Yalnız Mesajı Göster

İslam Filozofları

Eski 08-17-2012   #17
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

İslam Filozofları



Sadreddin Konevî (1210-1274), Fars sufi doğum yeri tam bilinmemekte, ancak Malatya olarak rivayet edilmektedir, dedeleri Konya'dan gelmiş bir tasavvuf düşünürüdür Babasının Selçuklular döneminde önemli görevlerde bulunan Mecidüddin İshak isminde üst düzey bir devlet memuru olduğu, Sadreddin daha küçükken babasının öldüğü ve annesi de ünlü sûfi ve filozof Muhyiddin İbn El-Arabi ile evlendiği rivayet edilmektedir Konya'da yerleştiği ve ününü orada yaptığı için "Konevi" diye anılır Sadreddin, ilk din ve tasavvuf bilgilerini üvey babası Muhyiddin ibn El-Arabi'den aldı Bir ara Şam'a giderek devletin önemli din adamları ve sufileri ile görüştü Özellikle Evhadüddin Kirmani'nin Sadreddin üzerinde etkisi oldu Şam dönüşü Konya'ya gelip yerleşen Sadreddin, Mevlâna Celaleddin Rumi'ye hocalık etti, maddi durumunun çok iyi olması nediniyle Konya'daki din ve bilim adamlarını sık sık evinde toplayarak, o yıllarda Doğu'nun en önemli kültür merkezlerinden olan kentte özel bir akademi oluşturdu Nasîrüddin Tûsî ile de önemli felsefi nitelikli mektuplaşmalarda bulundu



Felsefesi [değiştir]Sadreddin Konevî'nin felsefesi temelde ilmi ilahi ya da metafizik dir İbn El-Arabi gibi o da vahdet-i vücut fikrine bağlıdır, ancak bunun açıklanmasında Arabi'den ayrılır Ona göre Tanrı düşüncesi insanlarda öncelikle öznel olarak meydana gelir ve daha sonra nesenel ya da ontolojik bir nitelik kazanır Tûsî ile mektuplaşmalarının da ana tartışma ekseni bu konudur Sadreddin Konevî, bu mektuplaşmalarda, Allah'nın akıl yoluyla bilineceği düşüncesini reddetmekte, Allah'nın hakikatinin yalnızca kendisi tarafından bilineceğini öne sürerek filozofların tetzlerini yadsımaktadır Allah'nın özü ve esas nitelikli insan için her zaman bilinmez olarak kalacaktır Sonsuzluk sonlu bir bilgiyle bilinemez Allah mutlak varlık ve birliktir Dolayısıyla Allah hakkında herhangi bir kesin yargıya varmak mümkün değildir Ona verilecek varlık düzeyinde tek uygun isim varlık nuru (Nur-ül-Vücud)'durAllah'nın varlığı her zaman mutlak özü ile birlikte düşünülmelidir, ancak insan bunu gerçekleştiremez Bu sebeblerden Allah hakkındaki kanıtlama girişimleri de yerinde değildir Ne fizik ne de mantık temelli Tanrı açıklamaları açık ve kabul edilebilirdir Ama insan Allah'ın isimlerini ve sıfatlarını düşünmeli bunun aracılığıyla bilgisindeki aczi azaltmaya çalışmalıdır Allah isimleri ve sıfatları (esma'ül-hüsna) dolayısıyla bilinebilirdir yalnız Asıl özü ise bilinmeden kalırBöylece Tûsî'nin aksine Allah Konevî'ye göre, zorunlu varlık olarak ileri sürülemez Konevî ile Tûsî arasında mektuplaşmalarla yürütlen ana tartışma konusu bu olmakla birlikte, her ikisininde sistematik sonuçlara vardıkları söylenemez Konevi, tasavvufi görüşlerinde tamamen İslam'a bağlı kalmıştır Daima delillerini Kur'an, hadis ve eski sufilerin sözlerinden vermiştir Böylece tasavvufi görüşle İslamın savunucusu olmuştur

Alıntı Yaparak Cevapla