yaratmaktır Türk toplumundaki esaslı değişmeleri , fikir ve yeni-lik hareketlerini yansıtır Üç döneme ayrılır :

s1Tanzimat Edebiyatı :1860’ta tercüman-ı ahval gazetesinin yayımlanmasıyla başlar, 1896’ya kadar sürer Sarsıntılar geçiren Osmanlı İmpu durumunu kurtarmak için, ordudan başlayarak ıslahat ve devrim hareketlerine girişiyordu 3 Selim , 2 Mahmut , Abdülmecit dö-nemleri böyle geçmiştir

Bu ortamda Batıcı ve yenilikçi olan şair ve yazarlar, sanatlarını toplum için kullandılar Fransız kültürüyle kültürüyle yetişmiş ,romantik ve ülkücüydüler Divan şiirini yıkmaya çalıştı-lar Çok yönlüydüler: şair,romancı,tiyatro yazarıvb Sanattan çok,fikir ve ülkü peşindedirler; zulme,haksızlığa karşı savaş açarlar Vatan ,millet,hürriyet,adalet,meşrutiyet kavramlarını he-yecanla savunurlar Daha geniş kitlelere seslenebilmek için ,dilde sadelik yanlısıdırlar Hemen hepsi politikacı ve mücadele adamıdırlar Tanzimat ikinci döneminde realizimin etkisi görülür Şiirde konu birliğini sağladılar Aruzla yazdılar Düzyazı dilini şiire uyguladılar Ro-man,hikaye,makale gibi türler,edebiyatımıza bu dönemde girdi İlk tanzimatçılar ,Divan şiirinin nazım biçimlerini kullandılar

1Dönemin Önemli Temsilcileri:


Şinasi:Gazeteci ,şair ve yazardır Tercüman-Ahval(1860),Tavir-i Efkar (1862) gazetelerini çıkardı Fikir adamıdır Eserleri:Şair Evlenmesi(ilk tiyatro),Şiir çevirileri,Türk Atasözleri,Seçme Şiirler

Namık Kemal:Gür sesli vatan şairi,dava ve sanat adamıdır Zulme ve keyfi idareye baş-kaldırdı Şiirlerinde vatan ,millet,hürriyet ülkülerini aşılamıştır

Eserleri:Şiirler,Tiyatroları:Vatan Yahut Silistre,Gülnihal,Akif Bey,Kara Bela,Zavallı Çoçuk,Romanları :İntibah,Cezmi,Biyografileriev-i İstila ,Kanişe,Eleştiri:Tahrib-i Hara-bat,Takip


Ziya Paşa: Tanzimatçılar içinde eskiye en fazla bağlı kalanlardandır Şiirlerinde öğütler, felsefi temalar görülür

Eserleri : Divan, Terkib-i Bend, Zafername(hiciv), Harabat(şiir antolojisi), Veraset Mek-tupları(Makale)


Ahmet Mithat Efendi:İlgi çekici, eğlendirici roman ve hikayeler yazdı Eserleri 200’ün üze-rindedir, halkı aydınlatmıştır Dili sadedir

Eserleri: Letaif-i Rivayet(28 hikaye) , Romanları: Hasan Mellah, Felatun Beyle Rakım E-fendi, Henüz 17 Yaşında, Yeniçeriler, Karnaval


Ahmet Vefik Paşa: Milliyetçilik ve Türkçülük akımlarının ilk büyük temsilicisidir Moliere komedilerinden yaptığı 16 çeviri ve uyarlamayla, Türk tiyatrosuna önemli hizmetler etti

Eserleri: Lehçe-i Osmani, Şecere-i Türk, Moliere’den Zor Nikah, Meraki, Azarya, Zoraki Takip


2Dönemin Önemli Temsilcileri:


Recaizade Mahmut Ekrem : Edebiyat kuramcısı ve şiir eleştirmenidir Romancı ve şairdir

Eserleri:Araba Sevdası(ilk gerçekçi roman), Çok Bilen Çok Yanılır(tiyatro) Zemzeme I-II-III(şiir)

Samipaşazade Sezai: Roman ve hikayecidir Gündelik, gerçekçi hayatı vermiştir

Eserleri: Sergüzeşt, Küçük Şeyler(ilk edebi romandır)


Şemsettin Sami: Türk edebiyatında ilk romanı yazdı Taaşşuk-i Tal’at ve Fitnat Sözlük ve ansiklopedi çalışmaları yaptı Orhun yazıtlarını Türkçe’ye çevirdi

Eserleri : Kemusül Alam , Kamus-i Türki , çeviri: Sefiller


2- Servet-i Fünun Edebiyatı:


Servet-i Fünun edebiyat dergisinin çıkışı (1896) ve kapanışı (1901) arasında sürdü II Abdülhamit’in hiçbir özgürlük tanımayan yönetimi nedeniyle, sosyal konulara eğilememişler-dir; “Sanat için Sanat” ilkesine bağlı kalmışlardır Süslü, seçkin insanların zevklerini okşayan bir üslupları vardır

Bilhassa Fransız edebiyatında , çağdışı olan Sembolizm, Parnasizm’le ilgilenmişlerdir Osmanlı İmp’nun çöküntüsü, halkın cahilliği, ümitsizlik, baskı, sansür ve sürgünler yüzünden ; içe dönük yılgın ve hasta bir edebiyat olmuştur

Bu dönemde kuralsız nazım biçimleri benimsenmiştir Ayrıca Batı’dan sone ve terzarime gibi nazım biçimleri getirilmiştir Ölçü aruzdur

Bu edebiyatta roman ve hikaye, şiirden daha güçlüdür Olayların çevresi İstanbul’dur Fransız realist ve natüralistleri örnek tutulmuştur

Konu bütünlüğüne önem verilmiştir Bazen bir cümle üç-beş dizeye yayılarak, nazım nes-re yakınlaştırılmıştır Temalar , hayal-hakikat çarpışmasıdır; maddilik-manevilik çekişmesi , yalnızlık , tabiata ve sessizliğe sığınmak, “hüzün ve acıdır”


Önemli Temsilcileri


Tevfik Fikret:Bireyci duyguları ,tabiatı , yaşanmış hayat sahnelerini işleyen romantik-lirik şiirler yazdı1901’den sonra sosyal şiirler yazarak didaktik-lirik oldu Nazmı nesre yaklaştırdı

Eserleri:Rübab-ı Şikeste, Haluk’un Defteri Şermin


Cenap Şehabettin : Yeniliklerde öncüdür Parnasizmden biçim güzelliği Sembolizmden kapalı şiir zevkini aldı

Eserleri : evrak-ı Eyyam, Nesr-i Harb, Nesr-i Sulh


Halit Ziya Uşaklıgil : Türk edebiyatının ilk büyük romancısıdır Romanlarının konusu ço-ğunlukla aydın, zengin çevreden seçilmiştir Hikayelerinde halk tabakalarına inmiştir

Eserleri: Mai ve Siyah, Aşk-ı Memnu, Kırık Hayatlar, Hikaye:İhtiyar Dost, Kadın Peçesi


3- 20 Yüzyıl Türk Edebiyatı:


20yy Türk edebiyatını hazırlayan etmenler : Bazı devletlerin Osmanlı Devletini yıkmaya çalışmaları , İkinci Meşrutiyet, 31 Mart Olayı, İttihat ve Terakki Cemiyeti’nin baskıcı yönetimi, Balkanlarda, Yemen ve Arnavutluk’ta çıkan isyanlar, yeni devletimizin kurulmasıdır







Başlıca Bölümleri:


a) Fecr-i Ati Edebiyatı :


(1909) Servet-i Fünun’dan sonra Batı’yla dil, edebiyat ,bilim alanlarında sıkı bağlar kura-caklarını ileri sürdüler ; fakat pek bir şey yapamadılar En büyük temsilcisi, Fransız semboliz-mini benimseyen Ahmet Haşim’dir

Ahmet Haşim: Bireyci öz şiirin ustalarındandır Ona göre şiirin dili, anlaşılmak için değil, duyulmak içindir Kapalı şiirler yazdı

Eserleri: Şiir:Göl Saatleri, Piyale, Düzyazı: Bize göre, Frankfurt Seyahatnamesi, Gurabahane-i Laklakan


b) Milli Edebiyat Akımı:


(1910-1923):Ömer Seyfettin , Ziya Gökalp ve Ali Canip Yöntem’in Genç Kalemler dergi-sindeki bildirileri, akımın başlangıcıdır

Milli konulara, toplum ve yurt sorunlarına eğilmişlerdir Sade ve süssüz Türkçe’yle yazdı-lar Konuşulan Türkçe’yi yazı dili haline soktular Hikaye ve romanlarda olaylar, İstanbul dışına çıkartıldı Şiirde hece ölçüsü ve koşma biçimi kullanıldı


Önemli Temsilcileri:

Öncüleri :


Mehmet Emin Yurdakul :Yurdumuzun acı gerçeklerini şiirimize ilk defa yansıtmıştır Türki-ye milliyetçiliğini savunur

Eserleri: Türkçe Şiirler, Türk Sazı


Ziya Gökalp: Türk halkının folklor ve tarihini yazdı, araştırdı Sade bir dille toplumsal a-maçlı şiirler yazdı

Eserleri : Düzyazı : Türkleşmek-İslamlaşmak-Muasırlaşmak ,Türkçülüğün Esasları,Şiir: Kızılelma, Altın Işık


Ömer Seyfettin :Bizde Maupassant tarzı hikayenin klasik değeri sayılır Konuları çoçukluğundan, Türk savaş tarihinden, Anadolu efsanelerinden almıştır Tasvir ve tahlile de-ğil, olaya önem verir Türkçülüğü savundu Sade yazmıştır

Eserleri: Bomba, Beyaz Lale, Yalnız Efe


Diğer Şair ve Yazarlar:


Mehmet Akif Ersoy,Yahya Kemal Beyatlı, Halide Edip Adıvar, Refik Halit Karay , Reşat Nu-ri Güntekin, Yakup Kadri Karaosmanoğlu, Falih Rıfkı Atay


Beş Hececiler:


Milli Edebiyat döneminde beş şair, hece ölçüsünü kuvvetle benimsediler Şiirimize katıksız Türkçe’nin yerleşmesinde önemli rol oynadılar Bunlar : Faruk N Çamlıbel , Yusuf ZOrtaç OS Orhan, EB Koryürek, HF Ozansoy’dur


c) Cumhuriyet Dönemi Türk Edebiyatı (1923-1940) :


Bu dönemde tam anlamıyla yerli ve sade bir dil kullanıldı Konuşma ve yazı dilini birleştir-diler Hece ölçüsünün sesini gizleyerek, iç ahenge yöneldiler



Önemli Temsilcileri:


Ahmet Kutsi Tecer: Anadolu halk motiflerini işlediği duygulu ve memleketçi şiirleriyle ta-nındı

Eserleri : Şiirler, Köşebaşı(tiyatro)


Ahmet Hamdi Tanpınar: sembolizm havası içinde soyut şiirin ve psikolojik roman, hikaye türlerinin ustasıdır

Eserleri: Şiirler, Hikaye: Abdullah Efendinin Rüyaları, Roman: Huzur, Deneme : Beş Şe-hir


Ahmet Muhip Dranas: Baudolaire (Bodler) sembolizmini Türk halk şiiriyle kaynaştırdı

Eserleri :Şiirler, Tiyatro: Gölgeler


Cahit Sıtkı Tarancı : Yaşamanın ve aşkın güzelliğini, ölümün üstünlüğünü vurguladı Bol ve güzel halk deyimleri kullandı

Eserleri: Şiir:Otuz Beş Yaş , Düşten Güzel , Sonrası


Yedi Meşaleciler: 1928’de Yedi Meşale adlı bir kitapta yedi sanatçı birleşti Beş Hececile-rin yaptıklarını geliştirerek, modern Türk şiirinin doğmasına ortam hazırladılar Hissedilir bir değişiklik yapamadılar Bunlar:S E Siyavuşgil , V M Kocatürk , Y N Nayır, C K Solok , Ke-nan Hulusi , Muammer Lütfi , Z O Saba’dır


Ziya Osman Saba : Yedi Meşalecilerin şiire en sadık olanıdır Çocukluk özlemi, anılara düşkünlük, kadere boyun eğiş temalarını işledi

Eserleri: Şiir: Sebil ve Güvercinler Hikaye: Mesut İnsanlar Fotoğrafhanesi


Cumhuriyet Döneminin Diğer Şairleri: Kemalettin Kamu, Ö B Uşaklı , Arif Nihat Asya, Necip Fazıl Kısakürek


Cumhuriyet Dönemi Yazarları:


Memduh Şevket Esendal:Tuhaf inançları, cahilliğin ve insan huylarının yarattığı sonuçları işler Konuşur gibi sade ve içten yazdı Yorumu okuyucuya bırakır

Hikayeleri: Otlakçı, Bizim Nesibe Roman : Ayaşlı ve Kiracıları


Abdülhak Şinasi Hisar:İzlenimci roman yazdı Tahlil ve düşünceye yer verdi Üslubu süs-lüdür

Eserleri: Fahim Bey ve Biz Anı:Boğaziçi Mehtapları


Peyami Sefa: Türk edebiyatında psikolojik roma türünün ustasıdır

Eserleri : Dokuzuncu Hariciye Koğuşu , Matmazel Noralya’nın Koltuğu


Sait Faik Abasıyanık: Konuşur gibi canlı bir İstanbul Türkçe’siyle yazdı Hikayecidir, ro-man ve şiirleri de vardır Orta ve alt tabaka insanlarının hayatlarını işledi Bir anlık izlenimler, parça buçuk olaylar, Çehov tarzında kaleme alınmıştır

Eserleri: Hikaye: Semaver, Son Kuşlar, Lüzumsuz AdamRoman:Kayıp Aranıyor,Birtakım İnsanlarŞiir: Şimdi Sevişmek Vakti


d) 1940’tan Sonraki Yeni Türk Edebiyatı:


Bu dönemi yaratan etmenler: Köyden kente göç, tarımda makinalaşmanın yarattığı so-runlar, toprak kavgaları, işçi-patron çekişmeleri vb

Bu dönem şiirlerinde ölçü, kafiye yok sayıldı;serbest şiir egemen oldu Roman da hika-yede toplumcu gerçekçilik görüldü

Bu Dönemde Başlıca Edebi Hareketler:


1) Garipçiler(1 Yeni ):

Onlara göre şiir, her yerde görülen basit şeyleri anlatmalıydı Alaycı ve nükteciydiler Ay-dınları bırakıp halka yöneldiler Şiirde, ölçü, kafiye, bent gibi durumlar yok sayılmıştır Serbest şiir egemen olmuştur

Dil, sürekli bir özleşme ve arınma çabasındadır Roman ve hikayede serim , düğüm, so-nuç bölümleri umursanmamıştır Şairaneliğe kaçmadan, mecazsız yazdılar Soyut temalar ye-rine ekmek derdi, günlük şeyler şeyler işlendi “ Konunun bayağısı yoktur, ancak işleyişte ba-yağılık vardır” diye düşünürler

En çok görülen temalar: yaşama sevinci, tabiat sevgisi, çocukluğa dönüş, ölüm, insan sevgisi, aşk


Bu akımın Öncüleri:


Orhan Veli Kanık: Hareketin en güçlüsüdür Bir ideolojiye bağlı değildir Şiirlerinde İstaanbul sevgisi ağır basar, son şiirlerinde toplum hicvi görülür

Eserleri: Şiir: Garip, Vazgeçemediğim, Destan Gibi , Yenisi ,Karşı, Çeviri ve Uyarla-ma:Lafonten Masalları , Nasrettin Hoca Hikayeleri


Oktay Rıfat Horozcu: Her kitabında Garipçi,toplumcu, bireyci, gerçeküstücü oldu

Eserleri: Şiir: Teknenin ÖlümüTiyatro:Mikadonun ÇöpleriRoman :Gizli Emir


2) İkinci Yeni Hareketi:


Orhan Veli’nin açtığı çığır, taklitçilerin elinde tükenmeye yüz tutmuş,yıpranmıştı Tepki o-larak gerçeküstücü, simgeci yol tutturuldu Karamsar , toplumdan uzak bireyciydiler Önemli temsilcileri: Turgut Uyar, Cemal Süreyya , Edip Cansever


3)1940’tan Sonra Yeni Tür Edebiyatında Bağımsız Şairler:


Bedri Rahmi Eyüboğlu: Şiirlerinde halk türkü ve deyişleri fazla yer tutar

Eserleri: Şiir:Karadut


Fazıl Hüsnü Dağlarca: Kolay anlaşılmayan, anlamsızca yakın şiirler yazmıştır İnsanın iç ve dış dünyasının çatışmalarını işler

Eserleri: Şiir:Çocuk ve Allah , Toprak Ana Destanlar: Üç Şehitler Destanı, Yedi Memetler


Behçet Necatigil: Şiirleri ev, aile , yakın çevre üçgeninde geçer ;içe dönük ve karamsar-dır

Eserleri: Şiir: Eski Toprak, , Yaz dönemi


Cahit Külebi: Yurt şiirlerinde , tabiatın yoksunluğuyla, insanın bahtsızlığını iç içe işledi Eski halk deyişlerini kullandı

Eserleri: Yeşeren Otlar, Yangın


Necati Cumalı: Kişisel temaları , gündelik hayat ve dünya durumlarını işledi Mecazsız, duru bir anlatımı vardır

Eserleri: Şiir: Yağmurlu DenizHikaye: Değişik Gözle , Makedonya 1900Roman : Su-suz Yaz, Nalınlar






4) 1940’tan Sonraki Türk Edebiyatında Roman ve Hikayede Sosyal (toplum-sal)Gerçekçiler:

Bu akım ; bir meseleyi, bir derdi ortaya koyarak, topluma faydalı olmak istiyordu İlk ü-rünleri, Anadolu köy romancılığıdır Konuları: işçi-ırgat hayatı,sınıf çatışmaları,grev-lokavt gibi durumlar, toprak-su kavgaları


Önemli Temsilcileri:


Kemal Tahir: Konularını cezaevi yaşantılarından , Kurtuluş Savaşı’ndan, eşkıya menkıbe-lerinden aldı Gerçek bir Anadolu romanı oluşturdu

Eserleri: Roman:Yorgun Savaşçı,Devlet Ana


Orhan Kemal: Hayatına girmiş yüzlerce kişinin kader ve direnişlerini yazdı Sürükleyici-lik,tabiilik, gerçeklik eserlerinin özelliğidir

Eserleri :Roman: Murtaza, Hanımın ÇiftliğiTiyatro:72Koğuş


Yaşar Kemal: Genellikle Çukurova insanının hayat savaşlarını şiirli bir dille yazdı Tezli romanı savunur Folklor unsurları ve güçlü doğa tasvirleri görülür

Eserleri: Roman:İnce Memet, Yer Demir Gök Bakır, Teneke


Fakir Baykurt: İçinde doğup yetiştiği köylülerin hayatını yazmıştır

Eserleri: Roman: Yılanların Öcü, Tırpan, Kara Ahmet DestanıHikaye: Can Parası


5) Bağımsız Yazarlar:


Halikarnas Balıkçısı(Cevdet Şakir Kabaağaçlı): Konularını daima Ege ve Akdeniz kıyıların-dan çıkardı; balıkçıları, sünger avcilarınıişledi

Eserleri: Hikaye: Merhaba AkdenizRoman eniz Gurbetçileri


Haldun Taner: Gücünü gözlem, mizah ve yergiden alan hikayeleriyle tanındı Epik tiyatro türünde eserler verdi

Eserleri: Hikaye: Şişhane’ye Yağmur yağıyordu, On İkiye Bir VarTiyatro:Keşanlı Ali Destanı, Sersem Kocanın Kurnaz Kocası


Tarık Buğra: Tek adamın dengesiz, bazen alaycı, bazen acılı tedirginliğini ele alır

Eserleri:Roman:Küçük Ağa , İbişin Rüyası


Diğer Bağımsız Yazarlar:


Samet Ağaoğlu, Oktay Akbal, Selim İleri , Cengiz Dağcı, Füruzan, Orhan Pamuk


6)Tiyatro:


Vedat Nedim Tör (kör), Turgut Özakman (duvarların ötesi, Sarı Pınar), Güngör Dilmen (Midas’ın Kulakları ) , Sermet Çağan (Ayak Bacak Fabrikası) , Cevat Fehmi Başkut (Paydos, Buzlar Çözülmeden, Harputta Bir Amerikalı)


Deneme ve Eleştiri:

Nurullah Ataç : Deneme, eleştiri yazdı Çeviriler yaptı Türkçe’nin özleşmesi için yılmadan savaştı Yeni bir dil ve anlatım biçimi yarattı

Eserleri:Günlerin Getirdiği, Okuruma Mektuplar
wwwhackplanetus tan alıntıdır

Alıntı Yaparak Cevapla