| 
Prof. Dr. Sinsi
 | 
				  Dünyanin En Büyük Silah Tüccarıydı... 
 
              
 Dünyanın en büyük silah tüccarı ticarete İstanbul genelevinde atıldı
 
 
 Irak’taki 40 milyar dolarlık esrarengiz silah ticaretine bir Türk’ün de adı karıştı: Ahmet Ersavcı
  Kayıp işadamı Ersavcı, bugüne kadar uluslararası karanlık ilişkilere adı karışan tek Türk değil  Bunların en ünlüsü Muğla doğumlu bir Osmanlı vatandaşıydı! 
 İngiltere’nin "Sir" unvanı verdiği; Fransa’nın Legion d’Honneur nişanı taktığı; Oxford ve Sorbonne üniversitelerinde edebiyat kürsüleri açtıran; Balzac Edebiyat Ödülü’nü kuran "ölüm taciri" Basil Zaharoff, ticaret hayatına İstanbul’da genelevde başladı
  
 27 Kasım 1936
  
 Paris yakınlarındaki Balincourt Şatosu
  Şömineli odanın her yanına savrulmuş binlerce káğıt belge vardı  Belgelerin çoğunluğu Monaco-Monte Carlo’daki kumarhanesinin evrakıydı  Son işi olan kumarhaneyi rekor fiyatla satıp şatosuna sığınmıştı   
 Başbakanlarını elinde oynatan 87 yaşındaki bu yaşlı adam, artık dış dünyayla teması kesmişti
  Zaten, onca yılın yorgunluğunu bacakları da taşıyamaz hale gelmişti; tekerlekli sandalyeye mahkûmdu  
 Odaya saçılmış belgeler arasında, silah ticaretinden petrol pazarlıklarına kadar, kirli ilişkilerini ortaya çıkaracak deliller vardı
  Belgeleri şömineye atıp yakmaya başladı  Sahip olduğu bilgiden korkuyordu    
 Çünkü:
 
 Birkaç ay önce Londra ve Paris gazetelerinde "Hatıralarını yazıyor" diye haberler çıkmıştı
  Bu haberler bir dönem sıkı ilişki içinde olduğu devletleri ürkütmüştü  
 Gazete haberlerinden birkaç gün sonra hizmetçisi bazı evrakla sırra kadem basmıştı
  İki gün sonra Paris polisi, hizmetçiyi evrakı bir yabancıya satarken yakalamıştı  "Yabancı" önemsiz biriydi! "Hizmetçi" de salıverildi  Mesajı almıştı  Kitap yazması istenmiyordu  
 MUĞLA DOĞUMLU
 
 6 Ekim 1849
  
 Babasıyla aynı adı taşıyan Basil Zaharoff, Muğla’da dünyaya geldi
  Aslen İstanbulluydular  19  yüzyıl başlarındaki Yunan ayaklanmalarının İstanbul’da başlarına bela açacağını düşünüp Odesa’ya göç etmişlerdi  Burada isimlerini değiştirip Rus adı almışlardı: 
 "Basileios Zacharias", "Vasil Zaharoff" oluvermişti! "Vasil" zamanla "Basil" olacaktı
  
 Zaharoff Ailesi’nin bu zorunlu göçleri ve aldıkları isimler dolayısıyla Yahudi oldukları konusunda iddialar vardır
  Ne kadar doğrudur bilinmez ama baba Basil Zaharoff’un mezarı İstanbul-Büyükada’daki Fener Rum Patrikhanesi’ne ait mezarlıktadır  
 Odesa’ya zorunlu göçten sonra Zaharofflar, 1840 yılında İstanbul’a geri döndü
  Oğulları Basil Zaharoff dünyaya geldiğinde ise yeni ikametgáh adresleri Muğla’ydı  Basil Zaharoff, ailesiyle birlikte 6 yaşına kadar Muğla’da yaşadı  Sonraki adres, yine İstanbul oldu  Fener-Balat’a yerleştiler  Niye bu kadar sık göç ettikleri konusunda sağlıklı bilgi yoktu  
 Zaharoff, İstanbul’da bir misyoner İngiliz okuluna verildi
  Ailenin tek çocuğuydu  Geçim yükünü küçük yaşta omuzladı  Hem okula gitti, hem çalıştı  
 Paul Brancafort, Alain Decaux ve Von Christian gibi Zaharoff’un biyografisini kaleme alan yazarlara göre, Tatavla/Kurtuluş’taki Rum genelevlerinde çığırtkanlık yaptı
  İngilizce bildiği için özellikle yabancı gemicilerin geneleve gitmesine yardımcı oldu  Bu fuhuş hizmeti karşılığında, adam başı 10 kuruş aldı  
 Galata’da kumaş tüccarı dayısı Sevastopulos, yeğeni Zaharoff’un genelevde çalışmasından hoşnut değildi
  Yanına aldı  Zaharoff zamanla başarılı olup, dayısıyla ortak oldu  Tefecilik yapmaya başladılar  Galata Borsası’nda oynadılar  
 Osmanlı maliyesi 1875’te dış borçlarını ödeyemeyip iflas ettiğini açıklayınca Zaharoff, dayısının bir iş için Odesa’ya gitmesini fırsat bildi ve kasadaki paraları alıp Londra’ya kaçtı
   
 Dayısı yeğeninin peşini bırakmadı; İstanbul ve Londra’da dava açtı
  Ticari ortaklığını ispat eden Zaharoff, 100 pound karşılığında beraat etti   
 ATİNA GÜNLERİ
 
 Bu olay sonrasında Atina’ya yerleşti
  
 Zaharoff, Atina’da yaşamını değiştirecek (kendi ailesi gibi İstanbul kökenli) zengin bir işadamıyla tanıştı: Stefanos Skuludis (1836-1928)
  
 Gelecekte Yunanistan’ın Başbakanı olacak Skuludis, bu gözüpek soydaşını İngiltere’nin önde gelen silah şirketlerinden "Nordenfeldt Silah Sanayi"nin sahibi İsveçli Torsten Wilhelm Nordenfeldt ile tanıştırdı
  Nordenfeldt, sekiz dil bilen iş bitirici-becerikli Zaharoff’tan çok etkilendi  Onu "Doğu İşleri Temsilcisi" yaptı  
 Zaharoff’un "ölüm tacirliğine" ilk adımını attığı o dönemde; Avrupa, Balkanlar, Osmanlı, Rusya adeta kaynıyordu
  1877’de Yunanistan’ın Osmanlı’ya saldırmak için, asker sayısını 22 binden 44 bine çıkarması Zaharoff’un şansı oldu! 
 Sadece legal yollarla satış yapmıyordu; Balkanlar’da Osmanlı’ya karşı ayaklanan milliyetçi gruplara da gizlice silah satıyordu
  Bu arada Osmanlı’ya da silah satıyordu! Çok başarılıydı  1885 yılında Nordenfeldt’e ortak oldu! 
 HİRAM MAXİM
 
 Zaharoff’un silah dünyasında hızla yükselmesinin bir nedeni de, 19
  yüzyılda savaş anlayışı ve teknolojisindeki büyük değişimlerdi  Savaş gemilerinde buhar enerjisinden yararlanmaya başlanınca güçlü zırhlara ve büyük toplara sahip dretnotlar savaş sahnesine çıktı  Kara savaşları için ise çok daha isabetli ve seri atış yapan silahlar, toplar üretilmeye başlandı  
 Top üretiminde bir numara Nordenfeldt idi
   
 Ancak:
 
 1888’de, dakikada 600 mermi atan dünyanın ilk makineli silahını bulan Amerikalı mühendis Hiram Maxim, Zaharoff’un satışlarını düşürdü
  Zaharoff, iş bitiriciliğini burada da gösterdi; mühendis Hiram Maxim’i Nordenfeldt’e ortak etti  Fakat Nordenfeldt şirketinin sahibi İsveçli Torsten Wilhelm Nordenfeldt artık Zaharoff ile başa çıkamıyordu; onun oyunlarından bıkmıştı  1890’da ortaklığı bozmakla kalmadı, Londra’dan ayrılıp Paris’e yerleşti  Zaharoff yola Hiram Maxim ile devam etti; daha sonra İngiliz Vickers silah şirketiyle ortaklık kurdu  Ve zamanla bu şirketi de tamamen ele geçirdi  
 OSMANLI’YA DENİZALTI SATTI
 
 Dünya 20
  yüzyıla ordularını yeniden yapılandırarak girdi  Bu modernleşme çabaları, Zaharoff’un zenginliğine zenginlik kattı  Sadece top, mermi, makineli tüfek satmadı; teknoloji geliştikçe o da buna uyum sağladı; artık denizaltı bile pazarlamaya başladı  Dünyada ilk denizatlıya sahip olan ülke hangisiydi dersiniz; Yunanistan  
 Yanlış anlaşılmasın, Rum Zaharoff için dost-düşman ülke yoktu; Osmanlı’ya da denizaltı sattı, Rusya’ya da!
 
 Paranın ne dini, ne milleti vardı!
 
 İngilizlerin Afrika’yı sömürgeleştirme operasyonları (Boer Savaşı); Rus-Japon Savaşı; Balkan Savaşları ve I
  Dünya Savaşı "ölüm taciri" Zaharoff’un olağanüstü para kazanmasına fırsat verdi  
 I
  Dünya Savaşı boyunca Zaharoff, 100 bin makineli tüfek, 2 bin 328 top, 90 bin mayın, 22 bin torpil, 4 savaş gemisi, 3 zırhlı kruvazör, 53 denizaltı, 3 destek gemisi, 62 hafif gemi ve 5 bin 500 uçak sattı! O tüm zamanların en başarılı silah tüccarıydı! 
 Çanakkale Savaşı’nda İngiliz Donanması’na ait birçok zırhlıyı o satmıştı
  Boğazda İngiliz gemilerini batıran topları İzmit Tersanesi’nde üretip Osmanlı’ya satan da yine oydu! 
 OXFORD HUKUK DOKTORU
 
 Tüm bu silah satışları sadece ticari başarıyla açıklanamazdı
  Satış patlamaları yapan silah tekelleri, politik gücü de ellerine geçirerek devletler üzerinde denetimlerini artırdı  
 Zaharoff, Avrupa’nın önde gelen politik isimleriyle yakın dostluk kurdu
  En yakını ise İngiltere Başbakanı David Lloyd George idi  Bu gizli ve karanlık ilişki, bugüne kadar hálá çözülebilmiş değildir  Zaharoff, Yunanistan Başbakanı Elefterios Venizelos’tan Fransa Başbakanı Georges Clemenceau’ya kadar birçok politikacıya yakındı   
 İktidara gelmeleri için, onlara para yardımında bulundu
  Sahip olduğu radyo ve gazeteler aracılığıyla siyasi destek verdi  Karşılığını da aldı   
 İngiltere Kralı V
  George, onu Büyük Haç Nişanı’yla onurlandırıp "Sir" unvanı verdi  
 Fransız Cumhurbaşkanı Poincare ise, "Legion d’Honneur" nişanı taktı
  
 İngiltere’nin köklü üniversitesi Oxford bile fahri hukuk doktoru unvanıyla onurlandırdı!
 
 Zaharoff, "ölüm taciri" kimliğini saklamak için elinden geleni yaptı: Oxford’a Fransız Edebiyat Kürsüsü, Sorbonne’a ise İngiliz Edebiyat Kürsüsü açtırdı
  Balzac Edebiyat Ödülü’nü kurdu  
 Perde arkasında savaşlar çıkarıp silahlar satarken kamuoyuna şirin gözükmek için oldukça cömert davranıyordu
  Ama    
 Zaharoff’un bu oyununu ve önlenemez yükselişini, Mustafa Kemal önderliğindeki ulusalcılar bozacaktı
    
 MUSTAFA KEMAL TOKADI
 
 BİRİNCİ Dünya Savaşı’ndan sonra, Müttefikler, Osmanlı’yı paylaşım konusunda anlaşamadı
  İngiltere’nin Mondros Antlaşması’nı bile hiçe sayarak başta Musul-Kerkük olmak üzere petrol kuyularını ele geçirmesi, ABD, Fransa ve İtalya’yı çok rahatsız etti  
 Üstelik İngiltere’nin Osmanlı’yı işgal planı masa altından da sürdü
  Mezopotamya sadece petrol açısından değil, stratejik öneme de sahipti; Mısır-Hindistan yolunun temel halkasıydı  Bu bölgenin güvenliği için Anadolu’nun işgali şarttı  
 Ancak mali durumunun bozuk olması, ordusunun yorgun düşmesi ve halkının artık barış istemesi İngiliz yönetimini zorladı
  
 Ama çare bulundu: Anadolu’nun işgali için güvenilir "Yunanistan Maşası" kullanacaktı
  Bu planın iki "mimarı" vardı: Lloyd George ve Zaharoff  
 Zaharoff, Venizelos ile Lloyd George arasında mekik dokudu
   
 Bunu salt Yunanistan’ın çıkarı için yapıyor değildi; silah sanayiinden sonra petrol işine de el atmıştı
  Bölgede petrol çıkaran "Anglo-Persian" (APOC) petrol şirketinin ortakları arasındaydı  Aynı zamanda Ortadoğu petrollerini taşıyan "Batı Denizcilik Şirketi"nin de ortağıydı! 
 Batı gazetelerine, "Yunanistan’ın, Batı Anadolu’nun gerçek sahibi olduğu" şeklinde haberler yaptırdı
  Böylece işgal için Avrupa kamuoyunu hazırladı  Tüm bunların finansörü, Zaharoff’tu  
 Bitmedi
  Anadolu’nun işgali için Yunanlılara silahlar verdi ve Fransa’daki bankası "Seine Bank" aracılığıyla oluk gibi para akıttı  
 Ama umduğunu bulamadı
  
 Modern silahlarla donatılmış 300 bin kişilik Yunan ordusu, Mustafa Kemal önderliğindeki Kuvayı Milliye önünde yok olup gitti
  
 Bu hezimetten Zaharoff da kurtulamadı; ölçüsüz derecedeki serveti büyük kayba uğradı! Anadolu’da doğan bu "ölüm taciri"nin hayaline, Anadolu evladı son vermişti
  
 Zaharoff, bütün işlerini tasfiye etti; 1925 yılında Monte Carlo’da, üç bin kişinin çalıştığı büyük bir kumarhane satın aldı
  Ancak beş yıl sonra kumarhaneyi de satarak Paris’teki şatosuna çekildi  
 Mutsuzdu
    
 Sadece işini değil en büyük aşkını da kaybetmişti
    
 AGATHA CHRISTIE’NiN ROMANINA KONU OLDU
 
 İDDİA odur ki, ünlü polisiye yazar Agatha Christie’ye, "Doğu Ekspresinde Cinayet" romanının konusunu anlatan kişi Zaharoff’tu!
 
 Roman, trende gerçekleşen bir cinayetin çözülüş hikáyesini anlatmaktaydı
    
 Zaharoff silah ticaretine yeni başladığı dönemde trenle Paris-Zürih hattında yolculuk yaparken başına ilginç bir olay geldi
  
 Koridorda sigarasını içerken bir genç kadının, "Lütfen yardım edin, kocam beni öldürecek" diye bağırarak geldiğini gördü
  
 Kadını hemen kendi kompartımanına soktu
  Ne olduğunu anlamak için koridorda beklemeye başladı  Az sonra saçı başı dağılmış, ufak tefek bir adam sinirle yanına geldi, "Karımı gördünüz mü" diye sordu  Olumsuz yanıt alınca da geldiği gibi gitti  
 Zaharoff kompartımanına döndü
  
 Kadın bir düşesti; ismi Maria Del Pilar’dı
  
 İspanya Kralı’nın yeğeni Marchena Dükü Francisko of Bourbon’un eşiydi
  
 Zaharoff, Maira Del Pilar’a o gün, o kompartımanda áşık oldu
  
 Aşk karşılıklıydı
  
 Ancak Maria Del Pilar yıllarca boşanamadı; çünkü Katolik’ti
  
 Senelerce Paris, Cenevre, Venedik, San Sebastian’da gizlice buluştular
  
 Marchena Dükü’nün bu buluşmalardan haberi var mıydı bilinmez
  Bilinen Zaharoff, 100 milyon mark karşılığında İspanyol ordusunu teçhizatlandırdı! 
 Marchena Dükü ölüp 10 aylık yas dönemi bitince, Zaharoff ve Maria Del Pilar 22 Eylül 1924’te evlendiler
  Zaharoff 75, Maria ise 55 yaşındaydı  
 Evlendiklerinde Maria’nın, biri 35 diğeri 29 yaşında iki kızı vardı!
 
 Zaharoff’un bu ilk evliliğiydi
  
 Evlilikleri kısa sürdü; 18 ay sonra Maria Del Pilar kaptığı bir enfeksiyon sonucu hayata veda etti
   
 Zaharoff hayata küstü
  
 Kumarhaneyi sattıktan sonra Paris’teki şatosundan pek çıkmadı
  
 Anılarını yazdığı müsveddeleri ve belgelerini şöminede yakarken gözlerinin önünden acaba bu çalkantılı hayatı mı geçmişti? Kim bilebilir
  
 Zaharoff, 27 Kasım 1936’da hayata gözlerini yumdu
  
 Üzerinde, savaşlarda yaşamlarını kaybetmiş milyonlarca insanın kanı bulunan mirasını, Maria Del Pilar’ın iki kızı paylaştı!
 
 Her ne kadar "Sir" unvanı ve "Legion d’Honneur" nişanı alsa da, adı tarihe "ölüm taciri" olarak geçti
  
 Ölüm taciri
 
 Sir Zaharoff, yaşamı boyunca 31 ülkeden 298 ödül aldı! Zaharoff silah satmak için bir yandan savaş kışkırtıcılığı yaptı; diğer yandan yaptıklarını kamufle etmek için hastaneler kurdu, savaşta dul kalan kadınlara yardımlarda bulundu!
 
 
 Soner YALÇIN
 
 |