08-16-2012
|
#1
|
Prof. Dr. Sinsi
|
Erken Dönem Osmanlı Sanatı...
ERKEN OSMANLI SANATI
(Başlangıcından Fatih Dönemi Sonuna Kadar)
Yıldız Demiriz
Osmanlı mimarisinin erken döneminden günümüze gelen yapıların çoğu dini mimariye bağlıdır Dönem üsluplarını ve plan gelişmesini kesintisiz inceleyebileceğimiz başlıca yapı grubu ise camilerdir Camileri plan ve işlevlerine göre gruplara ayırmak da tanıtımı kolaylaştırıcı olacaktır
Tek kubbeli camilerin ilk örneklerini Anadolu Selçuklularının mescitlerinde bulunuyoruz Osmanlılar bu tipi geliştirmiş ve anıtsal sayılabilecek örneklerini vermişlerdir Tarihi belli en eski Osmanlı camii, tek kubbeli bir yapı olan ve 1333 yılına tarihlenen ıznik’teki Hacı Özbek Camii’dir Tek kubbeli kare bir mekan ve bunun önünde yer alan kubbeli son cemaat yeri ile “Tek kubbeli cami” tipinin karakteristik bir örneği olan yapı, dönemin özelliklerinin bir çoğunu bünyesinde taşır Taş ve tuğla dizilerinden oluşan duvar, kiremit örtülü kubbe bu özelliklerdendir Ancak geçirdiği çeşitli tamirler, bu yapının orijinal planını ve görünüşünü olumsuz yönde etkilemiştir
ıznik’teki Yeşil Camii ise tek kubbeli camilerin değişik bir yorumu olarak karışmıza çıkmaktadır Mekan, kubbeli kare bölümün giriş yönüne eklenen bir kısımla ana eksen üzerinde uzatılmıştır Bu durum, enine gelişen ideal cami mekanı düşüncesine aykırı bir uygulamadır Zaten sonraki örnekler üstünde de bir etkisi görülmez Camiyi I Murad’ın vezirlerinden Çandarlı Halil Hayrettin Paşa yaptırmıştır Yapımına 1378’de başlanmış, ancak cami Paşa’nın ölümünden sonra 1391’de tamamlanmıştır Yapının mimarı Hacı Musa’dır Yeşil Cami, erken Osmanlı döneminde mimarı bilinen az sayıdaki yapılardan biridir Cami adını yeşil renkli çinilerle kaplı minaresinden almaktadır Ancak çiniler geç dönemlerdeki tamirlerle yenilenmiştir Yapının orijinal süslemesini içinde ve dışında yer alan mermer işçiliği oluşturur Birbirinin tam eşi olmayan sütun başlıkları ve son cemaat yerindeki korkuluk levhalarının yanında, Osmanlı döneminden bilinen en eski mermer mihrap da bu süsleme arasında yer almaktadır Osmanlı mimarisinde tek kubbeli caminin sayısız denilebilecek kadar örneği vardır Daha geç dönemlerdeki örneklerin bazıları ise anıtsal ölçülerdedir
Erken Osmanlı döneminin önemli bir yapı grubu da “Zaviyeli Camiler”dir Araştırıcılarca bunlara “Ters T”, “Kanatlı”, “Çok ışlevli” gibi değişik adlar da verilmektedir Bu gruptaki yapıların planı, ana eksen üzerinde yer alan kapalı bir avlu durumundaki merkezi mekan ve çevresindeki üç eyvandan oluşur Osmanlı mimarisinde bütün mekanları kubbe ile örtmek eğilimi kuvvetlidir Zaviyeli yapılarda da eyvan düşüncesinden gelişen bölümlerin çoğu kubbe ile kaplıdır Bu plan, Türk mimarisinin çok daha önceleri geliştirdiği “dört eyvanlı yapı” tipinin değişmesiyle ortaya çıkmıştır
Bu tipin erken örneklerinden biri ıznik’teki Nilüfer Hatun ımareti’dir I Murad Hüdavendigar tarafından annesi Nilüfer Hatun için yaptırılmıştır Kesin tarihi bilinmez Ancak I Murad tarafından yaptırıldığı bilindiğinden, 14 yüzyıl üçüncü çeyreğine ait olduğu kabul edilebilir Tuğla ve taş dizilerinden oluşan duvar tekniği bu dönem için karakteristiktir Sütun başlıkları ise mukarnaslı klasik dönem başlıklarının öncülerinden sayılabilir
Bursa’daki Hüdavendigar Camii de aynı tipin bir örneğidir Ancak, üst katının medrese olması ile bütün Osmanlı yapılarından ayrılır Başka hiçbir Osmanlı yapısında medrese ve cami bu biçimde birleştirilmemiştir Kıble eyvanının tonozlu oluşu da yine tipik örneklere göre farklı bir özelliktir Bu durum, zaviyeli camilerin dört eyvanlı plandan geliştiğini açıkça gösterir ıki katlı cephe, 14 yüzyılda Akdeniz bölgesinin çeşitli yörelerinde uygulanan bir cephe düzenini yansıtmakta, bu düzen içinde ikiz pencereler hemen dikkati çekmektedir Bu yapıda da tuğla ve taş dizileri birlikte kullanılmış, bu malzeme yardımı ile yer yer geometrik süsleme elde edilmiştir
Yine Bursa’da, bu kez Yıldırım Bayezid’in yaptırdığı bir yapı olan Yıldırım Camii de zaviyeli tiptedir Cami, medrese ve darüşıifa ile birlikte bir külliye oluşturmaktadır 1400 yılına ait olan yapıda Bursa’daki daha eski yapılardan farklı bir biçimde cephe tümüyle taştan yapılmıştır Taş malzeme Bursa’ya çevreden getiriliyordu Bu nedenle maliyeti yüksek olan bu malzeme, ancak Yıldırım Bayezid döneminde devletin güç kazanmasına paralel olarak önemli yapılarda kullanılmaya başlanmıştır Yapının dış süslemesinde taş, özellikle de mermer egemendir “Mukarnas” adını verdiğimiz eleman dekoratif amaçla çok sık kullanılmıştır ıç süslemede ise yan odalarda bulunan alçı işleri dikkati çekmektedir Bu süsleme ile caminin yan mekanlarında, adeta dönemin Türk evinin bir odası canlandırılmak istenmiştir
|
|
|